Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İS MAYIS 1997. SAYI 582 yorıi7. ()y sa kı, biz crkekler gözyaşınkiyıllardamüzikleilgılcnmeycbaijladı. dan korkuyoruz. Kadın bir crkcği gözSavaijsırasındaPigalleveMontparnasdençıkarttıysa,'Hlveda, scnihiçtanısekabarclerinde sahneyeçıktı. Tam bir mıyorum,' diyerek onu yaşamından siParisli olarak yetişcn Aznavour yaşalip atabiliyor. Bu da çok hoşuma gidimının hercvresinde farklı olduğunun yor." bilincindeydi."MaurıceChevalicrtam bir Fransızerkeği olarak bilinırdi.aynı Aznavour ne bir Alain Delon ne dc zamanda da tam bir Parisli'ydi. Ama bir Steve McQueen. Ama bu onun beduygularını diija vuruij biçimi kcndine y a/, perdeye atılmasını engcllemedi.! Ik özgüydü. Şimdi lıerkes Azııavour tam filminihcnüzgençbirdclikanlıikençebirFransi7diyor. Neelcaldığımkonuvırdi. Ancak filmi anne ve babasına larnedemüziğımFransızdcğil. Dilım göstcrmck istediğindc oynadığı bölübile tam anlamıyla Fransız sayılmaz. mün kesilmiş olduğunu gördü. Ikinei OrtadoğuileFransızkarışımıbirdilim film için 20 yıl beklemek zorunda kavar. Yemc içmem, kinıi zanıaıı da dülan Aznavour bugüne dek altmışı a.'jkın şünccbıçcmıml'ransız.amahcrzaman filmderolaldı.ÜstelikbufilmlerJcan değil. Bcn gcrçck bir Avrupalıyım. Coctcau, ( laudc C'habrol vc ReneCla'Fransızlar, Ingilizlerbızlergibıdeğıl, irgibiustayönetmcnlcrinfilmlcriydi. yada Itulyunlurbizlcrdendahamutlu' Nevarkisinemayadamgasını François diyurlar, ama bcn buııa iııannııyorum. Truffaut'nun "Tirez Sur Le Pıanıstc" Bencchepımı/kımiü/cllikleıimizdıfilmiylevurdu.Önümüzdekigünlerde ^ında hepaynıyi7. U/un siire bana Ingi Edith Piaf'ın bir döneın dostu, «jfısı, şoförü oldu. filmçalüjmalarınısürdürmeyitasarlaliz birorkestra s>ei'i cştık ettı. Hcpımizınilgi herhangi bir şey bulamadığından, benim giz yan A7navour"La Ballade Hspagnolo"ba^alanlan vccspri anlayışı aynıydı." li tutmak istcdiğimdcn değil. Zira öylc rcnk lıklıbirkitabadaimzasınıattı. Kıtabıntelevi/yon filmine uyarlanmasıyla sanatçıya li bir cinsel ya^amım yok." Bedendili... Yine dc, bu ufacık tcfccik adamda kadın oyun yazarlığının da kapıları açılmış oldu. Kısacası, A/navour ycrindc duramayan, kıA/navour' un müziği, çok az sayıda sanat ları çekcn bir şey var. Kadınlar ondakı bu çıyanasıpolarıbirba^arıyaula^arak.ülkesi şcytan tüyünden vc ınü/iğindcn çok etki lenı pır kıpır bir adam. "Ikinei DünyaSavaşı'nda dışına taştı. Bunda A/navour'un kendi çalı:? yor. "Evct.kadınlarabayılırım. Lzgilerimdc çocukluğumıi7iı vc gençliğimizi yitirdik. Gençliğime geç kavuştum ama yine dc mutmalarınınyanı sıra, BıngCrosby, FrankSikadınlar crkcklcrdcn çok dahagüçlüdürler. luyum"^ natra, Liza Minnelli ve Stevie Wondcr gibi Gerçek ya$amda da durum böylc. Erkcklcr sanatçıların farklı biçimde yoruınladığı ezgilerinindepayı vardı. Aznavour'un müziğinıırdelerken.onunsahncdckibedendılincdcdcgınmek gerekir. Yaşamın tüm acımasızlığını dile getirdiği e/gilerini yorumlarken Aznavour bir tiyatro oyuncusundan farksız. Sanatçının Fransa (la doğup büyümesı bclki bir açıdan önem kazanıyordu. Aznavour 1972 yılında, bir Cijcinselin içinc düştüğü umarsız durumu anlatan "What Makes A Man" adlı parçasını yazdı. Bırçok iilkcdc töresel bir karmaşaya yol açabilccek bu parça Fransa cla büyük bir hosjgörüyle karçılandı. Ezgilcrindc insaıı ılişkilerıni büyük bir ıçtenlikle vc tüm çıplakhğıyla yansıtan sanatçı bunların aşk ezgileriolmadığmıözellikle vurguluyor. "Bunlar içinde sevgi olan ya da olmayan ezgiler. Bir ıkı aşk c/.gısi ya/dıysam da, ezgilerimin çoğu scvgi "üzerine", iletışim vc in.sarı ıli^kileri üzeı ine." ödlek. 'Onu kırmak istemiyorum, ya da ağlamasınıistcmiyorum'gibi bir'jeylcrsöylü DERGİ'DEN Merhaha, tki ilginç aruştırma var bu hafta dergimizde. Biri ev işi, diğeri depresyon üzerine. Evdeki tüm işi ev kadını olsım olmasın kadınlann yaptıgını bilmeyen yok. Ama gerçekler cmıştırmcıycı dökülünce insan bir tııhaf olııyor. Ortaya çıkun sonuç şövle. Evli kadınlar, ütüyü, çamafirı, temizliğı yapmaktan öte, dnğurdukları çocıtklurı da kendilvri hüyütüyor. Burudu oran yı'izde <S2 Kadınlcırla birlikte vaşayan erkek ıse hem hakımlı temiz bir ev hem de ernck vermeden çocıık sahibi olııyor Erkekler sevnıedikleri bu gibi işlerı birlikte yaşadıkları kadının sırtınu yıkıyurlar. Bunu va kabadavılıkla başanyorlurya da kaytararak. Çalışma vaşaımnın bir parçası olan kadınlar da yükün ultmda ezilime çare olarak ev işini ve çocıık bakıımnı haşka kadınlara devredivorlaı: Bu ilginç yazıyı kudınlardan çok erkeklerin okumasım rica ediyonız. » Belki ev işinin kadınlar ıçın bir kuder olmadığım farkedıp utanırlar ve kollıın sıvcırlar diye. (ircco, A/navour' ıı "fırlınalı vemutsuza!)klaradamı" olarak tanımlıyor. Aznavour ılc ilgilı çok yaygın bırsöylenti ise, 1950 yılında Hdith Piaf" ilc birliktc ya^ulığı vc onun şoförlükten, aijçılığa hcrtürlü işini gördüğü. Ancak bu iliijkinin cn ^a^ırtıcı yönü, kcsinlıklc cinsclliktcn uzakbirbirliklclikolması. Aznavour'un aijk yaşamı gerçekten de fırtınalı ilı^kilerle mı dolu? "Eeeh... hcrkes gibi. Sanırım yaşamım boyunca sevdiklerıme oldukçasadıkkaldım. llişkileriınhcp uzuıı sürcli oldu. Tek basjima kaldığmı zamanlarda tıpkı basjka crkcklcr gibi ortalıklardaaylakaylakdolandım. 33 yıldır aynı kadınla birlikteyim. Basıncinsclyaşamımla ilgilenıyorsa, bu Charli's Aznavour Liza Minnelli ı\en> York 'ta bir btıtııymılarırıılu... Ikinei araftırma ıse aşıret yu da kabile The Guardian 'Jan çeviren: toplumu olarak yaşumuya devanı RİTA URGAN edenlerin depresyon canavarından etkilenmediklerini ortaya çıkartun bir çalışmu. Bildiğinıiz bir gerçcgi daha araştırmaya dayanarak somutlamış bilim adamları. Sanuyileşme yoksa depresyon da yok. Turizm siıketleri depresyona karsı balta gırmemis Afrika ormanlanna (onlar da tükenmek üzere ya) turlar düzenlemeye başlaıiarsa ciddi bir ihtiyaca yanıt vermis olacaklar. Durmudan tstanbul 'u yaztyorsunuz diyen okurlanmız oluyor. Böyle bir eğilımimiz olduğu doğru. fstanbul biraz da Türkiye demek diyerek kendimizi avutuyoruz sık sık. fstanbul 'un çıldırtan bir süratle kasabulaşmasını sayısız kereler konu ettik. Bu hafta sıra Baş "kent "te...Mimarlar Odası Ankara Şubesi 'nden Nuruy Bayraktar Ankara 'nın kurulusundan buyana kent olarak yasadıklannı yazdı. Kentlerle cebelleştig'inıiz sorunlardan en ciddisi de güzelleştirme adı altında yaratılan çirkinlikler. Son derece sevimsiz havuzlar, inanılmaz ucubelikte üst geçitler... Elimizdeki Ankara fotoğraflarında hep çirkinlikler sergilendig'i için, ktsa bir siire önce bir sergisi nedeniyle andığımız degerlı ressam EşrefÖren 'in bir Ankara resmini kullandık kapağımızda. Demek ki Ankara bir zamanlar ressamlara ilham veren bir kenttnis diye düşünmekten de kendimizi alamadık. Öniimüzdeki hafta yeni bir dergide buluşmak üzere... tpek Çahşlar CUMHURİYETDERGİ İMTİYAZ SAHİBİ BERİN NADİ • BASAN VE YAYANYENİ GÜN HABER AJANSIBASIN VE YAYINCILIK A.Ş. BGENEL YAYIN YÖNE1MENİ. ORHAN ERİNÇ • GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ: HİKMET ÇETİNKAYA • YAZIİŞLERİ MÜDÜRLERİ: DİNÇTAYANÇ (SORUMLU), İBRAHİM YILDIZ • YAYIN YÖNETMENİ: İPEK ÇALIŞLAR • GÖRSEL YÖNETMEN: AYNURÇOLAK • REKUM: MEOYA C KAPAKTAKİ RESİM: EŞREF ÜREN