05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

[ 2003. SAYI920 NCI, v V 1 kahveye gittim. Kahvede yabancı iki kişi vardı. Muhtarı soruyorlar. Biri, Muğla Milli Eğitim müfettişi, diğeri de tahsildar. Biryandan muhtara haber saldım, "Konuklar var gelsin" dcdim. Biryandanda "Beylerbuyurun eve gidelim. Bir çorbamızı için" deyip yemeğegötürdüm.Köyünilerigeleniolduğumuz için, soframız sürekli açık olurdu. Evde yemeğimizi yedik, kahveye geldik. Muhtar da geldi. Çaylarımız içtik, her zaman yaptığımız gibi, dama masasını ön iim üze al dık. Biz muhtarla iddialı dama oynardık. Bazen o yencr, bazen ben. Yenilen çayları ısmarlardı. Dama oynamaya başladık. Biraz sonraormancı Sarı Memetgeldi. Içkiliydi. Cebindckikanıanınucuda dışarıçıkmışvaziyelteydi. Ertcsi gün için köy bekçisini istedimuhtardan.Çiftlikköyündeçıkanyangının failini getirtmek istiyordu. Köyde yangın var yani... Bi zim köyde değil, Çi ftl ik köyünde yangın olmuş, söndiirülmüş. Ormancı yangını çıkaran kişiyi getirtmek istiyor. Muhtar da, "Yarınseçinıevraklarını Yatağan'a göndereceğim. Bekçiyisana veremem" dedi.46senesinin altıncı ayında yapdan genel seçimin evraklarının müddcti dolmuş, onlan Yatağan'a göndernıek zorunda muhtar. Bu nedenlebekçiyivermedi. Vereceksin.vcrmeyeceksin, münakaşa büyüdü. Ormancı körkütüksarhoş. Kendinibilmezbirhalde. Ormancı masaya vurup, damayı bozdu. Taşlar yeredüştü. Ben de "Niyeböyleyapıyorsun, ayıp değil mi" dedim. "Sana ne ulan" diye küfür etti ban a. Buna bir tokat vurdum, yere yıkıldı.Bendetaşlarıtoplamayabaşladım. Cüsseli bir adam mıydı ormancı ? Yok yok... Cüssesiz, ufak tefek bir şey. Ah laki yönü de zayıf biriydi. Orasını fazla konuşmayalım. Bana ulan deyince bir tokat vurdum, alıp arka tarafa götürdüler. Ben de oyunu bırakıp çekip eve gitsem iyiymiş. Gençliğimin en güzel çağında mahkum oldum. Hem de sevdiğim bir arkadaşımın ölümüne sebep oldum. Olduğu ycrden yine ağırküfiirediyorbu. Susması için ikazettiler, susmadı. Ben onu görmüyorum. Kahvenin öbür tarafındalar, sesleri geliyor. Ağır küfür edince dayanamadım, ona doğru yürüdüm. Karşılaştık. Birdenelindebıçakparladı. Üstümesaldırdı. Kalbimediye salladı, koluma rastladı. tştebu kamanın yarası. (Sol kolunu gösteriyor, tam dirseğin üstünde kalın uzun bir yara izi var.) Hadise aynen böyledir. Ölümüne atıyor bıçağı. Kolumu siper etmesem, tam kalbe geliyor bıçak. Tabancama davrandım ama, yere doğru ayağına ateş ettim. Ayağının baş parmağına isabet ediyor kurşun. O sırada millet de ayirmaya çalışıyor. Muhtar Tevfik de arada. Ben silahı çevirirken kendiliğinden ateş alıyor. Nereyegittiğini bilmiyorum kurşunun. Bu ikinci kurşun aradaki Tevfik'in sol böğründen girip hayalarını parçalayıp çıkıyor. Siz vurulduğunun farkında değilsiniz Tevfik'in? Hayır, hayır. Ortalık ana baba günü. Çok sevdiğim ve sevilen bir kişiydi. Aramıza girmiş bulunuyor. Kurşun yukardan aşağı doğru girmiş. Sol böğürden girip, bağırsakları parçalamış hayalardan çıkmış. Kasıdı atış, olmadığı bundan belli. O sırada halamın oğlu ormancıyıtutmuşgötürmeyeçalışıyor. "Defol git artık buradan baş belası" dedi. Baktım duvarın dibine pısmış. Elimde tabanca ama, atacak ycrini bulamadım. Bu sefer ka fasının dibine bir kurşun sıktım. Kalktı. Şöyleyan tarafta kapı var. Kapının arkasına saklandı. Bir kurşun sıktım kapıya, kalktı yürüdii. Bu sefer nişan alıp kabasına bir kurşun sıktım. Allahın tecellisine bak. Beni katil etmcyecek. (^ebindeki tabakaya rastlıyor kurşun. Oolmasakabadangirip hayalarını parçalayacaktı kurşun belki. Kurşunla yıkıldı bu, ben öcümü aldım dedim. Kalktımkahvenin öbür tarafınagittim. Baktım Tevfik yerde bağmyor. (Burada gözleri doluyor Bay Mustafa'nın). Mustafa Bey, ikinci kez tetiğe bastın mı; tabanca mı ateş aldı ? Tabanca ateş alıyor. Birinciyi bilerek attım. Uçüncüyü de bilerek attım. Ama ikincisi tabancamn ateş alması. Tevfik'i yerde görünce "Geçmiş olsun kardeşim " dedim. Baktım durumu iyi değil. Tevfik'i arabaya atıp hastaneye götürdük, ama iş işten geçmişti. Çok kan kaybetmişti. Doktorlar bir yandan onun kanını dıırdurmaya çalışıyor; bir yandan da benim kolumu sarıyorlardı. Bir ara eliyle işaret etti, yanına çağırdı beni. de bir ıslahevi... Fakat çok entrikalar döner orada. Adamıniçerdeişigücüyok. Sabahtan akşama kadar kötülük düşünür. Onlara birşeyleröğretilmesi lazım, hayatabağlamakoyalamak için.Bizimzamanımızdayemek de yoktu. Sonradan çıktı yemek. Şimdi her mahkum yemekyiyebiliyor. Mustafa Bey, anladığıma göre mahkeme ağır tahrikten uygulama yapmış. Oysa nefsi müdafaadan olabilirdi. Hadiseyi size anlattığım gibi anlatsaydım, bu cezayı yemezdim. Ben zaten arkadaşım Tevfik için üzülüyorum. Onun sebebi olmuşum. Şimdi bu yaşta Allah 'a bir can borcum var. Allah bir kimseyi oraya düşürmesin. Bilhassa anlayışlı, duygulu insanları. Muhtar Tevfik'in çocuklarıyla göriişüyormusunuz? Konuşuruz. Yanlış anlamadılar. Onlar konuşmasa da ben kendim konuşurum. Hatta bir keresinde fitrezekatı onlara götürmesi için otobüste birine para verdim. 'Evladım bunu falan adama ver' dedim. Meğer Tevfik'in oğluymuş. 'Peki veririm' "Ben ölüyorum, hakkını helal et" dedi. Gerçekten 16 saat sonra öldü. Ben de gidip teslim oldum. Mustafa Bey nerede içtniş bu kadar içkiyi. Köyde meyhane mi var? Muhterem kardeşim, o zaman orman memurlarının forsu çok yüksek köylerde. Şimdi de öyle ama, o zaman daha yüksek. Ben 1921 doğumluyum, bir zamanlar 'Orman Askerleri' vardı. Halk arasında kâğıt beş liralığı bozdurmak gerektiğinde, 'Ormancıya götür ancak o bozar' derlerdi. O nerede olsa çeker kafayı. Birisine selam verir, domatesi ondan alır, ötekine tavuk kestirir, yumurta pişirtir. Orada içer. Nerede olursa içerormancı. Oğlun Muaffak anlattı. Köyden bir genç okuyup kaymakam olmuş. Anası 'Oğlum biraz daha okuyup da ormancı olsaydın ya' demiş. Yani ormancılık çok makbul bir meslekmiş orman köylerinde. ()rası öyle de bizim başımıza bela oldu. Allah'tan dilerim ki, namuslu insanların başma hapishaneyi vermesin. Hapishanesöz deyip parayı aldı. Olayı doğru anladılar. Aslına bakarsanız, ormancının hedefi muhtardı. Bana bela oldu. Mustafa Bey, muhtarın çocukları davacı olmadılar değil mi ? Olmadılar.olmadılar... Ormancı Mehmet tn'i hapisten çıktıktan sonra hiç gördünüz mü? Hiç görmedim Tekaüt olduğunu duydum. Başıma bu belayı sardığı için hiç arayıp sormadım. Oldüğünü duydum. Ne zaman, neredeöldüğünübilmiyorum. Zaten halk riirküde' Yazık ettin ormancı, köyün iki gencine' diyerek ormancıyı suçluyor... Türküyü bu olayın üstüne, Tahir Usta yakmış. Amabaşkaları sahip çıkıyor. Olayı da, türküyü çarpıtıyorlar. Ben bugüne kadar kimseye anlatmadım bu olayı. tlk defa, bu kadar açıklığıyla size anlatıyorum. Işin doğrusu size anlattığım gibidir. Şuraya buraya çekmeye gerek yok. Türküyü yakanın da Tahir Usta (Erdinç) olduğunu yazın.# [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle