19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 SAĞLIK CUMHURİYET DERGİ Hüseyin Kuzu 11. sayfanın devamı Herkes yönetmen asistanlığı yapmak için setlere gitmeye çalışırken, ben bir arkadaşımla, Halit Türkyazıcı ile zorolanı seçip, sinemaya senaryodan başladım. Peki televizyon dramaları ? Herkes para kazanmak için yapıyorum diyor, popülerkültür içinden konuşmak da anlamlı... Sinemaya; toplumsal yaşantıya"dışarıdansanatyoluyla bakan" bir sorunsalla, televizyona da; sorunsalın kendi içindc kalarak "konuşmak" olarakbakıyorum. "Konuşmak diyorum "televizyon dizileriylc sanat olarak sinema" ayrı şeyler. Televizyonsizi alışkanlık edinmiş, o anda üç beş milyon insan sizi seyrediyor. Alışkanlık içinde biraz didaktikolmanında zararıyok bence. Çoğunlukla diziler var olanı sömürüyor. Ama "Baba Evi"nin babası ilk yıl kızını rahatça dövmüş, ikinci yıl eli havada kalmış, daha sonra kolıınu bile kaldıramanııştı! Bu anlamda televizyonla çalışmayısürdürmekistiyorum. Neden on beş yıldır film çekmediniz? Biraz hayatın seyri, biraz da sahneye çıkmak istemedim belki de... Görüntü ilişkilerden muaftır ve herkes kendi tarihini yazar. Yönetmen/yapımcı olmak, zorunlu olarak kameralarınöniindedurmayı sahneye çıkmayı gerektiriyor. Üstelikfilm çekmeyekilitlenmek de görüntiiyü bozar. Bir film çekip yalnız kalmaktansa, çekmem daha iyi. Daha felsefi boyııtuyla, "film çekmekten kurtulduğumda film çekeceğim" diyebilirim. Evet.koşullar elverirse, seneye bir film çekmeyi düşünüyorum. Herkesin kendi seti olur. Sanırım benimki dayanışmacı eğitim seti olacak. Günleri saymayan, saatine bakmayan, aklı geridekalmayan.oteldekalınmayan, yaşam tarzı olarak tanımlanmışbirset... Dünyada "senarist olmak" için neler söyleyebilirsiniz ? Dünyanın her yerinde senarist el feneriyle aranan kişidir. Sendikalıolmazsal Iollywood sineması bile kendi sinemacı adaylarınakapalıdır, amatüm dünyadaki senaristlere açıklır. Global dünyada sinema için laf etmck gerekirse, sorııyu dar sormamak gerek. Bugün artık, "NeolacakbuŞilisinemasının hali...!" demck gerek.* Izmirli ilkokul öğrencisi, HIV taşıyıcısı hâlâ aklımızda. Okula alınmak istenmemesi, velilerin isyanı, çocuğun yalnızlığı... AIDS Savaşım Derneği Başkanı Prof. Dr. Selim Badur AIDS hastalarına yönelik dışlamanın sürdüğünü söylüyor. Badur, Türkiye'de 1600 olan AIDS'li sayısı için "az" diyor... Fantezilerinize prezervatîf takın... NÎLÜFER ZENGİN ir AIDS haftasını daha geride bıraktık. Bol bol rakamlardan, AIDS'ten korunma yöntemlerinden söz edildi. Görülen o ki, insanlar AIDS'i kendilerine çok uzak, ürkütücü bir bela olarak görmeye devam ettikçe AIDS bize yaklaşıyor. AIDS Savaşım Derneği Başkanı Prof. Dr. Selim Badur'la, rakamlar veyüzdclerin ötesinde, bir insan haklarısorunu olarak AIDS üstüne söyleştik. Aşağı yukarı 20 yıldır AIDS gündemde... Yüzlerce kongre, kampanya ve milyonlarca kurban... Değişen bir şeyler oluyor AIDS'in azaldığı söyleniyordu. Belki kisa bir süre için böyle oldu ama son bir yılda yeniden alevlenme görüldü. Bu da ilaca ve tedaviye güvenden ileri geliyor. AIDS neden eşcinsel hastalığı gibi görüldü ilk zamanlarda? Önceeşcinsellerde görüldüğii için. Eşcinsel cinsel ilişkidekıkal damarlardaki çatlamalar dolayısıyla bulaşma dahayaygın görübazı bölgelerindeki eşcinsellerde oran düşüyor, çünkü tekeşli yaşıyorlar. Ama mesela Kaliforniya gibi bir yerlerde tekeşlilik çok rastlanan bir şey değll. Türkiye'de HIV/AIDS konusunda en çok mağdur olan kesimhangisi? Kadınlar aslında... Bu çok önemli bir konu. Erkekler daha poligamik bir yaşam sürüyorlar, Ama çoğu zaman onlarla ilişkiye geçen erkekler prezervatif kullanmak istemiyorlar. AIDS hastası bir insan uzun yıllaryaşamını sürdürebiliyorsa eğer, neden hâlâ bir kâbus? AIDS'i bir kâbus haline getiren, tamamen sosyal yönü. Hem Türkiye'de hem Batı'da eşcinsel hastalığı, marjinal kesimlerin yakalandığı hastalık olarak, toplumun damgaladığı birtakım kişilerin hastalığı olarak görülüyor. AIDS Savaşım Derneği'nin uğraştığı konulardan bir tanesi AIDS olduğu için işinden atılan bir işçi. Adam sosyal sigortalı, sigortaya antiretroviral ilaç yazdırmaya gidiyor. Rastlan tı eseri, çalıştığı fabrikanın hekimi de oradaymış. Adam da saf saf antiretroviral ilaç yazdırmaya geldiğini söylüyor. Doktor önlüğünü çıkarıyor, işini gücünü bırakıyor, koşa koşa fabrikaya gidip, patrona söylüyor, adam işten çıkarılıyor. Biz.TabiplerOdası'naşikâyet ettik o hekimi. Ankara Tabipler Birliği, söz konıısu hekime iki ay meslekten men cezası verdi. Hastanın sırrını açıklamak, insan haklarınaaykırı bir şey. tnsanlar, hakikaten, HIV virüsünün yalnızca kan yoluyla ve cinsel ilişki yoluyla geçtiğini anlamıyorlar mı yoksa faşizan damarları mı kabarıyor? Ikisi de var. Mesela Izmir'deki ilkokul öğrencisinin yaşadıkları. AIDS'in nasıl bulaştığı izah edildiğinde, aileler, karşılık olarak çok uçuk birtakım örnekler verdiler, ya çocuk düşer de bir yeri kanarsa, o sırada bizim çocuğumuzla temas edersc gibi... Çocuğunuza kanlı bir yaraya dokunmamak, başkasının kullandığı bardaktan su içmcmek, başkasının diş fırçasını kullanmamak gibi birtakım hijyen ilkelerini öğretmezseniz, çocuk hayatının her döneminde her türlü hastalı mu? Yurtdışındayaşayan bir AIDS aktivisti ile yaptığım bir konuşmada ve çeşitli başka kaynaklardan da, Batı'da bu konuyla ilgili ne olup bittiğine dair bir izlenim edindim. Ilaç ve tedaviyc erişim giderek daha kolaylaştığı için insanlar artık, "bu hastalığın tedavisi var" gibi bir yaklaşımla rahatlamış görünüyorlar. Onceki yıllarda bazı riskli davranışları yoğun olan kişiler, mesela eşcinseller, 85'li yıllarda öyle sıkı önlemler almaya başlamışlardı ki, diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklara da daha az yakalanır olmuşlardı. Riskli davranışlar gösteren insanlar, tedavinin çıkmasından sonra önlemlerini azaltmaya başladılar. Bu tedavinin olumsuz bir yanı. Kampanyalar da insanlar iistünde bıktıncı bir etki yaratmaya başlamış. Bu bıkkınlık halini Fransa'daki gençlerdebizzat gözlemledim. Amerika'da da böyle bir tavır yaygınlaşmış... " Aman yeterbe!" noktasına gelmiş kimi insanlar, son iki yılda prezervatif kullanımı azalmaya başlamış. Bunu niye söylüyorum? Batı'da, Amerika'da sanayileşmiş ülkelerde îondorn K I u«ı ok "'**' lüyor. Ama mesela eşcinsel davranışları ülkeden iilkeye değişiyor. Mesela, son günlcrde başka birkonuyla ilgili olarak eşcinsellerde Hepatitlerin yaygınlığı üstüne bir yazı yazıyorum. Eşcinsellerde çokeşlilik daha çok görülüyor. Kişi ne kadar fazla kişiye ilişkiye girerse bulaşma riski o kadar artıyor. Ama mesela 1 lollanda'daki va da Amerika'nın dışanda paralı ilişkilere giriyorlar, dolayısıyla eşleri deriskaltına girmiş oluyor. Ev kadınları kocalarına prezervatif kullanmayı teklif bile edemezler zaten. Mesela ABD' de 15 24 yaş arası zen ci kadınlarda AIDS birinci ölüm nedeni haline gelmiş. Dünyada ve Türkiye'de en çok mağdur olan kesim kadınlar. Paralı seks işçisi kadınlar aslında bilinçli.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle