Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 ayak uydurur." I ler türkü bir ncdenden ortaya çıkar afna biröyküsüolmayabilirdiyeekliyor:"Bazıları halay türküsüdür. Sadeceoritmi,tcmpoyu yakalamak için okunur. Ama bazıtürkülerin gcrçek öyküleri vardır. Yaşanmıştır." Sümer Ezgü, türküleri herkesyorumlayabiliramamutlakadoğrusu,güzeliayaktakalır diyor. "Bugün Türkiye'dc cğitim düzeyi daha yukarılara çıktı. Dolayısıyla insanlar daha iyi seylerbekliyorlar. Gençlerçok seçici oldu. Ve türküleri daha seçerek dinliyorlar. Bu aşamada sanatçının da işi zorlaşıyor. Sorumluluğu artıyor, daha seçici oltnası, daha iy i okuması gerekiyor." CUMHURİYET DERGİ Erdal Erzincan Erdal Erzincan: Türkü toplumun \ısidiı, herkes türküde kendinden birşeyler bulur. YILDIZ Erdal Erzincan son kasetındeki türkülerden 'Yıldız'ın öyküsünü anlatıyor. "Sıvas ilinden bir kervancı Halep'ten mal getirir. Tam üç yıldır kervancılar yurtlarından, baba ocaklarından ayrı düşmüşlerdir. Kiminın yolunu anası, babası, kimininkini sevgıhsı gözlüyor. Içlerinden en genci kara yağız, uzun bir delikanlı... Adı Veysel. Halep'ten aylarca yol aldıktan sonra, karlı fırtınalı bir kış günü Sıvas'la Kayseri arasında bir hana kendilerini zor atarlar. Sıvas'a çok yaklaşmışlardır. Akşam olur yatarlar. Ama hiçbirini uyku tutmaz. Bir an önce sevdiklerine kavuşmak isterler. Veysel'in nişanlısı, gözünün önünde... Ikide bir yatağından kalkıp, gün ışıdı mı diye bakar. Gece geçit vermez. Kar, fırtına... Gün ışımadan önce, doğuda, tam günün doğacağı yerde bir yıldız görünüyor. O yıldız görününce yola çıkılır. Sabah yıldızıdır o. Ama sabah yıldızı bir gözükse... Veysel, doğuda kocaman, yalp yalp ışıyan bir yıldız görüyor. Delicesine bağırıyor. "Sarı yıldız... Mavi yıldız..." Telaşla kervan yükleniyor. Kar bir taraftan savuruyor. Kervancılar sevinçle yola düşerler. Veysel, kervanlardan belki beş yüz metre lleride... Bir hayli yol alırlar. Sarı yıldız çoktan kaybolmalı, gün doğmalıydı. Ama sarı yıldız bir türlü kaybolmuyor. Hiçbirinin aklına bu yıldızın tan yıldızı olacağı gelmiyor. Eski kervancılar olayı seziyor. 'Dönelim' diyorlar. Kervancıbaşı da genç. Veysel'in yüreğinde aşk... Yola devam ediyorlar, bugün 'Kervankıran' denilen yere geldiklerinde bir tipidir bastınyor. Kervan kara gömülüyor. Sonrasında bahar gelıyor, oradan geçen ilk yolcu, kara toprağın üstünde bütün kervanı üst üste yığılmış buluyor. Veysel, onlardan beş yüz metre ileride... Hepsini bulundukları yere gömüyorlar. Bundan sonra, o yere Kervankıran, o yıldıza da 'Kervankıran Yıldızı' diyorlar. Veysel'in topluluktan ayrılmış mezarı, daha ileri dogru uçar gibidir." • r^Bir yıldız doğdu, nur ile Alemi yaktı nar ile Küsülüyem ben yar ile Niye doğdun sarı yıldız, mavı yıldız » aman, aman evler yıkan yıldız • » Evler yıkan, beller büken, Kanım döken kervan kıran Dön, dön yare doğru dön ^ p+ Türküleri de çok etkiliyoronu. "Biryerden duyarak okumak ayrı, o türkünün bizzat yakıldığıtoprakları,yaşantıyıgörerekokumak çok farklı.Helc bir dc öyküsünü biliyorsanız, daha fazla sahip çıkıyorsunuz. Türküleri scçerken gerek melodik yapısına gcrekse sözlcrin uyumlu olmasına dikkat ediyorum. Dahaifadcli biranlatımı tcrcihediyorum. Folklorikleşme sürecini tamamlamış, oturmuş formları tercih ediyorum." Türkübiröyküdür.Anadolu'nunklasiklferidir diyor. "Türküler samimidir, yaşamın gerçekleridir. Anadolu insanının doğal duygusu.düşüncesi veyaşantısıdır. Sevincidir, kederidir, yazgısıdır. Tiirkülerde işlencn duygularayrtıdır. Aşk, eskiden deyaşanıyormuş bugün deyaşanıyor. lnsanlar bir zaman çeşmebaşındaaşıkoluyorlarmış, bugün aşkıdahadeğişikyaşıyorlar. Onuniçintürküler dinamiktir, daima gelişir ve yaşantıya Türkülerinöykülerinindoğrudanbirolaya bağlanamayacağını düşünüyor Erdal Erzincan. "Türküler clbctte bir öykü üzerine yakılmıştır. Öykü kavramı belli şeylerde varsadaartıkgenelleşmiştir. Yaşayan türküler, öyküleri toplumsallaştığı için yaşar. Toplumun ortakduyguları, beğenileri.algılanolmazsa onun uzun süre yaşama şansı da yoktur. Örneğin, benim okuduğum Töre türküsü. Töre yaşanmış. birtürküdür. Anadolu'da biri öldüğünde kansı, küçük kardeşine verilir. Kişi buna karşı gelemez, alınyazısıdır, kabullenir. Anadolu'da birçok insan bu olayı yaşamıştır, bugün de yaşamaktadır." Genelde toplumsal mesajlar veren türküleri tercih cdiyor. O da, öyküsünü bildiği türküyü daha yaşayarak, hissederek okuduğuna inanıyor. Erdal Erzincan, halk müziğinm hiçbir zaman bitmeyeceğini düşünenlerden. Zaman zaman durağan döneme girilmesinin scbebini sunulma ile ilgili yanlışlara bağlıyor. "Batı tekniğini ayncn halk müziğine oturtmak yerine, Batı 'yı örnek alarak yeni birteknik yaratmalıyız. Bağlamaçokseslibirenstriiman, bundan yola çıkarak kendi armonimizi ve şan tekniğimizi yaratmalıyız. Işte bunları yapmadığımız için dönem dönem tıkanıkTolga Sağ: Eskiden gençler türkü dinledikkrini söylemezdi. lıklaryaşıyoruz." olmadığıdüşüncesinde."Benhalkmüziğini TolgaSağ evrenselleştireceğim diye yabancı enstrümanları kattığımda, bağlamamı o müzik Türküler genelolarak,yaşanmış bir olaydı r ki, o duyguyu yakalamış. tır diyor genç ne içindesadceebirenstrümanolarakkullanıyorsamyanlışyaparım. Amabağlamaylaçasilden Tolga Sağ. "Türkü yaşanarak yakılır. lıp söyleyip, yakışan yerlerde bağlamaya, o Yaşamadığın, hissetmediğin müziği çıkarenstrümanlarla destek verebiliyorsak halk man zor. Sonuçta her türkünün bir öyküsü müziği bclkibiraz daha gelişir. Gitarkullanvar. Aşkı hissetmiştiraşkı anlatmıştır, gurbeti yaşamıştır, türküde gurbcti işlemiştir. Tür dığımda bağlamayı bozuyorsam gitar kulkü toplumun sesidir. Herkes türküde kcndin lanmam."^ Oysa kocası, Zeynep'in bu özlemme pek aldınş etmez. Eski sevgisi de pek kalmadığından onu hor görmeye, eziyet etmeye başlar. Bu özlem Zeynep'i yataklara düşürür. Gün geçtikçe hastalığı artar. Başka çare kalmadığını anlayan, Zeynep'in kocası anasına babasına haber vermeye gider. Anası babası köye gelir, Zeynep'i yatakta bulurlar. Zeynep perişan bir halde, türküsünü mırıldanmaktadır. Türküsünü annesine babasına da söylemeye başlar. Zeynep hasretini gıderir; ama geç kalınmıştır. ö l ü m kapıdadırv Işte o gün bugündür bu türkü ayrılığın türküsü olur. •, Yüksek yüksek tepelere ev kuımasınlar """"* Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler Annesinin bir tanesini hor görmesinler Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim Hem annemi hem babamı ben köyümü özledim ^ • İtMtamJ den bir şeyler bulur. Araştırınca mutlaka hepsindc bir öykü yakalarsınız."' Türkünün melodisi,şiiri,anlattıgıkonuyu çokönemsiyor. Şiirlcmüzikbütünlüksağlıyorsa o zaman söylüyor. Seçerken sesine uygun olmasına da dikkat ediyor. "Ama iyi okuyamıyorsamsöylemem." diyor. Bu ülkede yaşayan insanlann büyük çoğunlugunun içindc halk müziği sevgisinin mevcutolduğuna inanıyor TolgaSağ. "Halk müziğinde herkes kendinden bir seyler buluyor. Kederlerini.sevinçlerini tiirkülerde anlatıyorlar. Sonuçtabu kendi kültürümüz. Bizim hissettiklerimiz, burada yatanlar. Kimsenin çok ayrı düşünebileceğini sanmıyorum. Halk müziğinde hedefgençlerolmalı. \lalkmüziğidinlcyicisini 15yaslaradüşürmek istiyoruz. Eskiden gençlcr, türkü dinlediklerini söylemiyorlardı. Halk müziği köylü müziği olaraknitelendiriliyordu. Ama bugün popçular da kasetlerinde bir iki tane halk müziği parçası okuyor, ne kadar itmeye çalıştılarsadakopamadılarsonuçta." Tolga Sağ halk müziğini geliştireceğiz diye türkünün özünü bozmaya kımsenin hakkı YUKSEK YUKSEK TEPELERE. Çok ekilendiği bir türkünün öyküsünü Tolga Sağ şöyle anlatıyor. "Çok eskiden köyün birinde Zeynep isimli çok güzel bir kız yaşıyor. On altısına yeni bastığında Zeynep'i köylerindekl bir düğünde aşırı (yabancı) köylerden gelen Ali isimli bir genç görür. Ali, Zeynep'i beğenir ve istetir. Zeynep'i Ali'ye verirler. Ali, Zeynep'i alıp aşırı köyüne götürür. Zeynep'in gelin gittiği köy ile kendi köyü arası üç gün üç gecp çeker. Bu kadar uzak olduğundan Zeynep, anasını, babasım ve kardeşlerini tam yedi yıl göremez. Bu özlem, Zeynep'in yüreğinde her gün biraz daha büyüyerek inanılmaz bir hal alır. Köyün yüksek bir tepesinde bulunan evinin bahçesine çıkarak kendi köyüne doğru dönüp için için kendi yaktığı türküyü mırıldanır ve gözleri uzaklarda sıla özlemini gidermeye çalışır. .,'.'j\ ,.'