22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

29MART 1W8. SAYI627 kadınlarında olduğu kadar güçlübiçimdeanlatamamıştır bunu. Sonra sözünüettiğimsimetri; yansıyan/yansıtan ya da yaratan/yaratılan ilişkisi. Hem ınistik hem de çok dünyevi olan bugulu gerçeklik. llahi bir simetri ve bu simetri içinde scssizliğin birplastik element oluşu. Bekleyiij kadar arayiijin da birefsanekatına çıkanlması, sabrın ve aşkınlığın yüceltilmesi ve nihayet acının yüceltilmesi. Bunlarınresimsahnesine taşınmış yada taşınmamışboyutlan. Bunlarresmimi, yaşamımı etkileyenşeyler. Öte yandan Batı'da çok bulundum. Kuijkusuzkazancım oldu o yıllar. Bir yöntcm kazandım; araştırıcı, analitik çözümleyici birdisiplin kazandım. Doğu/Batı bizim için, kazanılmasında mücadele verilmesi gereken değerler değil, sadece açik ve içten olmamızı gerektiren şeyler. Çünkü ikisinin de içindeyiz, üzerindeyiz. Batılı olarak eksiğimiz, kendimizi ifadeetmekteki tutukluğumuz, risk alamamamız, "Sanatçının hem azalıp hem çoğaldtğının resmidir araştırmaeksikliğimiz; Doğulu olarak da kendimizi tanımamamız. Benimkişiliğimdede, sanatımda da bir tarafolma durumu yok. Bu nedenle resmirndc Dogu'nun ve Batı'nın birsınırıyok. Bu sergiye egcmen anlatım tonu irnnik. Ba/en saf, ba/en de kara, yoğun bir mi/.alı havası var. En genel anlaıtıda mi/ahın sizin yaratım sürecini/.deki yeri nedir? Mizahın resimlerimde her zaman büyük bir yeri oldu. Ancak içerdiği ton ve sahieiliği nedeniyle çokça gözden kaçtı. Benzekânınensaydam tonunun ironi olduğtınudüşünüyorum. Anonim gülmece kalıpları beni ilgilcndirmiyor. Kesmimin kendi tonunda bir mizahistiyorum.Buda çokça kara mizah oluyor. "Suret" sergisi daha degişik tonlarda "Sanattn sanatçının gerçek yüzü olduğunun resmidir" mizah içeriyor. Orneğin JeanCjanet'ninoyunununafi^iiçindü^ündüğüm lik ilişkisi içinde biçımlcndirdiın: Silinmis, narıniçindençikarılankanlıbıçak bir mizah yüzleribedenselbit eyleminparçası halinc içeriyoı bence. Bence mizah resmin yüzeyigetirerekbirdirençalanıoluşturmayaçalış,ne yapışıp onu dondurmamah, aksine ilgitım.Onlarbu"çağdas,"bilinçhalinigelenemizi resmin diğer katlarına ileten bir deviğinyüzlerindekalmışsolgunluğuylayaijadınimsağlamalı. lar. Çoğu kez yüzlerine yapıştırılmış sisi de Tuvallerdeki ana i/lcklerden "yolcusöküpatarak bcdcn ve ruh çıplaklığıyla bir lıık"u, sanatın ve sanatçının yolculuğunu satlık haliyleınasat kahramam oldular. Buııasıl yorumluyorsunuz? radayinebir"yerincgeçme"eylemi vardır. Resimlerim yalay bir düşünscl düzlem Bu yüzü açına eylcmini bir masal kişisi yeriüzcrinekuruludur. Bunabirsüreç.biryol şcııe sanatçı üstlenir. Insanlann cn kcyiflc ürctması diyebiliriz. Benim için çok genel bir tikleri şeyleryasaklardır. Kendi yasaklarımıbenzetmeyle yaşam gibi sanat da bir yolcuzı ürctirdururuz. Sonra dabaşkalarını yaşaluk halidir. Yolculuk beni yalniz görscl bir dığımız sonuçlara ncden olarak gösteririz. şcma olarak değil beni, bir yer vc durum dc"Suret"bireyleşememesıkıntılarınınyüze ğiştirmceylemi,ileriyeatılan bir enerji olavurangölgesini tartıştyor. Surcttu vallcrin içerigine dönersek Do rak da ilgilcndiriyor. Bir de "arayıs," kavraııııyla birebir ilişkisi nedeniyle. Birözneyi ğııya ö/.gü kiıni i/leklerin agırlığı hissediaramak.birfikri uramak.birmckânı aramak. liyor; Bekleyiş.,hiikışımlılık, yolculuk, çiResme dramatik boyul ka/aııdıran bir şey. lcgibi. SanatınızdaDoğu'ylaBatrnınsıArayışın bir tııtkuya dönüşmcsi, aranılanın nırlarını biıeçizcr misiniz? unutuluparayışınkendınebağlanmahali. Bu Dogu'nun plastik ifadesindeki siikunct benim sanat anlayıijimıntanımı gibi bir^ey. beni büyülüyor. Örncğin bcklcmehali; penBu yolculuk nasıl sonuçlamr? Herhaldekencerclerdc feslcğenlcrin yanıbaşmdagördüdinevararak. Amaartıkoradabizi bekleyen ğümüzodalgmkadınlar. Hâlâ,inatla,olamayacak bir ş,ey i beklerler, ama bu bır Doğu ş,e birba^kaben vardır... Kendinianlayanpek çok şeyianlar, çünkü "bir insandaınsanlığın masındakcndinibulmuşgenelbiı "insanlık bütüıı halleri half'dirde. Vc hiçbir Doğulu, Verıneeı'in 13 PAZARIN PENCERESİNDEN Ankara'da bir Keşanlı Ali SELÇUK EREZ Mertlik Belası şarkısı bunu anlatır: Ne gelmişse başımıza Mertlik belası kardaş.. Mertlikten söver insan Mertlikten atar tutar Mertlikten eder ataş... llk adımı atmak bizden Ama gerisi bizden çıkar Laf büyükelçı değil ki Beğenmeyince tut geri çağır.. Keşanlı Ali'yi Türk tiyatrosunun başeseri yapan, onun toplumumuzda geçerliliğini yitirmemesidir: Sadece gecekondularımızda mı? Başbakan, geçen hafta partisinın grubunda Anayasa Mahkemesı'nın bunca kararı yürürlükteyken YÖK'ün türbanı yasaklama kararının Anayasa'ya aykırı olduğunu ileri sürerek, "Irticayla mücadele görevi benim hükümetimindir. Ben bu mücadele için kimseyi görevlendirmedim.. Asker kendi işiyle uğraşsın.. 27 Mart'taki Milli Güvenlik Kurulu toplantısını 28 Şubat'takine benzer bir hava içinde takdim etmek isteyenlerin beklentileri boşuna çıkacak. Ben muhtıra yemiş başbakan durumuna düşmem.. 27 Mart'ta bir dayatma olacaksa ben dayatırım!" dedi ve bu G ülriz Sururi, Akatlar Kültür Merkezi'nde yaşamından bazı kesitleri sahneliyor: "Söyleyeceklerim var"ı izlediğinizde Türk tiyatrosunun serpilip geliştiği yılların ilginç, değişik ve hoş bir şekılde anımsatıldığına tanık oluyorsunuz. Bu oyunda onaltı şarkı söylüyor Gülriz; üçü, Haldun Taner'in 'Keşanlı Ali Destanı'ndan... Bu oyun ilkönce Gülriz Sururi Engin Cezzar Topluluğu sahnelemişti. Gülriz, "Kıldan Ince, Kılıçtan Keskin" başlığıyla yayımlanmış anılarında, "Keşanlı Ali Destanı, tiyatromuzun kaderini değiştirdi.." diyordu,"Oyunu kapalı gişe oynadık... Tiyatro karaborsası Keşanlı ile başladı Türkiye'de basının bugüne kadar en çok değindiği tiyatro olayı Keşanlı Ali oldu.." Neden? Bunu 'Theater Heute'de Friedrich Hummel şöyle açıklamıştı: "..Tuluat, çadır tiyatrosu gibi sıcak halk formlarının keskin çizgili tiplerini hatırlatan karakterteri ve her replikte ışıldayan ince mizahı ile işlediği bir oyun. Teması, bir efsanenin balonunun delinmesidir!" Oyunun, tiyatro sanatı açısından taşıdığı değer yanında, bu niteliği ile Türkiye varoldukça her sahnelendiğınde zevk ve ibretle izleneceği kuşkusuzdur. Oyunda ne olur, ne biter? Sineklidağ gecekondu semtindeyiz; muhtar seçimi vardır: Çamur Şevket adlı bir kabadayıyı öldürdüğü sanıldığından hapiste yatmış bu ara hapishane müdürünü de dövmüş olan Keşanlı Ali, aftan yararlanıp çıkar.. ve aday olur.. Taraftarlan propagandasını yaparlar:" Ali hakkında ne konuşayım. Aha tarıh konuşmuş onun hakkında. Destanı var işte ortada, hep ezber biliyoruz çok şükür." Kazanır, koro da "Artık bır şefimız varher belayı o savar!" şarkısını söyler. Uzun surmez, sevgilisi Zilha ile konuşmalarından aslında Çamur Şevket'i vuranın Ali olmadığını, ama onun bu cinayeti üstlenerek şöhrete kavuştuğunu anlarız. Ali, işlemediği cinayetleri, dövmediği müdürlerı hatırlatıp şişinedursun, Zilha, onun kamuoyunun inandığı gibi eşsiz bir lider değil aslında kof bir kahraman olduğunu bilir ve kafası kızınca açıklar: Ali tarafından tokatlandığında, "Höst ulan ayı, höst" der. Sonra Ali'nin bir nevı koalisyon yaptığı, iktidarını paylaştığı bir arkadaşı Izmarit ile Dervış'in huzurunda karşılıklı atışırken on paralık eder onu: Çirkefe düşmüş yaban armudu.. Anandır oropsunun oğlu.. Veledi zina, kubur faresi.. Yüzüme sudan çıkmış kurbağa gibi bakma, korkutamazsın beni. Ha ne dedin? Ha denmez, efendim denir. Kurşuncu Hasibe'nın Sıdiklı Ali'si.. Zilha, sonra sosyetik bır tıple evlenmesine ramak kala kaçar Ali'ye döner: "Ne demişler", der, "Debbağ sevdiği deriyi yerden yere çalarmış! Bu gadan da sana us bahası olsun. Ama ben de çektim hayvan!" Nihayet Çamur Şevketi asıl vuran Manyak Caler çıkar gelir ve Ali'nin kapısına dayanır: Çık ulan veledi zına. Benim cinayretimin üstüne oturup dünyayı sındırmışsin. Gel bakalım çık ortaya da Çamur'u kim öldürmüş millet öğrensin. Ali rezil olmuştur.. Çamur Şevket, orada toplanan kalabalığa dönerek, "Anasına sövduk çıkmadı. Nişanlısına döşendik tınmadı. Can kurban olsun böyle efeye be. Ulan ipi kırık kabız mı oldun korkudan, niye çıkmıyorsun (Havaya bir el ateş eder) Çık ulan erkeksen.." diye ıpliğinı pazara çıkarır. Sonunda ne olur? Ali korka korka çıkar ve Cafer ile kapışırlar.. Bu vuruşmada sonunda Cafer'i öldürdüğünden kelepçelenır, kodesı boylar yeniden.. Mert görunme uğruna niçin yalanlar söylemış, şuna buna sataşmış, yaşamını nıçın berbat etmıştır Keşanlı! G. Sururi ve E. Cezzar Keşanlı Ali'de... konudaki korkusuz, pervasız çıkışı nedeniyle önce partisinin milletvekılleri sonra da gerici basın tarafından alkışlandıktan birkaç gün sonra Türk Silahlı Kuvvetleri'nden gelen ve "Makamı, konumu ve görevi ne olursa olsun, hiç kimse kişisel menfaatlerı ve siyasi ıhtirası uğruna TSK'yi yasal görevi olan ülke güvenliğine yönelik ve irticai gelişmelere karşı mücadele azminden vazgeçirecek, zayıflatacak, tereddüde düşürecek.. hıçbir tavır, tutum, beyan ve telkınlerde bulunamaz." cümlesini içeren muhtırayı okuyunca ne yaptı? Bunu demokratik bir tavır olarak niteledı ve ordu ile bu konularda aynı fikirde olduğunu açıklayıvermedı mi? Keşanlı Ali ile, bugünlerde olup bıtenlerin benzerlikleri ve farklılıklarının boyutları 27 Mart'a varmadan ve onu birkaç gün aşmadan kesinlik kazanmaz.. Aktüel kriz elbette bir şekilde bıter... Sonra ne olur? Onu da Orhan Veli anlatmış: "Bakakalırım gıden gemının ardından Atamam kendimi denize; dünya güzel Serde erkeklik var; ağlayamam!" Gecekondularda belki kaçınılmaz ama bu gıbı olayların Ankara'nın mutena semtlerinde tekrarlanmamaları için ne yapmalı? Nasreddin Hoca'yı, sonra şışıp patlayan kurbağa, Aslan Kral hikâyelerinı kös dinlemış çocuklara hıç olmazsa büyüyünce Haldun Taner'in oyunlarını, Orhan Velı'nın şıırlerini okutup belletmelıyız!^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle