Katalog

CUMHURtYET DERGt BAŞKENT GUNLERİ Hava "artık uçmayın" mesajını verene kadar onlar bulutlann arasında. Kadını erkeği, genci yaşlısı son iki yıldır göklerde yapılan bir sporun peşinde... Rengarenk paraşütlerin eteğinde heyecan anyorlar. Eğitim aşamasının çok kısa ve kolay olduğunu söylüyorlar. Vazgeçmek mi, asla diyorlar... Şemsiyeli konser M konferanslar düzenliyor. Atila Eralp'i ayrıca kutlar, "Türklye ve Avrupa" kitabını okumanızı dilerim. Klml kişiler Avrupa aziran akşamını yaşamak çok hoş. Birliği'nden çok söz ediyor ama o sözler CSO'nun konseri var ODTÜ haylı havada doğrusu. Bilimin ışığıyla stadyumunda. Kalbim çarparak toprağa basabilirler! Bilim dalındaki bulutları izliyorum. Konser olacak mı, dostlarımla söyleşiriz kimi zaman. Ders ertelenecek mi? Olacak, olacak, diyor vermek, öğrenci yetiştirmek, saygın birhoca ODTÜ'lüler. Yağmur'un dineceğini umut olarak anılmak çok güzel ama, bilimsel ediyorlar belki. Yağmura karşı başladı araştırmaya, dünyaya açılmaya, yayın konser. Stadyumu dolduran binlerce kişi de yapmaya da vakit bulmak gerekiyor. Yoksa ilıklerine kadar ıslanarak izledi ilk bölümü. üniversite niteliğine ulaşılmıyor. öte yandan Isveç Büyükelçisı Sahlin ve eşi oturuyor üniversite öğrenimi de diplomanın ötesinde önümde, bir orkestraya bakıyorlar, bir de bir olay, bir yaşam biçimi değil mi? kalabalığa. Stadyum konseri yarıda kaldı ama CSO Masalsı bir akşam denebilir. Çifte gökkuşağı salonunda bir konser belleklerde sürüyor gördünüz mü hiç, biri ötekine dolanıyor, hâlâ. Yeni kurulan Gordion Oda Orkestrası ıslak maviliğl kucaklıyor, renk renk eşlığinde küçük bir piyanistin, Ayşe Deniz şemslyeler de başka bir gökkuşağı Gökçin'in konseri bu. Bach'ın oluşturuyor. O renk renk şemsiyeler konçertosunu çaldı, minik ellerı gözümde, sahnede açıldı sonra, çalgıcıları değil, tınısı kulağımda, annesinin coşkusu da çalgıları, notaları korumak ıçin... Pekln yüreğimde hâlâ. Bu küçük kızı daha önce de Kırgız yağmur altında söyledi şarkılarını. dinledim, Kavaklıdere Rotary Kulübu'nün Islak Akdeniz şarkıları dinlemek çok hoş girişimiyle düzenlenen bir yarışmada. Müzık ama çalgıların ıslanmasını göze alamadılar, dalında küçük yıldızlar parladı, ama onarımı büyük sorun. Konser sona erdı. yeteneklerini geliştirmek olanağını buldular Yeşil alanda yürüdüm bir süre, hayli mı bilmem. Destek olmazsa girişimler duraklıyor bir yerde. Sanırım daha iyi örgütlenmek gerekiyor. Parasal olanaklar yetersiz olabilir ama evrensel müzik dalında bir yıldız parlatmak için küçük özveriler, katkılarla bir göl oluşmasına yol açabilir insan. Küçük bir kızın ya da bir delikanlının yıldızını parlatabilir. Küçük piyanist, Aranların öğrencisi, Elif ve Bedii Aran'ın müzik merkezinde eğitiliyor, konser kalabalığında onları göremedım. Kutlamak olanağını da bulamadım, ama Gordion Oda Orkestrası'nı oluşturan, çalıştıran Tahir Sümer'in coşkusunu ıçten paylaştım. Gordion Oda Orkestrası güzel bir olay. Başkentliler sevgıyle, umutla selamladı yeni orkestrayı. Elbet Ankara Oda Orkestrası'nı da anımsayarak. O bir masaldı ama bir varmış, bir yokmuş demeyi içıne sindlremiyor insan! Ancak variığını güzel kanıtlayan İnci Kurşunlu: Devlet konservatuvarmda ilk profesör. MÜŞERREF HEKİMOĞLU Kartallar güzel uçar. S raşütlerte uçmuşlar. "Hiçbirtehlikesi yoktu" diyor. Ve ekliyor, Türk Hava Kurumu'nun paraşütleriatlaratlamazaçılıyor. Sonra 1 yıl bekleyip, paraşüt tckamül kurslanna katılabahın erken saatlcrinde çıkıyormış. Tekamül kursu, THK'nin başlangıç cğilar yola. Tek endişeleri uygun rüztimini ilerleten bir çalışma. gâr bulamamak. Çünkü rüzgâr Bugün bu kurslara katılmak isteyenler de uçuşta her şey. Onlar her hafta sogiriş olarak 500 bin ile 1 milyonarasıbirbanu Abant'ta toplanıyorlar. Ve uçuyorlar. ğıştabulunuyorlar. Kamplarda, yeme, içme, Havacılığa gönül verenlerden biri olan yatma Türk Hava Kurumu tarafından karşıTürkan Şahinbaşkan yol boyuncahikâycsini lanıyor. Yani eşofmanınızı alıp gidiyorsuanlatıyor. "Havacılığa ilgim, küçüklükten. nuz, üzerinizdeki her şeyi Türk Hava KuruHer çocukta olduğu gibi bende de uzay memu sağlıyor, montunuzu, botunuzu bile verirakıvardı.hepuçmakisterdim.Zamanlabu yor. isteğiminimkânsızolduğunuanladım.Taki Türkan, tekamül eğitimini bclindeki bir paraşütle tanışıncaya kadar." rahatsızlıknedeniylcbırakmış. KısabiraraI988'de Türk Hava Kurumu'nunbaşlandan sonra, 'yelken kanat' eğitimiyle tekrar gıç kurslarına katılmış. 3 gün eğitim alıp 4 başlamış. 1993 yılında kendi yelken kanadıgün kendileri çalışmış. Bir haftalık bir kurs topu topu. Başlangıç cğitiminde, askeri pa mıalmış. Sonra da yamaç paraşütünü... Yelken kanadın yamaç paraşütünden daha zevkli olduğunu söylüyor. "Yelken kanatta daha hızlısınız. Yatay uçuş yapabiliyorsunuz, kuşlargibi. Ama yamaç paraşütü, yelken kanada göre çok daha pratik. Yelken kanadın ağırlığı 30 kiloya yaklaşıyor, onu taşımak çok zor. Ayrıca uçuş alanı da sınırlı. Yamaç paraşütü isc en fazla 1015 kilogram. Bu paraşütle küçük tepelerden bile rahatçauçabiliyorsunuz." Bu arada, yelken kanatla uçarken başından geçen bir olayı da anlatmadan edemiyor: " 1993 yılında ilk yelken kanadımı aldığımda uçuşumu geliştirmek için THK'ye gitmiştim. O gün havada yelken rüzgârı vardı. Yelken rüzgârı, escn rüzgârın dağlara çarpıp y üksclerek tekrar geri gelmesi. Yani basamak basamak yükselmesi. Bu rüzgârı kullanarak çok yükselmek mümkün. Bcndebuşekildeyükseliyordum. Aniden benden 78 mctrc ilcrdc bir kartal gördüm. Bir kartalla uçuyordum, bu muazzam bir duygu. Yelken kanat açıkken uzunluğu 10 mctredir, bir kanat boyu 5 metre. Kartal da kanatın 2 metre ötesindcydı. Yavaş yavaş kartal ın üzerinc doğru gitmeye Kimi gençler uilelerinden gizüyor uçtuklaruıı... YAZI VE FOTOĞRAFLAR: ÇAĞLA SORGIJN ıslandım, sonra da ateşlendım ama güzel bir olaya tanık oldum. Keşke hep bırlikte ıslansak, haziran yağmurunda yıkanarak arınsak diye özlem duydum. Derken, genç öğrencılerden bir sözcük çaktı şimşek türü: Hava iyice Şevkileşti, diyorlar! ODTÜ'nün kuruluş yıllarını anımsıyorum, Kemal Kurdaş'ı, çıplak tepeleri yeşerten çabaları, yalnız tepeler değil bilim dalları da güzel yeşeriyor. ODTÜ giderek kök salıyor bilim yaşamına. Rektör Sevük, yardımcıları, öğretim üyelerl, öğrenciler arasında sıcak diyalog var. Araştırmalar, projeler, yayınlar, ayrıca kültür etkinlikleri, basket, futbol maçları, konserler, şenlikler... Keşke genç olsaydım, ben de burada okurdum, diye özlem duydum ama ben de çok güzel bir fakültede başladım yüksek öğrenime. Alın duvarında Atatürk'ün sözlerini okudum her sabah. Yağmur altında CHP eski Trabzon Milletvekılı Ertöz Vahit Suiçmez ile yanyana oturuyoruz, öğrenci derneği başkanları, rektör yardımcıları, öğretim üyeieriyle eski yenı tüm ODTÜ'lüler burada. Suiçmez danışma kurulundan bahsediyor, bir başkası yenı yapılan kültur merkezınden. Dınlerken düşünüyorum, sorunlar alabıldığıne ama dayanışmayla aşılıyor, bilim dalında güzel Ürünler oluşuyor. Uluslararası llışkiler Bölümü de üretken dallardan bırı sanırım, kişilere, kuruluşlara da sıcak bakılmıyor ülkemizde. Üstelik yakın çevrede. Devlet Balesi'nde de ilginç olaylar yaşanıyor. Bale dalındaki üretkenliği soldurmaya çalışıyor kimi kişiler. Geçmiş yıllarda operada da yaşanırdı bu olaylar. Kimi opera sanatçıları milletvekillerine, senatörlere başvurur, kürsülere yansırdı sızlanışlar. Bale dalından kimi kişiler de Çankaya'ya tırmanıyor galiba. Onlar da sızlanıyor, Cumhurbaşkanı Demirel'den ılgı beklıyor anlaşılan. Oysa Cumhurbaşkanı baleye gelmıyor hiç, bılmediğı, görmediğı bir olayda nasıl bir rol oynayabılir? Ayrıca halkın yargısı en güzel belge değil mi? Devlet Balesi'nde sergilenen yapıtlar ortada. Gişeler kapalı, salon kalabalık, alkışlar coşkulu bale akşamları. Yazımı bale dalının ilk profesörünü kutlayarak sona erdirıyorum. İnci Kurşunlu yaşamını dansa adayan bir kışi, önce Ninette de Valois'ın sevdiği bir öğrenci, sonra da konservatuvar bale bölümünün öğretim üyesi, bale dalına yediveren gülü türü üretkenlik veren öğretmenlerden bıri. Gail Grant'ın "Bale Sözlüğü" kitabını da o kazandırdı dans edebıyatına, bale sanatı teknığını ıçeren bir kıtap ülkemizde. İnci Kurşunlu bir gün anılarını da yazar belkı. Okurken dansederız! ^