02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 ARALIK 2003. SAYI 924 lışabilmeleri ve sosyal durumlannın gelişebilmesi için çocuklannı emanet edebilecekleri, uygun fiyatlı kreşler açılması lazım. Eskiden kadınlann çalışabilmesi için kocalarının onayı gerekiyordu. Sonuçta bütün kadın derneklerinin el ele vermesi şart. Allbright da bu birliğin eksikliğini vurguladı. Dünyada bakanhk yapmış kadınlarla temaslar kurduğunu anlattı. Hangi kurumda olursanız olun kadın olduğunuzda yaşadığınız sorunlar ortak. Girişimci bir aileye doğduğunuz için çok zorluk çekmediğinizi söylediniz. Bazen böyle ailelerde babalar işlerini kızlarına emanet etmeye korkarlar... Buna ne diyorsunuz? Ben böyle bir durumla karşılaşmadım ama sık yaşanan bir şey hakikaten. Babama "sen en sıkı feministlerdensin" diyorum. Kızıoldıığuzamankaralarbağlayıp damadına güvenen babalar da var. Babamın büyükannesi, dul kaJdığında para işlerinden hiç anlamadığı için her şeyini kay olanların bazı mekanizmalara daha kolay ulaşmalarını sağlamak. Bu çaba, kadıngirişimcilerin kendilerini büyütmelerini sağladığı gibi erkek girişimcilerin de yolunu açmaya yarayabilir. Yönetici konumunda kadın sayısının az olması konusunda ne düşünüyorsunuz? Avrupa'da her iş ortamında kadınların eşit katılım sağlaması için çok ciddi tedbirler var. îşyerlerinde kadın çalışanları destekleyen politikalar uygulanıyor. Bu bir süreç tabii. Her kadın yükselme olanağına sahip olamaz. Ama yeteneği olan kadınlar eninde sonunda layık olduğu yere gelecektir diye düşünüyorum. Ben aynı zamanda TÜSÎAD'ın da üyesiyim. Orada da bir çok yabancı şirketin Türkiye müdürlerinin kadın olduğunu görüyorum. Bu yabancı şirketlerin uluslararası toplantılarında tek kadın yöneticinin Türkiye'den geldiği görulüyor. Bu da çok şaşırtıcı bir nokta aslında. Mesela bir istatistik var. Kadınlar en Mavi çağnşımlar MÜŞERREF HEKİMOĞLU on durak Antalya. "Pişman Değilim" kitabının yazarı Şen Sılan böyle karar verdi. Her kuşaktan okurlar da içten alkışhyor bu kararı. Onca savaş, dirençle oluşan bir yaşamı Antalya'da noktalıyor. Akdeniz'in mavi kıyılannda yeni bir yaşama soyunuyor. Daha neler yazacak, ne güzellikler üretecek kimbilir! Antalya'ya sevgiyle, dostça bakan bir kişinin mutluluğu, sevinciyle gülümsüyor, mavi dostlarıyla paylaşıyor yaşam sevincini. Kitap kaçıncı kez basılıyor, Şen Sılan da yazarlığında güzel bir tepeye tırmanmanın sevinciyle gülümsüyor. Kimi kişiler Antalya'nın dostu, gelini diye çağınyor onu. Sayfalarında acı anılar da olsa bir düğün kutlanıyor sonunda, mavi barışın şenliği gibi. Dahası var, Antalyaldar Dergisi'nde kocaman sayfalarla selamlıyor mavi dostlannı. TV'de düzenlenen özel programlan da mavi şenliğin bir bölümü diye düşünüyor dostları. Bir selam, iki satır ne güzel resimler çiziyor önümüzde. Ben de mavinin mutluluğunu yaşıyorum bu olayda. Her şey ne güzel oluştu, gerçekleşti. *** Daver Darende de mavi şenlikler kutladı Mersin sergisinde. Altamira Galerisi'nde açtığı sergi büyük ilgi topladı. Mersinliler sevgiyle, sevinçle kucakladı Darende'yi. Once tramvaylar, sonra sandallar, tekneler, gemiler, mavi dalgalarla nerdeyse bir şenlik yaşadı Mersinliler. Doğadan selamlarla izlediler sergiyi. Başkentte ya da başka bir kentte açılan sergilerden sonra Mersinliler Altamira Galerisi'nde selamladı Sayın Darende'yi. Artık gelenek oldu sanırım, mevsimler bu sergilerle açılıyor, kapanıyor. Izleyenler de gülümseyerek bakıyor dünyaya. Yaşadığımız koşullarda sevinci, dostluğu, barışı ancak sanat olaylarıyla hissedebiliyoruz. Mersinliler olayı güzel değerlendiriyor, sanatçıları güzel kucaklıyor. Mersin sergisini değerli bestecimiz Nüvit Kodallı da izledi. Saçları ağarmış, bembeyaz saçlı bir besteci olmıış. Nüvit Kodallı müzik dalının ustalarından biri. Van Gogh operasından başlayarak, baleler, senfoniler birçok müzik yapıtında imzası var. Kulağı güzel okşayan, betmiş. Babam da, "Büyükbabam eğerkarısını eğitseydi şimdi büyükannem bu durumdaolmazdı"diyedüşünmüş. îşsahibi olan babalara bir mesaj vermek istiyorum. îş bilgisinin sadece erkek çocuklara değil, kız çocuklara da devredilmesi çok önemli. Çünkü akıl da, girişimcilik de, yetenek de kadınlar ve erkeklere eşit olarak dağıtılmış. Diyelim bakkal dükkânı olan bir baba, dükkânda işlerin nasıl yürüdüğünü luzınadaöğretmeli. Kadının, çağlayan gibi gürül gürül akan bir enerjisi var. Ailelerin görevi bu çağlayanı doğru yönlendirmek. Kadın girişimcilerin örgütlenmesinin yalnızca kadınlara mı faydası var? Güçlü bir kesimi temsil ettiğimiz için yurtdışında bizi zaman zaman erkeklerden daha çok dinliyorlar. Bizim hedefimiz, işlerini büyütebilecek kapasitede güvenilir borçlu. Kadın bankadan borç alıyorsa geri ödeme oranı yüzde 100, yüzde 99.9 bile değil. Çünkü anne, kimi kandıracakt* Çocuğuna ekmek parası peşinde. Dolandırmayla ilgilenecek hali yok. Nereye kaçacak? Çocukları evde bekliyor. Sizin de oğullarınız evde bekliyor. Hem onların sorumluluğu, hem yöneticilik, hem dernek nasıl bir arada yiirüdü ? Planlama, organizasyon, disiplin, düzen,çalışma,çalışma,çalışma.... Son olarak, politikaya atılmayı düşünüyormusunuz? Politikaya atılıp atılmayacağımı zaman gösterecek. Türkiye'nin dünyada hak ettiği yeri yakalamasına katkısı olacak politik çalışmalarda, sivil toplum kuruluşlannda ya da diğer platformlarda görev alabilirım. derin yankılar yapan bestelerini bilen sanatseverler, ufukta Akdeniz dalgalarının eşliğinde mavi bir senfoni bekliyorlar ondan. Yakında dinlemek umuduyla. *** Dostlarım, akrabalarım, arkadaşlarım, belleğime çok güvenir, belli olaylan ayrıntılarıyla anımsamama özen duyar. Oysa, bellekte bulantılar, kaymalar da oluyor. Yazarlar da kaçınamıyor bundan. Işte son örnek, geçen pazar günü yayınlanan yazım. Okurlar arasmda karışan anılar hoşgörülebilir ama bu kez yanlışlık sevgili kardeşim Mübeccel'e uzanıyor. Ankara Palas'taki baloya Mübeccel'le gittik, Mukadder'le değil. Korkunç bir yanlış! Mukadder küçük bir kız o zaman. Geceleri üst kata çıkarken o dönemin modası bir Selanik lambası kullanır, çok tatlı bir tablo oluşurdu merdivenlerde. Göztepe Yeşilbahar'daki evimize elektrik gelmemiş o zaman. Mübeccel'in önceliği var. Benden sonra o geliyor ailemize. Hoşgörülür bir yanlışlık değil görüyorsunuz. Ancak benim de özürüm çok haksız değil. Son günlerde belleğimde hayli kaymalar oluyor. Kimi olaylan isteyerek atlıyor, anılarını da silmek istiyorum. Mübeccel'le böyle bir olay yok elbet. Belleğimdeki karmaşayı son günlerin olaylarına bağlıyorum ben. Neler yaşıyoruz, nelerle karşılaşıyoruz, ne korkunç cinayedere tanık oluyoruz, inandığımız kişileri beğenmediğimiz bir düzeyde görünce nasıl umutsuzluğa düşüyoruz değil mi? Bu tür yanlışlar sık sık oluyor ama kardeşler arasında bir yanlışlık akıl almayacak bir olay. Kardeşimden özür diliyorum. Yazar olarak yanıldığım, yanhş yaptığım olaylar da var elbet. Son günlerin olaylan içinde her şey birbirine kanşınca kardeşler de yer değiştirdi galiba! •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle