Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYETDERGİ 1956 Ekimi'nde Rus ordusu Macaristan'a girmiş, bir ayaklanma ile karşılaşmıştı... Beş bin kişi öldü, binlerce insan ülkesini terk etti. Veronika Marta Kiss, Istanbul'a yerleşti. Tarih ve Toplum dergisinin kasım sayısında Sunahan Develioğlu'nun Marta Kiss ile yaptığı röportaj yer alıyor. Kasım '56 II. Dünya Savaşı sonunda, Kızılordu Macar topraklanna girerek "Macarlan Almanlardan kurtardı". Ancak, bukez; "Macarlan Ruslardan kim kurtaracaktı?" 23 Ekim günü başlay ıp 4 Kasım 1956 tarihine kadar süren, antiSovyetik, ulusal karakteri ağırbasan Macar ayaklanmasına neden olacak bu soru ve "sorun"sebebi ile binlerce genç, çocuk, kadın öldü. Binlerce Macar yurdunu terk etmek zorunda kaldı. \ Onlardanbiride,ozamanlar 18 yaşını süren, sarışın, mavi gözlü bir Macar kızıydı: Veronika Marta Kiss. 1957yılındamülteci olarak Türkiye' ye geldi, evlenerek Arbathsoyadınıaldı. Şimdi o günlere dönerek; "1956' nın özgürlüksavaşçısı" Marta Arbatlı, yaşanılan sıcak günleri ve sonrasını ilk ağızdan aıılatıyor, ben de 'olduğu gibi' aktanyorum: 50'li yıllarda Macaristan'da nasıl bir gençlikvardı? Rus şarkılan dinliyoruz. Rus yazarlan okuyoruz. Macaristan'da kütüphaneler çok iyiydi. Devamlı okuyorduk ama yabancı yazarlann kitapları yasaktı. El altından yüksek fiyatlarla satılıyordu. Kitaplarda yazılanlarla, dünyayı tanımaya bakıyorduk. Almanya, Avusturya'da hayat nasıldır? Hep merak ediyorduk Coca Cola, muz nasıl acaba? Resmini gördük. Yoktu! Dolayısı ile en basit şeye karşı bile daima bir özlem içinde yaşıyordu Macar gençliği. BirCocaColaiçmek.hürriyetinbirparçasıdır. Bir yere gitmek, hürriyetın bir parçasıdır. Bunlarınhepsi kısıtlandı. 1945'ten sonra hürriyet yoktu. Bu kelimeyi bilıyor Macaristan duk. Ama ne demek, onu bilmiyorduk. Bir sene dın dersi okuyabildim sonra yasak ettiler. Macar Radyo'yudinlemekserbestti. Hür Avrupa Radyosu vardı. Onu gizlice banyoda dinleyebi 1 iyorduk. Her yerde bir kulak vardı çünkü. En önemlisi sürgünler vardı. Bir gece içinde alıpgötürüyorlardı. Macaristan hakikaten demirperde o zaman. 50'li yıllarenkaranlıkdönemi... İlk nasıl başladı, size nasıl yansıdı ? tlk... Bir kız arkadaşımla tesadüf olarak, Tuna kenarına gezmeye gittik. Margaret (Margit) Köprüsü'nün Buda tarafındaydık. Baktık ki; Tuna kenannda Bem Jözsef' in heykelinin önünde (o da bir ihtilalc ı) muazzam bir kalabalık var. Biz de dinledik ve anladık ki, çok büyük bir olay hazırlanıyor.Amatamkavrayamıyorum. 18yaşın 1956yılında Sovyetler Birliği'ne karşı direnen Macar halkı tankları elegeçiriyor. Isyancdurı korumak için gözler bantlanmış... dayım... Oradan halk kol kola, el ele köprüden geçip radyoya gittik. Radyonun önündeki olaylar çok kötüydü. Hayatımda ilk defa o zaman ölü gördüm ve son derece üzgündüm ve artık eve dönemedim... Nerede kalmıştınız? Herkesbiryerbuldukendine. Râköczi Lisesi'nde okuyan bir arkadaşımla, baktık ki eve dönemiyoruz, onun teyzesine gittik. Ama telefon etme, anneme babama haber verme olanağı yok. Ertesı gün, bu arkadaşla beraber Margaret Köprüsü 'nden geçip eve gidelim diye yola çıktık. Buda tarafında, Retek utca 'da (Retek sokağı) oturuyordum. Szena ter'e(Szena meydanı) geldik. Burası tarihe geçenbirmerkezdir... Bizim sokağımıza yakın bir meydandı. Bütün gençler orada, bizım okuldan da... Ve herkesebirvazife veriyorlar. Mesela; benim vazifem hastaneden ilaç getirmekti. Tentürdiyota, sargı bezine çok ihtiyaç vardı. Yaralıları bir tahtaya koyup el arabası ile taşırdık. Üç kız onu ancak itebilirdık. Orada artık ölümlere alışmış gibi oldum... M eydanda mı geceliyordunuz? Szena ter'de kapalı bir binada kalıyorduk. Peşte tarafına geçtim. 25M filandı. Ruslar Budapeşte'yi ele geçirmeden evvel. Gecebize ihtilalle ilgili birsürü gazete verdiler. Bunu Buda tarafına götüreceksinizdediler. 6 kişiydik. Araba ile Margaret Köprüsü 'nden geçerken bizi yakalıyorlar. Ve bizi Fö utca'daki hapishaneye götürüyorlar. Çok yorgundum. Kafay ı vurdum uyudum. Sabahleyin beni orada çalışan birisi uyandırdı. Alüminyum bir şeyde kahve ve bir parça da ekmek getirdi. Çok müşfik davrandı. Bir gece daha kaldık ve serbest bıraktılar. Ve biz tekrar Peşte'ye dönüyoruz. O zaman Ruslar Peşte'ye girdi ve ilk defa bütün köprüleri kapattılar tekrar. Buda'ya dönme olanağımız yok ve o zaman çok kötüolaylarbaşladı. 1314yaşında Macar çocuklar Rus tanklannın altında. Molotof kokteylleri atılıyor. Ve hiç unutmam ki; Ulusal Tiyatro'nun yanında Macar talebeler bir tank ele geçirmişti. Tankın üzerine bir şey döküldü ve silinmesi gerekti. Şarkılara geçen çok meşhur bir restoran vardı, Emke... O restoranın güneşlik perdesini (koyu yeşildi) ben çıkardım ve onunla tankı sildik. Molotofkokteyllerini bizzat hazırladınızmı? Hazırlamadım da, atmadım da. O kadar cesur değildim. İlk defa o zaman duydum Molotofkokteylini. Şışeye benzin konulur. Şişenin ağzını birbezle kapatıyorsun, bezi yakıyorsun, tankın altına atıyorsun. Biraz geç kalan, elinde patlar, ölüyor. Bunlar çok oldu. Çok Rus asker de öldü. Çok Macar da öldü. Tabii Macar daha fazla öldü. Elimizde silah diye bir şey yok. Bana küçük bir tabanca verdiler. Tabancanızda mı vardı? Amahıçkullanmadım... Niçin başarıya ulaşamadı, örgütsüzliikten, ideoloji ve lider yokluğundan olabilirmi? Bunda bizim suçumuz yoktu. Bizim taraf Birleşmiş Milletler'den ve bütün dünyadan yardım istiyor ama bize gelen yardım; kamyonla un, ekmek, portakal. Yiyeceğimizi köy lü temin ediyordu. Köylü, ekmekleri at arabasına koyup, Budapeştc' ye getirip,bedavahalkarasındadağıtıyordu. Buna bizim ihtiyacımız yoktu. Bize askeri destek lazımdı. Bizzannettikki; Ame •"