Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4KASIM2001.SAYI815 11 dilik, Zerdüştlük oradaki kavimler, dinleringüzelliği, insanlar arasındaki dayanışma, güneşe tapınma... Günde üç defa güneşe yüzünü dönüp dua okuma... Böyle bir güzellik var mıdır? Laleş, Ninova çok yakınımızda. Buralar Mezopotamya uy garlığının merkezi. Ama biz Mezopotamya'yı çok uzak bir yer olarak görüyoruz. Orada yılın belli ayında Yezidiler beyaz fistanlarını giyip Şeyh Adi'nin türbesinin başında günlerce güneşe dua ediyorlar, türkü söylüyorlar, saz çalıyorlar, ağıt yakıyorlar. Ama biz... Orada ne var, kan var, gözyaşı var, top, tüfek var... diyoruz. Bunlann dışında hayatın bize bıraktığı miras var ve biz bu mirasla yüzleştiğimiz andan itibaren, Hasankey f' i de, belki Diyarbakır surlarınıdakurtarabiliriz. Hakkâri'de bugün keçi ağılı haline getirilmiş Keldani manastırlarını kurtarabiliriz. Bir söyleşinizdc, Kürtlerin sorunlarının çözümüniin kitaplarda olduğunu, ancakonlarınbununfarkındaolmadıklarını söylüyorsunuz. Bu engel nasıl aşılabilirsizce? Kürtçe de, Türkçe de yazılmış kitaplar var ve insanlar bu kitapları okumuyorlar. Sitem olarak söylemiyorum, bu bir tespittir. Nedenlerinden biri, bu insanların anadillerini okullarda öğrenememeleridir. Anadolu'da Türkçe konuşmayı bilen birçok insan vardır ama okuma yazmayı bilmeyen bir o kadar insan daha vardır. Yazı, eğitim sürecinden sonra elde edilir. Dramatik olan, Mehmet Uzun'un Kürtçe yazılmış kitapları 2 bin satarken, ben onları Türkçeye çevirdikten sonra 1520 bin sat, ; maları. Onlan yine Kürtler okuyor. Kürtçeyi serbestbırakılınca, insanlardershanelerde, kurslarda öğrenirler. Bugün üniversitelerdeSümerolojiokutuluyor. Seçmeli bir dil olarak Kürtçe de var olabilse. Bir sözüm de Kürtlere. Eğer bir halk, bir zenginlik olarak Ortadoğu'da var olmak gibi birproblemleri varsa, yapacaklan tek şey, kendi dillerine sahip çıkmaktır. Dile topla, silahla, Kalaşnikof la sahip çıkılmaz. Sizin yaşadığınız zorluklar... Kürt olmakla eşcinsel olmak aynı şey. Eşcinsel olan, eşcinsel olduğunu itiraf etmez. Ama itiraf ettiği andan itibaren de problem ortadan kalkıyor. Yüreklice çıkıp ben eşcinselim diyeceksin. "Ben eşcinselim, sana ne!" diyebildiği andan itibaren bu korkulanndan kurtulacaktır. Bu, en basitinden, askere gittiğimizde ortaya çıkıyor. "Sen nerelisin" diye sorduklannda hemensöyler."lstanbulluyum!". Seninneren lstanbullu kardeşim, dogru düzgün Türkçe konuşamıyorsun... Bir dönem, "Ben Kürdüm" demek tehli * keli bir şeydi. "Kürt kuyrukludur" gibi atasözlen de var, aşağılama ifadesi olarak kullanılan... Türk halk kültürüne bakın, Lazlarla ilgili bir dolu atasözü vardır ve "Lazın biri" diye başlar. Ama "Kürdün biri" diye başlayan espri yoktur. Bu, gizli bir adlandırmama. Çünkü Kürt olmak, her zaman politik bir şey olarak telakki edilmiş. Kürt olmak zor bir şey. Ben Kürt olmasaydım, Kürt olduğumu yüksek sesle söylemeseydim, bugün belki önemli bir gazetede çok iyi bir yerde olacaktım. Kürtler bu gazetelerde çalışmıyor anlamında söylemiyorum, ama belki de benim gibi yüksek sesle kendilerini ifade etmiyorlar. Ben hiçbir zaman bundan taviz vermedim. Be • • bı 'Dicle'nin Yakanşı'nı KürtçedenTürkçeye çevirmekle meşgul. Bu rotnan yayınlandıktan sonra birçok insanın bu coğrafyaya bakışının değişeceğini umuyor. Anadilinizin yaşaması için yazdığınızı söylüyorsunuz? Ben, bir dilin yaşaması için mücadele eden biri olarak görülmek istiyorum. Bu dil, Kürtçedir. Çünkü Kürtçe Mezopotamya'nın en eski dillerinden biridir. Birçok önemli olaylara, kitaplara kaynaklık etmiştir. Fakat bu dil, şimdiye kadar yasaklanmış,horgörülmüşbirdildi. Yeryüzünde bugün 3 bin tane dil olduğu söy leniyor. Bunlardan sadece 76 tanesiyle edebiyat yapılabiliyor. Bu 76 dilin arasında Kürtçe de var. Bu dilin yaşaması, Türkiye için de Mezopotamya için de, Ortadoğu için de bir zenginliktir. Bir dilin ölümü bir insanın ölümüy le aynı şeydir. Kürtçe benim anadilimdir,dolayısıylaodiliyaşatmak için bir şeyler yapmak gerekir. Ben bu insanların hakça.eşityaşamasını istiyorum. Yılmaz Erdoğan farklı bir yol seçti amacına ulaşnıada... Benle Yılmaz çok farklıyız. Yılmaz da bir Kürt ama tabii Yılmaz'ın seçtiği yol daha farklı. O sanatçı oldu. Bir sanatçı olarak da, ülkesinde olan bitene fazlasıyla duyarlı bir insan. Yılmaz'ın konumunda olup da, ülkesindeki problemlere bu kadar duyarlı olabilecek insan sayısı çok azdır. Çünkü bizim gibi insanlara biz tırnak içinde yokluktan geliyoruz o yokluktan çıkıp da bir yere gelince, "yırttınız" diyorlar. Hayır biz yırtmadık, ben bir şey yırtmak istemiyorum. Yırtmak eğerkendini bulmaksa, evet ben yırttım, yani kendimi buldum. Ama ben yoksulluktan geliyorum, Kürtlükten geliyorum, esmerlikten geliyorum,tehlikelibiryerdengeliyorum. Dolayısıyla ben, y ırtıp kimliğini değiştiriyor diye kimseye kendimi lanse ettiremem.Böylebirşeyyaptığınzamanaslını inkâr ediyorsun, aslını inkâr eden de namerttir. Y ı lmaz her fırsatta Kürt olduğunu söylüyor. Ama Kürt olmak matah bir şey değildir. Kürt olmak bir tercih değildir. Bu memlekette Kürt olmak "tehlikeli" bir şey olmasaydı, Yılmaz için de bunları konuşmuyorolacaktık. Yılmaz'adasıradanbir insan gibi bakıyor olacaktık. Ama bu meseleleri yasakçı bir zihniyetle bir yerlere koymuşuz. Ben Türkçe konuşuyorum, ekmeğimi Türkçe üzerinden kazanıyorum, Türkçeyi seviyorum. 9 yaşında Türkçe konuşmayıöğrendimben,ilkokulagittiğimde tek kelime dahi Türkçe bilmiyordum. Bu beni sadece zenginleştirir. Ben Yezidilik üzerine, Süryanilik üzerine, Mezopotamya'daki o dillerin üzerine bir araba dolusu lafedebilirim. Çünkü bunlar küçükkenanneminkulağımafısıldadığıo dilin, ağıtların, türkülerin içinde gizlidir. Türk aydınları da artık belli kalıplardan sıynlmalı, at gözlüklerini çıkarıp meseleye daha geniş ve insani açıdan, kültürel boyutlardan bakmahlar. Biraz önce Kürtçenin edebiyat yapılan bir dil olduğunu söylediniz. Kürt edebiyatı şu anda ne durumda. Kürt edebiyatı; bir, sürgün edebiyatıdır, iki, politik bir edebiyattır. Bırakın Kürt edebiyatının varlığını, Kürtçenin bir dil olarak kabul edilmediği yerde bizim Kürt edebiyatı üzerine konuşmamız, çoğu insan için abes kaçabilir. Evet, Kürt edebiya 1989 Ağustosu, Sokak Dergisi'nin çıkış kokteylL Yalçın Küçiik ve Metin Üstündağ ile... Kocamustafapaşa 'daki briç ve kahkaha dolu evden bir anı...(Muhsin ie Yılmaz sol başta) tı diye bir şey var ama bilinmiyor. Çünkü Kürtçenin bir dil olduğu kabullenilmiyor. Kürtçe yasağının kalkmasından itibaren, insanlar yavaş yavaş Kürt edebiyatının varlığından haberdar olmaya başlayacaklar. Benim var olduğunu kabul ettiğim, bazılarının kabul etmediği Kürt edebiyatı iki döneme aynlıyor: Klasik ve Modern Dönem. Klasik Dönem Kürt edebiyatı, bütün klasik dönem edebiyatları gibi, şiir üzerine kurulu bir edebiyattır. Ehmede Xanî, FeqiyeTeyran, Melaye Diziri önemli Kürt muharrirleridir. 1950'lerden sonra ortaya çıkan siyasi hareketler, edebiyatı kendi politik f ikirlerini yaymak için kullandılar. Onun için de edebiyat sığ kaldı. Didaktik, propogandaya dayalı bir edebiyat olarak yer etti. 1980'lerin başında askeri darbeyle yurtdışınakaçanveözelliklelsveç'tebirkoloni oluşturan Kürtler Kürtçenin önemli eserlerini vermeye başladılar. Bu sürgün edebiyatı daha çok politikanın araçlarını kullanarakgelişmeyebaşladı. Kürtçe yazılmış kutsal kitaplar var. AhuraMazda, Mıshefareş,Avesta... Yezi Muhsin Kızılkaya Isveç 'te büyümüf bir Siverekli ile, Gülistan 'la evlL