Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SERGİ CUMHURÎYET DERGİ AYDIN KARAHASAN İyi çizilmiş limon resmi kotu çizilmiş Madonna'dan iyidir Aydın Karahasan'ın sergisi 821 Kasım tarihlerinde Kadıköy Belediyesi Merkez Sanat Galerisi'nde. işçinin kurşunlanmasıyla sonuçlanan büyük bir grev patlamıştı. Müfettişin sorularından biri "Bııgrevı sen mi tahrik ettin?" idi. "Grevi tahrik etmedim ama grev hareketinin resmini yaptım" dedim. Bu da öğretmenliğiminalınmasınayeterlibirsebepti. Babam Ömer Karahasan Zonguldak Maden Işçıleri Sendikası'nın yıllarca genel başkanlığını yapmış, işçi hareketlerinin içindeydi. 1965'teFransaveAlmanya'nınyolunututtum.Onlar "Sen bize yararsın" dediler. Danışmanlık, çevirmenlik gibi işlerden sonra Alman liseveyüksek okullarında görevaldım.Bochum'dakiatölyemdeçaJışmalanmı sürdürüyorum. Batı ile sanat ilişkilerimiz nasıl ? Herkes2004 yılında kaç dolar daha zenginleşeceğimizin hesabını yapıyor Bir de birikiülkeyeşarkıcı.türkücügonderdıkmi medya oraları nasıl fethettiğimizi yazıyor. Hele bir futbol takımımız dışarda bir gol atmasın.MaçıntakdimcisiTV'lerde.radyolarda öyle bir bağırıyor ki, sanırsınız adama bir şey yapıyorlar. Bıı histerik bağırışların gelişmemişlikle ilgisi var. Bu her alana yansıyor. Henıiz plastik sanatlarımızuluslararası boyutlarda değildir. Berlin, Roma, Londra, Paris gibi metropoller sanat ve kiilturmücadelesinin yoğun olduğu yerlerdir. Mafya sadece ticaret ve sanayi dünyasında değil, Batı'da sanat dünyasında da var. Unlii yazarEfrahimKıshon'unheykeltıraşolduğunu pek az kimsebilir. Mizah yazarı olarak tanınır. Batı'da plastik sanatlar alanındaki mafya çekişmesini iki önemli eseriyle dile getirmiştir. Biri "PicassoŞarlatanDeğildi", diğeri "Picasso'nun Tatlı Intikamı". Alman bir ressam arkadaşım bana bir gün demişti ki: "Eskiden insan anasmın karnından ressam doğardı; şimdi ise ressam üretiliyor." " Oyle ünsüz yetenekler vardır ki, pek çok ünlülerden daha değerlidirler" der Flaubert. Onun için Roma'da, Paris'te çıkan ses dünyayayansıyor. Istanbul'da çıkan ses Kapıkule'ye zor ulaşıyor. Resim sanatına yaklaşımınız... Resim sanatı hâlâ kültürümüzün bir parçası olmamıştır. iyi bir şürgeleneğimiz olduğu halde resim sanatı için aynı şeyi söyleyemeyiz. Şiır sanatı da edebiyatın bir dalıdır sadece. tkide bir"Minyatürler varya" derler. O sanatın yeri ayrı bir değerlendirme konusudur. Nasıl ki, düşünce dünyamız yüzyıllardır tek boyutlu yansıtılmışsa minyatürler de tek boyutlu yüzeysel düzlem resimler olarak kendinigöstermiştir. Osmanh'da Rönesans'tan beri minyatürler yapılıyor ama ışıkgölge, perspektif.anatomi gibi resim sanatının düşünceye dayanan belli başlı bğelerinden yoksundur bu resimJer. Çoğu da anonimdir. Bir Leonardo da Vinci, Michelangelo, Raffael, Tiziano, Botticelli'yi incelediğımizde, onların resim sanatını duygudan çok düşünceye dayandırdıklarını görürüz. Onun için Leonardo "El beynin dışarı uzantısıdır" der. Her sanatçı ressam, şair, rnimar, heykeltıraş yapacağını önce beyninde tasarlar. Sonra tuvale, kâğıda, taşa işler... Minyatür ressamlarının portreleriyle yetinmeyen II. Mehmet Italya'dan Bellini'yi boşunagetirtmemiştir. OrhanPamuk"Benim Adım Kırmızı"da bu farklılıkları ressamların ağzından çok güzel anJatır. Bir resmin sağlamlığı da bence, çizim, renk, kompozisyona dayanır. Giotto'dan Picasso'ya resim sanatındaki bu temel ilke hiç göz ardı edilmemiştir. Tabiı moda akımlar dışında. Gerçi ne kadar ressam varsa o kadar resim anlayışı vardır. Cezanne'ın sözü resim sanatına pek uygundur: "Sanat, doğanın kişilik penceresinden görünüşüdür." Zaten doğada her şey kaçınılmaz ve bilinçsizdir. Doğa yaratmaz, yaptığını tekrar eder. Yaratıcı olan insandır. Henüz daha Modern Sanatlar Müzesi'ninbileolmadığı Hmilyonlukkoca Istanbul'da plastik sanatlar, aydınlara, varhklılara bile yeterince yansımış değildir. Konularınızı nereden seçiyorsunuz... En büyük, en saygın konuJarı berbat eden ressamlar olduğu gibi en basit konulardan da büyük resim yapan ressamlar vardır. Cezannegibi iki elmayı masaya koyar, resmini yaptıktan sonra kübizmin temelini atmış olursunuz. Ya da Van Gogh gibi bir çift postalı sandalye ustünde resimleyebilirsiniz. Onun için Rafael "iyi çizilmiş bir limon resmi, kötii çizilmiş bir Madonna resminden her zaman güzeldir" der. Ben, konularımd hep bu açıdan bakarım. Bir resmin büyüklüğü ne konusundan ne boyutlarının büyüklüğündenilerigelir. Birinsanınbüyüklüğü boyundan ileri gelmediği gibi.# MELEK DERİN essam Aydın Karahasan Bochum'da yaşıyor yıllardan beri. Ama sergilerini bizimle paylaşmayı ihmal etmiyor. 8 Kasım21 Kasım tarihlerinde Kadıköy Belediyesi Merkez Sanat Galerisi'nde bir sergisi var. Aydın Karahasan sorularımızı yanıtladı. Almanya'da yaşıyorsunuz. Neden gitmiştiniz... Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirdikten sonra Zonguldak M. Çelikel Lisesi'nde ResimSanat Tarihi ve Fransızca öğretmenliğine başladım. Aslen de Hopalıyım. Daha önceParisveDijon'da resim çalışmalanyapmıştım. Ta o sıralarda, altmışlı yıllarda daha çağdaş bir eğitim anlayışını, sanatın özgürlüğünü savunuyordum. Oğretmen köle olursa öğrencisi de köle olarak yetişir. Ben öğrencilerimle değil yöneticilerle takıştım. Bize yaramazsın dediler. Zonguldak'ta iki