Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 CUMHURİYET DF.RGİ ğurduğu di 1 üzerinden... " Ben Türkçe düşünüyorum ve Türkçe yazıyorum. Yaşadığımız yöredeki Kürtçe'yi biliyorum, annemle Kürtçe konuşuyorum. Bende bir eksiklik olarak var anadilim.Çocukluğumda yaşadığım dil şoku hâlâ belirliyordilleilişkimi.lkikezunuttumanadilimi. Önce 4 yaşımda Tarsus'a gönderildim ve çok kısa bir sürcde Kürtçe'yi bütünüyle unuttum. Evedöndüğümdekimseyianlamıyordum. Kürtçe'yi yeniden öğrendim. llkokula başladığımdaTürkçe'yiunutmuştum. Şu anda da giderek Kürtçe 'yi hafızaya terkediyorum. Bu yüzden dilin bendeki varlığı, anlamdan çok ntm, bir uğultu. Benim dille kurduğum ilişki bu. Böyle bireksiklikten, kaybettiğim bir şeyden yola çıktım ben. Etnikkimliğimidedil üzerinden yaptığımanaforgibiyaşıyorum." Bireşikteve 1968'dcdoğuyoro. Doğduğu Pazarcık'ın Maksutuşağı köyü, iki iklimin, iki dilin, iki kimliğin buluştuğu bir köy. Bozkırla makilcrin, Alevi dedeleriyle şıhlann buluştuğu, buluşamadığı bir köy. Bejan Matur, o eşigc doğuyor ve eşiği hep içinde taşıyor. Ne o ne bu, onun "etnik" kimliği tam da bu eşikte gizli. Dillerini unutan, unutup yeniden hatırlayan, hcrkesin sürekli bir ycrlerini kaybettiği.kaybettikleriniaramayaçıkanların topraklarında, kederi öğreniyor. Sönmeyen ateşin topraklarındaki ölümü, aşkı ve terketmeyisöyleyenefsaneleranlatanannesij nin gözünden geçen kadınca, bilgcce pırıltıda, anlamı buluyor, kaderini annesi gibi ka| dınlarınkiyle birleştiren "zorunlu talihsizliği"... "Onlartalihsizleştiriltnişbirhalk"diyorj j onlardanbiri olmak dahayatınağırlıknokta sını kedcrc kaydırmayı sağlıyor, yani anlamaya ve izlemeye." Bcnimle, kcndi merke7İndenkurtulmuşbirinsanınbakışaçısıarasında fark yok. Kürtlcrden olnıam olsaols^ duyarlılığımı artırır. Kendimi, talihsizleşti» rılmek noktasında onlara yakın his.sediyorum. lnsanın gelişiminde kendini cemaatlerletanımlayamayacağıbiryervar. Bizveonlar,kötülerveiyilerkalkıyorortadan,tektek insanlann, bir tek kadının, bir tek erkeğin, bir tek Kürt'ün, bir tek Türk'ün öyküsü önem kazanıyor. Bircanlı fırtınası var diye düşü* nüyorum. Birilcrini içine alıyor ve kavuruyor. Bunları düşünüyorsun zamanla. Öfken yeni bir biçim kazanıyor böylece, kederinde. Bütün dünyayıanlamanınbirparçası olarak Kürtlükleyadakimliklc ilişki kuruyorsun." Şair, kadın, Kürt! ECE TEMELKURAN Herkese hep yabancı... Niçin şiir, sorusunun cevabı da orada gizli, okcderde: "Nietzche'ninbirsözünüokudumgcçenlerde,ogeliyoraklıma. 'Sanathakikatinbizi yoketmemesi için vardır.' Ben bir gerçekle çevrelenmişdurumdaydım.Tümçelişkilerin ortasında. Bu yaşantıların, o coğrafyanın, o coğrafyada yaşanan herşeyin bendeki etkisi, kendi kimliğimi oluşturmamda sürekli bir geçişhaliniyarattı.Birbaşkasındankendime bakma şansı edinme. Bir başkası dolayımıylakcndikimliğinioluşturmaşansı.Ben bunu bir olanak gibi gördüın her zaman. Bir yandandahiçkimseyeaitolmama. Kürtlerin yanında kendimi nekadaryabancı hissediyorsam, unutmakta olduğum anadilimden dolay ı, herkesin yanında o kadar yabancı hissettim. Bu yabancılık durumu, niçin şiir sorusunu sorduğumdaortaya çıkıyor. Kaybettiğim bir şey in ayırdına vaıma duygusu. Bütün kaybedişlerinçocukluğumdanbaşlayarak izini sürüyorum. Bu kaybın farkına vardığımda,bunuhatırladığımdabcndeyarattığı ilk duygu kedcr. Ve bununla baş etmenin tek yolu, bunu kullanabi ldiğim tek araç olan diledökmek." E zilmiş, yokedilmiş, aşağılanmış, dışlanmışolmakbirolanaktır. Böylecepislenmezsin. Böylece bir ilişkinolmazdüzenle. Hayat,biryüksekliği korumak tedirginliğiylc değil, durduğun yerden, durduğun gibi geçilecek serüvenlerinheyecanıylagcçebilir. tktidarla ipoteklcnmez sorular, yanıtlan özgürce arayabilirsin. Kızgın ve öfkeli olduğun zaman hakkıyla mutlu olabilirsin. Hiçbirşeyin doğru olmadığıbirdüzendc "yanlış" ilanedilmck ol sa olsa namuslu bir şey dir. Bütün "birinci sinıf"olanlarınkirh'olduğuyerde,ikincisınıfolmak olsa olsakeyiftir. Herkes, durduğu yeri korumanın korkak telaşındayken, eğcr dışlanmışsan, "uyuduğun uykunun katında" durursun, kendin olma şansın olur. Dışarda kahrsın, çünkü dışarıda olmak bugün clahahaysiyetlidir. Bunlar doğruysa, o tam da olanaklar kavşağındaduruyor. Bejan Matur, kadın olmayı da, Kürt olmayı da, bunlar yetmezmiş gibi şair de olmayı, bütün acısı ve ağırlığıyla bir olanak olarakgörüyor. O, şiiryazıyor. Hayatı, "kaybedilenlcrinaranacağı, farkedileceği bir serüven, bir yoP'olarak gördüğü yerden, durduğu noktadan şiiryazıyor. "Acılarıngüncyeüşüşmesinden'V'cinslerinkarmaşasından", "korkunun ruhu yediğinden"geçiyorveyüzününyarısıylakarşımıza çıkıyor. Yüzü, sürekli eksiliyor, hayattan! Sonra iki ödül alıyor; Orhon Murat Anburnu ve Halil Kocagöz şiir ödülleri. O kay ıp topraklann şiirleri, söylenceleri, öyküleri ödüllendiriliyor böylece. Çünkü, Bejan Matur, Güneydoğu topraklannın hikâyelerini, "kendiscsiylebuluşturuyor". Kendisesiyle buluşan topraklarda her türlü "çatışma", çarpışma ye ölüm var, her türlüsü. Bir kadının, şiir yazan bir kadinın, o çarpışmanın neresinde duracağını merak ediyor insan. Katliamların, topyekün kan davalannın sürüp gittiği topraklardan bir kadın, kıyıda durup, herşeyin şiirini yazlyor. Merak edilmez mi? Böylece karşımıza çıkıyor Bejan Matur. Şiirleri, ernik kimliği ve kadınlığıyla. Taşıdığı kimlik, sorulacak ilk soru oluyor elbette? Kiirtolmaklakurduğuilişki.oradaolanlarla kurduğu bağ. Etindeki silinmezacı izi... Cevap, duygulu ve incc bir öfke. Neden? "llkokula başladığımda, çevremdeki insanlar hayatlarında Kürt diye bir şeyi duymamışlardı. 'Bak işte ben Kürt'üm. Bak Kürtçe konuşuyorum'dediğimdebileinanmıyorlardı. Naif bir öfke yaşıyordum, niye bcni anlamıyorlardiye..." Sonra ilk gençlik yıllarında kırıcılığı büyütülen bir cemaatruhuylayaşıyor Kürt olmayı. Ankara Hukuk Fakültesi'nde, ancak yaşayanların bileceği türden 8 yıllık bir işkencc geçiriyor. Evinden çıkmayarak, yapyalnız. lcraiflas ve medeni usul ciltleri arasına sıkışıyor şiir. O zamanlar öfkeli: dağlara giden şiirler yazıyor. Derken bir "iç taşıdığını" görüyor, cemaatlerin yıkıntısında sesini yitirebilecek bir iç. Şimdi inceltilmiş, şiir tadında bir hüzün olarak görüyor Kürt olmayı. Durup geri baktığında Kürt İumliğiy le ilişkisini dil üzerinden kuruyor, onu doğuran, onu terkeden, amabukezkendisinin yeniden do