Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 EYLÜL 19%. SAYI 547 sonıınclu koptıı vc büyiik sosyal çalkantılar yaşandı. Ibni Arubi'ninbütünbusürcçiçindc kaleme aldığı eseılerini incclcycn Ebu Zeyd, çalısmalannı'Tefsir Eelsefesi" adı altırıdayayımladığı 2. kitabında topladı. (Birineibaskı I983,üçüneübaskı 19%) Çağdaşdinanlayısı eerçevesinde Islam'ın anlamı veumaçlarına ilişkinbirbiri ileçelişik çeşitli görüşlerin ortaya atıldığına tanık olan FbuZcyd, özellikle l%()ve 1970'liyıllardadinin politik güçler tarafındannasıl suistimaledildiğinigördü. 1960'lardaemperyalizm vcSiyonizm'c karşı birsilaholarak önc sürülen Müslümanlık, sosyal adaletin simgcsi olarak göstcriliyordu. 1970'li yıllardaisc Isıail ilebasjatılanbarışgörüşmelcri nedcniy lc Siyonizm söy lcminden vazgeçilerck, Islam'ın özel mülkiiyeti koruduğu ileri sürüldü. Günü kurtarmayı amaçlayan pragmatik tefsirlerinyerinikalıcı,bağımsıztefsirlerin alması gcrektiğini savunan Ebu Zeyd, bu amacına nasıl ulaşabileceğini araştırmaya başladı.Sosyopolitik vekültürelctkilcrdcn arınmış bir tefsir idcalinc ulaşmak için, öncelikle"Metin Kavramı"mn üzerindedurmalıydı. Buçalışmalarınmürünüolan"MetinKavramı: Kuram Bilimi ÜzcrincBirlnceleme" üçiincü kitabı olarak piyasaya çıktı (ilk baskı Kahire 1990, sonraki baskılar Beyrut ve Kazablanka). Kitapta, tefsir konusunageçmeden önce, metnin yapısının incelenmesinin gerekliliği vurgulanıyordu. Buçalışmalarınsonucunda Ebu Zeyd, dini mctinlcrin tefsirinin ncdenli tchlikeli bir silaha dönüşcbileceğini dehşet içinde fark etti. Bütün din kitaplarımn, özclliklc Kuran'ın, sosyal vc kültürel yaşamı nasıl şekillendirdiğini gördükten sonra, politik güc odaklarının bu silahla neleryapabileceklerini sezdi. Buaradabutehlikeyi ilk farkedenin kcndisi olmadiğını, bazı din bilginlerinin, tefsir konusundabazı sınırlamalarve kısıtlanıalar getirmeyeçalışarak,dinin silaha dönüşmesiniengcllemeyeçalıs,tığınıdaortaya çıkarttı. Ancak bu sürcç içindedinin gcrçek amacından, yani bu dünyada insanlığın kötülüklerden arınması hedef inden saptırıldığını görcrck biiyük birdü^ kırıklığı yas.adı. Ebu Zeyd, ülkesininaydınlıkbirgeleceğe kavuşmasıjslamdünyasınınbağnazdüşüncelcrderrkurtulması içinmodcrn Islamanlayışınin incelenmesi gcrektiğini düşündü. Bu konudaki cleştirel analizlerini "Islami Anlayişa Eleştircl Bakış"adlı kitabında topladı. (İlkbaskı Kahire1992,üçüncübaskı 1996) Iştcbukitap EbuZeyd'in, Islamcılarlabasıııın derde girmesine yol açtı. Aydınlar Mısırlı terkediyor ORAL ÇALIŞLAR U Politik baskılar 1992 y ılında Ebu Zeyd, profesörlük unvanı için Kahire Üniversitesi'nin Arap Dilleri Bölünui'nebaîjvurdu. Basvurusuilebirlikte 5 yıllık akaclemik performansını göstcrir belge, I 1 tezve2kitabınıdanı^makomitesine sundu. I)am.ş.ma konıite.si adayın akademik basarılannı değerlendirdikten sonra bölünulekanınauörüsbıldinııekleyükümlüydii. Damşjna konıite.si normal olarak başvuruları 3 ayda dcğerlendiıirken, Ebu Zcyd'in basvurusuıuı 7 ayda sonuçlandırdı. Komite 6'ya karşı 7 oy gibi küçük bir farkla Ebu Zeyd'in pıofesörlüge ııygun olnıadığına kararverdi. Bukarar,dini konulardasosyaİ ve politik grupların, üni versite gibi özerk olması gereken kurumlaıda bile ııedenli etkili olduğıınugöstei'mesi bakımındandikkatçekiciydi. Bu arada komite üyelerinden birinin ki.şjsel husumet vedüşmanlığının nelereyol açabilcccğidcbirkc/duhakamtlanmışoldu. l)r. Abıliil elSabır Şahin adındaki sö/de akademisyen.yalnızca Ebu Zeyd aleyhinde oy verıııekle kalmayıp, kendi.sini dinı inançlarını yıtirnıekle.dindensapnıaklaitham etti. Bütünbunların nedeni'Mslami Anlayı*" luslararası Insan Hakları Federasyonu Üyesi ve Ebu Zeyd Davasını bu kurum adına izleyerek bir rapor hazırlayan Avukat S.G. Archibald ile Istanbul'da görüştük: Ebu Zeyd olayını nasıl izlediniz? Geçen mayıs ayı sonunda Uluslararası Insan Hakları Federasyonu'nun üyesi olan Mısır Insan Hakları Örgütü'nden aldığım davet üzerine, Mısır'daki ifade özgürlüğüne ilişkin sorunları yerinde araştırmak için Mısır'a geldim. Çünkü bu sırada sürmekte olan çok sayıda siyasi dava, özellikle Ebu Zeyd'in davası ifade özgürlüğü açısından çok önemliydi. Geçen yıl temmuz ayında dinci avukatlann açtığı davada Ebu Zeyd dinden saptığı gerekçesi ile yargılanmış ve . mahkeme kansından boşanmasına karar vermişti. Dinci hukukçuların Ebu Zeyd'i karşılanna almalannın en önemli nedeni Kuran'ın tefsiri üzerine yazdığı bilimsel kitaplardı. Kuran'ın tefsirinde geleneksel yöntemleri bir kenara bırakan Ebu Zeyd, Batı'da kullanılan metodolojiden ve diğer beşeri bilimlerden yararlanmıştı. Dinci kesim, eserleri nedeniyle Ebu Zeyd'in Müslüman toplumunun bir üyesi sayılamayacağını ileri sürerek evliliğini geçersiz saymıştı. Bu arada aydınlar da kendi saflarında kamuoyu oluşturmaya çabalıyorlardı. 1996 yılının başlarında Mısır Parlamentosu Ceza Kanunu'nun bazı maddelerinde değişiklik yaptı. Ebu Zeyd'in savunma avukatları ve pek çok Mısırlı aydın, Ebu Zeyd'in bu değişiklikten yarartanacağını düşündüler. Ancak 5 Ağustos 1996'da nihai karannı açıklayan Temyiz Mahkemesi önceki kararı onayladığını bildirdi. Bu kararla Ebu Zeyd'in dinden saptığı onaylanmış oluyordu ve eşinden boşanmaya mahkum ediliyordu. Karar kötüydü. Ebu Zeyd ve eşı, ilk boşanma karannın alındığı 1995 temmuz ayında ülkelerini terk ederek Hollanda'ya yerleştiler. Bugün Amsterdam Üniversitesi'nde ders veriyorlar. Bu son karardan sonra ülkelerine artık hiç dönemeyeceklerini biliyorlar. Geri dönerlerse ne olabilir? Köktendincıler tarafından öldürülebilirler. Ebu Zeyd gibi diğer Mısrlı aydınlar da ülkelerinde köktendincilerin tehdidi altında yaşıyorlar. Bu arada Mısır'dakı ünlü Islam Üniversitesi ElAzhar son günlerde iyice güçlendi. ElAzhar'ın ulemaları, kafalarındaki Islami dogmalarla neyin doğru neyın yanlış olduğuna, kimin haklı kimin haksız olduğuna karar verecek yetkıye sahıpler. Bu arada Islamcı hukukçular, dıncı partiler, unlü film yönetmeni Yusuf Şahin gibi ilericilerın ifade özgürlüklerini kısıtlayarak. Mısır'da entelektüel yaşamı köreltiyorlar. Bugüne dek pek çok Mısırlı aydın ülkeyi terketti. Geride kalanlar için yaşam o denli zor ki onların da kaçması an meselesi. Bu gelışmeler Mısır ıçın tam bir çelişki yaratıyor. Çünkü hükumet bir yandan köktendincı mılıtanlara savaş açarken, diğer taraftan toplum gıderek "Islamıze" edılıyor. Köktendincılere karşı silaha sarılan hükümet, Islamıyet'e zarar verdiğinı duşundüğü kışılere yasal yoldan savaş açıyor. Bu çok çelişkilı bir durum. Biliyorsunuz Başbakanımız Erbakan'ın Müslüman Kardeşler ile ilişkisi var. Sizce Ebu Zeyd davasında Müslüman Kardeşler'in rolü nedir? Bu çok karışık bir konu. Bu hareket çok eskilere dayanıyor. Bu arada Mısır'da daha pek çok hareket var. Ben bu konuda kesin bir şey söyleyemem. Bence şu anda Mısır'da iki güç var. Birı neyin doğru neyın yanlış olduğunu belirleyen dini otoriteler, ikincisi ifade özgurlüğünü kullanmaya çalışan entelektüelleri silahla veya yasal yollarla engellemeye çalışan yetkililer. Bu insanlar çok tutucu ve Batılı düşünceye kapalılar. Istanbul'da da Kahire'de de bulundunuz. Bu iki kenti karşılaştırır mısınız? Benzerlikler ve farklılıklar nelerdir? Öncelikle iki kentin çok farklı olduğunu söyleyebilirim. Istanbul Kahire'ye göre daha Avrupalılaşmış bir kent. Kadınlar daha özgür. Yaşam Batı standartlarında. Ayrıca insanlar düşüncelerinı daha özgürce ifade ediyor ve daha bilınçlı. Mısır'da basın özgür ancak toplum daha tutucu. Kadınlar açısından. Türkiye'de kadınlar daha Battlaşmış. Mısır'da da tutucu çevrelere, Islami baskılara karşı kıyasıya savaş açan kadınlar tanıdım. Ancak sayıları çok değil. Istanbul'da gördüğüm kadarıyla kadınların durumu daha iyi. Ebu Zeyd ve karısıyla hiç karşılaştınız mı? Telefonla çok kereler konuştuk. Amsterdam'a gittiğimde karşılaşamadık çünkü onlar da bir seminer için Ingıltere'ye gitmişlerdi. Temyiz Mahkemesi'nin kararından sonra onları telefonla aradım. Moralleri bozuk muydu? Evet. Bu karardan sonra onların bir daha Kahire'ye dönmeleri söz konusu olamaz. Hollanda'da çok rahatlar, ancak Mısır onların anayurdu. öte yandan demokratik bir ülkede yargı bağımsız olmalı. Şu anda Mısır'da yargının bağımsız olup olmadığı tartışılabilir. Ebu Zeyd ve eşinin şu anda en büyük kaygısı da bu. Ne var ki karıkocanın şu anda boşanmaları söz konusu bile değil. Bunu hiç düşünmüyorlar. Bu öyküye ekleyeceğiniz bir şeyler var mı? Bu öykü daha bitmedi. Buraya gelmeden önce Ebu Zeyd'in savunma avukatları ile görüştüm. Temyiz Mahkemesi'nin karannın iptal edilmesi için çalışacaklarını söylediler. Kimse bu konuda bir tahminde bulunamaz. Mahkemenin bu kararı Mısır'da çok büyük gürültü kopardı. Köktendincıler bunu bir zafer olarak değerlendiriyorlar. Öte yandan entelektüeller ve liberaller mücadelelerıne devam etmeye kararlı görünüyorlar. Ülkede ilk kez bir kişi dinden saptığı iddiası ile boşanmaya mahkum ediliyor. Bu kabul edilemez bir durum. Aydınlar süstukları takdirde sıranın kendilerine de geleceğini gayet iyi biliyorlar. Mısır basını bu olayı nasıl karşıladı? Mısır'da hükümeti destekleyen basın bile kararı üzüntü ve kaygı ile karşıladı. Bu kararı ülke demokrasisine bir darbe olarak nitelediler. Özellikle Mısır'ın Ortadoğu'da güçlü bir yer edinmeye çalrştığı dönemde, böyle bir gelişmenin ülkenın dış itibarını büyük ölçüde sarsacağını düşünüyorlar. Ayrıca Ebu Zeyd olayı, köktendincılere göz açtırmayan Mısır hükümeti için de bir yüzkarası. Sizce bundan sonra Mısır'da neler olabilir? Köktendincılere karşı savaş devam ediyor. İnsanlar giderek daha tutucu oluyor. Islami tutuculuk, her geçen gün biraz daha topluma sızıyor. Mısır ıçın en buyük tehlike yazarların, sanatçıların ve aydınların ülkeyi terk etmesi. Mısır'da iken fılm yönetmeni Yusuf Şahın ile konuştum. Müslüman olmadığı için onun durumu daha da kritık. Ülkesını çok sevdiğıni, surekli tacız edilmesine karşın burada kalarak mücadelesine devam edeceğini söylüyor. Ne var ki bunu yalnızca Şahın gibi kışılıği kuvvetli insanlar başarabilir. Herkesten aynı cesaretı bekleyemeyiz. Sizce Mısır bir gün Cezayir'e mi dönecek? Hayır. Hiç sanmıyorum. Mısır'da durum çok farklı. Ikı ülkenin sorunlarının çok değişik olduğunu düşünuyorum. Mısır'ın Cezayir'e benzemesı için yonetımin ılımlı Islami yaklaşımı desteklomek yerıne, fanatık ve bağnaz dıncılere yeşıl ışık yakması gerekıyor kı bugünkü Mısır hükümeti bu ikıncisınden oldukça uzak görünüyor.^ Dini bağnazlık, Mısır'da entelektüel yaşamı köreltiyor. Ebu Zeyd davasını izleyen Fransız avukat Archibald, karar sonrası Mısır'daki havayı anlatıyor.