24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 MAYIS 2000. SAYI 738 nninbozulmaması yönündeki çabalarolduğunusöylüyor. "Bu yapılann gelecek kuşaklara aktanlması gereklidir. Onun için her önüne gelen onaramaz. Bunun belli bir tekniği belli bir usulü vardır. Bu da ancak restorasyonla yapılabilir. Ama maalesef hem politikacılanmız hetn de toplumumuz kültürel mirasın değerini bilmediği için, bilimsel titizlik isteyen onanm çalışmalan ihmal ediliyor.Eski eserlere herhangi bir eski yapı gözüyle bakılıyor..." Yapılaşmanın 19.yy'dabaşladığıTarlabaşı'ndaki evlerin ilksahipleri orta halliazınlıklarvelevantenler. Evlerin yapılan ise klasik tstanbul mimarisinden izlertaşıyor. Geniş pencere kenarlannda ve kirişlerinde yapıldıklan dönemi yansıtan taş süslemeler ve oymalarvar. Semt kurulurkcn burada bir tek Müslüman aile bile yokmuş. Her şey 1955 yılında meydana gelen 67 Eylülolaylanylabaşlıyor.Tarlabaşı'ndayaşayan azınlıklar yavaş yavaş evlerini ve işyerlerini çok ucuza satıp ülkeyi terk etmişler. Bazılannın ise evlerini satmaya bile vakti olmamış... 1964'tensonrabuterkedişdahadahızlanınca Tarlabaşı, Anadolu'dan yeni gelen dar gelirli ailelerin mekânı haline gelimiş. Evler terk edilmiş olduklanndan çok ucuza kiraya verilip satılıyormuş. Kiracıların binalara bakmaması evlerin her geçen gün daha kötüye gitmesine neden oluyor. Dalan'ın kamuoyuna "Essen planı" diye tanıttığı birplan hazırlatıldı. Trafik uzmanı Dr. Michael Geiler, modern kentleşmede kendilerine göre tarihi yapının değil trafik akışının önemli olduğunubelirtiyordu. Mimarlar Odası da Dr. Geiler'i Almanya'daki Essen Üniversitesi'ne şikâyetediyor, üniversiteden şu yanıt geliyordu: Essen planı denen planın bizle ilgisi yoktur, öğretim Oyelerimizin özel çahşmasıdır..." llk yıkımlar 20 Mayıs 1986'da başladı. Anıtlar Kurulu' nun "binalar yıkılamaz" karan almasına rağmen otuz sekiz bina yıkılmıştı bile. Dalan, tstanbuTun trafik sorununu kesinlikle çözeceğini belirtiyor, gazetelere verdiği demeçte "Yıkanm cezamı da çekerim" diyordu. Bedrettin Dalan, yıkımlan şehrin trafik akışını rahatlatacak, modern kentleşme için önemli bir adım olarak gördüğünden, 'temizlik' olarak nitelendiriyordu. Diğer yandan yıkımlann, tarihi dokuyu yok ettiğini düşünenler ise bunu "vahşi proje" olarak adlandırmışlardı. Tüm bu tartışmalar sürerken semt sakinleri de evleri için "yıkılamaz" raporualmayabaşladılar. Tarlabaşı bu dönemde her gün bir yıkım protestosuna sahne oldu. Ellerinde binalannın "yıkılamaz" raporunu taşıyan Tarlabaşı sakinleri yılcım ekiplerine evlerinin yıkılamayacağını anlatmaya çalışıyordu. Tüm bu tartışmalar sürerken projede yer alan binalar da birer bıreryıkıldı.Sonunda4Mart 1989'agelindiğinde Dalan, bando eşliğinde Tarlabaşı Bulvan 'nı açarken son söz olarak şunlan söylüyordu: "Yolun yapılmasma kızıyorlardı. Şimdi üstünden geçecekler, güle güle geçsinler." Yolun açılması için yapılan yıkımlan, Oktay Ekinci II. Dünya Savaşı'ndaki bombalanmış kentlerin haline benzetiyor. "Tarlabaşı Bulvan 'nın yapılması içinbaşlatılan yıkımlar baştan sona bir imar skandalıdır. Bugün Tarlabaşı Bulvan 'na baktığımız zaman II. Dünya Savaşı'ndaki bombalanmış kentleri andınyor. Tarlabaşı yıkımlan plansızgerçekleştirildi. O dönem yolun açılması için yıkılan binalar, kurul karan olmadan yıkıldıvesuçişlendi." Ekinci, olanı biteni şöyle özetledi: "Yıkıma karşı Mimarlar Odası da yöre halkı da çok direndi. Fakat toplum artık otomobileendekslibirkültüre sahip. Toplumumuzda otomobil yürüsün de nasıl yürürse yürüsün anlayışı egemen. Bunun için tarihsel miras ortadan kaldırılmadan ulaşım probleminin çözülebileccğine yönelik bütün alternatiflerbirkenara itildi. Yolun birbaşka özel liği ise şudur. Aslında dikkat edilirse her iki cephesinde de Istanbul'un tarihsel estetiğine asla uygun olmayan çok kötü görüntülerortayaçıkmıştır. Yol açıldıktan sonrahiç değilse iki yandaki binalann cephesi düzgün bir şekilde olsun ve bugünkü çirkinlik olmasın diye bir yanşma da açıldığını anımsıy onım. Yanşmada öne çıkan iyi projeler vardı, ancak bunlar da diğerleri gibi uygulanmadı. Ş imdi orada tam anlamıy la bir estetik çöküntü yaşanmaktadır ve gelecek kuşaklar o görüntüyebaktıklan zaman 'Istanbul acababir Moğol istilası mı yaşadı' sorusunuherhalde kendi kendilerine soracaklardır." tstanbul 'da tarihi semtlerin tümü Tarlabaşı türü sorunlaryaşıyor. Bu semtlerdeki tarihi yapılann sayılan her geçen gün bırazdaha azahyor. Otopark yapmak için yakılanlar, Boğaz manzaral ı beton villalar dikmek için restorasyon bahanesiyle yıkılanlar, sırfulaşım sorununu çözmek için katledilenler... Istanbul ' un tarihi dokusu bu tahribata daha ne kadar dayanır bilinmez ama, tarihi dokunun yok edilmesinin önüne geçilmezse Oktay Ekinci 'nin gelecek kuşaklar hakkındaki benzetmesi gerçekleşecek gibi... ^ Kurtarma projeleri... Tarlabaşı' ndaki evlerı kurtarmak için bugüne kadar geliştirilcn projelerin hiçbiri hayata geçirilemedi. 1980'li yıllarınbaşında Turizm Bankası tarafından bölgedeki tarihi binalann turizme kazandırılması için bir proje geliştirilmişti. Bu projenin amacı, bölgedeki tarihi binalan pansiyon olarak değerlendirip hem tarihin yaşatılması hem de yöre insanına belli bir gelirkaynağı sağlanmasıydı. Ancak bu proje arşivlerde tozlanmaya terk edildi. Ekinci, o dönemde yaptıklan hesaba göre, sadece Tarlabaşı ve Pera'daki terk edilmiş gibi görünen sivil mimarlık örneği tescilli yapılann restore edilerek turizme kazandırılması halinde, sadece iki Park Otel maliyeti kadar paraharcanacağını söylüyor: "Eğer bu proje gerçekleşseydi Park Otel 'den on kat fazla yatakkapasitcli pansiyonlara sahipolacaktık." Tarihi kent merkezlerinin bugünkü duruma gelmesinde Istanbullulann duyarsızlığının daetkisi olduğu görüşünde: "Tarlabaşı gibi semtlerin bugünkü duruma gelmelerinde, kendilerini aydın kabul eden varhklı Istanbullulann da çok büyük kabahati vardır. Çünkü buralara sahip çıkmayarak kaçmışlardır. IstanbuFun çevresinde milyarlık villa siteleri kurulmaktadır ve bu sitelerde varhklı aileler bannmak için birbirleriyle yanşmaktadırlar. Oysa, Avrupa kentlerinde varlıklı ailelerin hemen tümü, kent merkezlerindeki tarihi binalan kullanmakta ve oralan prestij bölgesi haline getirmektedirler. Kentlerini terketmiyorlar..." Bir deTarlabaşı'nın yeni konuklanylaarasının nasıl olduğuna bakalım. Anadolu'dan gelenler kendi yaşam tarzlannı Tarlabaşı 'nda sürdürüyorlar. SokakJarda halısını, çamaşınnı yıkayan, yün çırpan kadınlar, oradan oraya koşuş turup yem arayan tavuklar, tavukların arkasında köpekler... Sanki tstanbul'dadeğilde Anadolu'da bir sokakta dolaşıyorsunuz. Çoğu zaman kapı önlerinde oturan kadınlar, günlük işlerini de buralarda yapıyorlar. Bir yandan demledikleri çayı içip sohbet ederken, bir yandan da ya akşam yemeği için hazırlık yapıyorlar ya da örgülerini örüyorlar... Tarlabaşı'ndaki küçük ve sıkışık evlerin Tescilli yapılar yıküacak yerde restore edüseydi, birkaç dev otelin yerini tutardu maşırlan, çarşaflar... Tarlabaşı entarhşmalıdönemini,Tarlabaşı Bulvan 'nın yapımı için yıkımlann başladığı Bedrettin Dalan döneminde yaşadı. Bir tarafta şehrin trafik akışmı rahatlatmak için her şeyi yapmaya kararlı Dalan, diğer tarafta tstanbul 'un tarihi yapısmın korunması gerektiğini düşünen Anıtlar Kurulu ve Mimarlar Odası... Meslekleri psikolog, trafik uzmanı ve mühendis olan dört Alman uzmana, Bedrettin çoğunun balkonu yok. Ancak evlerin balkonsuz olmalan semte ilginç bir özellik kazandırmış.Tarlabaşı'ndabalkonolmadığından semt sakinleri çamaşırlannı asmak için kendilerine göre biryöntem geliştirmişler. Semtin tüm sokaklannı, iki ev arasına bağlanmış iplerde asılı, rengârenk çamaşırlar sarmış. Çamaşırlar iplere iki ev arasında sırasıyla ası ldığından sokak larda her gün çamaşır görmek mümkün. Renk renk gömlekler, etekler, eteklerin arasına gizlenmiş iç ça Dalan 'ın vaat ettiği Tarlabaşı, bu tür hayali çizimlerle tanıtılmıştu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle