05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

25ŞUBAT2001.SAY1779 birtakım gerçeklerin sapttrılmasında nc gibi bir sakıncaolabı!ir7Üstelik,filmdekıkimi olaylar yaşamının bellı bir döneminde gerçektenbaşındangeçmişolaylar...Oyun yazarlarıvefirmyapımcılarıyapıtlannısunarken kuşkusuz her şeyi gcrçcktc olduğu gibi yansıtma konusunda yeminli değiller. Dahası, bu tür oynamalar oltnadığı sürece sanat da olamaz. Sanatçı bir seçim yapmak ve elindeki verilcrdcn bir ayıklamaya gitmek zorundadır. Bu kural yaşamöyküleri için de aynen geçerlidir. Gelgelelim, bunu yaparken her şeyi yüzüne gözüne bulaştınrsa, bedelini de çok ağır bir biçimde ödemek zorunda kalır. Aynı durum bir film için söz konusu ise, bu durumda olduğu gibi, Akademi ödülleri de tartışma konusu olur. "Quills" filmini izleyenler gördüklerinin gerçek De Sade i le yakından uzaktan bir ilgisi olmadığının bilincine varmalıdırlar. Filmin sanatsal açıdan değerlendirilebilmesi için, izleyicininonubirbaşkasınmyaşamöyküsüymüş gibi izlemesi gerekiyor. Gerekfilmyapımcılan,gerekseeleştirmenler De Sade' ın yaşamının ve yapıtlannın odak noktasının sansürc karşı çıkmak olduğu görüşünde birleşiyorlar. Gerçekte, De Sade yaşadığı dönemi ve kendi bilincini sorgulamak amacıyla cinsel, ruhsal ve siyasal sınırlan zorluyordu. Sınırlar olmasa, hiçbir şeyin anlamı olmazdı. De Sade bir fahişeyle ilişkiye girerken elinde ayin ekmeğiyle, "Tanrı isen, beni cezalandır," diyc haykınyordu. Onun sapkınhklan cinselliğin yanı sıra, güzel söz söyleme sanatının inceliklerini de içinde banndırıyordu. Bu sapkınhklan aracılığıyla doğayı ve kimi güçleri sorguluyor, kendisiyle bir iç hesaplaşmayagidiyordu. Aynı biçimde, sansür de De Sadc'ın dü DERGI'DEN Merhaba, tlkokulda öğrendiğimiz en önemli bilgilerden biriydi mevsimleri sırasıyla saymak. Mevsimlerle insanların yaşamlan arasındaki ritmik bağlantıyı iseyaşaya yaşaya öğrendik. Mevsimler zihinlerimizde garip bir biçimde yer etti. Örneğin, kimiyılları yaşadığımızı hatırlamaz olduk. Ama mevsimler kendilerine hep ayn bir yer buldu zihnimizde. Acaba, 2001 yılının kışı nasıl hatırlanacak? Yağmursuz, karsız, fırtnasız ve hatta rüzgârsız... Saatli Maarif takviminin sayfalannı karıştırdığımızda Şubat ayının tarifi bolfırtınalı günleri bu kış hiç de takvimde yazdığı gibi geçmiyor. Belki de bu yüzden 2001 yılının kışı, hava durumu dışında da basında haber olmaya başladı. Haritalarda santimlerce yer kaplayan çöllerin bundan binlerce yıl önce gelmeyen bir kışın anısı olduğunu düşündüğünüz oluyor mu? *** Bu haftaki dergimizin kapak fotoğrafında Giizin Dino ve Abidin Dino var. Nermin Sungur, Güzin Hanım 'ın kapısını Cumhuriyet Dergi için çaldığında ona Abidin Bey 'siz yıllarını sormuş. Ama sonunda Abidin 'siz yılların da Abidin 'li geçtiği anlaşılmış. Nermin Sungur 'un Istanbul 'a gelirken getirdiği fotoğraflarda da Güzin Dino hiç yalnız değildi. Bu nedsnle biz de kapak sayfamıza ikisinin fotoğrafını bastık. Bibirine karışmış ikiyaşamdan biri sona ermişti. Ama birliktelik sona ermeyince her şey bir bulmacaya dönüşmüstü. Söylemesi bize düşmez belki ama mükemmel bulacağımz bir ropörtajımız daha var. Nurettin ve Sabah 'ın 15 yıl süren ayrılık ve buluşmasının hikâyesi. Bu büyük aşkın ve sabrın hikâyesini Suna Aras dinledi veyazdı. önümüzdeki haftayeni bir dergide bulusmak üzere... CUMHURİYET DERGİ İMTİYAZ SAHİBİ: YEDİ MAYIS HABER AJANSIBASIN VEYAYINCILIK AŞADINA BERİN NAOİ • SORUMLU MÜDÜR: FİKRETİLKİZ • GÖRSEL YÖNETMEN: AYNUR ÇOLAK • BASKI: ÇAĞDAŞ MATBAACILIK LTD. ŞTİ. • İDARE MERKEZİ: TÜRKOCAĞICAD. NO: 3941CAÖALOĞLU, 34334 İSTANBUL TEL: (0212)5120505 • REKLAM: MEDYAC Kate tVinslet.. De Sade'ın genç oda hizmetçisi Madeleine rotünde... şünsel yaşamında önemli bir yer tutuyor, bu kuruma meydan okumaya can atıyordu. "Quills" filminde Dc Sade çağdaşbir"kurbana" indirgeniyor, liberal vc siyasal anlamda gücü abartılıyor. Oysa, bir yergi yazan olduğu düşünüldüğünde, yaşamı ve yazdıklan gerçekte, kültürel göreliğin ve nihilizmin aşınlıklarına karşı uyanda bulunan, ibret al ınması gereken bir ders olarak değerlendirilebilir. De Sade her iki açıdan da aşın uçlarda gezinen biriydi. O da, en az başkalan denli, insanruhununderinliklerineınmcklebirlikte, olanlara bclli bir anlam getirmeye de çalışıyordu. "Tann iscn, beni cezalandır!" Tann'nın cezalandırması gerekmiyordu. Ama ne yazık ki, "Çuills" bunun cczasını çekmek zorunda .^ TheGuardian 'dan çeviren: RİTA VRGAN DEMOKRAT Ml, ARİSTOKRAT Ml, NEYİM BEN? Sade'ı hapisanesinden kurtaran Fransız devrimi onu neredeyse hayatından da ediyordu. Bu olay ona adeta yapışıyor hatta derisine kadar işliyordu. "Kelle"si ikinci senenin "fazla mesai" yapan cellatlarından kurtulmuştu. 19. yüzyıl patolojik ve politika içi bir Sade'ın karanlık efsanesini besledi. XX. Yüzyılın sürrealizmi ise "kan rengi" bir efsane haline getirdi onu. Man Ray'in "Portrait Imaginaires" (Hayali Portreler) adlı kitabında Sade'ın Bastille hapisanesinde iken ateşli bir portresinin çizilmesi bunda büyük rol oynamıştı. Ama gerçekler daha farklı. Sade politik anlamda militan ruhlu değildi. Devrim sırasında "sahnelerde" yaptığı o devrim yanlısı konuşmalar "kulislerde" ölmemek içindi. Kuşkusuz Sade "her şeyi" devrim'e borçluydu Bunu eserlerinde de tekrarlar. Ama Devrim O'nu iki ayn tehlike arasında yaşamak zorunda bıraktı. Kafasının üzerinde "sallanan" Demokles kılıcının yarattığı ilk tehlike bürokratik bir karmaşıklıktan kaynaklandı: Bouches du Rhone bölgesindeki mülteci listelerine adı yanlış yazılmıştı. Aynı hata Vaucluse bölgesinde de tekrarlandı. Bu yönetimsel yanılgı bir yargısız infaz tehlikesini taşıyordu: "Terreur" dönemi, ve yine 1797'un bir yasası Fransa'ya giren tüm mültecilerin derhal ülkeyi terk etmelerini emrediyordu aksi takdirde yakalananlar bir askeri konseyin önüne çıkıp yargılanacaklardı. Sade, Paris bölgesini hiç terk etmediğıne dair belgeleri toplamaya çalışmasına ve yargıçlara sunmasına rağmen, suçlu bulundu. Neden mi? Göç ettiği ve Fransa topraklanna illegal yollardan girdiği için! Bu yönetimsel gözaltı olayı 1801 'de Bonaparte'ın verdiği bir emirle kotanlmıştı. İkinci tehlike ise Marquis'nin tek "kalite"si olarak değerlendirdiği yazar'lık mesleğiydi. Bu onun saklı ve para kazandıran yönüydü. Sade, arıstokratlığının devamını garantileyecek "milliyetçi kitaplar" da yazıyordu. 1801 'de yakalanmasından once Sade'a çeşitli gazeteler yoluyla saldırılar oldu. Sade'ın tarih'le randevusu yoktu. örneğin 12 Temmuz 1789, Bastille'in halk tarafından yerle bir edildiği gün, "İkinci özgürlük" adlı hucrede kimse yoktu. Hücre penceresınden halka konuşmalar yapan Sade, Temmuz'un 3'ünü 4'e bağlayan gecede Paris dışına Charenton hapisanesine nakledildi. Bu talihsizlik Fransa Tarihi'ni, güzel bir sahnesinden mahrum etti: Sade hücresinden kurtarılmış ve vatandaşlann omuzları üstünde sokaklarda zafer turu atamadı. Ama Charanton zindanlarından 1790'ın bahannda çıkan Sade, özgüriüğün birinci yılını yaşamadı. Bu "ilk dönem" onun çok hoşuna giderdi. Sade, "demokrat darağacından" tiksıniyordu. Bir arkadaşına yazdığı mektupta şöyle diyordu. "Neyim ben şimdi? Aristokrat mı? yoksa demokrat mı? Bunu bana siz söyleyin lütfen, çünkü ben şahsen bilmiyorum." ^ Derieyon; YILMAZ PÛTÜN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle