06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 Tüm vaktini çocuklanna adayan annelerin, aşın koruyucu davranmalan ya da onlara fazla kanşmaları hem pratik hem de duygusal anlamda ciddi sonuçlar doğuruyor. Ağır depresyon ya da şizofreni vakalannda, genler kadar korumacılığın da etkili olduğu düşünülüyor. Kuşaülmış çbc "Çocukların gelişıminde çevre mi yoksa kalıtsal faktörler mi daha etkılidir?"Yıllardırbilimadamlarıncagerçekleştırılenbirçokaraştırmaya konu olan bu soru hâlâ tartışıhyor. Çocuklardaki davranışbozukluklannın nedeni genler mi, yoksa anne babalar bu konuda kendilerını mı suçlamalılar? Suçlulukduygusu,ıçındebulunduğumuz bu modern çağda belkı pek popüler olmayabilir ancak aşırıya kaçmamak şartıyla bazı dıırumlardaişeyarayabilır Butatsız duygudaıı kurtulmanın bir yolu, yetiştirme tarzınızın çocuğunuzun davramş biçimiyle bir ılgisi olduj*ımu reddetmektir. (,'ocuklarmdaki davranış bozukJ luğuyla bir ılgılen olmadığını düşünen anababalar çocuklannı daha fazla ihrnal ediyor. Çoğumuz, suçluluk duygusunu tamamen reddetmek yerine kabul edılebilır düzeylerdetutmayaçalışıyoruz. Aklımızı kaçırmak istemıyorsak bu bir yere kadar doğru bir tutum da sayılabılır. Yazar TS Elıot'un da dediği gibi: "tnsanoğlu fazla gerçekçiliği kaldıramaz" Akıl sağlığı yerinde olan insanlar hayatlarındaki gerçeklerlc, onları biraz daha dayanılır bir hale getirerek baş. a çıkma yolunu tercıh ederlcr. örneğin, arkadaşlarınnı onları gerçekte olduğundan daha fazla sevdiğine ya da tatsiz olaylarla karşılaşmayacaklarına kcndilerini ınandırırlar. Sadecc d^presif insanlar kendilerini bu şekilde korumayı beceremezler. Gerçeklen gerektiği kadar yadsıyamadıkları için dünya onlara daha karamsar göriinür. Psikiyatrlarbuna depresifgerçekçılikdiyorlar. Hafifçe süslediğiniz gerçeklerle dolu düny anızın başınıza y ıkılınasını istemıyorsanız, çocuğunuzun yaptığı ufak tefek hırsızlıklan genlerindengeleneğılim olarak kabul ederken, matenıatik dehasının ancak sizin akıllıca ve titiz yetiştirme tarzınızdan kay naklandığına ınandınrsınız kendinızi. Çalışan anneler, örneğin, küçük çocukları karşı karşıya kaldıkları olaylarla başa çıkmaya hazır, dirençli ufak kuklalar olarak görürler. Bu anneler, kendileri işteyken başkalarının bakımınabıraktıklarıçocuklanmnashnda bundan faydalanacaklannı düşünürler ve bu durumdan kaygılanmazlar. Çocuğun temel gereksinımleri karşılandığı müddetçe, yalnız kalmanın onların genetık özellıklerinin gelişmesını sağlayacağına inanırlar. 1 lalbuki tüm vakıtlennı evde çocuklarıyla geçıren anneler bu düşüncelerintamaksinııddıaediyorlar. Çocuklannın onlann birebir bakımına ve ilgisine gereksınımı vardır ve öz annelerının bakımından yoksırn kalmak onlarda kalıcı zarara yol açabilir. Bu anneler, çocuklannı ya da bebeklerini başkalannın bakımına bırakmak ıstemezler ve çocuğun gelişıminde kendi bakımlannın genlerden daha etkili olduğuna inanırlar Tüm vaktini çocuklarına adayan annelerin, çocuklanna karşı aşın koruyucu davranmaları ya da onlara fazla kanşmaları, hem pratik hem de duygusal anlamda ciddi sonuçlar dogurabilir. Ağır depresyon y a da şizofreni vakalannın genetik kökenli olduğu ne kadar yinelense de anne babanın bakımının da en az genler kadar etkili olduğu yolunda yeterli derecede kanıt bulunuyor. Her ikı psıkolo j ik rahatsızlığa sahip kişilerin, genellıkle çocuklannı aşırı denetim altında tutan, aşın koruyucu ailelerdengeldıkleribiliniyor. Bu tür bir yetiştirme tarzı, çocuğun kendısini kuşatılmış hıssetmesine nedenoluyorvc kendi kişiliğıni gelıştırmesini engellıyor. Çocuğunu tekeline alan bir annenin suçluluk duygusu, çocuğunun daha fazla özgürlüğe ve bireysellığe gereksinimı olduğunu fark etmesini sağlayabilirse, bu onun gelecekteki psikolo jikdurumunu ciddi biçimdeetkıleyecektır. Çalışan anneler de çocuklannın bir bakıcıy la gayet mııtlu ve sağlıklı olacağuıa kendilerini inandırmak zorundadırlar. Ancak bu bakıcının nıtelikleri büyük önem taşır: Eğer ilgisiz ve dengesiz bir kişiyse bu durum, çocuğun gelecekteki ilişkilerinde güvensizlik hıssetmesine neden olur. Çocuğunu evde bırakınanın yarattığı suçluluk duygusu anneyi nıümkün olan en ıyı bakıcıy ı bulmaya ıterse, çocuğun bundan yararlanacağı kesindır. Ne var ki, suçluluk duygusu çoğu zaman böyle olumlu değişikliklere yol açmaz. Tam tersine, anne ya da babarun kendilerini öncekinden daha da berbat hissetmesine neden olabilir. Suçluluk duygusu çoğunlukla işleri daha da kötüleştirir. Ailelere gereken, suçluluk duygusu değil biraz anlayıştır. Birer anne baba olarak yaprnamız gereken, geçmişte bize yapılanların bugün hâlâ nasıl düşüncelerimızı, duygulanmızı ve yaptıklanmızı etkilediğini anlamayaçalışmaktrr. Ana babalar, kendi ailelerinın yaptığı hataları tekrarlamaya meyiüidir. Genye dönerek yaşamımzın ilk altı yılını titizlikle incelemelisiniz. Tabii, pek azımız üç yaşından öncesini anımsayabilir. Bu nedenle bir dedektif gibi çalışarak, kendi ebeveynlerinize, kardeşlerinize ya da bu dönem hakkında bilgi sahibi olabilecek herhangi bınne danışabilirsinız. Aslında bütiin Iş ganlerde ABD'deki Massachusetts lnstitute of Technology'de gelişim psikologu ve araştırmacı olarak görev y apan Profesör Steven Pinker, anne babalann çocuklann kişiliği üzerindeki etkı lenni belgelemek üzere yapılan tüm araştırmalann boşa çıktığını belirtiyor. Bunun en önemli kanıtı ise, farklı çevrelerdeyetişentek yumurta ikizlerinin aynı çevrede yetişenlerden daha farkh olmadığını ıspatlayan deneyler. ABD'li bilimadamı Pinker, "Aynı aile tarafından evlat edinilerek birlikte yetiştinlençocuklar, ileride hiç de benzer özellikler taşımıyorlar: Ne zekâ düzeyı olarak, ne kişilik olarak, ne de örneğin suça eğılimleri bakımından bırbırlerine benziyorlar" diyor. Yaygın inanışa karşın doğum sırasının da kişilik üzerinde bir etkısi olmadığını vurgulayan Pinker'ın araştırmaları, psikolojik olarak çok etkili olacağı düşünülen deneyimlerın bıle (ıki lezbiyen tarafından buyütülmek, bir hıppı komününde büyiimek gibi...) aslında kışılıkgelişimini çok azetkıledığını ortayaçıkardı Profesör Pinker, çocukları, ailelerinin istediğı şekilde değiştirmenın mümkün olmadığını savunuyor. Örneğin, Pınker'a göre, küçük yaşta alınaıı müzik derslerı bir çocuğun ileride daha iyi bir müzisyen olmasını sağlayabilir. Anne ve babalar ne kadar yoğun baskı uy gularsa uygulasın içe dönük bir çocuğu dışa dönük hale getıremez. Pinker'ın bir diğeriddiası ıse çocukların birbirlerinı aılelerınden daha fazla etkilediği yolunda. "Çocuklar, ailelerinin değıl yaşıtlannın dilini ve konuşma biçimini benimserler. Ayncagenelkanınınaksine tek çocuklarla çok kardeşli bir ortamda büyüycn çocuklar arasında bu durumdan kaynaklanan bir fark yoktur"^ The Guardian 'dun Çeviren.AZE MARŞAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle