Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 KASIM 2003. SAYI 920 Nebile Teker. îlk filmini 1945'te çevirdiğinde 1314 yaşlarındaydı. Sayısız filmde ve tiyatro oyununda rol aldı. Kafasında Hollywood starı olmak vardı. Amerika'ya gidip şansını denedi... Olmadı. 17 yıl sonra döndü... Her şey değişmişti... lündeydim. Halk çok beğeniyor, bir ay sonrasının biletleri bile satılıyor. Muharrem G ürses 'le oyn uyorum. Kritikler çok iyi, yeni bir yüdız doğd u diye y azıyor gazeteler... Halkoyunu seyrederken Kamuran, Kamuran, diye bağırıyor, adım Kamuran kalıyor... Ikioyun da ben sahneye koyuyorum, radyoya da çağrılıyorum, haftada ikiüç oyunoynuyoruz...()ylecetzmir'dekalıyo~ rum...Ha,Efes'tedeoynadım,ikibinkişiye. Muhteşemdi, rahmetli Celal Bayar da seyirciler arasındaydı... Bir de bir film teklifialdım... Tamam dedim,oynarım.Tiyatro müdürü ise hayır dedi, oynayamazsınız, film çevirmenizemüsaade yok... Uzülüyorum, film hayatım bitmiş, artık film çeviremeyeceğim... Bclediyc Başkanı çağırıyor bizim ekibi... Muharrem Giirses, ben, bir de Cahit diye bir arkadaş. Hayır, Cahit Irgat değil, bir başka Cahit, ama çok yakışıklı. Belediye Başkanı bize çok kötü bir teklifte bulunuyor, tiyatro müdürünü hırsızlıkla suçlayacağız...Kabuletmeyipgitmeyekalkışıyorum, başkan dur diyor, durmuyorum... Yolda polisler koluma giriyor, sizi polis müdürü istiyor, diyorlar...Götürdüler,bağırdımçağırdım, beni ne hakla buraya getirtiyorsunuz dedim, ben figiiran falan dcğil, bir starım. Müdür oturun diyor, ben oturmuyorum... Sonra yine başkanın em riyle bıraktılar... Dertleri ne miydi? Belediye Başkanı Demokrat Partiliydi, tiyatro müdürü ise CHP'li... Anladınızmı.şimdi? Ertesi gün tiyatroya geldim ve ben istifa ediyorum dedim. Müdüryapamazsm,edemezsin diye karşı çıktı, oyunlar hazır bırakamazsın... Mecburioynadım, dublörütnü kendi yerime hazirlamaya çalıştım ama star olmak öyle kolay mı? Ağlıyor, krizler geçiriyor, oynayamıyor. Bir süre daha oynadını ve ağlayaağlayalstanbul'adöndüm... tşsizim, param da yok. Muhsin Beye de, yani Şehir Tiyatrosu'na da gidemiyorum, biliyonım azarlayacak... Yine bir pansiyona yerleştim... Birgün Beyoğlu'ndaMuazzez Arçay'la karşılaştık. Neden döndiin diye sordu, öyle icapettidedim... Bir film çeviriyorlarmış, orada bir rol için birkızarıyorlarmış...Onlarasöylemedim Köroğlu'nda falan oynadığımı, biriki ufakrol çektiler, resimlerimi aldılar.. Yaşasın filmdeyim... Size söyledim ya, hani seyircinin kıyametleri kopardığı film, Dağların Kızı, işte bu filmdi o... Sonra çok filmde oynadım, Atlas Film'de, AcarI;ilm'de...MemduhÜndeçağırdı beni... Sonsuz Acı, Yuvamı Yıkamazsın, OnuBenÖldürdüm.Beyog'luEsrar, Kubilay, Yollanmız Ayrılıyor, Kanlı Küpelcr, Ada Sahillerinde... Kaç filmde oynadım bilmiyorum, ama beninı aklımda hep Amerika... Oraya gidip Hollywood filmlerindeoynayacağını... Almanya'ya gittim. Altmışların sonlanydı... Evet, işlerim vardı. Havaalan ında uçağa bindim, otele gıdeceğim, baktım adam beni aynı yerde dolaştırıyor, ikiüç... Sordum, ne yapıyorsunuz siz, beni salak mı sanıyorsunuz? Siz fraulein Nebile Teker misiniz diye sordu, evet dedim... Meğer filnılerim oynııyormuş Almanya'da... Şoförde^aşmyor, arabasındaadıafişlerdc olan birstar... Almanya'da şovyapıyor, hem şarkı söylüyor, hem dans ediyorum. Yine büyük sükse yapıyorum. Aşklar unutulmazki... Ah! Daha Istanbul'dayken genç, yakışıklıbiradamlatanıştım... Kafamdabiropera yıldı/ı olmak da var, dersler alıyorum ya, orada karşılaştık. Adam bir asil, bir Iraklı prens. Ismini söylemeyeyim... Evlenme teklifetti.kabulettiın. Boğaz'dabiryalıda nişanlanmamızı kutluyoruz... Üniformalı genç bir akrabası beni dansakaldırdı... Ben daha çocuğum, kendimi idare edebilir miyim ? Uçuyorum havalarda, bir de şöhretli biriolmanın coşkusu vartabii... Bir dans, bir daha... Yerime döndüğümdenişanlım... Hayır, ismini söylemek istemiyorum... Pekala, sadece ismi... Suphi. îşle bu Suphi'nin tokadı yerime oturur oturmaz yüzümde patlıyor. Ağzımdanbıımumdankangeliyor...Odayagötürüyorlarhizmetçiler, üzerimi yıkayıpütülüyorlar... Suphi ben buradaotururken sen kimseyle dans edemezsin diyor, ertesi gün de büyük, değerli bir yüzük hediye ediyor... Irak'agiderken deyasaklarkoydu, dedi ki bunları ezberleyeceksin, şunu yapacaksın, bunu yapmayacaksın. Film çevirmek de yok... Sonra... Bir gün sabaha karşı konsolos geldi kaldığım otele, Irak'ta ihtilal olmuş, Suphi öldürülmüş. Konsolos, onlar demirbaş diye takılarımı da alıp gidiyor... Çok erkekler bana aşık oldu. Yakışıklı, yeşilgözlülrfan...Aktördü. Benimleevlenmek istiyordu, ama sinema yapmaya niyeti yoktu on un, it halat ihracat işleriyle ilgilen mek istiyordu... Benimseaklımf ikrimoyunumdaydı, randevularımı ya unutııyor dum, ya da geç gidiyordum. Gazetelerdtokuyorum, Amerika'ya yeni bir sefir atan mış...Hemen Ankara'ya gidip buldum.de dim ki beni degötürün... Şimdi çok gençsı niz anlamayacaksınız, ama biliyorum ki ileride bana hak vereceksiniz, sizgüzel bir kızsınız, evlenip çoluk çocuk sahibi olmanız lazım. Hatta böyle koluma girip, beni kapı yakadaryolcuetti... Ben tabiikivazgeçmiyorum, Amcrika ya gideceğim... Almanya'da çok zorlukçektimöncelerı, kapı kapı dolaşimı. tşyok, param bitiyor... Neyapacağımı bilmiyordum.perişandım... Bir Alman'la anlaştım, şov yapacak, hem şarkı söyleyecek, hem dans edecektim. Büyük iş yaptı şovum. Adam çok para verdi ama canımı da çıkarttı, bir gecede iki üç ayrı şehirde şov yapıyor, otomobille, trenle ucu ucuna yetişiyorum. Bir süre de Londra'da, Türkiyeli bir Ermeni'nin işlettiği Cîelibolu'da çalışıyorunı, çok lüks bir yer... Vehbi Koç da geliyor oraya, çok mütevazi bir insan, çocukları için fotoğraf imzalatmıştı... Fakat öyleazpara veriyorki patron geçinmem imkânsız. Almanya'ya dönü yorum...Bir yıl şovyapıp para biriktiriyorum ve Washington uçağındayırn... lndiğimde zencilerin isyanı var, her yeri taşlıyorlar, otelden dışarı çıka nııyorum...Tiirkyıldızicliyetanı nıyorum tabii... Amerika Vict namHarbinedeniyleçoksıkıntıda. Haıta bir köprü vardı, üze : rinden geçnıek istiyorum, taksi şoförü karşı çıkıyor.meğerinsanlar intihar ediyor, kendilerini köprüden atıyorlarmış. Şoför ondan çekin miş... Washington'da artist olmak zor, New York'a geçiyorum. Konsolosluga gidiyortım, ağzını Devamı arka sayfada Renklendirme: GÜLAY TUNÇ