Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 PAZARIN PENCERESİNDEN CUMHURlYF.T DKRCİİ Tibet'ten tıbbî bilgiler SELÇUK EREZ ekimler, çağrıldığınız hastanın evıne giderken yolda rastlayacağınız hayvanlara dikkat ediniz! Kuşların yolun solundan sağına doğru uçmaları, kötülüğün, hastanın iyileşemeyeceğinin habercisidir. Yolda, saatin yelkovanının aksi yönde dönen bir Itin ya da bir tilkinin görülmesi de iyi değildir; hasta lyileşemeyecektir. , Çlft sayıda hayvanların oluşturduğu sürülere rastlamak uğursuzdur; buna karşılık, tek sayıda hayvanların meydana getirdiği sürütöf^ .. kurtuluşu müjdeler. '••'••l. Hastanızı muayene etmeden önce onflaflson zamanlarda görmüş olduğu rüyaları sorunuz. Hastanın, rüyasında bir kediye, bir maymuna, kaplana ya da bir tilkiye bindiğini görmesi, özellikle bir mandaya, ata, iri bir eşeğe ya da deveye çıplak binmesi, Azrail'in pençesinden sıyrılamayacağını belirtir. Bedeninden otların, yeşil bitkilerin fışkırdığını görenin, yüksek bir yerden düştüğünü, toprakta yattığını düşleyenin kurtulduğu duyulmamıştır." Bu yararlı bilgiler, Sangye Gyamitso'nun "Lhassa'nın Tıbbî Resimleri" adlı kitapta yer almakta ve "Padarthacandrika Prabhasa", yani "Ayışığı" başlıklı eski bir Tibet eserinden aktarılmış bölümleri içermektedir. Bu eserde önemli koruyucu tıp önerileri de vardır. İ "Hi Uzun ve sağltklı yaşamak için... Uzun ve sağlıklı yaşamak İçin şu kurallara uyulmalıdır: A Hayvanlarla, evli, çırkın, zayıf, çıtkırıldım, gebe ya da adet gören kadınlarla çiftleşmekten kaçınılmalıdır. A Kış aylarında cinsel dürtü artıp meni çoğalınca kişi istediği kadar sevişebilir. A likbaharda ve sonbaharda ikı günde birden, yazın da on beş günde birden fazla sevişmek iyi değildir. A Yaşlanmanın engellenmesi ve kişının enerjisinin arttırılması için sık sık yağlı masaj yapttrılmalıdır. Bu amaçla kullanılan yağa bıraz un katılırsa ve bu alaşımla beden ovulursa iltihaplar kurutulur, aşırı şişmanlık giderilir, kollara, bacaklara derman gelir. A Yıkanmak iyidir ama ateşli ishal, karınağrısı, grip, hazımsızlık, burun ve göz hastalığı çekenlerin bütün bedenlerini yıkamamaları gerekir. A Doğal tepkileri engellemek hatadır: Esnemesi tutanın esnememeye çalışması iyi değildir; solunum yolları hastalıklarına yol açar. Midesi bulananın kendıni kusmaktan alıkoyması ıştahayı keser, kansızlığa ve görme bozukluklanna neden olur. Osuruğun engellenmesi, karınağnlarına ve sağırlığa yol açar: Yellenmekten çekinilmemelıdır! Bir yemekten sonra ınsanın geyireceği tutarsa bunu durdurmaya alışmak yanlıştır; ama durup dururken geyirmenin de yararı yoktur. Yemek yer yemez gelen geyirmenin engellenmesi basura ve döküntülü hastalıklara neden olur. Yemekten sonra geyirmesi tutan ve bunu durdurmaya çalışanları hemen uyarın; çünkü bu durumun fazla sürmesi, geyirilerek atrlacak ağızmide gazının bedende tutulması Insanı hemen zehirler. Hıçkırık da öyledir; önlenmemeli, sırta vurulup bastırılmaya çalışılmamalıdır. Çünkü hıçkırık, kötü ruhların vücuttan atılmasına yarar. Zaman zaman bedenimize giren kötü ruhları bedenimiz, hıçkırarak giderir. Gece yarısından sonra bırinın horladığını farkederseniz, onu uyandırmayın: Erkeklerde cinsel güçsüzlüğün nedeni, horladıklarında onları ikide blrde uyandıran karılandır. Bir kadının horlaması da hoşgörü ile karşılanmalı ancak uyanır uyanmaz kendisine, içine çamyaprağı atılmış adaçayı içirilmelidir. Meni geldiğlnde bunun alıkonması, engellenmesi de kötülüklere yol açar: Kasıklarda sancı oluşur, kısırlık ve idrar yolunda taşlar görülmeye başlar. Bu durumda sıcak su kaynaklarına girip yıkanmak yararlıdır. Susamyağı, süt ve tavuk eti de iyi gelir. İdrar etme dürtüsü algılandığı halde işememek böbreklerde taş yapar. En iyi ilaç soğan ve yagmur suyudur: Soğan yemek işahayı artttrır ve uykuyu sağlar; ayrıca soğuk havadan kaynaklanan illetleri de savar. Yağmur suyu içmek de bırçok hastalığa iyi gelir; bilhassa hayalarda gelışen illetleri giderir. Hastalıkların sağıtımı için başvurulacak en son çare hacamattır: Diğer yönemler denenmeden girişilen hacamat bedendeki dengeleri bozup zarar verebilir. "Bir hekim muayene ettiği bir hastanın hastalığını çözümlemekte güçlük çekıyorsa ona bazı zararsız otsular verip hemen evine dönmeli ve "tilki falına" bakmalıdır. "Tilkı falına" şöyle bakılır: Ormana yakın bir yer seçilir; buradaki toprak ince bir elekten geçirilir ve üstüne arpa serpilir. Gece tilkiler ormandan çıkıp gelir, arpa tohumlarını yerler. Tilkiler, Tanrı'nın yollamış olduğu habercilerdir; bu nedenle ayak izlerini incelerseniz pek çok şey öğrenirsiniz. "Tilki falı" hastanızın sonunun ne olacağını açıkça ortaya koyarak sizin lyileşmeyecek bir hastayı tedaviye kalkışıp sonunda başarısız olmanızı engeller. Bir hekimin başarısı, hastalarını iyileştirmesiyle değil onların yitirilmemesiyle ölçülür. Hastalıkların çoğu siz hangi ilacı verirseniz verin kendiliğinden geçer. Hasta ve ailesi bu iyiliğin sizin verdiğiniz ilaçtan geldiğini sanır; oysa hastalığı yenen hastanın bedenidir. Hekim aslında ilaç değil moral vermekte, beden hastalığı yeninceye kadar geçen devrenin ızdırabını hafifletmektedir. Nasıl olsa ölecek hastaya da moral vermeli, ancak yakınlarına onu kurtaracağınızı söylememelisiniz; hastayla beraber size olan ınançları da yıtirilmiş olur. Tibetin dağlarında yer alan eski tapınaklarda bulunmuş bazı tıp kitaplarından aktarılmış olan bu tıbbi bilgileri Sağlık Bakanlığı'nın yararlanması için sunmaktayız. Çünkü duyduğumuza göre bakanlığımız bir "Sağlık Reformu Yasa Tasarısı" hazırlamış ve Meclis'e sevketmiştir. Bu tasarının hastanelerde oluşan kuyrukları eriteceği iddia edllmektedir: Kuyruklar, hastaları aile hekimlerinin muayenehanelerine yollanmaları yoluyla eritilecekmiş... Sonra ne olacak? Aile hekimleri bu hastaları uygun görecekleri kurumlara yollayacaklardır. Sistemin kırsal bölgelerde nasıl işleyeceği, bu bölgelerde yer alan sağlık evlerinin ve sağlık ocaklarının yeni düzenlemelerde hangi işler için kullanılacağı bellı değildir! Hastanelerin organizasyonları düzeltilmeden, atamaların politik etkilerden kurtarılmaları gerçekleştirilmeden yapılan reformların nasıl sonuç vereceklerinı kestirmek için fazla zorlanmak gerekmez! Bu koşullarda yapılan "Sağlık Reformları" bir önceki "yeşıl kart uygulamaları" gibi başarısızlıkla sonuçlanır. Sağlık Bakanlığı böyle olumsuz ve bütçe • tüketecek yollara dalıp yaptığına "Reform" diyeceğıne ekteki bilgileri basıp halka ve hekimlere dağıtıp "reporm" yaptığını savunalabilir. Tıbetlılerın hekim ve ilaç yokluğunda buldukları çareler insanları iyileştirmeseler bile hıç olmazsa ümit verirlermiş... Sangye Gyamitso böyle diyor!^ Düşüncenin i ki fa rklı yüzü Almanlar tam 40 yıl boyunca iki ayn devlet yapısı içinde yaşadılar. Kapitalizm ve sosyalizm bu süreç içerisinde çok farklı iki düşün ve ; . davranış örüntüsü geliştirdi. Birleşmeden altı yıl sonra bu ulus kendini oluşturan iki farklı siyasi sistem bağlamında masaya yatınldığında çıkan sonuç düşündürücü olduğu kadar da anlamlı. Sosyalizm, analitik düşünce, aynntı ve sistematikte üstünlüğünü gösterirken kapitalizm, yarattığı insanda sistem : dışı ama yaratıcı bir düşün ve davranış zincirine dönüşmüş. irarayagelişjnaltıncıyıhnda, Batilılar için de Doğulular için de üoğu ı ve Batı Almanya'nın birleşmesi, mKMKKr (coşkusunu gitgide kaybeden, tanunlanmasızorbirdurgunluk hattabirboşunalıkbiçiminebüründü. Kaynaşmaveuyum kavramlan anlamını yitirdi. Kardeşlik, slogan şeklfnde kitaplardaki eski yerini aldı. Ve toplumbilimcileryıllarca politik ve ekonomikodaklargözündeverimliolmasıbeklenen bu nikâhı artık sosyoloj ik ve bugüne değin gözardı ettikleri psikolojik unsurlanyla irdelemek gereğiyle karşı karşıya olduklarını hissettiler. Huzursuzluk Batı'da, ekonomik yükün ağırlaşması,toplumsaluzlaşınınsarsılması Tüketim de </UVM