28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

13NISAN 1997. SAYI 577 lı olmasa da ("uyandırırsam kızar", "rüya geller" şeklindeaçıklanıyor. Buyaşgrubungörüyordur" gibi), lOyaşınakadaruyandırdaki insanların sadece yüzde 22 'si gelenekmak istemeyen çocuk, bu yaştan sonra evde lesel ve ahlaksal ilkeler ile yaşamın daha kileri hiç gözönüne almayarak, müziği sonu'iyi' olabileceğineinanıyor. Ancak bu yüzde na kadar açabiliyor. Anne ve babasının ra22'nin de büyük biroranı 'iyi' sözcüğünün hatsız olacağı pek çok şeyi rahatlıkla yapıyor yerine 'güzel' sözcüğünüyazmamaktadireve bu konuda bir hassasiyet göstermekten niyor. sanki özellikle kaçıyor. Arkadaşlanyla ortak Uzmanlara göre geçen yıllarda her kötü ilgi alanları oluşturamıyorhatta arkadaşları öraek insanları ahlaktan, etikten, toplumsal yok. Sorumluluk alması gereken hiçbir ordeğerlerden ve bireysel vasıflardan biraz datamda bulunmaktan hoşlanmıyor, aynca soha uzaklaştırdı. Insanlann karşılannda iyi bir rumluluk duygusu da hissetmiyor. örnek bulmalan ise son derecc zordu. tnsanlarbuncasıkıntılannı birde ahlaki değerlere Çocuklann özellikle 1216 yaş arasında, uyarak ikiye katlamak istemediler. Ayrıca yani toplumsallaşmalan gereken yerde bu 'kötü' olaraknitelenendavranışların karşıözelliklerini gitgide yitirmeleri uzmanlar talıklan genellikle olumlu olurken, 'iyi' olanın rafından "kişilik gelişimiyle toplumsallaşkarşılığı kısa vadede olumsuz bir izlenim bımanın çakışması" olarak açıklanıyor. özgün kişilik geliştirmek isteyen çocuk, top rakıyordu. Bütün bu bireysel deneyimlere bireyci politik akımlar da tüm kışkırtıcılıklalumsallıkla ilgili tüm sınırlamalan reddedinyla eklendi. Insanlan en çok etkileyen unyor. Tek başına yetebileceği gibi yanlış bir imaja kapılan çocuk, anne ve babalann 'çağa sur ise, dünya medyalannın bu akımlar içindeki rollerini en iyi şekliyle üstlenip, insanayak uyduramama' kaygılanndan kaynaklalan bireycilik bombardımanına tutmalan olnan ve aslında çocuk için son derece zararlı du. olan bir tutumla beraber toplumsal vasıflannın çoğunu edinemiyor, olanlan da neredeyAncaksonuçlarbeklenenigetirmedi. Inse tümüy le kaybediyor. sanlaryalruzlaştı. Sosyalliklerini kaybettiler. Dayanışmadan eser kalmadı. Toplumlann Bu davranış zaman içinde yetişkinleşen değerleriyle beraber tüm katmanlan da eriçocukla birlikte toplumun bütün katmanlanmeye başladı. Bireysel anlamda parçalanna olduğu gibi yönetici katmanlanna da yansıyor. Önce ben diyen ve egosunu tatmin dı maya başlayan çemberin parçalanndan artık şındabirşeydüşünmeycnbirey bu bencilliği ebevcyn olarak, eş olarak, arkadaş olarak, ticarette, siyasette, heryerde ve her koşulda sürdürmeye devam ediyor. Bozulmaya bu durumda herhangi bir yerindcn müdahale etmek bu nedenle imkansız hale geliyor. Zincirin bütün halkaları sıralı bir şekilde çürümeye yüz tutuğundan aradan bir halkayı çıkarmak ya da onarmakla zinciri kurtarabilmek olanaksızlaşıyor. Uzmanlar bu konuya bir an önce el atilmaz ve üzerinc gidilmezsc çok yakın bir gelccekte oluşacak altı ana karakteri şöyle görüyorlar: # En büyük ben'ciler: Sadece kendi ilgi alanlan ve çıkarlan doğrultusundayaşayan ve iş görenler.Evrenselyada bireysel ahlaka aykın bir şcy yaparken kendi dirençleri (vicdan, sağduyu v.b.) devreye girmiyor. # Emredersiniz'ciler: Sadece kcndilerinden güçlülerin (iş yerinde amirleri, evde kim oto Yalmzlık ile başladı yükselen değerlerin sorgulanmasu rıte ve erk sahıbı ise) dedığını bir bütün oluşturulamaz hale gelindi.Enküve istediğini 'sorgulamaksızın' yapanlarve çük birim olan ai leden politik arenaya kadar sadece bu insanlann istemleri doğrultusunbireylerin halka halka oluşturduğu zincirler da sorumluluk hissedenler. kopuyor, parçalanıyordu. Çürüme başlamış# Duygusallar: Bütün önemli kararlannı tı ve bu noktada birey içine düştüğü çaresizkendi duy gulanna göre veren ve çok ani deliği farketti. Evlilik, aile, sadakat, aşk kavğişiklikler gösterebilen bu kararlarda mantık, ahlak, akıl gibi normları gözönünde bu ramlarına dönüş bu noktada başladı. Çevrecihareketlerintrendleriyükseldi.Temizsilundurmayanlar. # Yardımseverler: Diğerinsanlaradestek yaset, temiz toplum eylemleri dünyanın bir olmak adına kendileri dahil tüm değer ve sıçok yerinde ve aynı anda bu nedenle patladı. nırlamalan yok sayanlar. Uzmanlar sadece yetişkinlcrindeğil, ço# Yaböyleyaböyle'ciler: Heryaptıklancuk denccek yaştaki gençlerin de artık topnın doğru olduğuna ve iyi ile kötüyü ancak lumsal ve sosyal temizliğin gereğine inankendilerininayırtedebildiklerineinananlar. dıklannı ve bunu ciddi bir şekilde talep ettikSınırlan son derece net ve katı. Hiçbirgörelerini vurguluyorlar. Ve yaşamın her alanıncelik pay ı bırakmıyorlar. da geniş anlamıyla kullanılan ahlak kavra# Allah'ınemrisananlarDinlerininem mının kısa vadede de uzun vadede de anlık rettiği ve peygamberlerinin yaptığı şeyleri çıkarlardan çok daha olumlu sonuçlar kayapmayaçalışanlar. Başka hiçbirkural.hak, zandıracağıni biliyorlar. hukuk tanımayanlar. lnsanın içinde doğuştan varolan toplumsallık eğilimine egitim ve öğretimle yön vcBlllyorlar ama... rilebileceğinin altını çizen sosyolog ve sos1216 yaş arasında yapılan başkabir araşyal psikologlar,küçükyaşlardabaşlatılanve tırmada ise, gençlerin geleneksel değer ve hem aile içi hem dc okulda desteklenecek ahlak ilkelerini çok iyi bildikleri ancak bunböyle birprogramın, en kısa zamanda sonuç ları uygulamadıklan ortayaçıkıyor. Bunun vermeye başlayacagını ifade ediyorlar.^ nedeni ise.gençlertarafından, "çünküaptallık olur tüm isteklerimizi ve çıkarlanmızı en BAŞKENT GUNLERİ Bahar günlerinde B! MÜŞERREF HEKİMOĞLU üyük Tiyatro'nun salonunda Hint Ipekleri, renkl! sariler dalgalanıyor, buhurdanlar tütüyor. Uzakdoğu'dan bir esintiyle Hint tapınağındaki danslara çağırıyor başkentlileri. Leon Minkus'un müziğiyle geçen yüyıl St. Petersburg'ta sahnelenen La Bayadere balesine... Kimbilir ne sancılarla oluşan bir ürün Devlet Balesi'nde. Bir gün önceki görkemli konserden sonra başka bir güzellik yaşıyor başkentliler. Konserleri danslar, dansları opera aryaları izliyor sahnelerde. Çağdaş bir başkente yaraşır düzeyde. RP'lilerin tepkisine, ilgisizliğine, dar bütçelere, engellemelere karşın! Devletin esırgediğini özel sektör veriyor artık. Balkonda Hindistan Büyükelçisi Abkyankar ile Büyükelçi Murat Sungar ve eşleriyle birlikte izledik La Bayadere'yi. Izlenimleri çok ilginç, Sungarlar Yeni Delhi günlerini anımsıyor, Hintli diplomatlar başkentte ülkelerinden bir gece yaşamanın sevincini kutluyor. Perde kapanınca dakikalarca sürdü alkışlar. Içten kutlandı sanatçılar. Baleye emek verenler de mutlu gülümsedi. Onlardan biri de baş koregraf Fahrettin Güvert kuşkusuz. Iki doğumu birden kutluyor bahar günlerinde. önce La Bayadere balesı doğdu, sonra ikınci kızı. O da bir balerin olacak mı acaba? Leyla Güven son günlere dek kocasına yardım etti, küçük bebek Minkus'un müziğiyle büyüdü annesının karnında. Nlkiya ya Gamzatti'nin danslarını da izledi belki. Hangisi daha güzel dansediyor karar vermek güç, Solor'u, Raja'ı da çok sevdim ben. Bale dalında güzel çiçekler açar, ben de bu baharı sevgiyle kutlarım ama eleştırilerimi söylemekten de geri kalamam. Gölgeler sahnesini beğenmediğimı belirtmek istiyorum. öteki sahnelerle eş düzeyde değil, belli nedenleri olabilir ama toplu danslarda aksamayı hoşgöremlyoruz, gözümüze batıyor yanlışlar. Birlikte dansetmek olayını güzel yaşamak gerekiyor. Devlet Balesi'ni doğuşundan bu yana sevgiyle ızleyen, tırmanışını da, ınişini de içten yaşayan bir başkentliyim ben. Elbet eleştiriden de geri kalmamalıyım. Başkent festival yaşamında artık, her Gülsin akşam başka bir klasık konser, dans ve caz olayı, değişik ülkelerden gelen çalgıcılar, şefler. Ayrıca her akşam yeni sergiler açılıyor, ressamlann fırçası doğayla yarışır gibi. Nereye gideceğini şaşırıyor insan. Başka şaşkınlıklar da var. Pıyano dalındaki konserlerde Türk solistler yer alıyor. Yabancı bir orkestra ya da yöneticiyle çalarken çağdaş düzeylerini de kanıtlıyor, belll sorunlara, yorumlara da yol açıyorlar bence. Bu uyum, uzlaşma neden yalnız müzik dalında? Siyasal orkestralarda neden tersine bir durum? Verda Erman ile unutulmaz bir Chopln konçertosu dinledik CSO salonunda, keman solosunu da Murat Taner çaldı, güneş doğar, güller açar gibi duygularla, altın damlalarla yıkanır, kirden pastan arınır gibi ayrıldık konser salonundan. Sonra Gülsin Onay'ı dinledik MEB salonunda, Londra City Sintonia Topluluğu eşliğinde çaldı, Mozart'ın dehasını çınlattı yüreğimizde. Profesör Ihsan Doğramacı da ilk kez konsere geldı ameliyattan sonra. Yeni Ingiliz Büyükelçisini de tanıdım o konserde. Gülsin Onay'ı da, başkentli müzikseverleri de ilgiyle izledi. Bir yapıt sona ermeden yükselen alkışları nasıl yorumladı acaba. Bu duruma üzülenler de var ama konsere gitmek alışkanlığı yeni oluşuyor kimi kişilerde. Festival konserlerine ilgi de giderek artıyor. Yeni salonlar açılınca ilgi de, bilgi de artacak bende. Yakında yeni bir salona kavuşuyor Çankaya, CHP'Iİ Belediye Başkanı Doğan Taşdelen müjdeledi geçen akşam. Bir müjde de All Doğan'dan bekliyor genç başkentliler. Devlet Konservatuvarı'nın da bir konser salonuna kavuşmasını diliyor. Konservatuvarı bitiren genç çalgıcıların sesini de duymak istiyor. Çankaya yollarında, hatta ara sokaklarda açılan galerilerle bütunleşerek Çankaya'yı bir sanat tepesine döndürmeyı amaçlayanlar da artıyor giderek. Istanbullu ressamiar da renkli köprüler kuruyor iki kent arasında. Kimi zaman da resim tarihimizden sayfalar çevriliyor. örneğin Helikon'daki Güldeste sergısi. Hamlt Görele, Saim Özeren, Fahrülnlsa Zeyd, Aliye Berger'in yapıtlarıyla 1800'lerin sonundan 1900'lerin ortalanna uzanan zaman dilimini kapsıyor. Dino'lar, lyem'ler, Erol'ler, Orhan Peker'ler ile zengin bir sergi. Ne güzel ressamlarımız var! Ankaralı ressamları da çok sevıyorum ben. Onay. Bozkırda açan çıçeklerı anımsatıyor, Ankara'nın taşını da, gözlerınin yaşını da güzel yansıtıyor. Bir Nisan günü yağmur altında ya da yağmurdan sonra parlayan güneşe karşı kimler neler kutladı kimbilir başkentimizde. Doğum günleri, evlilik yıldönumleri, aşk gibi, dostluk gibi güzel olaylar... örneğin, Cem Duna ve eşi çoktan Istanbul'a yerleşti, uzun diplomatlık yıllanndan sonra yeni bir yaşam biçimi oluşturdu ama mutlu bir yıldönümünü Istanbul'da değil Ankara'da kutladılar. Belki de nostaljik duygularla, yakın dostlar arasında, sevgiyle, özenle kurulan bir sofrada. Bir yastıkta yirmi yedi yıl, güzel bir olay, dahası başarı bence. Eskimeden, aşınmadan, tersine dostlukla güçlenerek ak ve kara günleri, güçlükleri güzel üstlenerek, darboğazları aşarak güzelleşen, soluklanan bırlikteliğin tanıklanndan birı olduğum için ben de çok mutluyum. Ayrıca çok mutsuzum. Kimi evleniyor, yaşamı yeşerıyor, çiçekler açıyor dallarında. Bu mutluluğu paylaşıyorum. Ama gençliğini yaşamayanlar da aklıma geliyor birden. Dalında açmadan solanlar düşünüyorum, çiçeğe durmuş tomurcuğun patlamadan toprağa dönmesini... Nisan yağmuruyla selam yolluyorum hepsine.^ Türkçesi.AŞKINELÇİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle