Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30MART2003.SAYI888 nin alt katına bir matbaa makinesi yerleştirmişti. Hem Virginia'nın yazdıklarını hem önemin avantgarde yazarlarının yapıt. de d SİHnn ı basmaya başladılar. Virginia'nın her tabınınilkokuruLeonard oluyordu.Eli Htab nin altında bir yayınevi bulunması henüz tanınmayan Virginia Woolf için büyük bir nimetti. DELÎLtKNÖBETLERÎ Virginia Woolf ilk delirme nöbetini 1895 'te on üç yaşındayken annesinin ölümüüzerinegeçirdi.Bu delirme nöbetleri, intiharına kadar, belirli aralıklarla yinelendi. 1904'tegeneağırbirbunalımagirdi.Bir pencereden attı kendini. Bu nöbetlerden haberi olmayan Leonard Woolf ile evlendiktenbiryılsonra genehastalandı.Birşişe uyku hapı yuttu. Midesi yıkandı. Virginia'yı özel bir hastaneye kapatmak zorunda kaldılar. Bu nöbet üç yıl sürdü. 1925'te Mrs. Dalloway'i bitirip To The Lighthouse'a başladığı sırada yine ağır bir nöbet geçirdi. 1936'da iki ay hasta kaldıktan sonra "1913 'ten beri uçuruma hiçbir zaman bu kadar yaklaşmamıştım " diye yazmıştı gün rek avunmaya çakşmasına karşın, akıl den gesini her an yitirebileceği korkusu hayatını zehir eder, ama o çektiği acılan açığa vuramazdı. Eniştesi Clive Bell'e göre, konuşurken herkesi büyüleyen, neşeli, pırıl pırd, "göz kamaştıran" bir kadındı. întiharından birkaç ay önce onu gören bir arkadaşı, "büyünün etkisinde kalmış bir peri masalı prensesine" benzetir onu. Ancak akddengesini yitirme korkusu huyunu olumsuz etkiliyor, onu insanlardan uzaklaştınyor, insanlara karşı katı ve acımasız yapıyordu. CÎNSEL SEÇÎMÎ KADINLAR Cinselseçimikadınlardanyanaydı. Yalnız cinsel açıdan değil, hiçbir bakımdan erkeklerden hoşlanmazdı. Yeğeni Quentin Bell'e göre, teyzesi, erkeklerin kadınları hor gördüklerini düşünür ve erkekleri genellikle akılsız bulurdu. Güncesinde, kadınların ancak başka kadınlarla güzel ilişkiler kurabileceğini yazmıştı: "Erkeklerle ilişkilerle karşılaştırılınca, kadınlarla dostluk öyle bir haz ki öyle mahrem, öylegizli bir ilişki ki! Neden yazdmasın bu? Doğrusunu söyleyerek?" Lezbiyenlik, tabu olduğundan, Virginia Woolfduygularını açıkçadilegetiremiyordu. Ama bu konuya hiç değinmeden de yapamıyordu. Mrs. Dallovvay'deki baş karakteri, gençliğinde bir kadına(SallySeton'a) âşıkolurveikikız dudak dudağa öpüşürler. Virginia Woolfilk gençliğinde, biraz da Mrs. Dalloway'deki Sally Seton'un modeli olan Madge Vaughan'a, daha sonra da 1914'teki bunalımı sırasında, kendisine büyük bir özveriyle bakan Violet Dickinson'a âşıkolmuştu. Ama asılbüyük aşkı, 1922' de yani kırk yaşındayken tanıştığı Vita SackvilleWest'di. Kendisinden on yaş küçük olan bu kadın, Ingiltere'nin en soylu isimlerinden Lord Sackville'inkızıydı. Yazar vediplomat olan Harold Nicholson ileevliydi. Vita SackvüleWest şiirler, romanlar yazan çok çarpıcı ve çekici bir kadındı. Biseksüel olduğundan, hem erkeklerle, hem de kadınlarla ateşli aşk serüvenleri yaşadı. Kocası Harold Nicolson da eşcinsel olduğu için, birbirlerine karşı hoşgörülü davranmışlardı. Güncelere göre Virginia Woolf, Vita SackvilleWest'i 1922'de tanımıştı. îlkin onu "bıyıklı ve bir papağan kadar renkli" buldu. Aristokratlığından yararlanıp, aklına eseni yaptığını; son hızla büyük otomobiller sürdüğünü; ama sanatçılara özgü ince zekâdan yoksun olduğunu söyledi. Vita'nın erkeksi yanı üstünde özellikle durarak, "el bombaları atan bir askerdir o; katı, yakışıklı, erkeğimsi" demişti. Sonraki yıllarda, Vita'nın aklına hayranlık duymasa da, onun bedensel güzelliğinden etkilenmeyebaşladı. Westise,Virginıa'ya âşıkolmuştu. Eşi Nicholson'a "Mrs. Woolf'u sağlıksız bir tutkuyla seviyorum" diye mektuplaryazıyordu.Quentin Bell'e göre, teyzesi, Vita'nın istediği kadar ileri gitmiyordu bu ilişkide. Biraz öpüşüp koklaşsalar da ilişkileri platonik kaliyordu. SAVAŞVEWOOLF Virginia Woolf, her iki dünya savaşını da yaşamıştı.Birinci Dünya Savaşıbaşladığında 32 yaşındaydı. Savaşta hissettiklerini cesinde. O, her zaman biraz deli olanlardan değil, ya düpedüz deliren ya da aklı tam başında olanlardandı. 15 Ağustos 1924güncesinde, beynini ışık dolu odalara benzetmişti. Virginia Woolfa("manikdepresif"teşhisi konulmuştu. Birkaçhekim de şizofreniden söz etmişti. Şiddetli baş ağrılarıyla başlayan bu delirme nöbetlerinde, iğrenç ve korkunç sesler duyardı. Bu sesler, akıllara sığmayacak kadar çirkin sözler söylerdi ona. Güncesinde anlattığına göre, kimi zaman Londra'nın ortasından biri bağınrdı. Kimi zaman dabu sesler birbirlerinekarışır"garip bir müzik, deli müziği, şangırdayan kırık dökük sesler" çıkarırdı Delilik nöbetlerinde, bahçedeki kuşlar Yunanca şarkılar söylerdi Virginia Woolf'a. Ya da çiçeklerin arasına saklanan Kral Yedinci Edvvard, ağza alınmayacak küf ürler ederdi. Virginia Woolf, arasıradelirdiğinibilirdi. Güncesinde "ben deliyken" diye yazmaktan çekinmezdi. Hatta bir yazar olarak, bu delilik nöbetlerinin yararını gördüğünü bile söylerdi. Zaman zaman delirmenin sanatına olumlu bir etkisi olduğunu düşüne " dört yıl zırdeli oldum " diye ifade etmişti. Ikinci Dünya Savaşı'nın ise Avrupa'da uygarlığın sonu olacağını düşünüyordu. Nazi Almanyası'nın zaferleri, korkularını büsbütün artırmıştı. Kocası onu Londra'dan uzaklaştırdı. Yalnız Londra değil, bütün ülke geceleri sürekli havadan bombalanıyordu. Bir gün Londra'ya gittiğinde evinin yıkıldığını, çalışma odasında ancak tek bir duvarın ayakta kaldığınıgördü. Düşman uçakları sığındıklan köyün üstünden uçuyorlardı. Hergeceevin camlarıkırılıyordu. 1940 güncesinde bombardımanı anlatmıştı: "Ellerimizi başımızın arkasındakavuşturarak yüzükoyun yattık. Dişlerin birbirinedeğmesin.dedi Leonard"... Akla aykırılık ve hayvansılık onun savaş için en sık kullandığı sözcüklerdi. Woolf'a göre faşizmin başlıca özelliği kendini ön plana süren bir erkeksilikti. Savaştan yana olanlar yurttaş bile saydmayan kadınlar değil, ülkelerin gerçek yurttaşları olan erkeklerdi. Kocası Yahudi olduğu için Nazilerin karalistesindeydi. Ingiltere'nin işgali halinde arabalarının egzosuyla intihar etmeye kararvermişlerdi. Londra bombalanırken şu soruyu soruyordu sürekli... "Bu gece kimölecek?însanartıkyazamıyorsa,canına kıyması daha iyi olur." Bir savaş içinde yaşamanın felaketi ve arnk yazamamak kaygısı,herandelirmekkorkusuylabirleşince, 1941 Nisan'ında,59 yaşında, ceplerini taşlarla doldurup kendisini Ouse ırmağına attı. Cesedini ancak 15 gün sonra bulabildiler.»