25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

9KASIM2003.SAYI920 sine; sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir toprak, sürdürülebilir hava, sürdürülebilir yaşam felsefesine inanmak lazım.. Bunun felsefesine inanmak, toprağa sahip çıkmak, kısa sürede o topraktan çok ürün almak değil de, uzun süreye yayılacak şekilde ürün verecek, bizden sonraki nesillerin yaşamına saygının gereği olarak toprağı işlemenin mantığına inanması gerekiyor. Organik ürünlerin konvansiyonel ürünlere göre çok yüksek rakamlarla satılmaması gerekir. Organik üretmek çok pahalı üretmek anlamına gelmiyor. Doğru üretildiğınde konvansiyonel ürünlerden daha ucuz üretilebileceğine inanıyorum. Sadece emek yoğun bir iştir. Organik tarıma geçecek çiftçi yılda iki ay çalışıp on ay yatarak çiftçilikten karnını doyuracağını düşünmeyecek bir kere. Yılda on ay çalışacak. Emeğini ve aklını koyacak. Bilimsel yöntemlere inanarak yapacak. Çok mu para kazanmayı hedefleyecek, hayır. Konvansiyonelden ne kazanıyorsa aynı miktarda kazanmayı hedefleyecek. Zira aynı yönteme devam cttiği takdirde zaten verim gittikçe düşecek, ilaç ve diğer giderler daha da artacak. Toprağın verimliliğini arttırmak için kullanması gereken ilaçları her yıl ikiye, üçe katlaması gerekiyor. Bu gün hala birçok çiftçi biz ilaççılara, gübrecilere çalışıyoruz diyor. Dolayısıyla kalitcsi sürekli düşen, yurtdışından sürekli dönen tarımdan kurtulmamız gerekir. Bu bölgede bir öncü olduğunuzu biliyoruz, sizin gibi organik tarım yapan başka çiftlikler var m ı ? Türkiye'de organik tarım en fazla Izmir yöresinde yapılıyor. Zaten bu nedenle bu tür çiftçilcrc sertifika veren kuruluşların tümü îzmir'de. Bu bölgede ekolojik üretim yapan çiftlikler, parçalı üretim yapan anlaşmalı çiftçiler var. Bu tür ürünleri Türkiye'de tüketen veya ihraç eden firmalara fason üretim yapıyorlar. Ancak hiçbiri bizim kapasitemiz ve ürün çcşitliliğimizde değil. Üretim yaptığınız çiftlik oldukça büyük bir alana kurulmuş ve birçok çeşit ürün üretiminiz var. Çiftliğiniz bu anlamda bir örnek olabilir mi ? Çeşitlilik açısından bizim üretimimiz gibi ülkemizde üretim yapan yok. Bir veya birkaç ürünü seçmiş o ürünler üzerinde uzmanlaşmış çiftçiler veya firmalar var. Ancak bizim gibi bu kadar geniş bir alanda, bizim ürün çcşitliliğimiz kadar üretim yapanı henüz duymadım. Direkt üretici olarak, taze ve mamul olarak bu kadar çok çeşit üretim yapan başka bir işletme duymadım. Neler üretiyorsunuz? Bu bölgede üretilebilen tüm meyveleri üretiyoruz .Ciddi boyutlarda ceviz, badem üretiyoruz. Enesaslıürünümüzise bizim için zcytin vc yan ürünleri. Zeytin, zeytinyağı, sabun gibi. Mevsimlik olarak sebze üretimimiz oluyor. Mevsim dışı hiçbir üretim yapmıyoruz. Her şeyi mevsiminde üretiyoruz. Bu sebze vemeyvelerden birtakım ürünleri de kııpon olarak üretiyoruz.Ürünlerimizin hiçbiri fabrikasyon değil, geleneksel evüretimi ze rastlıyorlar. Kendi otelimiz ve kendi restoranımız bizim için büyük bir tüketici. Değirmen'de büyük bölümünü kullanıyoruz. Ürettiğimiz her ürünü Değirmen'in maksimum kapasitesi içinde tüketiyoruz. Restoran olarak tükettiğimiz dışındakilerı bir bakkal dükkanımız var, o bakkal dükkanında satışa sunuyoruz. Direkt üreticiden tüketiciye ulaşmasını sağlıyoruz. Çiftliğin ürünlerini direkt olarak tüketiciye sunacağımız tek adres Değirmen oluyor böylece. Çiftliğinizde organik tarım yanında, hayvancılıkdayapıyorsunuzPOrganik hayvancılıkta bir standart var mı ? Hayvancılığa organik tarımın olmazsa olmazı diye düşündüğüm için başladım. Zira her kim ki organik tarım yapacaksa mutlaka hayvancılık yapmak zorunda. Hayvan gübresi olmadan organik tarım yapılamaz, yapılırsa da çok pahalıya mal olur. Girdileri çok yüksek olur. Bu da üretilen "Geleneksel ürünün satılamayacak rakamlar yiyeceklerimiz var ile piyasaya girmesi demektir. ^ bizim. Tüketilme şansı olmayan ürüÇevremizdeki nün de üretilme şansı yoktur. Ne yaşlılardan öğrendiğimiz birtakım reçeteleri tüketiliyorsa o üretilebilir. uyguluyoruz. Gerçekten de, taze incirden Diğer yandan dünyada orgaüretilen incir balı, üzüm balı gibi çok spesiBk nik et ile ilgili standartlar henüz yöresel ve geleneksel ürünleri de üretmek oturmuş değil. Daha doğrusu için çaba harcıyoruz." diyor Gürsel Tonbul. bitki tanmı, organik tarım ile ilgili yasalar bile dünyada hala tartışılıyor. Biz hammaddesini kendi ürettiğitarzında. îmalathanemizde, dışarıdan hiçbir şekilde ürün almadan, sadece ken miz, kendi değirmenlerimizde öğüttüğümüz yemleri kullanıyoruz. Hazır yem kedi üretimimiz olan ürünlerin tüketimisinlikle kullanmıyoruz. Konvansiyonel mizfazlasınıişleyip.kompostolar, turşular, ekşiler, salamuralar, bulguruna, tar hayvancılıkta yapıldığı gibi birtakım suni ılaçlar veya iştah açıcılar, kilo yapıcılar hanasına, salçasına kadar bir mutfağın veya süt arttırıcılar gibi yöntemlere ketemel maddeleri arasındaki birçok ürüsinlikle başvurmuyoruz. Ürettiğimiz etin nü mamul olarak üretiyoruz. ve sütün hiç değilse yüzde sekseni orgaÜrettiğiniz ürünleri tüketiciye nasıl niktir diyebilirim. Ama bunu sertifikaulaştırıyorsunuz? landırmak için Türkiye'de yasalar oturTaze meyvede halka ulaşımda maalemuş değil. Etiketinde, organiktir, yazan sef ekolojik ürün zinciri kurabilmiş bir et, süt, yağı piyasaya süremiyoruz. Ama firma yok. Dolayısıyla biz ürünümüzü diürettiğimiz etin ve sütün yüzde seksen ğer konvansiyonel ürünleri pazarlayan organik olduğunu biliyoruz, zira bize orhalleregönderiyoruz. Ağırlıklı olarak îzganik hayvan gübresi gerekiyor. • mir'e.. .Şansbolanlar bizim ürünlerimi D E R G î D E N Dergimiz merakla okuyacağınız gerçek yaşam öyküleriyle dolu bu hafta.Yeşilçam'ın eski starlarından Nebile Teker tiyatro ve sinema ile dolu yıllarını Berat Günçıkan'a anlattı.1415 yaşında sinemaya adım atmış Nebile Teker... Ama bugün zor durumda. Ağır bir yaşam kavgası veriyor. Beyazıt'ta bir otelde yaşıyor. "Aç yatıp, aç kalkıyorum" diyor. Sonra ekliyor: "Kötü hayat çok kötü..." Hayat o kadar da kötü değil dıyebilmek isterdik kendisine... Bir çare üretebilirseniz bizi arayın lütfen... Türkü izi sürmekten vazgeçmeyen Yaşar Özürküt bu yaz "Ormancı" türküsünün peşindeydi. Muğla'ya gidip o günlere tanıklık edenlerle konuştu. Musa Kart da resimledi... "Büyükdayım Orhan Mithat" ise bir sürpriz yazı. Yazar Nevra Bucak'ın, avukat olarak bildiği büyükdayısını, romancı olarak yeniden tanıyışının öyküsü. Orhan Mithat kapağımızı gördüğünde Nevra Bucak, "bu fotoğraflar bana hiç yabancı gelmiyor" diye mırıldanmış. Ardından telefonlara sanlıp yakınlarını aramış. Ertesi gün Cumhuriet'te idi. Bir kutu kurabiye ve Orhan Mithat fotoğrafları ile... Nevra Bucak'la çayımızı yudumladık. Bir de yazı istedik..Eski Türkçede kaybolan romancımız galiba bu kez unutulmayacak... Geçmiş yüzyılın ünlü savaş muhabiri Martha Gelhorn'un yaşamını henüz Türkçe'ye çevrilmemiş bir biyografiden aktardık. Kuşadalı Gürsel Tonbul'u geçen sene bir portre olarak aktarmıştık. Bu kez de Latif Sansür Tonbul'a organik tanmın sırlarını sordu. Iki de düzeltmemiz var: Müşerref Hekimoğlu'nun yazısındaki Rengin Gök, Rengin Göker olacak. Geçen hafta bulmacanın doğru çözümünü yayımlarken bir hata yapmışız. Önümüzdeki hafta tekrarlayacağız. Hoçakalın... Ipek Çalışlar cumdergi@cumhuriyet.com.tr Imtiyaz Sahibi: Yedi Mayıs Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ adına îlhan Selçuk • GenelYayınYonetmenı:lbrahimYıldız • Sorumlu Müdür: Mehmet Sucu • Yayın Yönetmeni: tpek Çalışlar • Görsel Yönetmen: AynurÇolak • Baskı: Basın Yatırım Sanayii ve Ticaret AŞ Esenboğa YoluAkşam Tesisleri • Idare Merkezi: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34334 tstanbul. Tel: (0212) 512 05 05 • Merkez Reklam
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle