Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 P» raf çektim, "yakında kavuşacağız" diye! Çünkü adalet bakanının kendi ağzından duymuştum. "Bu yasadan firar eden mahkumlar da yararlanacak" diyordu. Üç gün sonra ikinci biremirgeldi. "Firarve isyan edenler bu yasadan yararlanamaz" diye. Inanın ki benim saçlanm üç ay içinde bembeyaz oldu. Umuttan umutsuzluğa savrulmam beni tahmin edemeyeceğim kadar yıkmıştı. Beni en çok da Sabah' ı umutlandırmam üzüyordu. Ondan her gün aldığım bir mektup beni ayakta tutsa da artık çok sıkıhyordum.Tamonyıldırcezaevindeydim! Başka bircezaevine gitmek istiyordum. Değişiklik belki iyi gelir diye düşünüyordum. Dilekçe y azarak ödemi ş Cezaevi' ni istedim. Oradan IspartaCezaevi'ne gönderdiler. Her sevkte zincirlenen ellerim ayaklanm anormal bir derecede şişiyordu. Isparta'ya vardığımızda otuza yakın kişiyi tek sıray a dizdiler. Bizi anadan doğma soymuşlardı. Çok onuruma dokunmuştu ve ağlıyordum. lnanın ki o an elimde bir bomba olsa hiç tereddüt etmeden pimini çekerdim, kendimi öldürmek için. Bunu utancımdan yapardım. Müdürler ve gardiyanlar benim kolumdaki dövmeyi gördüler. Sabah'la benim adımın baş harflerini koluma kazıtmıştım. Lakabı Atomkannca olan müdür benim sırtıma binmiş, kıyasıya dövüyordu. Ben çınlçıplaktım. Dövmektenyorulunca sırtımdan inip gardiyanlara bağırıyordu. "Bu o.... ç tecavüzedin" diyordu. Gardiyanlar üzerimize çullandılar. Bizi öldüresiye dövdüler. Yine hücredeydim. Burada fazla kalamayacağımı düşünerek müdüriyete dilekçe yazıp başka bir cezaevine naklimi istedim. Osmaniye Cezaevi'nenaklimiçıkarmayıbaşarmış,amabiray hücreye kapatılmıştım. Sevdiğim kadın olmasa çoktan intihar ederdim! Yaşadığım olaylarinanılırgibideğildüGözlerimdesorun başlamıştı. Gözlerim iki kan damlası halini almıştı. Ranzamdan aşağı bile inemiyordum. Çünkü yürüscm suç sayılıyordu. Artık işkence görmekten korkuyordum. Artık aşağılanarak yaşamaktan bıkmıştım. Bir gün müdür beni odasına çağırdı. "Seni açık cezaevine göndereceğim" dedi. Ben inanmak istemiyordum. Bunun altında başka bir şey var diye düşündüğüm için dilekçe yazmayı reddettim. Müdür benim yerime dilekçeyi yazıp zorla imzalattı. Bir hafta gözüme uyku girmedi. Yine banane "iyilik" düşünüyorlar diye, korku içinde bekliyordum! Ceyhan tanm cezaevine sevk edildiğimde sanki yeniden doğmuştum. Mısır tarlasında gardiyansız çalışıyorduk. Cezamın tamamlanmasına sekiz ay kadar bir zaman kalmıştı. Böyle gardiyansız, işkencesiz, açık havada çalışmak bana bir mucize gibi geliyordu. Gökyüzüne bakıp toprağı kokluyordum. Hiçbir şey gerçek değil gibiydi. Ne yapacağımı şaşırmıştım, duygulanm karmakanşık olmuştu. O gün akşam kaçmaktan korktuğum için, müdüre çıkarak beni tarladan almalarını istedim. Çok şaşırdı. Beni kiremit fabrikasma verdiler. Cezam azaldıkça sabnm tükeniyordu. Sonunda infaz yasası çıktı ve on altı gün önce tahliye edildim. Artık bir saniye bile kayıp etmeye dayanamıyordum. Çezaevi kapısından çıkar çıkmaz bir taksiye bindim. Altmış kilometrenin üstüne çıkmaması koşuluyla Antakya'ya taksiyle gitmey i düşünüyordum. Hız sının koyuyorsun. Nurettin: Koyuyordum çünkü, yirmi dört yaşında girdiğim cezaevinden otuz dokuz yaşında çıkıyordum. Kaybettiğim on beş yıldan sonra, sevdiğime kavuşmadan ölmekten çok korkuyordum.^ Nisan Akman /Beyaz Bisiklet.. Kadın kadını anlatırsa OYA DtNÇER DURMUŞ lzlediginiz "kadın" konulu fılmleri şöyle bir hatırlayın. Neredeyse tümü, erkek gözüyle görülmüş kadın hikâyelerini anlatmazlar mı? Bu filmlerde kadınlar, erkeklerin kadınlan görmek istediği veya yalnızca gördüğü biçimi ile oradadırlar. Bu filmlerde tek bir dramatik yapı söz konusu değil, ne var ki; kadınların ve erkeklerın gerçeği yorumlayış ve sinemaya aktanş biçimleri farklı. Bunun en önemli nedeni ise, erkeklerin ve kadınlann gerçeğinin toplumsal ve psikolojik düzeyde birbirinden farklıolması. Sinemada kadın yüzüvecinselliğe daha çok yer verilmeye başlanmasıyla birlikte vücudu, en çok kullanılan ve en çok ilgi çeken öğelerdcn biri oldu. Tümüyle kadın güzelliğinc adanmış, kadın filmi olarak adlandınlan filmlerde de, kadının gerçek sorunlannın tüm boyutlany la yer aldığını söy lemek kolay değil. Neden mi? Çünkü kadınlar uzun süre kameranın arkasında olamadığı gibi, önünde de ancak belirli işlevleri yerine getirmek, örneğin, ağlatmak, güldürmek, cinscl arzu ve/veya hayranlık uyandırmak için yer aldılar. Bu işlevler de kendisine hep erkekler tarafından yakıştınldı. Oysa sorun, sinemada, kadınlann hangi işlevlere sahip olarak tanımlandıklan kadar, kamera arkasında ne sayıda yer alabildikleriy di... Başlangıç tarihi 1895 olan dünya sinemasında kadınlann y önetmen olarak ortaya çıkışlan 1930'lu yıllara rasthyor. Amerika'da yapılan bir araştırma, 1949'dan 1979'akadaryapılan 7332 konulu filmin yalnızca 14'ünün kadınlar tarafındanyönetildiğini ortaya koydu. Dünya sinemasında kadın yönetmenler de, yaptıklan filmler de sayı olarak az olsa da, konu olarak, genelde kadın sorunlannı ve özellikle hem emek, hem de beden olarak sömürülen kadınlan ele aldı. Türk sineması tarihine ise, ilk kadın yönetmen olarak, 1951 yapımı "Vatan ve Namık Kemal" adlı filme Talat Artamcl ve Sami Ayanoğlu ile birlikte imza atan Cahide Sonku geçti. Kadın yö Türk sinemasında ilk kadın yönetmen "Vatan ve Namık Kemal" filmine imza atan Cahide Sonku oldu. Zamanla kadın yönetmenlerimizin sayısı arttı. Iki kadm yönetmenin; Bilge Olgaç ile Nisan Akman'ın filmlerinde kadın sorunlannı ele alış biçimleri, Tarih ve Toplum Akman, filmlerinde toplumsal değişime ayak uydurmakta zorlanan kadını anlatıyor. dergisinin mart sayısında...