03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 HAZİRAN 1999. SAYI 689 rasanatçılannıntürküsöylemesi de yeni değildir. Yeniolan, Ruhi Su'nun tiirküleri.değerinidüşürmcdenveiçlerini boşaltmadan, anlamlarını bozmadan birinci sınıfbir virtüozite ilc bir sanat eserine dönüş. türmesidir. Schubert vcya Schumann'ın Lied'lerineiscRuhi Sutürküleride oduraslında. "...Ruhİ Sll S82I İİ6 tiifcülnrinA eşllk odorkon blllnçlldlr. Gülbenzimizsararıbansoluyor Gidi Mervan, şad oluban gülüv o r 15 PAZARIN PENCERESİNDEN Katiparzuhalimyazdostadoğnı Aşamazsan telli turnam dörtgeri Giinümüzkitleiletişimaraçları • radyo, telcvizyon, sinema vb. aracılığıileduyusalkısırhğa,uyuşukluğauğratılmışkitlelerinbirşarkıyı,birtürküyüacıklıyadaeğlendi Picasso kadın peşinde... SELÇUK EREZ RuhlSuyu«H.m.k... *«. ^Sl^SS™ Ruhı Su'nun sanatçıkışılığının türkülorln© vaştırbuaynızamanda. enetkileyiciözelligincdirdiyesoRuhiSusazıiletürkülerineeşlik rulsa,hivduraksamadanbilinçdi OŞİİk a r a c i ederken bilinçlidir. Ruhi Su'nun yecevapveririm.Onunçokyönlü sazı türkülerine eşlik aracı olarak yaratıcılıgıiletüminsanlığasun Olarak • seçmesindeAnadoIuhalkınınsaza duğu güzellikler, olağanüstü gü • o C n | A 8 j n H e duyduğu saygı, sazın yüzyıllar zcl, sıcak sesinin büyük yetencği ^ ^ içinde türkülerle oluşturduğu bünin,amabunlardandahaçokonun AnadOİU tünlük ve sazın türkülerle yaşıt sağlambilincininürünlcridir. olan tarihsel önemidir. Ruhi Su türküleri seçmede bi halkinin Saza Bununla birliktc Ruhi Su sazın linçlidir. Kendisiyle yapılan bir . tüm özgün güzelliklerine karşın söyleşideşöylediyor: aUyuUgll özellikleçokscslilikuğrunasınır"...Milyonlarcayıldanberiolu «ayg| sazin lanzorlamamasıgerekenbirçalgı şupgeleniki önemli şey vardün' olduğu inancındadır.Saz.sazgibi yada, birı insanın kendisi.biri de türkülerle çalındığında özgün ve güzeldir. türküler... Ne kcndi mcmlekctimSaz, onun müziğinde, türküyü dcsde,nededünyada,halkısevipde Y a ?'* Oİan teklemegöreviniyüklenmiştirsatürkülerisevmeyenbirinsanarast hıitünlü^ü v a ^ e c e ' ladım. Hele dünyanın bütün top O U f U u * 9 Bukonuda Ruhi Sugereğinden lumcularında şaşılaeak birtürkü t a r i h s e l fazlaalçakgönüllüdür. Hcrfırsatta tutkusuvar. sazçalmakonusundaiddialıolmaRuhi Su, scsini kullanmada bi Öneiîlİdlr... dığını, esas ortayakoymak istcdiği linçlidir. Seseğitinıininsağladığı şeyisesiyleortayakoyduğunusöyteknik olanakları,Türkçe'nin kurallannagöler. Gerçekten dc Ruhi Su söyleyişi ve tavrı reşarkı söylemedeuygular. Hertürlüklişe ilebireserkoymuşturortaya.BueseriyaratsöyleşinindışınaçıkarakTürkçe'ninmüzimadasazınyüklendiğiişlev, Ruhi Su'nun üsgine, vokallerıne, vokallerinin renklerine lubuilebütünlükiçindedir. uygunbirsöyleyişyaratır. Busöyleyiş, AlBuyazıyı HasanHüscyin'inşusözleriile manca, Italyancayada Ispanyolca vb. dillebitirmck istiyorum: rin vokallcrini, ses rcnklcrini kullanarak "RuhiSu.işlenmişsesininötesindebaşka Türkçc şarkı söyleyis tarzlanndan bütünüybir şey, örneğin bilinç, örneğin sesın başkalle ayrıdır. Böylece Ruhi Su, Türkçe şarkı dırışı, örneğin halkındiriyanı, durmadan yesöylemedebirokulyaratır. nilcnenyanı. RuhiSu'yudinlerkentarihbiRuhiSu, türküleri yorumlamadabilınçlilinciilecoşmamakeldedeğil." dir. Ruhi Su'nun söyleyişınde türkülergerçekanlamlannayenıdenkavuşurlar. SözgeBirnotOana... limiyıllarcaradyodan"Sivas'tanbirşaplak RuhiSuhalk türkülerinin icrasmda yeni havası"diyesunulanbirtürkü vardır. Dümbiryolaçtı. bclekvesazordularınınarkasınasaklanarak, Buyolneidi? yorgun, anlaşılmaz mızmı/Janmalarla söy Türkçe diksiyon kurallarına göre söy lelenir,duıur.Türküancak Ruhi Su'nunsesin me. de gerçck anlamını kazanır ve aslında Pir Ses sanatının kurallarınagörc söylcme. Sultan Abdal 'ın darağacının dibinde zulme Halk türkülerini söz vc müzik olarak dekarşı yenik düşüşününacısıyla, ama tutulan rinlemesine araştırma ve büyük bir sezi ile yolainancınbaşeğmezliğiilesöylediğideonlannkaybolmuş.yozlaşmışmelodiközelyişlerdenbiriolduğuortayaçıkar: liklerinikeşfetme. Münafığın herdediğioluyor Işte ben bu yoldagidiyorum.^ P Dostlar Korosu 'ndan Şirin Cemgil, Behçet Soğuksu ve eşi Hasan Çakır 'la. Duisburg 1981 icasso'nun ressamlığına diyecek yoktur. Bu olağanüstü başarısının ve üretkenliğinln ardında yatanları çözümlemek isteyenlerın eğıldikleri yaşamöyküsü de sevdiği ve seviştiği kadınlann bolluğu ile şaşırtır. Guardian VVeekly'nin 27 Ekirn 1996 sayısında Paul VVebster, Paris'te o sıralarda açılmış olan bir Picasso sergisinden bahsaçıyordu: Bu sergiyi gezenler, ressamın eşlerinin ve sevgılılerınin ressam tarafından yapılmış tablolarını görebiliyorlardı. Mesela, yirmiüçünde sevdiği Fernande Olıvıer, 1908'de yapmış olduğu "koltuktaki yelpazeli kadın" tablosundaki kadındı. 1917'de evlendiğı Rus balerın Olga Koklova'nın, 1925'te bir garda keşfettiği 15 yaşındaki MarieTherese VValter'in resimleri, sonra, bu kız ondan gebe kalıp çocuk doğurduğunda seviştiği fotoğrafçı modelı Bn. Dora Maar ve ardından gelen Françoise Gilot adlı ressamın da portreleri vardı bu sergide. Bu tarıhlerden sonra evlendiğı Joquelıne Rogue ve Amerikalı sevgılisi Bn. Sarah Murphy'nin tabloları sergiyi bütünluyorlardı. Ünlu ressamın böyle daldan dala konduğunun ayrıntıları ile belgeleriyle bilınmesi, yaşadığı ortamın, dünya çapındaki tanınmışlığının ve zenginliğinin elvermesındendir. Yoksa, Cudi dağının eteklerınde ve Torosların yaylalarında adı sanı ıkı koy otesınde bıle duyulmamış ne Pıcasso'lar yaşar... Birden çok kadınla ılişkilerı konu edınen "müstehcen" oykulere dünyanın her yerınde candan kahkaha atanların sayılarının çokluğuna bakanlar, aslında her erkeğin içinde bir Pıcasso'nun yattığını ama bunun bınlerce sosyal ve psıkolojik nedenle pek azının yüzeye vardığını ileri sürenler var. Evrimsel Psikolojı'nın yorumları da bu goruşü desteklıyor; bu ekole göre, insan aklı tüm organlar gibı "gen"lerin bir sonraki kuşaklara aktartlması amacıyla yüklenmıştır ve bu gerçeği gözönünde tutmadan ınsanoğlunun hislerini ve düşüncelerıni yorumlamak ımkânsızdır. Evrimsel psıkolojıye göre bir kadından dığerıne koşan Picasso da, Cudi'li Hasso da, Adanalı ince ve kalın Mehmetler de aslında bir kuşak öteye atlamak için can atan genlerinın esirleridir. Televızyonlarda sık oynatılan doğa filmlerinde maymunların, geyıklerin, ayıbalıklarının erkeklerinin üreme "sezonu" geldığinde dişileri kimin tohumlayacağını saptamak için nasıl dövüştüklerini izlemışsınızdır. Burada da tüm yaratıkların erkeklerı aynen Picasso gibi, "bir öteki kuşağa elden geldiğınce çok sayıda atlamak ısteyen "genlerın esiridirler. Pekı, ureme mevsiminde hayvanların ve de mevsimli mevsimsiz üremeye yatkın insanların erkeklerını harekete geçiren dış uyarılar, o canlıları nasıl saldırganlaştırıyor, nasıl azdırıyor? Bunu iyi biliyoruz: Uyarılar, bu sonuca "erkeklık hormonu" olarak tanınan "testosteron"u salgılatarak ulaştırıyorlar bedeni. Genlerın bir kuşak ötesine atlamalarını sağlamak için "zevk" duygusu ile bağlantılayan cınsel eyleme ek olarak, dolaşımdaki testosteronun artışı da "saldırganlık" ve buna paralel "zevk", yaratığın kendısinı "daha iyi hissetmesi" gıbı duygularla ilışkılendirilmiştir. Testosteronun azlığı, cınsel ısteksızlık yanında yorgunluk, depresyon gibı olumsuz hıslere yol açmaktadır. Bunu algılayan, bunun farkına varan erkek bedeni, sahibıni testosteron arttırıcı şeylemlere yöneltir: Spor bunlardan biridir. Utah Üniversitesi'nın Eğitim Psikolojisı Bölümü'nde yapılmış bir çalışmada (Paul Bernhardt, 1998) bunun sadece sporcular değil seyirciler için de geçerti olduğu saptanmıştır. Yapılan incelemde, tuttuğu takımın kazandığı maçların izleyıcılerinin testosteron düzeylerınin % 20 yükseldiği, tuttuğu takımın kaybetmesinin de bu düzeyi % 20 düşürdüğü anlaşılmış. Demek ki maçta bağıran, çağıran, yağmurda, karda saatlerce kuyruklarda bekleyip stadyumlara dolan erkek taraftariar aslında Machester United, Galatasaray, Fenerbahçe ya da Aston Villa değil "testosteron" taraftarıdırlar. Kadınlann peşinde koşan Picasso'ların da ayılıp bayıldığı bu eylemlerin bedenlerinde yol açtığı hormon artışıdır. Onlar bu mekanizmanın, kendilerini, kuşaklar ötesine taşıımaktan başka şey düşünmeyen gaddar genlerinın kurmuş oldukları komplonun eseri olduğunu bilmeden koşar dururlar kadınlann peşinde. Pıcasso'nun kadınlarla ilişkilerini ve bu ılişkılerin sanatına yansımasını eşlerinden (ve çocukları Claude ile Paloma'nın anaları olan) François Gilot şöyle yorumlar: Pablo Picasso Her yeni aşk ile önce bir büyülenmiş olduğu evreden geçerdı, bu evrede sevdiği kadın, yumuşak renklerle, şairane bir üslupla resmedilir. Bunu kadınlann daha ciddi ve yapılarına özenle resmedildikleri ıkincı bir evre izler; ardından alaycı ve yıkıcı bir ekspresyonizmle yapılan resimleri gelir... Bu gelişmeler yeni seveni mutlandırmak, sonra da yok etmek için değil başka bir nedenle gerçekleşirdi. Ressam bir kadına aşkının başında en iyiyı arar, bu arayış onu bilmediğı bir yapıya ulaştırır, ardından da bu yapıdan kurtulup yenıden aramaya başlamak için onu yokederdı.. Demek ki Pıcasso'nun sevgililerinin tablolarına yansıyan sürekli olarak bir kadından diğerine koşmasının ana nedeni bu eylemın yanı yeni bir aşkın ona sanatını sürdürmesi için gereklı uyarıyı sağlamasıydı O genlerinın testosteron artışını sağlayıp bu nanleri kendisine yedırdiklerini bilmeden Olga'lardan Marie Therese'lere, onlardan da Françoise'lara koşardı.. Bunu kavramanın, Picasso'nun sanatını yorumlamanın otesınde, bu gerçeklere rağmen evlılıklerın kazasız belasız nasıl sürdürulebıleceğının düşünülmesine yol açması gerekir. <4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle