10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMHURİYET DERGİ göze çarpıyordu. Bu yapı, ünlü ressamın çalışma yeri imiş. Burası da belliydi ki, kendisininölümünden bu yana terk edilmişti. Ressam, uzun yıllannı bu binada ve bu çatının altmda geçirmişti. Yapıtları, renkleri, düşleri bu yapı içinde soluk alıp vermişti. Ressam, 1910 yılında hayata veda etmişti. Belki de ressamın ölümünden bu yana, Istanbul 'dan o aile gelinceye değin, bu köşk kapalı kalmıştı. *•* Kan izleri ve büyük giz Biri ünlü bir ressam, ötekisi büyülü bir güzel. Osman Hamdi Bey ile Emine Nergis Hanım'ın kaderleri Eskihisar'daki evde birleşti. Kuşkulu bir kaza kurşunuyla yaşamını yitiren Hüseyin Erkilet'in kansı Emine Nergis, Osman Hamdi Bey'in yanında yatıyor. 1910yılında Gebze Eskihisar'a gömülmüştü Osman Hamdi Bey. ' Ünlü ressamın o ani ölümü ve o sade "cenaze" töreninden bu yana; yıllar sonra; ılık biryaz gününün öğle vaktinde, Istanbul 'dan gelen bir aile; ilk kez, seneler önce terk edilmiş bir köşkün kapısından içeri gıriyor. Onları, ağır bir nem kokusu ve bulanık birtozbulutukarşılıyor. Kapı aralığından sızan güneş ışınları, aileyi yukan katauğurluyor. Darbirhol.sağasola açılan oda kapı I an vc odalar. Duvarlar, ressamın tablolanylabezeli. O terk edilmişlik, o kıymetli tablolan da etkilcmiş. Gclişigüzel atılmıştabanhalılan,kilimler..Toza bulanmış bir komidin, az ötede pirinç bir mangal. Ruhsal birtedirginliği o karmaşık esintıleri içinde, ressamın köşkünü geziyorlar. Belliydi ki, yıllardan beri hiçbirşeyeel sürülmemişti. lçlerinden biri, o kalın pcrdeyi araladı; toz kümelerinden sakınarak. Onun bu devinimi, güneş ışıklarına çağn yapmış oluyordu. Yaşlı kadın, o dar ve camlı kapıyı açtı ve balkona çıktı. lki adıtn önü deniz, kıpırtısız. Karşısı, Samanlı Dağları. Deniz ile karanın birleştiği yer, uzunlamasına, tülümsü bir sıs tabakasıyla örtülüydü. Az önceki o tedirginliğini köşkün içindebırakmıştısanki.balkondan gözlere yansıyan görüntü, ona bir rahatlıkvermiştibesbelli. Balkondabırmasaileiskemlevardı.Bakınıyordu, masanın ayaklan takıldı gözlerine. Masa, bir sanat eseriydi; onda kimi imgeler uyandırmıştı. Masanın üzerinde kalın bir örtü vardı; masay ı daha iyi incelemek arzusuyla, okalın örtüyügüçlüklekaldırdı veyana itti. Masanın üzerinden onun gözlerine yansıyanlar, kendisini ürkütmüş ve heyecanlandırmıştı."Gelin,bakınşukanizlerine!.."diye seslendi, öteki ailebireylerine. Yukandan aşağı dogru inen bu sakin vadinin, dcnizle kucak kucağa ve sarmaş dolaş olduğu biryerdeydi ressamın köşkü. Köşkün önü bahçe, arka yamaçlan sel vilik ve zeytinlikti. Köşkün sağ tarafında, iki katlı bir yapı Istanbul 'dan gelen ve köşke yerleşen aile, bu köşkle tanışmadan önce, ressamın ölümünden sonra, bu sakin köşk birhayli yüzle tanışmıştı. II. Meşrutiyet'ten 1923'lere değin, bu köşkte kimi aileler oturmuşlardı. Mütareke günlerinde Ingiliz subaylan kalmışlar, bir Alman aile ikâmet etmiş, Kurtuluş Savası sırasında ve sonrasında, bu köşk, yüksek rütbeli subaylanmız tarafından da kullanılmıştı. *** Emine Nergis'in o büyülü ve çarpıcı güzelliği.yalnızbuüç beşhaneli yalı köyünde değil, Istanbul'un kimi seçkin çevrelerinde de dillerdeydi. Onun inceliği, zarafeti, çckici liği ve dünya görüşü sık sık söz konusu ediliyordu. Mütevazı kimliği ve yaşam biçimiyleo.Şişliburjuvazisininsaygınbirüyesiydi. Evlenirelvenmez de, belki hiç istemeyerek tstanbul 'un o gizemli dünyasını terk edip kocasıyla, bu sakin köye yerleşmişlerdi. Subay olan kocası, onun o büyülü güzellığini göz önündetuttuğuiçindirki,elverdığince,onu köşkte tutmayı yeğliyordu. Kocası Hüsnü Bey, görevinin başına gider gitmez, Emine Hanım da balkona çıkıp çayını ya da kahvesini yudumluyor; dcnizi ve karşı yamaçlan, balıkçıları scyrediyor, kimi zaman da, "oeski plaktan" şarkılar dinliyordu. O Istanbul düşleri de ardını bırakmıyordu. Aslında onun buradaki yaşamı tekdüze sayılırdı. Ama her şeye karşın, bu köşkte, konu komşusuz yaşamından memnundu o. Çünkü Emine Nergis için burada, yeni bir yaşam başlamıştı. Evlilik vc köy yaşamı. tstanbul özlemi de vardı bu yaşamın esintilerinde. O büyük savaş yıllarının acılan, tedirginliklen ve gözyaşlan artık genlerde kalmıştı. Yeni bir dönem başlamıştı ülkede. Ülke, Kurtuluş Savaşı'nın bahannı, yeni kurulan Cumhuriyet'inocoşkusunu vesevincini yaşıyordu. Ama beri yanda ve ressamın köşkünde, sanki bir başka hava esmeye başlamıştı. Acaba neler olup bitmişti bu kısacık dönemde? Sinsice beliren bu kuşkulu günlerin kökeninde neler yatıyordu? Bu iki insan, belki de şeytansı birkuşkunun girdabına itilmişlerdi. O kuşku denilen duygu, dürtü, denn bir kıskançlığı da peşine takıp getirmişti. Bir güzelliğin ve bir kadın imgesınin o çarpıcılığı mı Hüseyin Hüsnü Bey'in ruhsal dünyasını altüst etmıştı? Ailede, böyle bir havanın esmesi ya da esebi lmesi, aşırı tutkunun; cinselliğin o giz dolu derinliklerinden mi kaynaklanmıştı. *** Ressam için o tstanbul dönüşü, yeni ve bir başka günün başlangıcı oluyordu. Trenden iner inmez, kendisini bekleyen o beyaz tenteli, pirinç lambalı arabaya biniyor ve araba da vadi boyu yol almaya başlıyordu. Böylece, ressam için yeni bir yaşam ve yeni düşler başlamış oluyordu. Toprak ve kıvnmlı yol; ona eşlik eden vadi Emine Nergis 'in mezarı ve Hüseyin Erkilet deresiyle kucaklaşarak yalıya, denize dek iniyordu. Vadinin o gızemlı ve esenlik veren havası, ressamın ruhunu ve benliğini dcrinden etkiliyordu. Yol boyu ve sağlı sollu, o zeytin, erik, ayva, incir, badem ağaçlan; üzüm bağlan, o kuş sesleri vadiyi daha da çekici yapıyordu. Ressam, bu düşsel vadide sık sıkavaçıkjyor.osimli avtüfeği ileavlanıyordu. Çevre insanı, bağ ve bahçelerde çalışan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle