Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BAŞKENT GUNLERI Ayhan Aydan'ın şarkısıyla MÛŞERREF HEKİMOĞLU K Festival konuklan Tutiulardan ilgigördü. Fikret Otyam Meydanu.. neredeyse bugünkü sayıdan daha fazla. Ka bet tutturunca, bir kenara gelin saçı Adıyasabanın geçmişi eskilere dayanıyor, Güney man tütünü çuvalı indirilip satış başlayınca doğu Toroslar' ın eteğinde, çevresindeki iri meydan doluyor. Atına binmış bir delikanh li ufaklı köpruler, su kanallan, ev kahntıları rahat geçiyor da aralarından, bir traktör y a da bakkaliye toptancısının kamyoneti gelinbulunan Tbt'taki yerleşim Oğuz boylanyla ce oturanlann, ayakta duranların ahşveriş Türkmen ve Yörüklerin izini taşıyor. yapanlann rahatı kaçıyor. îsviçre'de çalışan 1634'e tarihlenen Ulu Cami 'si ve yanındaki Tutlularbirdernekkurmuş. Derneğinyayın çınar, bugünku yerleşimin merkezi durumunda. Çınara iki tabela çakılmış. Biri Zü organının adı "Dut Pekmezi". Kamil Karabeyde Hanım Caddesi'ni gösteriyor, diğe kuş "Izin" başhklı yazısında şöyle diyor: rinde Fikret Otyam Meydanı yazıyor. Çına "Bu sene yine birçoğumuz izne gideceğiz. Köyümüz bir süreden beri ilçe oldu. Ama nnaltı.gününhersaatikalabahk. Meydabizim gözumuzde hâlâ köy. Gerçi 1\ıt ilçe nın ve kalabalığın büyüklüğü kuşkusuz Tüt ölçülerinde, Çınar dibıne beş ihtıyar sandal olduktan sonra birçok şey de değişti, daha ye atınca, çevrelerinde on yetişkin muhab dadeğişeceek. Değişmekzorunda. " ^ Fotoğrafçı Çocuklar Atötyesi'nin deprtm sergisi TutMerkez Kıraathanesi'nde açılmtşa. aranmı uyguladım, Çeşme'ye gfttim geçen gün, özlediğim dostlara kavuşmanın sevincini yaşadım. önce Ardıç Koyu'na, Mustafa Kemal Abadan'ın başansını kutlamaya. Mor begonvillerin, japon güllerinin arasından Çeşme mavisini kucaklayarak New York'a uzanan söyleşiler yaptık, Prof. Fazıl Sağlam, Hanife Sağlam, Sevda Derbil ile geçmişten geleceğe bir yolculuk. Nermin ve llhan Unat'ın sorulanyla yetki yasası, Anayasa çalışmalan da geldi gündeme. Emra Sağlam da güzel boyutlar kattı bu yotculuga. Ayağı yerde, başı göklerde güzel bir delikanh, kuşağının çizgilerini güzel yansıtıyor. Söyleşimizi parlatan başka çizgiler de var. Mustafa Kemal Abadan'ın çizgileri. New York'un göbeğinde Columbus Center'de onun imzası var. Onuruna yudumluyoruz rakımızı, içten kutluyoruz başansını. Mimartık dalında güzel tırmanışı var. Şili'de, Brezilya'da, Dubai'de, Kahire'de, Mali'de, Hindistan'da otellerde, bankalarda, iş merkezlerinden sonra New York'a da bir yapıtı yerleşiyor. O köşeyi iyi biliyorum. Central Park'ın uzantısında, Metropoliten Operası'nın yanında camdan iki kule ile yeni bir yüze kavuşuyor bu kültür bölgesi. Cam kuleler arasında bir de konser salonu var. Adı Ertegün Caz Salonu. Opera'dan caza bir yolculuk gibi. Haberini Doğan Uluç da verdi ama görmeyenlere de duyurmak istiyorum. Aynca düşünüyorum, böyle güzel olaylara karşın mimariık dalında önemli darboğazlar yaşanıyor ülkemizde. Nedenleri belli doğrular kadar, yanlışlıklar, çarpıklıklar da içeriyor bence. örnekleri de hayli çarpıcı boyutlarda. Üç günlük bir yolculuga güzel olaylar sığdı, özlemin tadını da yeniden duydum Çeşme'de. Nevin Menemencioğlu'nun yerini, önemini, solmadan yeşeren gizemini de güzel hissettim. Yıllardır Paris'te, ama kalbi Türkiye'de çarpan bir kişi, coşkusu solmuyor, gücü, sevgisi tükenmiyor. Üretkenliğini yitirmiyor hiç. Değertendirebilenler için iyi bir danışman. Bir gün Paris'in tarihini de yazabilir bence. Altını çiziyorum yazması gerekir. Bir dokunuşla bin olay yeşeriyor söyleşimizde. Kimi dostluklann özleme başka bir tat verdiğini hissediyorum bu buluşmada. Başta Ayşegül Sirmen, ailenin genç kuşağı, Zeynep ve Muammer Erboy da paylaşıyor bu sevinci. Ayşegüi ile dans, bale, Zeynep Erboy ile resimden söz ediyoruz. Çeşme'nin, dahası Izmir'ın sanat ve kültür yaşamını yakından izleyemediğim için üzgünüm, ama belli bir boşluk var bence, Çeşme Dostlan bu boşluğu örtmeye kararlı görünüyor. Dalyanköy'de Cafe L'apero'da açılan sergi de kanıtlıyor bunu. Dalyanköy'ün en güzel evinde Çeşme'den esinlenen güzellikler sergileniyor. Dalyanköy de en görkemli tablo doğrusu. Masamıza bakan detikanlılar da başka bir tablo, biri fise son sınrfta, kardeşı de giriş sınavlannı başaran bir üniversite adayı. Konuşurken sevinç ve hüzün birbirine kanşıyor, bu başanlı öğrencileri neler bekliyor diye düşünüyorum. Her rastlantı ve konuşma belli sancılan da yüze vuruyor. Belki de meslek dalımızın özelliği, Dalyanköy'ün şiirsel güzelliğine karşın belli sonjlara saplanmaktan geri kalamıyor insan. Derken bir yelkenli geçiyor koydan, gökte yeni ay, denizde gümüş pınltılaıia aydınlıga bir yolculuk başlıyor yeniden. Doğanın armağanı bu, yaşamın gizemi de bu bence. Mutluluğu da, mutsuzluğu da bir arada duyabilmek. Çeşme'de eski dostlara da rastladım ilk akşam. Biri Ismet Birsel, öteki Dr. Sermet Akgün, Ankara'dan Izmir'e uzanan ilk öncü tıp dalında. Dalyanköy'ü de Birsel'lerin balkonunda seyrettim ilk kez. Bahçesinden biberiyeler topladım, kökü Dalyan'da ama ören'deki bahçemizde de yeşeriyor uzun süredir, mutfağımızı da tatlandınyor. Vakit hayli dar, Muammer Erboy'un suskunluğunu aşamadım, belli sorulara yanrt alamadım. Büyük teyze konusunda konuşmamakta kararlı, ben de saygı duyuyorum ama söyleşilerimizde küçük anahtariar buluyorum arada bir. Bu kez de ilginç bir olay yakaladım. Mustafa Kemal Harf Devrimi'nde Latife Hanım ve kardeşlerinin kullandığı biçimde yazılarla veriyor ilk derslerini (K) harfinin özelliği var o yazılarda. Sözcüğün ortasında da olsa küçük değil büyük yazıhyor. Belki de "Kemal" adını çağnştırdığı için. Izmir'in Ayhan Aydan... kadınlan yazılannda da vurguluyor Mustafa Kemal'in büyüklüğünü. Ben de saygıyla selamlıyorum o kadınlan. Çeşme'de son durağım Ayhan Aydan. Çeşme'ye gitmemin bir nedeni de o aslında, yakından görmek istiyorum. O çok sevdiğim bir sanatçı. Güzel bir kadın, güzel bir insan, her şeyden önce. Butterfly'ın kanatlannda havalandı opera sevgim. Hâlâ uçuyorum. önce uzaktan, giderek daha yakından tanıdım, tanıdıkça sevdim, saygıyla izledim onu. Güzel bir dostluk oluştu aramızda. Belli olaylar karşısında yürekli davranışı var. özüne ters düşmüyor hiç. Büyük acılara, yrtik sevgililerin boşluğuna onurla direniyor, ödünsüz bir yaşamın şarkısını söylüyor yıllar boyunca. Sahnede çok güzel şarkıları var. Kuşlar gibi cıvıldıyor. Ama özşarkısının tınısı başka, onanlmaz yaralara karşın varolmanın gizemiyle çınlıyor. Çoktan görüşmedik, yeniden ne zaman buluşur, konuşuruz belli değil. Ama llıca'daki evin yeşil balkonunda sevginin, dostluğun solmadığına inandım, özlemin tadını yeniden duydum Ayhan Aydan'ın şarkısıyla...^