Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 ARALIK 2003. SAYI 925 SÖYLEŞİ mar Sinan'da heykel okuyor, hâlâ bitirmemiş... "Nasılsın, ne yapıyorsun, hadi bitirsene" desen; "bizim gibi sanata değer vermeyen birülkede" diyebaşlar... Sanatın yerine bilim, hukuk, ahlak, ne koyarsan koy... Aslında adamın canı yapmak istemiyor bir şey. Bu olumsuzluklar, bu sıkışmışlık, heryer inşaat, bu karmaşa bana çok hoş geliyor aslında... Yapıtı, parodi anlamında besliyor. Ciddi olarak bir şey söylemeyizki... "Ulkemiziniçindebulunduğu şu kritik durumda" bir şeyi değiştiremezsinki... Degiştirmememizlazım.biraz sabretmemiz lazım, yann belki geçer, ama aslındageçmeyecekhiçbirzaman... Bıınu aşamayız, bunun sadece parodisi yapılabilir, bunun yapay bir halinikura rak, birkonstrüksiyon olduğuna inan getirerek.biroyunolduğunuvarsayarakbu oyunuoynayabilirsin. Ben de sanat tarihini sevdiğim gibi bunu da severek oynamayaçalışıyorum. Son günlerde genç Tiirk sanatçılar yurtdışında fırtınalar koparıyor gibi bir Çoğu sıyrılmış tipler... Açık, vizyonu olan.yetenekli tipler... Üniversiteöğrencisi bir kısmı... Bir kuşak var, belki 30 yaş civarı, tumturaklı şeyler yapıyorlar. îlişkimbirazmesafeliama sorunsuz. Bizden bir ya da iki önccki kuşakta bir sürü insan kanlıbıçakJı. Dulcinea'da açtığın bir sergide "sanatçının sonsuz kaynağı" bağlamında bir kadın sana oral seks y aparken bir göriintün vardı. Çok çarpıci ve cesur bir işti. Senin kuşağında ya da önceki kuşaklarda bir erkek sanatçının özellikle cinsel içerikli bir işte kendi bedenini, imgesini kullanması çok rastlanan bir şey değil. Erkek egosunun, erkeksi utangaçlığın sanatta dahi aşılatnaması gibi bir şey var mı Türkiye'de? Yıllarönce "Taksim'dePerformans Yarıda Kaldı" diye bir basın bülteni yazdım ama kimseyeyollamadım. Şöyleydi: "Serkan ()zkaya b ugü n akşam üstii I aksim 'de yapacağını duyurduğu performansını yanda kesti. Performansın içeriği tam ola HÜSEYtN KUZU: On yıldır benden senaryo isteyen yok. Çünkü insanlar her şeyi kendileri yapmaya kalkıyor... Senariste gerek yok ki! Hangisi iyi derseniz, hiçbiri dcrim. Senaryo yazmam için verilen en uzun siire MımarSınanSinema Telcvizyon Ensli bir buçuk aydı. Türk sinemasını temsil eden yaratıcı sinema mecrasının içinde lüsü'nde öfcrcnciyken "Kötü alışkanlık kapa rs ınız " gerekçesiyle okulun scktöre senaristinkarnıhiçbir zaman doymamışfiirmc yasağım dclenlcrden, birdönemin tır. Zamanın popüler filmleri ya da buünlü dizisi "Haba livı'nin de senaristlcrin günküdiziyazarlığıayrışey... Safa()nal beş yüz yet miş senaryo yazmış! lilli yedi dcn I lüseytn Kuzu 'yla söyleştik. tanesinianlarımda! Bu sektörde diploma önemli mi ? Peki, bu mantıkla çekilen filmleri naBizsinemasektörünegiren ilküniversıl değerlendiri yorsunuz ? siteli mezunlardık. ükurken, okul tarafından "Kötüalışkanlıkkaparsınız"diye Wim Wenders'ın "Aklımın yüzde doksektöregitmcmizyasaklanmıştı.Oysayasanı yapımcılıkta iken film çekmeyeenersağı koyanlar da bir zamanlar orada çalış jim kalmıyor" sözü doğrudur. Şimdişimmışinsanlardı.Bengizlicesektöregidendigeri dönüşlervar. Bazıgençarkadaşlar lerdendim.Zamanlayasağınanlamsızlıyazıhaneaçmıyor.yapımcılıkangaryasını ğı ortaya çıktı. Lütfi (Akad) ve Metin başkasına ihaleediyorlar. lileştirilerart(Erksan) bana ilk "gitgit" diyen hocalatıkça senarist aramaya çıkanlaroldu. Yarımdı. Daha da geri dönemedim. Onlişar Kemal'in dediği gibi "atlarına binip sansmezunusayıldığımıyıllarsonraöğçekipgit(miş)tiler."Bueğilimdeolanlar rendim. Okul Yeşilçam'abirotobüsbile senariste takviye kuvvet olarak bakıyor. ti kadar mesafedeydi. Nasılsaelimizin alSinemacılar okumadan kopunca "izler tındadüşüncesiylekimseorayıönemseçevresi"ndcndekoptu.Soruşu? Neden medi. Izmir'den Yeşilçam'agelenlerba()rhan Pamuk'un her kitabının yüz elli şanlı oldular. Kente ve işe sıkı sarıldılar. bin okuru var da, sinemanın izler çevresi Sektördealaylıokulluçatışmasıhatsafbu kredisini kullanmıyor? hadaydı. Alaylının iş kaybı korkusu varNeden? dı. Şimdiysebazı teknik kadroların dışın"Tepki "olarak değerlendiriyorum.Sidahertarafokullununoldu.Diplomanın nemacılarımız bence kamusal alandaki önemikalmadi.Heryılyirmibeşfakülte, giincel duyumları okuyamıyor. Mesela üç bin beş yüz mezun veriyor. Asıl mesele "Uzak" fîlmi (üannes'da ödül aldı. On Yeşilçam'ınbu kadar insanaihtiyacının beş bin seyirci ancak kırk bine tırmanaolmaması... Btiyle bir sektör artık yok." bildi. Sanırım yönetmenin önceki filmlerinin seyirciyle kurduğu bagın sonucuYeşilçam'a neoldu? dur. Bilemiyorum, belki de yönetmen seYeşilçam artık olmayan bir üretim biçimi. Yok olmasının birçok sebcbi var. Sek yirciyelazlagelmiştir. Sinema eğitimine nasıl yaklaşıvorsusen öncesintleyapımcılar vardı. Yönetnuz? men.senaristvb.yaratıcılardaücretliydi. Benim beşsenaryomu Şerif Gören çekti. Sinemayla ilgilenen akademisyenler Sonra "autcur sineması" devri başladı. çok verimsiz, sinemamıza da yabancı. Bilinen adıyla yönetmen/yapımcı" sineHâlâ üretim ilişkileri içinden bakan bir ması. Bunasenaristideeklemek lazım... Türk sinemasının tarihi yazılabilmiş deUzun yıllardırçekilen filmlerebakılınca ğil. Son yıllarda Godard üzerine Türk siyüzde doksanının bu kategoride olduğu nemasındandahafazlatezyazılıyor! görüliir. DolayısıylaonyıldırbcndenseSenaristliğiniz nasıl şekillendi? naryo isteyen yok. Niye? Çünkü bir kişi ()kulda sınemaya sanat dalı ve bütün her şeyi kendi yapmaya kalkıyor. Kendi olarak bakmayıöğrendik. Sinema şimdi fikrini projelendiriyor. Son onon beş yıl"uzman mesleklerin iş birliği" olarak tadır sinemayasenarist olarak girmişvekalnımlanıyor. Yönetmen deolacaksakişin mış kimseyi bulamazsınız. Kısacası, üreyüzde 90'nın senaryo olduğunu öğrentim ilişkileri kendi senaryosunuyazdırır. miştik. Devanıı arka sayfada SEVİM DABAĞ I rakbilinmemeklebirliktesanatçınınçınlçıplak soyunmasını içerdiği daha önceden söylenmişti. Ancakgazetecilervemeraklı sanatseverlerin önünde gömleğini çıkardıktansonra"Utandımişteneyapayım" diyen Ozkaya performansı yarıda kesti. Benim yaptığım hep parodi. Sanatçınınbitmeztükenmezkaynağınınparodisiydi o sergi de. Samimiyet mesela... Samimiyet neden bu kadar büyük bir erdem? Yazann samimisi ne demektir? Kendim de samimi değilim. Ben de anlayamıyorum çoğu zaman.... Ciddi miyim dalga mı geçiyorum. 1 ler şeyin bir parodisi oluyor. Parodi benim için önemli bir kavram; o yiizden yanlış yerde, yanlış zamandalık önemli bir şey. Güvensizlikçok önemli. Bunun için Türkiye biçilmiş bir kaftan benim için. Istanbul böylebirparodinin yeşermesi için biçilmiş bir kaftan. Çünkü çok güvensiz bir ortam. Güvensizlik artık içimize işlemiş. Mutlaka dünyanın acınacak bir yerinde olduğumuza kanaat getirmişiz, her şeyin ters gittiğini falan düşünüyorıız, Kendinden nefret eden bir toplumuz. Mesela 15 senedir Mihava var... Ne kadar doğru? Ya da önemli mi? Yaptığın şey orda yaşayanlarla ilişkiye geçmez, en iyi ihtimalle sanat profesyonelleriyle ilişkiye geçer; çünkü onlar da senin gibi sergiden sergiye dolaşırlar. Buraya da bienallerde örneğin yabancılar geliyorlar. Ama sokaktan geçen insanlar onu görse de sonradan hatırlamazlar. Tanınmaçarkıöyledönmüyorpek. Yurtdışıdiyebirşey varyakafamızda... Meşhurluk çok farazi bir kavram, üstelik uzaktan meşhurluk uydurma bir kavram. Sanatla geçinebiliyor musun ? Sürünebiliyorum evet... Böyle nasıl gidecek peki ? Sağ ol, anneannem de bunu soruyor... Bilmiyorum, kendime rağmen kimse para için kılımı kıpırdatamaz. Ben hiç adam gibi bir işte çalışmadım, hiç param da hiçbirşeyim deolmadı. Uçurum da ruh sağlığımı etkiliyor. Biryereçagırıyorlaryurtdışında, uçaklagidiyorum.şoförkarşılıyorbilmemne...Enlüksrestoranagidiliyor, birihtimam...Sonradaburadasimide talim ediyorum. •