Katalog

CUMHURİYET DERGİ kez gerçekleştirilen festival kapsamınds Muzaffer lzgü, Hamza Demir, Ayhan Demiı ve Yıldız Kenter'in Tüt Parkı'ndaki söyleşileri ilgı topladı, sorular ve tartışmalarla sürdü. Muzaffer lzgü, küçük bir kasabadakı festivale ilişkin komık öyküsüyle başladığı konuşmasında gülmecenin tarihini ve muhalifliğinianlattı. Yıldız Kenter, çardağın altında mikrofonsuz konuştu. Ayaktaydı, mimıkleri ve uçuşan elleriyle en azından en önde oturan üç kadını büyüledi. Sözleri, sanata, kuşkusuz tiyatroya ve sanatçı nın memurluk hal lerine ilişkindi. Hamza Demir, "Tutlu Olmak" konusunu Tütlulara anlattı. Dayanışma Gönüllüleri 'nin çocuklarla düzenlediği resim atölyesi, Belediye Parkı 'nın çimenleri üstünde gerçekleşti. Gençlerle yapılan "fotoğraf ve basın fotografçılığı" forumu da yogun katılımla yapıldı. Üç günlük festivalin sonunda sahnelerden, söyleşilerden, sergilerden güzel bir şeyler kaldı geriye. Tütlu çocuklann parktakı çimlerin üstüne yayıhp boyadıkları resimlerle açtıkları sergı, Merkez Kıraaathanesi'nde on gün daha festivalin yankısı olarak sürdü. Dut pekmezl Tam da dut pekmezi mevsimiydi. Kasabaya adını veren dut ağaçlan, her bahçede, her avluda mevcuttu. Yaşlı cevizlerle birlikte bütün bahçelere yayılmıştı. Avlulara çırpı ateşinde büyük kazanlar kurulmuş, pekmez kaynatılıyordu. Kasabanın eski evleri kerpiç duvarları, alçak toprak damlan, loğ taşlanyla tipik Anadolu köyü görüntüsü veriyordu. Bu evlerin yerini betonarme yapılar almaya başlamıştı. Tüt yıllardan beri yurtdışına, özellikle Isveç'e ve Almanya'ya göç veriyordu. Ancak değişen mimari, günlük hayatın akışını çok fazla etkilememişti belli ki, bahçelerde pekmez kazanlan kaynıyor, kıl torbalardan şerbet süzülüyor, sinilere dökülen şerbet, damlarda güneş altında dinlenmeye bırakıhyordu. Kadınlar kışlık bulgur ve un tedarikini neredeyse bitirmişlerdi, gecikenler son fasıl buğday y ıkıyor, bulgur kaynatıyordu. Kadınlar festival etkinlıklerini kaçırmamak için gündüz sıkı çalışıyor, acele akşam yemeğinden sonra iğne oyalı renkli yazmalannı şık bir bağlamayla örtünüp erkenden lise bahçesine gidip oturacak yer kapıyorlardı. Geç kalanlar en arkada çoluk çocuk ayaktaydı mecburen. Ihtiyarlar kasabanın eski çarşı caddesindeki kah vede güneşleniyorlardı, geri kalan erkekler Tut' un çok sayıdaki kahvelerine dağılmışlardı. Festival nedenıyle Tutlu gençlerin çoğu görevliydi, oraya buraya koşturarak bir işin ucundan tutmaya çalışıyorlardı... 1990 yılında ilçe olan Tüt, ekonomisini büyük oranda yurt dışında çalışan akrabanın, hemşerinin desteğiyle sürdürüyor. Bahçecilik, sebzecilik, meyvecilik zamane ihtiyaçlannı karşılamak için pek yeterli değil artık. Ürünün doğru kararlarla seçilmesi, hasatın verimli olması ve pazarlama sorununun halledilmesi gerektiği konusunda vatandaş ağız birliği etmış durumda. Bir süre tütün, sonra soğan.bu yıl dabolcasanmsakekilmiş, ancak fazlamal vepazarlamadaki aksakhklar işin tadını kaçırmış. Seneye acaba ne eksek diye düşünüyorlar. Tut'ta Halk Eğitim merkezi dört atölyede ikiyüze yakın Tutlu kadının katılımıyla Azerihalısıuretiyor.Tüccarmarifetiyletamamı Amerika'ya ihraç edilenhahlar, ılçe ekonomisine az çok sağladığı gelirin yanı sıra, Tutlu kadınlaracvvc tanmdaki üretim dışında iş alanı açıyor. Öte yandan 1560 sencsınc ait Kanuni dönemi tahrir defterlerıne bakıldığında Tut ekonomisinin hiç de yabana atılamayacağı görülüyor. Örneğın sadece bekar tıcaret crbabından alınan Resm'i müccrret vergisı ödeyen 78 vergı mükellefi varmış ki, Dut kurutuluyor, sonra dapekmezi kaynatılacak... Avlulara kurulan kazanlar pekmez bekliyor. Dut zamanı Tut'ta YAZIVE FOTOĞRAFLAR: ÖZCAN YURDALAN A dıyaman'dan çıkıp l\ıt'a gelirken Göksu Irmağj' nın kıyısındaki pınarda su molası verdikten az sonra, hafif eğimli bir yamaca yayı 1 mış Tut, uzaktan yemyeşil göründü. Kıraç arazinin ortasında, bir küme Akdeniz... Dönekıvrılayaklaştıkvetozbulutlan havalandırarak yan asfalt yan stabilize yoldan şehre girdik. Tüt, bütünüyle festivale konsantre olmuş görünüyordu. Lise bahçesi büyük bir "açıkhava sineması" şeklinde düzenlenmişti. Afişlcr, pankartlar programı duyuruyor du, konuşmalann ana teması festival ve festivale gelen konuklardı. Sık sık geçen yılki etkinliklere atıf yapıhyor, herkes bu yılki katıhmdan memnun görünüyordu. Hasat hemen hemen sona ermiş, günlük hayat üç gün sürecek festivale göre ayarlanmıştı. Bu yıl kısmetim açıktı. Bir yıl içindeüçüncükezGüneydoğu'yadüştüyolum. îlkikisi Halfeti ve Zeugma, üçüncüsü ise Tüt içindi. Dayanışma Gönüllüleri ve Enfants du Monde'un depremden sonra îzmit'te 815 yaşlanndaki çocuklarla sürdürdüğü "Fotoğrafçı Çocuklar Atölyesi"ninsergisini 2.TütKültür Sanat Festivali 'nde açacaktık. 1921 Temmuz arasındakifestivalinprog ramı yüklüydü. Kazancı Bedih ve arkadaşlannın konserini, Musa Eroğlu ve özlem özdil' in konserini, Izmir Tiyatrosu'nun sahnelediği "Töre" ve Zeki Ökten' in "Güle Güle" fılmini, lise bahçesine kurulan sahnede, binlerceTütluızledi. Kazancı Bedih, sazheyetiyle sahne aldığında, hoyratm, bozlağın, uzun havanın, gazelin hasını bekleyen izleyici, Kazancı Bedih'in okuduğu parçalarda aradığını buldu, ancak gazino kı vamında îbrahım Tatlıses programı başlayınca, homurtular yükseldı. Tutlular has müzik istiyorlardı. GüleGüIe fılmi ve Töre oyunu dapek sarmadı doğrusu. Tüt doğumlu ressam Nusret Demir'in yarattığı küçük mucizelerle ikinci BİR TUT YEMEĞI: BASALLA Malzemeleri: 500gr kuşbaşı et, 500 gr sümüd (ufak bulgur), 250 gr nohut, 2 yemek kaşığı salça, 4 çorba kaşığı sıvı yağ, 1 su bardağı sumak ekşisi, 1 tatlı kaşığı karabiber, 1 tatlı kaşığı nane yarpızı, tuz... Yapıhşı: Sümüd iie salça birbirine karıştınlıp iyıce yoğrulur. Yoğrulduktan sonra içine bir miktar un ilave edilir. Un ile yoğrulduktan sonra küçük yuvarlaklar yapılır. Bir gece önceden ıslatılmış nohut kuşbaşı etle birlikte pışırılir. Yuvarlanmış sümüd, pişmiş et ve nohutun ıçine katılır. Sumak ekşisi tuz ve karabiber eklendıkten sonra üzerıne yağ, salça ve nane yarpızı yakılarak servis yapılır. ^ Kışlık buğdaylarmı hazırlayan Tııllu kadtnlar..