27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

13NÎSAN2003.SAYI890 13 ba dönüşüyor. Veolay, sinemaya uyarlanıyor. Ancak benzerlikler burada bitiyor. Zira filmin sonlarına doğru işler biraz çatallaşıyor. Meryl Streep tarafından canlandırılan karakter cinayete yelteniyor. Gerçek yaşamdaki Orlean New Yorker'daki gündelik işine. Insanların 47 yaşuıdaki bu ufacık tefecik, son derece çekici ve köpeklere aşırı düşkün kadınla, beyaz perdeye yansıtılan yolunuşaşırmış,dengesizkişilik arasında nasıl böylesine bir bağ kurabildiklerini kestirmek çok güç. Orlean, Meryl Streep ile ilk kez New York'ta filmin gösterimi sırasında karşılaştıklarında Streep ona, "Bu film benden çok senin yaşamını değiştirecek"demiş. Orlean bunun ne anlama geldiğini ilk kez Altın Küre ödül töreni sırasında, çevresinde patlayan flaşlar eşliğinde kırmızı halının üzerinde yol almaya çalışırken anlamış. "Biryandanyoğunbirilginin odağı olurken, bir yandan da kendinizi aşağılanmış hissediyorsunuz. Meryl Streep bu duruma alışık. Ama Streep sinemada kendi yaşamını değil, bir başkasınınkini canlandırıyor. Kendi yaşamı hiçbir filme konuolmadıki" diyor. Senaryoyu ilk okuduğunda filmdeki adının değiştirilmesini istemiş. Ancak Kaufman ve filmin yönetmeni Spike Jones, filmin postmodern yapısına ters düşeceği gerekçesiyle bu isteğini geri çevirmişler. Orlean, film sürecinin kendisinde büyük bir coşku uyandırdığınıdilegetiriyor. "Birkitapyazmıştım ve birileri bunu benden ödünç alıyorlardı. Tıpkı birilerinin giysinizi ödünç alıp onu farklı ayakkabı ve aksesuarlarla giymesi gibi bir şey bu. Sonunda giysinizi geri verdiklerinde, o yine size aitoluyor" diyor. Meryl Streep filmdeki oyunuyla en iyi kadın oyuncu daünda Altın Küre ödülünü aldı ve Oscar ödüllerine de aday oldu. Orlean onun oyunundan son derece hoşnut kaldığını, ancak yıldızın kendisini taklit etmekten kaçındığmı ve bunun da kendi açısından rahatlatıcı bir şey olduğunu dile getiriyor. • Türkçesi: Rita Urgan 4 tümüyle panikletici buluyorum. Ötekini yitirmenindehşetini içten içeyaşıyorum. Başlangıçtaeğleniyorum, sonra mahkumların ayağına zincirle bağlanan koca güllelere dönüyorum. Âşık olmadığım zamanlaracılarımdan azad oluyorum.Bir başkasıyla tanışmanın kesin olarak bana sefalet getireceğini ve hemen ardından gelen kusma isteğini biliyorum... Kendinize bu denli az giiveniniz olduğunu tahtnin etmek zor. Dehşetligüvensizlik! Belki de çok mu fazla sevildim? Buna layık olmadığımı o kadar düşündüm ki. Sonra Serge'in o gözükara aşkına sahip oldum ve kendimi hiç kötü hissetmedim, onu terk ettiğimzamanbile. Aşksız kalmaya dayanabilir misiniz? Evet, çünkü, yalnızken, sevdiğim insanı yitirmek düşüncesiyle paniklemiyorum. Sonra dokuz ay turneye çıkacağım, köpeğim Dora ile. Valizli kız olacağım. Bir desen defteriyle ülkelerkeşfedecek, mahrem bir günlük tutacağım. Tanımadığım insanların yuzlerine bakacağım... Yanınızda birisiyle geziyorsanız, bunu yapamazsınız. Ayrıcafotoğraflarladolu apartman dairemi bırakıp çıkmaktan da çok memnunum. Anılarını her duvarda karşısında asılı görerek değil, kafasında saklamak, hafiflik veriyor insana. Kendi kendinizle kalınca daha mı iyi hissediyorsunuz? Sevgililerinizin sizi biçimlendirdikleri izlenimine sahipti herkes... Tamamıyla, çünkü ben hepsini memnun etmeye çabalıyordum. John Barry için klasik müzikle içli dışh oldum epeyce. Olivier beni Chateaubriand'a daldırdı balıklama. Arkadaşlarının yanında alık kalmayayım diye okumaya , çabaladım.Jacquesileavantgard filmleri izledim, Godard'ı, Rivette'i keşfettim. Serge ile.. .başkaydı, ben onun esin perisiyim. Hepsi bana sonsuz şey kattı. Şimdi, kendi yolumda gidiyorum. Birisi daha olacak mı göreceğiz. Pişmanlıklarınız var mı? Bir gün "New Yorker"da altmış yaşında bir adamın artistik patinaja uzun uzun veda ettiğini okudum. Hiç paten yapmamıştı, amayapabilmişolmayıistiyordu. Benim hayıflandığım, artıkbebek yapamayacak olmam. O üç kez dokuz ay yaşamımın en neşeli dönemiydi. Kendimden emin olduğum tek ve biricik dönem oydu yaşamımda. Sütüm olmasaydı, damarlanmı keserdim, benim kanımı içerlerdi. Bu bir kalleşlik ay nızamanda. Erkekler55 yaşında en iyi dönemlerini yaşarken, biz artıkçocuksahibiolamıyoruz. ı Bugün daha iyi sevmeyi öğren teyaklaşımı, Arif Damar'ın toplumcu yanı, MetÜst'ün haylaz, ele avuca sığmaz ironisi, Turgay Kantürk'ünçoeuksuamamelankolik siyah sevinci, Deniz Özbey'in ironiylehüznü aynı potada eritmesi gibi özellikler aynı sokakta buluşmamıza neden oldu.« ZeynoBerk Sinema Bu ben değilim "AdaptationTersyüz" adıyla beyaz perdeye uyarlanan kitabın yazarı Susan Orlean'ın yaşam öyküsü filmin konusuyla birebir örtüşüyor. Ta ki, filmin baş kahramanı işi adam öldürmeye vardıran bir uyuşturucu bağımlısı olana dek. Filminin gösterime girmesinden bu yana, ya zar ve gazeteci Susan Orlean kendisinin gerçekte var olmadığına inanan insanlardan sürckli eposta iletileri alıyor. Ne var ki, Orlean gerçekten var olan biri. Tek sorun dört dalda Oscar'a aday gösterilen filmin gösterime girdiği günden itibaren Orlean'ın, biri kurgusal, iki farkh kişi olarak ortaya çıkmış olmasından kaynaklanıyor. Bu iki kişiliğin ortak yönleri bir hayli çok. Gerek filmde, gerekse gerçek yaşamda New Yorker muhabiri olan bu kişi sonunda hırsızlık yaparak tutuklanacak denli orkidelere tutkun John la Roche adlı bir adamın öyküsünü kaleme almak üzere Florida'ya gidiyor. Her ikisinin de ilk evlilikleri bir fiyaskoyla sonuçlanırken, öyküleri "OrkideHırsızı" başhklıbirkita Söyleşl / Müzik üü Hüzün, neşe ve Jane Birkin 1967'de besteci, John Barry ile evlendi ve bir kızı, Kate.doğdu. 1968'de Serge Gainsbourg ile tanıştı. 2 Mart 199 l'de Serge Gainsbourg, dört gün sonra David Birkin öldüler. Son albümü "Arabesque"de, Oran'lı kemancı Cemil Benialles'in ArapEndülüs aranjmanlarıyla Gainsbourg şarkılarınısöylüyor. Son albümüniiz "Arabesque"de, gene Gainsbourg şarkıları söylüyorsunuz. Hiç son vermeyecek misiniz buna? Son vurguyu yapıyorum. Çünkü, şimdi gülmeme ve dansetmeme izin var. Insanlar da benim acımdan sıkıntı duymuyorlar. Önceden Gainsbourg söylerken, nükte duygusundan uzaktım. Olympia'da(1996'da)JeanClaude Vannier (gösterinin tasarımcısı) "Lejavanaise"i gelinciklerle süslü bir siyah robla söylememi istemişti, sırf biraz güzel olayım diye... Yapamadım. Biryağmurluk giydim, çünkü kendimi korkunç hüzünlü hissediyordum. Aynı hüzünle kaç kez şarkı söyleyebilirsiniz? Bir sınırı vardır bunun. Zamangeçerveyeniden isteklenirsiniz, çünkü en güzel aşk şarkılarınınsiziniçinyazılmışolduğu gibi bir talihe sahipsinizdir. Bugün onun sözlerini yeniden keşfediyorum, çünkü Doğu müziğiyle desteklendiler. "Yapmacık aşklar/ düzmece/ ölü doğan/ kafa tutuyorlar/ iskambil kâğıtları/ bir Katalan prensine saray/ kuruyorlar..." O kadar güzel ki! Aşktan söz etsek istiyorum... Bu gülunç, hiç bilemedim ben. Sevmeyi mi bilemediniz? Bilemedim. Âşık olma halini Jane Birkin, son albümü "Arabesque"de, Oran'lı kemancı Cemil Benialles'in aranjmanlarıyla Gainsbourg şarkılarını söylüyor. diğinizi düşünmüyor musunuz? Belki. Ama, gerçekte korkuyorum, aynı trajediye düşebilirsiniz ve kusma duyguları yeniden baş r > layabilir. Sonunda ötekinin bağımsızlığını isteme cömertliğine kavuştuğuma inanmayı seviyorum, bu ruh yüceliği bende eksikti. Insan ne denli değişebilir? Ölümden sonra herhangi bir şey olduğuna inanıyor musunuz ? Benim ıçin göz kamaştırıcı olan şey kuşku. Hiç inanmadun, ama Isa'yı çok seviyorum, son sözlerini de: "Baba, beni neden terk ettin?" Bazen kiliselere gidiyorum.. kuşkuyla.Hepölümünharikabir" serüven olduğunu düşündüm. Uykuyu seviyorum, o da biraz benzerolmalı.# Çeviren: EmreÇağatay*
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle