Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26EKİM2003.SAYI918 dek kimsebilmiyordu. Lehar'dan beklenen, daha sıradan, gündelik insanların yaşamından kesitler sunan bir operetti. Karczag besteciye; eserin konusunu değıştirmckten, eski bir eserini sahnelemeye, hatta hiçbir şey sahnelemeden ücret ödemeye kadar sayısız teklif sundu. Ancak düştüğüdurumlarvediplomatikyeteneği operetteki konsolos Zeta'dan pek de farkhdcğildi. llk bakışta apolitik bir durum komedisi gibi görünsc de öykii, aslında dul bir kadının evlenmesini ülke sorununa dönüştürerek Avrupalı muhafazakârları eleştiriyor, Paris'in göbeğindeki en çılgın partileri bile bu amacı gızleyen birer maske olarak sunuyordu. Her ne kadar sorunların nedeni artık haritada olmayan Pontcvedro ülkesi ise de, 20. yuzyılın başında Batı ve Doğu Avrupa arasındaki ayrılıkları, hatta çekiş nü şen kahkahasıyla imzalayan bu kadın, özellikle 50'li yıllarda modayı derinden et kiledi.Kendinegüveni,gücü,herdurumda koruyabildiği neşesi ve soğukkanlılığıyla pek çok sanatçıya ve tasarımcıya esin kaynağı oldu. Ozellikle Amerika'da Şen Dul (Merry Widow) marka şapkalar, eldiverder, korseler, iç çamaşırları hatta sigara bileüretildi. NewYorkcaddelerindekocaman şapkalarla dolaşan kadınlar araç trafiği kadar yoğunlukoluştururkcn,upuzun ağızlıklarla içilen sigaraların arasında dolaşmak ustaca manevralar gerektiriyordıı. Bu modanın beyazperdeyi de tutsak etmesi kaçınılmazdı. Ancak pek çok akıma öncülük eden Amerikan Sineması bu modayı Avrupa'dan 40 yıl sonra, sonundan yakalayabildi. Ünlü yıldız Audrey Hep burn'ün doğuşu ve yarattığı karakter Şen Dul modasının sinemadaki yegâneyansımasıydı. Gigi romanınm yazarı Colette, Hepburn'ü görürgörmezburoliçin ideal olduğuna karar vermiş. Onun seçilmesi için yapımcı firma MGM'e ısrar etmiş, ancak rolü Leslie Caron almıştı. MGMonubeyazperdeyebaşka birkimlikle kazandırmaya karar verdi. Tam bu noktada Şen Dul prototipini sinemaya uygulama fikri gündeme geldi. Yapımcıların bir bölumü Hepburn'ü bu tipe çok uygun bulurken, bir bölümü de daha çocuksu rollere uygun olduğunu savunuyordu. Onlara göre çok masum bir yüzü vardı. Oldukça genç görünümlüydü ve çelimsizdi. Erkeklereve hayatın diğergüçlüklerine karşı koyabilecek olAudrey Hepburn ünlü "My Fair Lady" filminde gunlukta bir duruşu yoktu. Karşıt düşününler ise yüz hatlarımderiaçıkçagözlerönüneseriyordu. Bu nın keskin olduğuna bu yüzden de perdeçağda dul bir kadının böylesine rahat yaşade sanılandan daha olgun görüneceğine ması, iıstclik de bu durumdan son derece inanıyorlardı. Zayıftı ancak çok uzun boyhoşnııtolmasıanlaşılabilirgibideğildi. luydu, erkeklere tepeden bakabilecekti. Lehar sözleşmeden aldığı güçle eserin Sonuçta Şen Dul'un Hepburn'e yakışacasahnelenmesinde diretince, yönetimlc ğı gorüşünde hirleşildi. Unlü My Fair arasında ciddi birsavaş başladı. Karczag Lady filminde gıydığı kostümler, Şen sözlcşmeye ııyarak eseri sahnclemeyi kaDul'un Broadvvay'deki sahnelenişınde bul et ti, ancak sansasyonu ucuz atlatabilkullanılan kostümlerin aynısıydı. Hepmek için akla gelmeyecek önlemler aldı. burn şapkasını giyerek, bir daha bırakmaBiletlerın önenılı bir kısmını piyasaya süryacağı ağızlığını eline aldı. Kısa süredc simeyip yakınlarına dağıttı. Ycni dekor ve nemada sigarası en çok yakılan yıldıza dö kostiım hazırlatmayıp depodaki eskileri nüştü. kullandı. Ancak ne yaptıysa da operetin birkaç ay içinde tüm Almanya ve LondŞen Dul bir davete ya da partiye katıldıra'yıkasıpkavurmasinınönünegeçemedi. ğı zaman ansızm çınlayan içten ve özgüven Şen Dul bir yıl içinde NcwYork'ta sahncyüklu kahkahasıyla birden tüm kalabalık lenen en gözde operete dönüştü. Lehar, tan sıyrılır ve ilgi odağına dönüşürdü. artık dünyanın hcryerinde tanınan, operet ( )nümüzdeki haftalarda tüm dünyaya ya geleneğini yeniden canlandırmasıyla övüyılacak oları temsillerde ve anma etkinlıklen büyiik bir besteciydi. lerinde, Şen Dul'un kahkahası kulaklarımızda çınlayacak. Tüm görkemi ve zarafcŞcnDıırıtnbaşarısıbııkadarlakalmadı, tıyle ekranlarda, perdelerde, tıyatro sahtüm dünyanın hayranlık duyduğu bir kanelerinde yeniden göz dolduracak. Şen dın imgesine dönüştü. Çapraz giydiği şapDul modası uzun bir aradan sonra geri dökasıyla otorite ve haskıyla dalga geçen, daniıyor.# ha önce ağzı yandığı için sigarasıyla arasına bir çubuk boyu mesafe koyan, her sözüokarasoy@yeditepe.edu.tr Güzel birliktelik MÜŞERREF HEKİMOĞLU ülkiyeliler şenliği büyük buluşma türü görkemli olaylarla kutlandı. 19676869 mezunlarını kapsayan şenlik iki gün sürdü. îçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu da baştan sona izledi Mülkiyeliler'in bayramını. llginç olaylar yaşandı şenlik günlerinde. Örneğin Profesör Doktor Baskın Oran'ın konuşması hayli çarpıcı. Herkesle diyalog kurabilmesini anlattı. Ideolojik ayrılıklara karşın kurulan diyalog bu. Ardından Macit Akman aldı sözü, ince bir ironiyle iktidar partisini eleştirdi. Sonra Mülkiyeliler'in Inek Bayramı'nda yapılan duaya sıra geldi. Kapı açdınca görkemli tbo girdi içeri. Sırtında cüppe, başında sarık, eteğindeki taşları attı. Taşlar, "Allah Türkiye'yi Atatürkçü çizgiden ayırmasın" diyor, amin sesleriyle alkışlar yükseliyordu. Sonra bir panel, tlber Ortaylı, Mülkiye'nin Osmanlı'dan günümüze dek süren özgün bir kurum olduğunu belirtti. Ülkenin seçkinlerinin, günahı ve sevabıyla bu kurumda yetiştiğini vurguladı. Mehmet Keçeciler, Uluç Giirkan, Murat Karayalçın ve Hasan Celal Güzel de özgün bir kurum olarak 35 yılda neler yaptığını anlattı. Hasan Celal Güzel, Özal'lı yılların ardından bir yıl süreyle tutuklanmasını anlatırken, konuşmacdar dayanışmadan söz ettiler. Uluç Gürkan panelcileri konuşturduktan sonra hocalarını kürsüye çağırdı. Önce Profesör Doktor İlhan Unat konuştu. Bir yaşam boyu Mülkiye'ye duyduğu bağldığı vurguladı. Dekanlığı döneminde başka hiçbir yerde bulunmayan demokratik bir kurumu, "karma kurulları" kurduğunu anlattı. Karma kurullarda öğretim üyeleri ile öğrenciler birlikte karar oluşturuyor. Unat'ın dekanlığı döneminde ikinci sınıf temsilcisi Oral Çalışlar, son sınıfın temsilcisi de Cengiz Çandar'dı. O günleri şimdi nasıl çağrışımlarla anımsıyorlar acaba? Profesör Nermin Abadan Unat da güzel ilkleri değerlendiren bilim kadını. SBF'nin ilk kadın asistanı, ilk kadın doçent, ilk kadın profesörü olduğunu söylerken, başka bir olayın da altını çizdi. SBF Türk kamu yaşamında kadınlara önemli yerler veriyor. îlk kadın büyükelçi, müsteşar, genel müdürler, planlama uzmanlan da bu ocaktan çıkıyor. Son konuşmacı Profesör Doktor Biilent Daver, coşkulu alkışlarla selamlandı. MülkiyeHarbiye basket maçında etkin bir davranışla Mülkiye takımının haklarını nasıl koruduğunu anlattı. Şenliğe katılanların çoğu eşleriyle gelmişti. Vaktiyle Inek Bayramı'nda okulun kraliçeliğine seçilen eski diplomat Hüner Tuncer, ikinci gün yapılan nostaljik anma töreninde rol aldı. Îçişleri Bakanı Aksu, Nermin Abadan'ın elini üç kez öptü. Unat çifti bir sevgi scliyle ıslandı nerdeyse. Oral ve îpek Çalışlar Iran'daydı törene katdmadılar. Nuri Çolakoğlu ile Şahin Alpay da törcnde yoktu. Profesör Nermin Abadan Unat geçmiş yıllarda bu tür şenlikler için evinin güzel terasını açardı. Bu kez Büyükelçi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Başdanışmanı Engin Türker'in sunduğu bir listeyle kutlandı, 1968 yılının ortak anılarıyla. "Baki kalan bu kubbede bir hoş sada" sözlerinin gerçeğini yaşadı eski dosdar.#