28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMHURİYLI UERGİ î G 11 Nisan, yazar ve derlemeci, Ümit Kaftancıoğlu'nun öldürülüşünün on yedinci yılıydı. Kırkaltısındaydı öldürüldüğünde. Bir "Garip" ölarak başlamıştı yaşamaya açlığın ve yoksulluğun ortasında. Sonra da dünyayı değiştirmeye kalkışmış, ağzında hâlâ o ilk yediği portakalın tadıyla bakmıştı katillerinin yüzüne... yu kanıksamış gözleri şöy lc bir dcğdi bedenindcnsızankana. Duraktakikalabalıkhafifçc dalgalandı, nerede kaldı şu 134 numara...Sütçü, her zamanki saatinde dokundu kapı zillerine. Şüphesiz ambulansta kimse saymadı amabedeninde on altı kurşun vardı. Sonradananlatacaklardı,"Pmar"diyesayıklamıştı hep, "Pınar, nerede?" Birisinin yüzünde derin yara izi olan iki erkek,ikitabanca,kendietrafındaşöylebirdönen adam yani babası, dün gcce gördiiğü rüyadankalangözyaşjarı... Şimdiannesininkollarındaydı Pınar,"Birisinivurdularama" diyordu"babamı dcğil..." Bu, ne ilk ölümdü sokak ortasında y akalanılannedeson...Katillcri,birbaşkacinayet için çekileceklerdi kuytulanna. Daha on yedi yıl, "insan" kanıyla besleneceklerdi; savaşta, gözaltında kayıplarda, faili meçhul cinayetlerde.yakılanköylerde, işkencelerde, tecavüzlerdeparmak izleri kalacaktı... Ümit Kaftancıoğlu ise y ine "Garip", yine "birtuhaf'sızacaktıyakıntarihimize. Bilecektik, onun katillcri bulunmadan kalkmayacaktı karanlık üzerimizden, yenilcn "biz"olacaktik...Unutmalaraizinverdikçc uzak düşecektik kendimizden. Iştc sırf bu yüzden şimdi yeniden anımsamalıydı... Kimdi Ümit Kaftancıoğlu? Nerede doğduğu belliydi de hangi yıl ol BERAT GÜNÇIKAN erçekten allak bullaktı ogün Istanbul.Bitirilmişöykülcrinidosyalamıştı, bir de kaset vardı geride kalanlarabırakılmıs....Öldürülecekti bilıyoıduaınayaşamvardıherşeyerağmen süren; kuşlar vardı, çiçeklcr, bir çiğ tanesi, birtürkü,birmasa,hcnüzgidilmemişyollar, büyümemişçocuklar... Scn Ümit Kaftaneıoğlumusun? Yanıtladı: Evet,ne vardı? Söz bitti. Pcncereden uzananbaşlar, perdc arkalarına saklandı. Gclipgeçcnlerinkorku duğu hcp kafa karıstıracaktı. Sonradan alınan nüfus kâğıdında 1934 yazıyordu ama annesi Güllü ısrarlayineleyecckti: "Öyle bir kıtlık vardı ki o mevsim, çocuklanma verebildiğim bir kuru ekmek parçasıydı..." Birazkurcalansa,kıtlığınl935'ıngüzünde vurduğu görülecekti Kars'ı. Samkara (Koyunpınar) köyüne kuma geldığinde on üçündcydi Güllü, kocasıysa kırkbeşinde. Hepkızdoğuranilkeşeinattıkumalığıama dört oğlan da kurtaramadı onu dayaktan. Kjtlığın içinde doğan Garip dc o dört oğlandan biriydi ışte. Başka bir isim ne mevsimc uygun düşerdi ne de yaşanılanlara, bu yüzden Garip denilipgeçildi. Daha dört buçukyaşındaydı.abilcrininilkokul defterlerinden, kitaplarından çözdü okumayı yazmayı Garip. Köy Odası'nda Samkaralılar'a Dostoyevski'nin Karamazof K.ardeşler'iniokuduğundaysaaltısındaydı. Köylüler "Garip gelsin" diyor, o gidiyordu. Yoksulluga rağmen "okumak" para ediyor olmalı ki, eve döndüğünde üç beij kuruş oluyordu cebinde, Garp Cephesindc Yeni Birşey Yok'tan, Suç ve Ceza'dan küçük bir armağan... I Ikokulu bitirdiği y ıldı, Samkara muhtarı, "Scn" dedi "llla da okumalısın. Cılavuz'a git..."Yaşlandokuzlaonbirarasındadeğişen dört çocuk, yanlannda annelerinin hazırladığı azık, yola koyuldular. Yol üzerindeki neredeyse bütün köy lerde birer tokat indi yüzlerine, "Türkmen garipleri okumak sizin neyinize?" Yayan, y irmi gün sürecekti Cılavuz'a ulaşmak ama bir tek Garip, kabul edilecekti okula. Diğervocuklar yeniden yola düşecek, birisi daha köye ulaşamadan ölecekti... Üstbaş, ayakkabı neyse de ilk kez Cılavuz'da portakalın tadına varacaktı Garip. Durmadan okuyacak, okuyacaktı... "On yedi yaşınıa kadar iki bin iki bin be^y üz kitap okumuşumdur" diyccckti sonraları. Enstitü bittiğindeMardin'inDcrik'indeöğretmenlik yaptı üç yıl. Okulda yazmaya başladıgı öykülerinin konusu, şeyhlerin sjihların köylüleri nasıl sömürdüğü, "Allah'a emanet" deyip el koydukları küeük kız çocuklarına nasıl kıydıklarıydı şimdi. ..öğrencilerinden AhmetTürk, milletvekili olacak ama ilk sosyalleşme, aydınlanma tohumlannı Garip hocasındanaldığını söyleyecekti hep... Sırada Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü'nde okumak, lstanbul'agitmek.Hukuk Fakültesi'ncyazılmak.TRT'yegirmek.bir deevlenmek vardı... Bir arkadaşları tanıştırmışti artık Ümit Kaftancıoğlu olarak bilinen Garip'le hakim kızı, edebiyat öğretmeni Behiye Nurcan Tanverdi'yi. Bir hafta sonra daevlendiler. İki çocuklan oldu, Ali Naki ve Pınar. Bu evlilik Kaftancıoğlu öldürülünceye dek sürecckli amakızlan Pınar' ın anlatımıyla"kınk ve buruk" y aşanılacaktı: "AnnemSünni,babam Aleviydi. Annem aristokrat, zengin, aydın ama muhafazakâr bir ailenin kızıydı ve birtakım değerlere sahipti. Babamsa her türlü toplumsal değeri yıkmaktanyanaydı,yenisiniyapamasabile y ıkmalıydı. Annem herşeye doyduğu içinartık, ekonomi yapmak gerektiğini düşünüyordu. Babamsa yoksulluk içinde büyüdüğü için son derece açtı, rahat yaşamayı ve 1 üksü seviyor, halkının da lüks yaşamasmı istiyordu. Annemin günlük dilinde olan 'Allah Allah'sözcüğünübabamınyanındakullandığımızdabirtartışmadırbaslıyordu,'niye Allah Allah diyorsun?', 'böyle deyim m^ olur?'. Var mı, yok mu derken tartışma uzuyor da uzuyordu..." Sancılıamavazgeçilemeycnbubcraberliğin içinde TRT'de. birbiri üstüne programlar yapıyordıı Kaftancıoğlu, Dilden Dile, Dönet meç... Teybi omuzunda Anadolu'yu geziyor; türküler, hikâyeler, öyküler, masallar derliyordu. (,'oğunluğunu annesındcn dinlediği masalları kitapla!>tınyordu. "Hiçbirgerçek" diyurdu "Masal kadar gcrçck değil^ dir..." Çocukluğunu, Anadolu'yu, Anado
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle