Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGİ Milli Eğitim Bakanı, "Siz böyle konuşuyorsunuz ama hiç iyi bir şey ler olmayacak" diye uyanyor. O sırada Başbakan Hasan Saka geliyor, O da giriyor toplantıya. Hıfzı Veldet "îşler hukuk yoluylayürütülmezse buna hukuk devleti denmeyeceğıni sizden öğrendık. Çünkü siz bizım hocamızdınız," diyor Hasan Saka'ya. "Hocanız olduysak ne olmuş?" diyor Hasan Saka. Hıfzı Veldet de, "Bir hukuk hocasının hukuk kaidelerine de riayeti gerekir. Siz bize bunu öğretmiştiniz" diye cevap veriyor. "Bunlara devam ederseniz, 1946'da verilen üniversite muhtariyetıni kaldıracağız. O zaman da biz yine düşündüğümüz doğrultuda karar vereceğiz" diye ekliyor Hasan Saka. Hıfzı Veldet, "Ama siz üniversite muhtariyetinikaldınrsanızo, Meclisinsorumluluğu olur" diye yanıtlıyor. Üç öğretim üyesinin suçsuz olduğunu belirten bir yazı yazıyorlar. Birazdaalayedergibi. Çünkü zatenbuüçbilim adamıru suçlama yazısı şöyle: Ankara'da baraja götürmüşler öğrencileri, orada da Rus usulü selam verdirmişler, polis kaydına böyle geçmiş. Bunu o kadar mantıksız buluyor ki üniversite yönetimi, bu üç öğretim üyesine hiçbir uyancı tebliğde bulunulmamasına kararveriyor.tktidarişiMeclis'ehavaleediyor ve üçününde işine son veriliyor. lik Komitesi üyesi generallerle çatışıyor Velidedeoğlu; MHP ile mahkemelik oluyor, 1981 yılında Atatürk'ün doğumunun yüzüncü yıhnda Hava Harp Okulu onu konuşmacı olarak çağmyor. Fakat iki gün sonra Tahsin Şahinkaya Istanbul 'a geliyor.. .Velidedeoğlu ondan bütün yazılannda hava paşası diye söz ederdi. O gün çirkin sesli bir albay telefon ediyor: 100. Yıl törenleri iptal edilmiştir, yapılmayacaktır diyor. Törenlergerçekten de birkaçay sonra yapılıyor. Muammer Aksoy Türk Hukuk Kurumu Başkanı olarak da Hıfzı Veldet'e hukuk savaşımcısı plaketi vermek üzere bir toplantı düzenliyor. Ama devletin baskısı o kadar yoğun ki plaketi verecek salon zar zor bulunuyor. Hastalıklar ve aynlış anı... 84'lü yıllarda bir kaza geçiriyor, kolu kınlıyor. 100 metrekarelik bir evde yaşıyoruz. Kitaplığını düzeltmeye kalkınca ağır ciltler kolunun üstüne devrihyor. Kırılan sağ kolu... Yinedeyazüannı sürdürüyor. 1988 yıhnda da bacak damarlarının tıkanması yüzünden bir amelıy at gerekiyor. Ayağını kesmeye karar veriyorlar. Doktorlarkesmezlerse çok ıstırap çekeceğini söylüyorlar. Ama o dayanınm diyor. Ağır ilaçlar, morfin veriyorlar. Melih Cevdet Anday, onun acısını ko Komünlzm gelecek mi? 195O'li yıllarda DP iktidan demokratlık kisvesini üstünden attıktan sonra Komünizm gelecek slogarunı benimsiyor. Bu komünizm hayaletı Hıfzı Veldet'inhiç unutmadığıüçkışilik bir drama neden oluyor. Olay şöyle: Ankara Hukuk Fakültesi' nde okuyan üç öğrenci, Hıfzı Veldet, Velı Demırcioğlu, Esat Adil Müstecaplıoğlu. Esat Adil ve Vclı Demircioğlu aynı zamanda yatılı öğrencılcr. Bir gün Hıfzı Veldet'e bir mahkeme daveti geliyor. 50'liyıllar...Kendısıbihrkişıolarak çağnlıyor. Mahkemede, Müstecaphoğlu'nun yazıları üzenne kanaatinin istendığıni görüyor. Yargı kürsüsünde Velı Demıroğlu, bilirkişide Hıfzı Veldet, suçlanan da Esat Adil... Mahkeme açıhyor. Mahkeme, Esat Adil'i suçsuz buluyor. Esat Adil, mahkemede diyor ki, bu hükümet uçan kuştan bile korkuyor; iki satır yazı ile devrilmekten korkuyorlar. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu 12 Mart ve 12 Eylül'de ahtapotun başı diye suçlanmıştu diye bir ses... Eyvah nerede hata yaptım derken karşısında üsteğmen rütbesiyle öğrencisi Muammer Aksoy'u görüyor. Halbukı aralannda çok yaş farkı var. "Hocam şaka yaptım" diyor Aksoy. O, terhis olmak üzere vc rütbesi üsteğnıen, Velidedeoğlu ise yeni asker, rütbesi de asteğmen. 1942 'de profesör oluyor. Yine aynı y ıl hayatının en önemli devresi açıhyor. Cumhuriyet'te yazılannı yazmaya başhyor. 50 sene boyunca yazılanna devam ediyor, Yazılan için büyük bir mücadele veriyor. llk yazısını gönderdikten sonra Üniversite Senatosu toplanıp onun için bir ihtar karan alıyor: Hukuk gibi çok derin bir konu halka anlatıhrken bu kadar basit bir dereceye indirgenmesı hem hukuk bilimifle hem de onun bilimsel kişiliğine zarar getirecektir, bu yazılan kesmelidir... Ama o, doğru bildiği yolda ısrar ediyor. Yazılanna başlarken amacı da hukuku halka anlatmak. Bunun için de hukuk di lini sadeleştiriyor. Türk Medeni Kanunu, Borçlar Kanununu Türkçeleştiriyor. Hem Osmanlıcayı hem de Türkçeyi çok iyi biliyor. Halkın haklannı arayabilmesi için hukukun ve Anayasa'nın ele alınıp okunabilecek kitaplar olması için çalışıyor. Cumhuriyet'te açtığı kürsüde de amacı bu. yazi Berkes' in aşın solcu görüşlere sahip olduklan iddiasıy la üniversiteden uzaklaştınlmaları isteniyor. Rektörler, dekanlar Ankara'ya çağnlıyor. Milli Eğıtim Bakanı Reşat Şemsettin Sirer, Üniversite Senatosu'ndan bu üç öğretim üyesinin görevden ahnmasını istiyor. Istanbul Üniversitesi'ni temsilen Hıfzı Veldet ve Sıddık Sami gidiyorlar. Sıddık Sami, Bakan'a, biz sizden talimat almaya gelmedik, deyince onu oturtuyorlar. ArdındanHıfzı Veldet kalkıyor. "Bir hukuk ülkesinde hukukun işlemesi gerekir," diyor. Komünlstlerin başı... 1951 Hıfzı Veldet ordinaryüs profesör oluyor. 1960 yıhnda 27 Mayıs'ın ardından Anayasa'nın tasarlanan doğrultuda yazılması işi Velidedeoğlu'na veriliyor. O da bu çalışmayı her zaman kitaplannı yazdığı Uludağ'da yapıyor. Sonraki yıllarda Velidedeoğlu'nun muhalifleri olan Tercüman yazarlan, 1961 Anayasası'ndan söz ederken Uludağ Anayasası terimini kullanıyorlar. Uludağ'ın sefahat âleminde yazılmış Anayasa anlamında... 1961 Anay asası' nı tek başına kalana kadar savunuyor. Solcular da bir dönem ona bu Anayasa'yı koruduğu için hücum ediyorlar, o tek kalsa da hiç vazgeçmiyor. 1970'lerde Esat Adil'e atılan çamur ona da atılıyor. îstanbul Sıkıyönetim Komutanı Türün Paşa, bütün komünistleri toparlayıp içeri attık fakat komünıstlerin, ahtapotun başı dışardadır, diyor Hürriyet'e verdiği birmülakatta... 1972 yıhnda Uludağ 'da kitaplannı yazarkenradyodan öğle ajansını dinliyor. Emekliye aynldığını da böyle öğreniyor. Henüz 68 yaşında. Ama ders veremeyecek, bilimsel faaliyetini sürdüremeyecek durumda olduğu karar verilmiş... Halbuki o en verimli çağında. Kitaplanyla, denemeleriyle.yazılarıyla. Hemen yargı hakkını kullanıyor.Yürütmeyi durdurtuyor. 80'lı yıllarda Kenan Evren'le ve Mili Bir1960'lı yıllar, Kurucu Meclis üyesL. lum kesilmiş de kolsuz omzumdaki acıyı duyar gibı duyuyorum, diye tarif ederdi. Ama iki sene sonra yürüyecek hale geliyor. Yan damarlar açıhyor. Göztepefidanlığındasık sık yürüyüşe çıkıyoruz. 1992 'de 23 Şubat'ta son yazısı yayımlanıyorCumhuriyet'te, 24 Şubat'ta kendisi aramızdanaynhyor. Göğsünden gelen su yavaş yavaş ciğerleri dolduruyor. Çok ızdırap çekiyor. Bakın diyor doktoru, onun çektiği ızdırabuı derecesini biliyor musunuz? tnleyen hastalan duyuyor musunuz? Hep aynı hastalığı çekiyorlar. Ama hoca bağmnıyor. Içeri gıren hemşireye soruyor: "Hanım dışarda mı? Büyük sesimle bir ah diye bağırmak istiyorum, onun duymasmı istemiyorum" Jiyor vebağınyor, "aaah diye". Onon beş dakika sonra hayata veda edecek. ölmek Boratav, Boran, Berkes... 1946'da Hukuk Fakültesi Dekanı oluyor.Dekanlığı sırasında Ankara Üniversıtesi'ndenüçprofesörün,Pertev Naili Boratav, Behice Boran ve Ni Kurtuluş savaşmda şehit diişen lise arkadaşlanyla. üzere, hâlâ başkasını düşünüyor sevgiyle. Bunu hiç unutamıyorum. Bu insanın kendisini aşmasıdır. 1974'teevlendik. 1992'ye kadar 16 yıl birlıkte olduk. Günde24 saatbırlikte olduğumuz için 32 senedir bir aradayız derdi. 16 yıl boyunca ondan bir dakika bilc aynlmamıştım. Kendi dalım olan kimyayı bırakıp onun üniversitesinde 32 yıl okudum. Onuçoksevdim.^j