Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURlYF.TDERGİ Konusu komşusu, iki çocuğu onu kuaför diye biliyor. Ama o bir seks işçisi. îlk sendikaya başvuran, geçmiş haklan için ilk mahkemeye başvuru yapan da o. Ayla. îki sene beş ay sonra emekli olacak veişi bırakacak. Kazandıklanyla yoksulluğa düşmeden yaşayıp gidecek... "Fahişeliğin öbür Yüzü / On Beş Kadının Tanıklığı" adlı kitap, fahişelerle yapılmış görüşmelerden olusuyor. Fügen Yıldırım, 15 fahişe ilc görüşmüş ve anlattıklarını kitaplaştırmış. lOyılı aşkın bir süredir gazetecilık yapan Fügen Yıldırım, J 994 yılında tanıştığını söylüyor seks işçileri ile. Kitahı kadınlartn yaşadığı şiddetten etkilendigi için hazırlamış. Mctis Yayınlan Siyahheyaz dizisinden çıkan kıtahtn ekınde Seks Isçileri Evrensel Bildirisi, Emniyet Genel Müdürlüğü 'nden alınmıs istatistiki hilgiler içeren tehliğler, konuya ilişkin makaleler vb. de yer alıyor. Okura Ayla dive tanıtılan seks isçisinin tanıkhğım yer yer kısaltarak sunuyoruz. Fahişeyim, çünkü A yla, gözlerinin içi parlayan, rahat, dınamik bir kadın. Üzerindeki eşoftnanlan ve saç şeklıy le ilkbakışta bir sporcuya benziyor. 1988 yılının 27 Mayıs'ında bu ışe başlamış. O zaman evli ve iki çocuk annesiymiş. Ancak 1995 yılında sigortalı olabilmiş, ondan sonra da haklarını arama mücadelesine girmiş. Emeklş Sendikası'nın avukatları aracılığıyla mahkemeye başvurmuş,geçmış çalışmalan da dahil tüm haklarını kazanmıştı I üm çalışan kadınların bunu yapabileceğini, çalışılan süre boyunca hastanede kay ıtlann tutuldugıınu söylüyordu. Ayla, bunları, ilk sendikaya başvuran, ilk mahkemeye veren kadınlardan birı olmanın keyfini duyarak anlatıyordu. lkı sene beş ay sonra emekli olacaktı. lşı bırakmayı düşünüyordu. "Başladığunda dokuz senclik evliydim, bir kızım, bir de iki buçuk yaşında oğlum vardı. Oğlumun karaciğen ıltihaplanmış, iltihap yayılnııştı. Benim de maddi durumum iyi değıldi. Oğlumun tedavisi için önce Ankara'daki gecekondumuzu sattık... Sonra eşyaları, Ankara'da ttfaiye Meydanı'nda satışaçıkardık. sal kesimden geldiğimiz için, biz "kerhane" diyebilirdik. tstanbul'a daha öncekı gelişimde başıma gelmedikkalmamıştı.Telefonluevlerdeçalıştım, oralarda da yapamadım. Genellıkle ecnebi kişilerle kalıyorsun, yeni düşmüşsün, elinden tutanın yok. Galata Kulesı 'nin orada bir pansıyon tuttum. Yalnız kaldığın zaman her türlü pislik var. Onun için içeriye, yeni geneleve girmek istiyordum. Girdim. Buraya geldim diye eşım aynlmayakalktı, o "Allah' ın dediği olur," dıyordu. Hiç arayıp sormuyordu. 1 lemen telefonla ablamlan aradım ve onlara söyledinı. Yanı hıç gızlemedım. "Öldüruyorsanızöldürün! Çocuğumun kurtuluşu için önce Allah, sonra para gelıyor," dedim. Onlar da, hiçbir şey diyemediler. Çünkü kimsenın maddı olanağı yoktu. Çalışmaya başladıktan sonra gece on iki uçağıyla Ankara'ya gidıyordum çocuğumun başına, sabah altı uçağıyla geri geliyordum. Hemen hemen her gün gıdiyordum, çunku komadaydı. Deli gıbı çalışmaya başladım. Gençlik var... Sokağın en rağbet gören kadınlanndan birı olmuştum. Tarlabaşf nda bir ev tuttum, oğlumu yine hastaneden çıkarmışlardı, alıp yanımagetırdım. Oarada boşanmıştım. Kocam çok bozuldu. Bu işi onaylamadı ama beni de vazgeçiremedi. Ne yerimi ne yurdumu bildirdim. Aradanhayli bır zaman geçti. Bir sürii yere kayıp diye başvurmuş. Karakollarda filan "Çocuğuylabirlikte aranıyor," diye yazıyormuş. Biraz paralanınca çocuğu özel doktorlara götürmeye başladım. Çocuğum turp gibi oldu, ama ateşlı havaleler geçırdiği ıçın bıraz özürlü kaldı. Zihinsel özürlü gibi birşeyolmuştu. Biraz toparlanuıca oğlumu alıp çok iy ı bir psikoloji klinığıne götürdüm. Entelektüel zekâ alım gücünü az buldular.Tam yedı yıl mücadele verdım. Şimdi oğlum on beş yaşında, 1.86 boyunda, 45 numara ayakkabı giyiyor. Meslek lisesi birinci sınıfa devam edıyor. Ilgiduyduğukonulardaalgılamasıçok iyi, ilgiduymadığıkonulardaaz. Hâlâ kontrol altında. Şimdı onu öyle gördükçe, bu hayata gırdığim için hiç üzüntü duynıuyomm "Neden buraya düştiim?" gibi bir olayım yok. Kesinliklepişmandeğilim. Herkesanladı... Şimdi eşimi de aldım yanıma. Ona, "Eğer emekli oluncaya kadar gelirsen gel," dedim. O dabenimle şimdi. Allah nasıp ederse yeniden nikâh yapacağırn. Zaten kaynanam olsun, eltilerim olsun, neden bu işı yaptığımı bıliyorlar. Artıkkimsebanabirşeysöylemıyor. Çocuğu dirı ve sağlıklı bır şekılde görünce söylemeleri de imkânsız zaten. Sadece çocuklar bilmiyor. Onlar kuaför salonum var, diye biliyorlar. Bir arkadaşımın kuaför salonu var. Onlar geleccğı zaman ben de orada oluyorum. Yani bir kandırma olayı Bir de diyorum kı, "Devamlı homoseksüellergelıyor, sizgelmeyin.alılakınızbozulur". Allahıma şükür Kendıme aıt bır de evim var. Emekliliğim de olursa... Ama emekli olmadangıtmekistemiyorum. Emekli olduktan sonra da çalışmay ı düşünmüyorum. Orada çalışan herkesin bır nedeni vardır. Nedensiz hiç kimse yoktur. Çahşanlar çoğunlukla kırsal kesimin insanlandır ve en büyük neden de yoksulluk. Benim girdiğim zamanlar, vekilinden dayak yiyenler, salonun ortasında parasım alamayanlar, ezilenler çoktu. Ama ben böyle şey ler yaşamadım, çünkü çok dişliydim Elıbıçaklıbiriydim yani . Damaruna bastıklan zaman çok kötü olurum. Şu aııda çalıştığım evde böyle şeyler yok. Ama başka evlerde var. Çünkü kadın Taksi plakamız vardı, onu da sattık. Bir don, birbluzkaldık. Oarada çocuğu istanbul'daŞişli Etfal Hastanesi'negönderdiler. Getirdikamaparamız yok, gidecek ycrimiz yok. Hastanenin koridorlannda kalnıamıza izin vermıyorlar, kovalıyorlar. Geceleri eşimle birlikte Dolapdere'de küçük bir kömürlükte kalmaya başladık. Hâlâduruyor; üstüne naylonbrandaçekilmiş, yıkık dökük bir yer. Bir süre sonra "Tedavisi mümkün değıl," diyc çocuğu verdiler elimize. Bursa'ya ablamlann yanınagötürdüm. Belki tedavi ettirebilirimdiye. Ahlak masasına gittim... Ablam evlı barklı, çoluğu çocuğu var, baktım orada da yapamayacağım. Tekrar Ankara'ya döndük. Oğlumu hemen Çocuk Hastanesı'ne yatırdım. Otobüse atladım ve istanbul' a geldim. Doğru Emniyet'e "Ahlak Masası"nagittun. "Bendışanda çalışan bir bayanım, kerhane varmış burada, oraya girmek istiyorum,"dedim. O zaman genelevin ne olduğunu, Karaköy'iin ne anlamageldiğini bilmezdim. Kır