02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

13 HAZİRAN 1999. SAYI 690 "Ulusal Demokratik Cephe"ninbaşkanı. 13 yılını cezacvinde geçirmiş. On bir ülkeden 53 delegenin katıldığı Uluslararası Gözaltında Kayıplar Kurultayı'nın basın açıklamasi yapacağı lokale gidiyoruz. Manila'nıncaddelerindetanıdıkbir yüzünacılıçığlığıyankılanıyor. leimizburkularak bakıyoruz afişe. Afişte Emine Ocak 'la "Plaza dc Mayo" annelerinden birinin fotoğrafı. Yürekleri aynı acının aynı rengindeataraksokulmuşlarbirbirlerine. Birisi Türkiyeli, birisi Arjantinli, Filipinli kayip analarınınyaralarınamelhemçalmayagelmişlcr. Meydan okuyarak bakıyorlar, bu acıyıonlarayaşatanlara... Basın açıklaması yapılan lokalin bahçesinde İC AD'ın ycdi ayn ülkeden gelen seksiyonlarınınfilamaları,kayıplannfotoğrafları, gözaltında kaybedilenlerlc ilgili birçok dilde sloganlar, afişler, bcyaz başörtü takan delegeler, Filipinli kayıpyakınları...Beyaz başörtüde "Kay ıplara Son" yazıyor... Otantikbirmüzikeşliğinde.yerligiysiler içinde, dört erkck, dört kızdan oluşan bir grup giriyor salona. Bu bir tiyatro grubu. Oyundaycrlilerınnasılyokedildiğianlatılıyor. Ardından kayıplarla ilgili üç bölümdcn oluşan bir oyundahayorumlanıyor. Nefesimizi tutarak izliyoruz. Tiyatro grııbunun içinde ycr alan sanatçıların, kayıp çocukları olduğunu duyduğumuzda şaşkınlığımız artıyor. Gözaltında kaybedilenlerin sayısı oldukçakabarıkolanFilipinlcr'de,devlettarafından kabul edi lenlerin sayısı iki bine yakın. Yakınları gözaltında kaybedileıı insanlar, acıdan bir kültür yaratmışlar. öy lcsine duyarak ve yaşayarak sanat yapıyorlar ki unutmak veyaetkilcnmemek miimkün değil. ICADFilipinseksiyonundanMarieHilao Enrikuez, delegeleri basma tanıttıktan sonra, mikrofonulCAD basın sözcüsüAv. Renatc Hartınan'abırakıyor. Renate, gözaltında kayıp sorununun uluslararası platformlara tasınmasının getireceği kazanımlardan söz ederek, sözlerini "Birles.elim, Kazanalım" diyerekbitiriyor. "AvrupaMerkczi CumartcsiAnneleriileDayanısmaPlatformu"adına söz alan Hüsey in Gülmez" Kayıplara sahip çıkmak, yeni kayıpların yaşanmasını önlemek için mücadele etmek, insan onurunu korumanın bir gereğidir. Kayıp yakınları vc 'Cumartesi Anneleri'nin en meşru hakkı olan mücadelelerine dcvlct sürekli saldırıyor. Oysakionlarçocuklarınınnerede olduğunu bilmek istiyorlar. Bunun kadar doğal vemeşruhiçbirtalepolamaz. 'Cumarte** 13 MANILA GUNLERI. Kurultay programı içinde ikı gün ziyaretlere aynlmış. Zıyaretlerı üç koldan sürdürme kararı alıyoruz. Ben, çıftçileri ve azınlığa düşürülmüş yerlileri ziyaret grubunun içinde yer ahyorum. öteki iki gruptaki arkadaşlar da gecekonduları, göç ettirilmek ıstenen köylüleri, fabrikaları, izin verilirse cezaevlerini ziyaret edecekler. Halk otobüslerine doluşarak yola çıkıyoruz. Yolumuzun üzerinde bulunan Karapatan merkez bürosuna uğramak istiyoruz önce. İki katlı büro oldukça hareketli. ınsan hakları alanında Karapatan 73 bölge, 14 eyalette örgütlü. III. Uluslararası Kayıplar Kurultayı çalışmalarını Filipınler'de bu örgüt yürütüyor. Yol boyu gördüklerimiz Filipin halkının salkım saçak bir yoksulluk içinde yaşadığını gösteriyor. Nüfusu 15 milyona yaklaşan başkent Manila'nın sokakları, duvar dipleri, iki tahta ve birkaç teneke parçasından oluşan barakaları, aç insanların mezarlığı konumunda. Lita "Köylü Federasyonu Birlığı" yönetıcisi. "San Jose Kılıse" Papazı Alfredo Faulillo ıle birlikte bıze eşlik ediyorlar. Bizleri tarlalarda çalışan çiftçilere götürüyorlar. Nüfusun yüzde 75'ını oluşturan çiftçiler karasabanla tarım yapmaya çalışıyorlar. Bir deri bir kemikten oluşan insanlar kıpırdanıyor her tarafta. Lita, "Gördüğünüz bu insanlar açlıklarının dışında bir şey kazanmıyorlar bu çalışma karşi3inda" diyerek yutkunuyor. "Gördüğünüz bu bölge Klark bölgesidir. Çiftçiler topraksızdır. Tümü toprak ağalarına çalışıyorlar. Toprak reformu ve köylerinı korumak ıçın örgütlemeye çalışıyoruz. Köylü Federasyonu Birliği ile kooperatif çatısı altında toplamaya çahştığımız çiftçiler, açlığın yanı sıra, evlerini koruma mücadelesi de veriyorlar. Birçok çıftçinın evı, CSC tarafından yakıldı. CSC devlete bağlı sılahlı bir güçtür." Yorucu bir günden sonra o gecemizi "Papanga" köyünde her köşesı yoksulluk kokan bir çiftçinin evinde geçiriyoruz. Türkiye'de "kaybedilmekten" kıl payı kurtulmuş bir kişi de var aramızda. Ayhan Uzala... Gördüğü işkencelerin birer anısı olarak sakladığı boyun ve bel fıtığının ağrıları içinde erkenden uyuyor. Sabah yedide uykusuz bir şekılde ayaktayız. CLAA "Azınlıkları Koruma Derneği" Başkanı Rik Yuiao'yu da yanımıza alarak "AETA"ları ziyaret etmek için yola çıkıyoruz. Sayıları 120 bine kadar düşen AETA'lar Klark bölgesinde dört ayrı yerleşım alanında yaşıyorlar. Aracımız tropikal ormanların içine dalınca heyecandan yerimizde duramıyoruz. Filmlerden yabancısı olmadığımız bu olağanüstü doğa güzelliklerınin içinde, sarsıla sarsıla ılerlerken Papaz Faurillo gülerek şunları söylüyor: "Sizler bu saatten sonra yabancı yatırımcılarsınız, koye varana kadar üç ayrı arama noktasından geçeceğiz. Yabancıların bu bölgeye girmeleri yasak olduğundan, yabancı yatırımcılar olmak zorundasınız." Üç ayrı arama noktasından yabancı yatırımcılar olarak, biraz da papazın bölgedeki saygınlığından dolayı kazasız belasız geçiyoruz.Köy halkının anlamsız bakışları altında arabadan inıyoruz. Çocuklar uzağımızda durmaya özen göstererek ılgiyle ızlıyor bizleri. Rik, Tagalokca bir şeyler söylüyor. Bir köylü yukarı gelin diye işaret ediyor. Bir çocuğu sevmeye kalkıyoruz dehşet içinde ağlamaya başlıyor. Rik "sızı Amerikalı sanarak korktu" diyor. Köy olağanüstü doğa güzelliklerınin içinde bir tepeye kurulmuş "Bahaya" dedıklerı evler, hasır, kamış ve tahtadan oluşuyor. Sadece bir bannak. Üstlerinde uyudukları sıra şeklinde tahtadan başka hiçbir şey yok Teknolojiyi hatırlatan bir telsız cızırtısı şaşırtıyor bizleri. Konuğu olduğumuz köylü Bert Lanse 57 hanelık bu köyün sorumlusu olduğu ıçın, devletin bu aleti kendisine verdiğini söylüyor. Bert Lanse gözlerinden ateşler saçarak anlatıyor: "AETA'lar Filipınlerin ilk yerlileridir. Halkımızı önce Ispanyollar sonra da Amerikalılar yok ettiler. Subzone bölgesinden silah zoruyla kovulduk. 19701980'li yıllarda Amerikalılar yaşadığımız yerlerı bombaladılar, sonra da kaza oldu dediler. Topraklarımıza patlamamış bombalar bıraktılar. Amerikalılar'ın ve devletin gözünde biz birer kara domuzuz. Bizi bu böigede en ilkel şartlarda yaşamaya zorlayarak, turistik malzeme haline getiriyorlar. Turistler bizi görmek için CSC'ye para ödüyor. Şimdi de buradan kovmak istiyorlar. Hasır ve kamışın dışında, kendımize, çamurdan olsun ev yapamıyoruz. Açlıkla karşı karşıyayız. Diktiğimlz Mango ağaçlannı sorumlusu. Omuzunda av İçin taşıdığı sılah kendi imalatları. "Bize silahlı mücadeleden başka çare bırakmadılar" diyor kalkıp giderken... Rik, başka silahları da olduğunu söyleyerek bir yerlerden okla yay çıkarıp getlriyor. "Günde bir öğün bile yemek yiyemiyor çocuklanmız" diyor. "Çoğunun okuma yazması yok. Atalarımızın mezarlarının bulunduğu topraklarımızı bizden almak, bizi kökümüzden çıkararak kurutmak istiyorlar". Yemek saati ağır havayı biraz dağıtıyor. Boğazımızda oluşan yumrularla, giderken aldığımız balık ve pirinçten oluşan mönümüzü muz yaprağının üzerinde hep birlikte elle yiyoruz, çünkü ne çatal var ne de kaşık. Kadınların hiç konuşmadığı dikkatımizı çekiyor. Kadınları dövüp dövmediklerini Çiftçilikle uğraşanlar hep topraksız. Tümü toprak ağalarına çalışıyorlar. Manila'da insanlar aclık smırmda ölümle kolkolayaşıyoHar. CSC'ler kesiyorlar. İki bin Pezos değerındeki pazara ürün götürmeye kalksak, güvenlik noktalarına 1500 Pezos ödemek zorundayız. Her güvenlik noktası ayrı para alıyor. CSC denilen paramiliter guçler, bizleri düz saçlı, kıvırcık saçlı diye ikiyeayırmışlar..." Silahlı mücadeleden başka çare yok... Tam o sırada bir helikopter çpk alçaktan uçarak köye yaklaşıyor. Çocuklar tepkili bir şekilde ellerini yukarı doğru kaldırarak kaçışıyorlar. Helikopter'in içindeki kadın yanındaki insanla el kol hareketı yaparak konuşuyor. Rik "Sakobıya" diyor "CSC Başkanının sağ kolu bizim topraklarımızı istiyor. Onun için sık sık uçar köyümüzün üstünden." Manbel Manıkaya başka bir köyün soruyoruz. Rik, "Bizde kadın değerlidir. Kadınını döven erkek kadının ailesıne ceza vermek zorundadır, biraz da onun için dövemeyiz" diyor. Cennetin içindeki bu cehennemden, içimizdekı ınsanlık adına bir şeylerı daha yitirerek ayrılıyoruz. Gece yarısından sonra varabılıyoruz pansiyona. En son gelen bizim grup. öteki gruptaki arkadaşlar da dehşet içinde dönmüşler. Bütün umutları, sevınçleri, düşünme yeteneklerı emilip kabuga dönüştürülen insanlar, kediler, köpekler, farelerle birlikte bir çöp dağının içinde, çöple beslenerek açlığa ve ölüme terk edilmişler. Başkent Manila'nın sadece bir semtınde 60 bın ınsan böyle yaşıyor. İnsanlar aç aç ölüyorlar... ^ Emine Ocak 'u ı>ezi için pasaport verilmedL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle