27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yıllarca süren hasret, didinme bıtmiş, vuslat zamant gelmiş. Sabah ile Nurettin, bir açık görüşte, Osmaniye Cezaevi'nde... Sabah ve Nurettin dört çocuğuyla birlikte... Bu, aşkm ve sabrın hikâyesidir SUNA ARAS B ir yanı Habibı Neccar, bir yanı Amanos dağları. Bir ad melezi olarak Hatay'dan Antakya'ya sınırdeğişikliğiyleterfictmişolsa da, o günden bugüne ikı adla birden anılıyor. Birçok uygarlığa beşik kurmuş bir Kibele Bir can kurtanrken kendini cezaevinde buldu Nurettin. Sabah, evlendirmeye kalkışmalara, dövülmelere rağmen bekledi. Nurettin'in gitmediği cezaevi kalmadı, Sabah'ın görüşmeci çıkmadığı bir kabin. Vuslat 15 yıl sonra geldi... kadar gururlu ve doğurgan. Tarihten günümüze rcnkli bir debdebenin saltanatını sürmüş, sürüyor Antakya! Kültür ve sanatın dostu topraklar üstünde yaşayan, her kültürden insanlar. Zamanın akışında, yaşamın kavgasında, ağlarken, gülerken, insanlar! O insanlar içinde iki insan: Nurettin ile Sabah! Dışarıdan bakılınca normal görüncn, hattasıradandiyebileceğimizbiryaşam.tkiinsan arasında, heryerde gördüğümüz, Nurettin ile Sabah'ı içine alan dört çocuklu aile yaşantısı. Ama öncesine dönmeli ve yara bir kez dahaakıtılmalı! Neredebaşladıbuaşk? Nurettin: Babamevlendcdikçe.içimde bir şeylerin yıkıldığını sanıyordum. Çünkü sevdiğim biri yoktu. Görücü usulüyle baktığım kızlara içim ısınmıyordu. On beş kardeşin en büyükleri olduğum için de evlenmemi istiyorlardı. Yine ailemin görmemi istediği bir kıza bakmaya gidiyorduk Samandağı'na. Yolda onu gördüm. Bir kamyonetin içinde, tarlaya çalışmaya gidiyorlardı. Yedi sekiz kızın içinde kalbim ona kilitlenip kalmıştı. Kızlar şarkılar söy leyip eğleniyorlardı. Ama o mahzun ve hüzünlüydü. Ne türkü söylüyorneeğlenceyekatılıyordu.Sırtında kırmızıçiçekli bırelbise vardı. Birnoktadan sonra yollarımız ayrılmıştı ve ben onu tan ımıyordum. Nasıl bulacağımı bilmiyordum. Tabii ki görmeye gittiğimiz kızı da reddettim. Aklım kırmızı çiçekli elbise giyen o mahzun yüzlü kızda kalmıştı. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum, ama çok uzun bir süre değildi. Yine bir kıza bakmaya gideceğiz. Gönlüm el vermese de gidiyorum. Gittiğimiz evden içeri girer girmez elektrikler kesiliyor. Bir süre sonra çok sıkıldığımı hissediyorum. Bizimkilere "Kalkahm" diyorum. Tam o sıra mum ışığında o kırmızı çiçekli elbiseyi görüyorum! Içime bir titreme gelip oturuyor! "Bu o" diyorum kendi kendime, yüzünü görmeden yerimden beni kimse kıpırdatamaz. Elektrikler geldiğinde dilim tutuluyor. Kalbim ağzımdan fırlayıp kaçacak sanki, Salim Avcı ve Nurettin... Salim de Yılmaz Güney posteriyüzünden hücreye atılacak ve...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle