25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

26EKİM200Î.SAYI918 nekvcrcyim.Siirt'deçıkanSiirt'te Mücadele Gazetesi ki neredeyse tek başına olmak iizere yılların gazetecisiC.umhurKılıççıoğlutarafındançıkarılıyor.henüzeldediziliyor ancak şu anda internette. Nasıl mı dersiniz? Sayfalarını önce fotokopiliyor, sonra onları tarayıp,websayfasınakoyuyor!. Işte biz eğitim programlarımızı bu deneyimlerin öğrcticiliğini de kapsayacak bir karşılıklı sürece dönüştürmeyi ancak bir ölçüde sağlayabildik. Eğitim çalışmalarının özellikle de daha özgül hedeflere yönelik olarak desenlenen ikinciaşamadagerçekleştirilenleri yerel medya çalışanlannın aktif katılımı, deneyim paylaşımı ile gerçckJeştirnıeye çalıştık. Türkiye'de bu tür sözlü çalışmalar genellikle yazıya geçmez. Nasıl toparlandı çalışmalar? Türkiye'deki çeşitli iletişim fakültelerinden olup da, eğitim vcrdiğimiz alanlardaki çalışmalarıyla bilinen öğretim elemanlarıyla, politik ve etik olarak sorumlu bir gazeteciliği dert edinen yaygın ya da alternatif medyadan gazetecilerden oluşan eğitmenlerimiz, seminersunuşlarını.atölyeçalışması metinlerini basit olmayan ama akademik dilin kuruluğunu da kıran yazılar haline dönüştürdüler. Bana da onları birbiriyle ilişkilendirip, aralarmdaki görüş farklılıklarıyla benzerliklerine, tartışmalı konulara dikkat çekecek şekilde yazılmış önsözlerle bir araya getirmek kaldı. "Kitapçıklara" bakıyorum da, bize tam 24 farklı eğitmen katkıda bulunmuş, buna karşılık 50 tane yazımız, toplamı yaklaşık 1000 sayfayı bulan bir dizimiz olmuş. Bu yüzden belki de bunlara artık "kitapçık"" dememeliyim. Arayanlar bu kitapları nereden bulabilir? Burada bu işe ilk girişenlerden birisi olan, ancak artık kaybettiğimiz Sevgili Mehnıet Küçük'ün adını anmak isterim. Bu çeviriler olmasaydı işimiz çok daha zor olurdu kuşkusuz. Ancak, örneğin ben kendi fakültemde ders verirkendünyanın "öteki"lerikategorisindeki ülkelerdeki (buna Türkiye'de dahil) diyelim "medyadaki özelleşme/tekelleşmeyi", hatta Türkiye'deki durumu bile anlatmakta yetersiz kalıyorum. Çünkü bu ülkeler merkezli olarak yazılmış; ne îngilizce ne de Türkçe'de yeterince kaynak var. Oysaki öğrencilerimiz eğer hepsi Türkiyeli ya da Kıbrıslı değillerse, diğer "öteki" ülkelerden gelenlerden de oluşuyor. Ayrıca iletişim alam yeni, bir o kadar da ilgi toplayan biralandünyanınheryerindeolduğu gibi Türkiye'de de... Gene de neyse ki, özellikle son yıllarda iletişim yüksek lisans/doktora öğrencilerinin sayılarının artıp, onlann gerçekleştirdiği akademik çalışmaların da basılmaya başlanmasıyla, Türkiye'deki medya ortamına ilişkin kaynak kitap sorunukonusundabirazyol alındı. Bu durum sevindirici tabi. Bizim kitapçıklarımız da, bu anlamda önemli bir ihtiyaca cevap verecek diyeumuyorum. Gazetecilerin çoğu anılannı kaleme aldı. Bunların içinden gayrı resmi bir gazetecilik tarihi anlatımı doğuyor. Yazılı anılarbu dalda ders veren öğretim üyeleri için ne anlam taşıyor? Önemli bir gelişme de bu tabi ki. Ancak gazeteciler ve akademisyenler diye bir ayrım/karşıtlık falan yaratmak için değil de, bir başka noktaya dikkat çekmek için söylersem, galiba akademisyenler Türkiye'de yeterince kitap çıkaramıyorlar. Nedeninisoracak olursanız, sadecebiraz kendi geçmiş deneyimimden yola çıkarak akıl yürütebilirim. C Jaliba bu durum bir bütün olarak yükseköğrenim sistemimizin maddi manevi ödüllendirme(me) sistemi, araştırma yapma imkânlarının ve özgürlüğününsıntrlılığı.yükseltme sistemindeki değerlendirme ölçütleri gibi sorunlarla ilgili olduğu kadar, kitap basım ve dağıtım sektörünün durumuyla da ilgili. Bu birinci sorunlar kümesi burada "hakkını veremeyeceğim" kadar geniş. BİA Habercinin El Kitabı Dizi si'nin, her iletişim fakültesi öğrencisi ile çoğu "yol parasına" çalıştıruan genç gazetecilere ulaşabilsin diye, çok "ucuz" satılmasını istedik. Ancak dağıtım şirkctlerine kabul ettiremedik. Sonunda "ideefixe" imdadımıza yetişti. Yani kitap/derginizi bastığınızda da, bu gibi nedenlerle hedef kitlcnize kolayca ulaştıramaya büiyorsunuz.# Mehmet Yalçın'ın yazdığı "A'dan Z'ye Şarap" kitabında şarabın üretimi de var, nasıl içileceği de... p Mehmei Mehmet Yalçın Şarap dünyası Önce üzümü tanıyacaksınız. Şaraplık mı, değil mi? Eğer asmanın türii "vitis vinifera" ise o üzüm şaraplık demek. Bu türün ilk ortaya çıktığı tarih dört bin yıl öncesi. Bulunduğu yer ise Gürcistan sınırları içinde bir bölge. Oradan önce Anadolu'ya, sonra da bütün dünyaya yayüıyor. Işte üzümlerin kraliçesi Chardonnay... Halen dünyanın en popüler beyaz şaraplık üzümü. Ondan önceki kraliçenin ismi Riesling. Gewürztraminer, baharatı lezzeti taşıyor, zaman zaman Misket'i, zaman zaman da Rieslig'i andırıyor. Cabernet Sauvignon dünyanın en prestijli ve uzun ömürlü şaraplannı veren siyah üzüm. Merlot, Fransız kökenli, erik ve baharat kokulan taşıyor. Şiraz, adı üstünde, lran'da adını taşıyan kentten dünyaya yayılmış, koyu lacivert renkli... Bütün bu bilgiler Mehmet Yalçın'ın kaleme aldığı "A'dan Z'ye Şarap" kitabında saklı. Gusto Kitapları arasında yayımlanan, bu şarabın el kitabının önsözünde yazarı, yemek sofralarında rakının gerilediğini, şarabın hak ettiği yeri aldığını söylüyor... Türk halkının içerken bir yanlış yapıp da etrafa mahcup olma korkusuyla şaraptan uzak durulduğunu anlatıyor... Yalçın'ı bu kitabı yazmaya iten de bu zaten, bir lokantada önünüze uzatılan menüdeki onlarca şaraptan doğru kapanarak aromaların hissedilmesini sağlayan kadehler. Tabii ki ince cam ya da kristal, renksiz ve desensiz... "Beyaz şarap beyaz etle,kırmızı şarap da kırmızı etle içilir". Bu tanımı Yalçın da doğruluyor ama istisnalannın da altını çizerek... îşte o istisnalardan Dizimizi edinmek isteyenler, ideefixe.com adresinden oldııkça cüzi bir ücret karşılığı adreslerine getirtebilirler. Türkiye'de 22 iletişim fakültesivar. Bualandaki telifderskitabı sayısı yeterli mi? Yoksa bu alanda çalışanları kitap yazmak için teşvik etmek mi gerek ? tletişim alanındaki tğitimin en büyük zorluğu Türkiye mcdyası ya da iletişim ortamı, ayrıca iletişim çalışmaları alanıyla ilgili tartışmalara odaklı telif kitapların azhğı. Bu alanda ders vcrenleri öğrenciler karşısında çok zor durumda bırakıyor. Çoğu Batı'da basılmış, AngloAmerikan merkezli yayınlardan yararlanmak durumunda kalıyoruz. Bunlardan yararlanmamak gerektiğini söylemiyorum.tersinebuçevirilerinelimizinaltındabulunmasının ki bu lükse de ancak çok yakın zamanlarda ulaşabildik çok önemli olduğunu düşünüyorum. seçim yapmaya çalışırken, işinizi kolaylaştırınak... Şarapçılığın ilkelerinden biri şarabı, bağı da olan birinin üretmesi. Yani bir şarap fabrikasının yeri organize sanayi bölgesi değil, bağın tamgöbeği... Ama her şeyden önemlisi "teruar", yani toprakla iklimin kombinasyonu, bir bağı diğerlerinden ayıran özelliklerin toplamı. Şarabı yapmak kadar tatma sanatı da var... Yalçın, beyaz şarapların 1112, kırmızı şarapların ise 16 derecede tadılmaları gerektiğini yazıyor, şarap tadılacak kadehin nasıl olması gerektiğini de. Tombulca, ağızları yukarı biri, süt danasının pembtetiyle roze şarap veya şampanya yudumlanabilir. Ton balığının kara etiyle de hafif, Beaujolais tipi bir kırmızı şarap içilebilir... Işte "A'dan Z'şe Şarap" kitabından şaraba dair küçük bilgiler: •/ Hiçbir şarap sirkeli soslarla iyi uyum sağlamaz. Yanında şarap içeceğiniz etli veya tavuklu bir salatada sirke yerine limon kullanın. */ Domates şarap eşlikçisi değildir. */ Zeytinyağlı yemeklerle dömisek beyaz şaraplar uyum sağlar. i/ Genç peynirler taze, eskitilmiş peynirler de eski şaraplarla uyum sağlar.#
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle