Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGÎ İKİ DÜNYA, İKİ GELECEK, İKİ AHLAK ARASINDA BİR SEÇİM... Banşı kaybedenler geleceği kaybediyor OYA BAYDAR ünya, ülkeler, halklar ve tek tek hepimiz bir yol ayrımına geldik dayandık. Bir anda, birden bire olmadı kuşkusuz. Tarih, 11 Eylül'den sonra hızlanarak en azından son yirmi yıldır, bugüne doğru ilerliyordu. Kimine göre globalizmin zaferi, yeni dünya düzeninin "nurlu ufukları"ydı insanlığı bekleyen. Tek kutuplu kalmış dünyada, köpeksiz köydeymişçesine değneksiz dolaşan ABD, 21. yüzyılın Amerikan yüzyılı olacağınıilanediyordu.Globalleşmekarşıtları, "Başka bir dünya mümkün" diye haykırarak bugünlere varacağını sezdikleri gidişata isyan ettiklerinde bile, çoğumuz durumu hafife alıyor, ekonomik değerlendirmelerle yetinerek emperyalizmin yeni bir evreye girdiği tespitiyle sınırlı kalan so ğukkanlı çözümlemeler yapıyorduk. Tiim dünya, ABD'nin, uluslararası hukuku ve kurumları, insani değerleri hiçe sayarak gücün terörüne dayalı global diktatörlüğünü pervasızca ve hayasızca ilan ettiği 2003 baharına.burehavet içinde geldi. 11 Eylül'den sonra, lâfın şiirine de kapılarak "Artık hiçbir şey eskisigibiolmayacak" demiştik, ama çoğumuz sanki her şey eskisi gibiymişçesine düşündük ve yaşadık. Taa ki Irak'a saldırı uzak bir olasıhktan yanı başımızdaki bir dehşete dönüşene kadar... Oysa, bııgün daha iyi görüyoruz; yeni bir çağ açdıyor. Veönümüzde bir seçim var: Iki dünya, iki gelecek, iki ahlâk arasında bir seçim... Savaştan, kandan, yıkımdan beslenen uluslarüstu ve de ABD kökenli silah ve petrol tekellerinin, spekülatif global sermayenin, hiçbir insani değer tanımayan vahşi kapitalizmin ABD eliyle biçimlendirmeye çalıştığı yeni dünya düzeninden; bu güçlerin belirlediği birgelecekten; insanlığın yüzlerce, binlerce yıl boyunca, zorbalığa karşı mücadeleyle kazandığı ortak insani değerleri hiçe sayan güçlünün sözde ahlâkından yana mı olacağız? Yoksa doğanın ve insanın uyumunun korunduğu, kaynakların ve refahın adü ve hakça paylaşıldığı, halkların özgür ve müreffeh yaşadığı, farkldıkların dünyanın zenginliğini oluşturduğu, güçlünün terörünün değil de haldının gücün ün, uzlaşma ve banşın hâkim olacağı bir dünyadan, böyle bir dünyayı hazırlayacak bir ahlâki duruştan mı yana olacağız? Sorunun cevabını verebilmek için," Savaşa karşıyım AMA, barışçıyım AMA" söylemlerindeki AMA'yı irdelemekte yarar var. Ahlaktıı ve intanıız bir denkletn ABD'nin global diktatörlük düzenine eklemlenerek bölgesel talan ve yıkımdan paykapmayoluylaçeşitliçdcarlarısavunabileceklerini sanan "Savaşa karşıyım AMA " cılar, AMA'larını gerçekçilik ve ulusal çıkarlarla gerekçelendiriyorlar. meşruiyeti olmayan, en küçük bir haklılık taşımayan güçlünün terörünün hak'kı hukuku hiçe sayan zorbalığı; insanlığın acılarının ve yoksunluklarının çok büyük bölümünü giderebilecek yüz milyarlarca dolarlık kaynakların, her biri başka bir insanlık suçu olan korkunç silahlara, bombalara, ateşe, kana akıtılması: îşte içinde yer almakta utangaç davranıldığına, gecikildiğinehayıflanılan ahlaksız denklemin, herkesinbildiğiiçeriği... ,• Can ve kan üzerinden yapılan at pazarlığını uzatarak ABD'yi küstürdüğümüze bozulan AMA'cı gerçekçilerin; ahlaksız denk milliyetçi önyargılarını ve fobilerini gıcıklayan yaydmacı "gerçekçi" çevrelerin AMA'sı var. Türk ordusunun, asli görevi olan sınırlarımızı korumakla yetinip sınır ötesi maceralara girişmeden, Kuzey Irak'ta zaten fiili durum olan Kürt oluşumunu desteklemek, aradaki güvensizlikleri giderip sınırımızın hemen ötesindebirmüttefik kazanmak, böylece de ABD oyunlarını bozmak ve güvenliğimizi pekiştirmek varken, bölgede bir Vietnam batağına saplanmanın nasıl bir gerçekçilik olduğu, kimlere yarayacağı üzerinde de kafa yormak gerek. Ahlakın intihanna doğru mu ? Savaşçığırtkanları,ama'cılarveehveni şer'ci gerçekçiler, saldırganın yanında savaşa girilmesi, o utanç koalisyonunun içinde yer alınması halinde, yarın Türkiye'yi nasıl birgeleceğin beklediğini bilseler de umursamıyorlar.Onları televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde insanlığımız adına utanarak, iğrenerek görüyor, okuyoruz. Savaşa hayır diyenlere, insani ve yaşamı savunanlara, "ülkemiz bu saldırganlığa, bu insanlık suçuna alet olmasın, saldırgaihın suç ortağı olmasın" diyenlere tehditler savuruyor, aba altından sopa gösteriyor, hakaret ediyorlar. Oysa sıcak savaş sona erip de geride kalan cesetlere ve enkaza şöyle bir bakıldığında, gerçekçilik sandan savaşçılığın dünyayı ve bizi vardırdığı noktayı göreceğiz. Bugün ne kadar güçlü olursa olsun tarih ve gelecek önünde suçlu olan global diktatöre suç bağıyla bağlananları, 21. yüzyd kendi dışına itecek. Gerçekçilik sandan savaşçılığın, güçlünün zulmüne boyun eğmenin en büyük bedeli ise, insani değerlerin reddi vekatli, ahlâkın intihan olacak. İnsanlık bir yol ayrımında. Hepimiz bir seçimle karşı karşıyayız: 21. yüzyılın, ^iddet, terör, adaletsizlik, baskı ve sömürünün yeni rafineyöntemlerledoruğavardığı, insani değerlerin yerle bir olduğu global diktatörlük yüzyılı olmasına izin verecek miyiz?Diyalektikhükmünüicraediyor. "Savaşa Hayır" diyen milyonlar, dünyanın dört bir yanında ayaklanıyor. Global diktatörlüğe karşı global direniş, barış ahlâki ortak paydasında buluşarak yeni dünyanın yeni enternasyonalizmini haber veriyor. Vardan noktada, barış veya savaş tercihi artık sadece siyasal ve ideolojik değil aynı zamanda ahlâki bir tercih halinegeliyor. Gerçekçdik uğruna güce boyun eğerek, haksız ve zorba güçlüye yamanarak banşı kaybedenler geleceği de kaybediyor. Şimdi insanlığıkucaklayanevrenseldeğerlertemelinde, global diktatörlüğe ve ona kan taşıyan ekonomdc düzene karşı çdcanların yeni barış ahlâki doğuyor. Savaş ve ölüm sözcüğüyle pazarldc ve çdcar sözcüğünü bir araya getirmeyi suç sayanların vebundan insanlık adına utananların yeni barış ahlâki... Ama'cı gerçekçiler ve çeşitli çıkarlar uğruna saldırganlar koalisyonuna yamanan siyasal üctidarlar, ydgınhk içinde zorbahğa teslim olarak 21. yüzyd trenini kaçırırken, dünyanın dört bir yanında füiz veren yeni ahlâkın temsilcileri, o yeni güç, ABD saldırganlığı ve zorbalığıyla orantdı olarak büyüyor. Savaş ve şiddeti hiçbir çıkar uğruna savunmayan, barışı hiçbir çdcara feda etmeyen ama'sız barışçdar, bu yeni gücün ve yeni ahlâkın parçası olmaktan gurur duyuyorlar. • mmm ABD'nin istek ve dayatmalarına boyun eğmekte ayak direnmesine kızıyor," denklemin içinde" yeralmaktagecikilmesinehayıflanıyorlar. "Denklem" iki cebirselnicelik arasında kurulmuş bir eşitlik durumu/ilişkisi değil midir? Peki yer almakta gecikildiği için hayıflanılan bu denklemin eşit işaretinin iki yanındaki parantezlerin içinde neler var? Binlerce, yüz binlerce insanın ölümüyle, bölgenin yıkımıyla sonuçlanacak toplu katliam; kadın, çoluk, çocuk milyonlarca insanın acıları, yaşamları, kaderleri üzerinden elde edilecek enerji kaynakları ve dünya hâkimiyeti; uluslararası lemde yer alındığında geleceğini umdukları birkaç milyar dolann yine savaşa ve silahlanmayagideceğini.savaştatarafolmanın doğuracağı ekonomik zararlann önümüze atılacak kemik parçalarının getirisini kat be kat aşacağını bilmeyen yok. Bazı sermaye çevreleri, kimi holdingler, kan ve ölüm kokladıkça keyiflenip yükselen kod adı Drakulaolanşantajmaşası"piyasa",kemiğin yağlı parçaları kaparak kısa bir süre rahatlayacaklar. Bu konuda gerçekten de "gerçekçi"ler. Bir de "Kuzey Irak'a girmezsek orada Kürt devletikurulur" tehdidiylekitlelerin