29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

15 RYI.ÜI. ! ' ) % . SAYI 547 15 PAZARIN PENCERESINDEN miklikyaparaktüm gece boyunca onu etkilemcycçalıstım. Şimdi ismini anımsayamadığım bırparçaçalarkengö/.leri yaşardı. Sonra dans etmeye başludık. Oradaydı, benimleydi. beraberdik, ona dokunabılıyorduın. sadece biz vardık vegizemli birandaonabenim ıcın çok üzel biri oldugunusöyledinı.oda ben ıııı kendisi icin özel biri oldugumu söyledı. Bır an ona sarıldım; öylesine, sonsuza dck kalacak bir zaman dilimindc ona sarılmış bir halde, baska hiçbir şeyegereksinimduymadan kalabileceğinıi hisscttim. Sonra müzikbilti, yerimize giderken ikıarkadaşa rastladık, onlarla konuştuk, birkaç kadeh daha ıçtık ve gece biterken tutması ıcın elimi uzattım vc clim boslukta kaldı. Duvat yıneörülmüstü. Acaba kaç kezetrafınıda bırsürü insan varken, değişik konular konuşuluyorken doya doya içıp sarlıosolmayı dilemi^imdır'.' Karşııııda oturdıığunu, ınsana sakinlik vc huzıır verengüzelliğinebaktığmıı.sessizce, hiçkonuşnıadan otıun güzelliğini içime sindırdığımi, onun yüz ifadcsindcki huzuıun yudıım yuduınbanageçtiğini.gülümserkendudaklarındakiyanaçekilmcnin.yüzününhaf ifasinıetrik lıal alnıasının, gözlerinin içının gülmcsinin.uzun inccparmaklarıylaalnınadüşen saçlarını geriye itnıesinin ona gizcmli bir AHMET EROZENCİ hava vcrdiğini, buğıılu bir lonlanıayla konu.şnıasının etraftakı lünı scslcrı bastırdığını. 1956 yılında Istapbul'da doğdu. onun sadece beııim için varoldugunu. bana Istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp hu/urvedinginlikgetirdiginidüslenıişinıdır? Fakültesi'ni bitirdi. Halen aynı Hclin'lc tiim bu duyguları yaşadığım bir fakültenin Üroloji Anabilim Dalında gecegeçirdiğim içinherdenı nıutluolaeağıöğretim üyesi olarak çalışıyor. mıbiliyorum. llk kitabı "Sadece Bir Gece Istiyorum" Artık yaşlandmı. Günlcrim gençlik yılla1992 yılında "Ve Yalanlar Ve Sessizlik" rımda oldugu gibi hâlâ penccrenın önündc kitabıysa 1995 yılında yayımlandı. «4 mü/ik Jinleyerekgeçiyor.amaçalannotalar. yagan yagmur vc ben uyıım ivinde olamadığııııı/dan, buıılan algılanıa vc birle^tirnıe dıırıınedeninihilmeden,içimdenonatesckkiirctmıında olan 'ben' giderek daha zorlamyomek geldi. bcnımlc kaı>ılıklı oiurduğu içiıı, ruııı. Insansı/lıkmı bcnıbukaramsarhalcsobcnimlckonuslugu,oyarımsaali benıııılegekan, tiim yogunlugııy la ya^adığım duygu doçirdigi iı»'iıı. lubırgeceyı birdahayasamayacağımıalgılaVedıgerlerinıngelmesiylebüyübozııldu, mak ıııı bilmiyorum. Eskidcn çalan hcrınünnıa o dcıılı mutluydum ki! Rtraf'ta kimsc ziktc notaların bir parçası olur, her yağmıır yokkcn onunla konuşmuştum, onu güldürdamlasındaodamlanıni(,ıncgırcr. göklerden miiştiim, düşündiirıniistüm artık bcni birgc yereo ıslaklıkla birliktedü^cr. kcndimı bırace bir nışanda gördüğü hiç konusmayan, içinc kıp.yollardaerıycnckadar, gıdebıldigimyekapanık biri olarak görenıezdi, belki daha da re kadargitnıcyi becerırdım. Şımdılerde ise tanımak istcrdi, ve daha bütiin gece önünıüzsadece hayallcrimdcyapabilıyoıunı buıılan. deydi,karsılıklıoturuyordıık,birbirimizcdoKüçüköykülcryasıyoruzhcpimizkcndikunabilecck kadatyakındık vc daha konuşamizcc çok önemlı olan, büyüttüğiinıii/ ııtak cakokadarçok sey vardı kı. olaylardolduruyorya^anıımızı.(,'ocuklukta Sonra gcccnin dcvamı geldi. Tünı misafiralınmazsa dünyanın sonunuıı gelecegine lertnc e^it ilgı göstermesi gcrcken birdavet inandığınıızbiroyuncaklaba^hyorbuöyküsahibesi gibi herkesle konııstuğu, hatırını sorler, okul çağlarında kırık not aldığımı/ bir dugu,herkesee.sitsekıldedavrandığı,yarım ders düııyütnızı karartmaya yctiyor, gençlik saat önce konustuğumuz seylere göndcrmc çağlarında yaşanan vc sonu hüsranla bıtcn ilk yaptığımda bilc sanki ilk defaduyuyormuş ask aynı zamanda ilk sıgaranın vc yasamın gibibanabaktıgt.hiçbiı şekildediğerlerinden boşlugu vcanıaçsızlığı üzenncyapılan f'elscfarklı olmadığımı ve olnıayafelerin baslangıcı oluyor. F.tracağıniı kclimclcrkullanmadan Bİrlİkte fınıızdakiinsanlararttıkçaba!>anlattığı bir zaman dilimi. Yakalarının küçük öyküleri dc birım saatönceki Helin, dısarıyı geçİrdİğİmİZ O zimbirparçamızoluyor.birdcn sadece kendisınin görebildigi zcnginlesmi^görüyoruzkcndive bızıın ıçerıyı goremedığımizi, içki masalarında.geccnın mizbirduvarın arkasında kay çevredeki her şey gcç saatlcrindc kimi zaman bolmuştıı. kahkahalarla, kımi zaman burukluklaanlatılananılar.anımO gccedcn sonra llclin'lc neîliklerini degisikarkadasgruplarıiçinde yifirdiler, karsimda sanan kisiler, 'keşke...' diyc başlayan vc gcçmistc kalmıs. birkaç kez daha görüştük. Her artık sonlanmıs bir olayı gcrgörüşıneınizde oııdan, onun sadece o ve çektc artık hiçbir scy yapamabütünsclliğindcn.sessizliginyacagımızı bilmemize rağden, sakinliginden, herdem dı şeyisöyleyen mcn sadece sözel olarak kat'aşa vurduğu iç huzurundan daha gözleri kaldı, mızdadeğiştinncçabalan.basda etkilendim; sözlerinden, hakalarmınoolay hakkmda f ikır rekctlerindcn hiçbir zaman havada onun yürütmcleri, bir yerc ait olma gerçeklcsmeyeccğini bilnıeme isteğiylc, geçmisimiziıı açıklakarsınonun içinözel biri oldu sesinden haşka maktankorkmadığımızyönleğuıııu göstcrccck bir kelime, hiçbir tını yoktu, rinictrarımızdakılcrlcpaylaşbiıdevinimkapmayaçalıstım. maçabaları venihayctyılların Sonra bir gün, şimdi bileşa o ses müziğe yıpratması sonunda baslangıçsırdığım bir cesaretlc onu yetaki kadaryalnı/olduğumu/.u döniiştü, her mcğcdavctcttim. algılamayla noktalanan birsüBirlikte müzıkçalan bir yere tarafı sardı, reç. Yaşam bu kadar basit i>gittik. Mcslcğimlc ilgili aııckdotlar, f'ıkralar anlatarak, ko renklendirdi... Gökçeadalı'larla gezintiler SELÇDK EREZ ostlarımızla Erdek'te, rahmetlı Vehbi Koç'un, annemin, babamın ve bırçok eskı bıldığın yaşamları boyunca sevdıkleri, yazları uğradıkları Pınar Oteh'ndeyız. Dün motorla gelmiştik ama kaptan bugun sert bir denız beklendigini, Istanbul'a karadan donmemızin daha uygun olacağını söyledı. Aramızda Gökçeadalı'lar var. Bu hafta sonu gezisınin, değerlı ıkı üç kişı tanımanın yanında, Gökçeadalı'lardan ogrendıklerım nedenıyle 1996'nın kolay unutamayacagım anıları arasında yer alacagını düşünmekteyım: Mınibus aranırken Gökçeadalı'lardan Bay Niko Arkondonı ve eşı Bayan Keti ıle denız kenarında dolaşıyoruz. Niko Bey bir yerden bulduğu plastik torbaya dun gecekı sağanaktan sonra ortalıkta gezınen ıri satyangozları topluyor. Nasıl pışırılir bunlar? Bayan Arkondoni tarif ediyor: Bir kaba koy bunları. Burada biraz un bulunsun. Kabın üstüne hava almaları ıçin bir kevgır kapa; ustüne agır bir şey yerleştır kı kaçıp gıtmesınler. Salyangozları 24 saat burda bıraksan un yer ve un dışkılarlar. Böylece barsakları temızlenmış olur. Sonra bunları tuzlu suyla yıka: Unları ve unlu dışkıları temızlensın. Ardından tuzlu su ıçinde on dakıka kadar kaynat. Şımdı salyangozları bir çatalla kabuklarından çıkarıp alabılirsın. Bunları, soğan, kıyılmış dereotu, maydanoz, taze domates, sarmısak katıp zeytınyağında 15 dakika kavur. Ardından bu karışıma bıraz su, bıber ve tuz kat ve yarım saat kadar kısık ateşte pışır Bazısı şarap da katar.. Tadına doyulmaz. Niko Bey'e yardım edeyım dedım; ancak onun gozlerı bu ışe alışık. Benım tek salyangoz bulduğum yerde o beşon tane buluyor, Bu yaratıklar en çok eskı çürük yaprakların yoğun bulundukları agaç altlarını sevıyorlar. Niko Bey bir taraftan salyangoz toplarken bir taraftan da denize bakıyor. Nıye bakıyorsunuz? Ahtapot bulunur mu dıye bakıyorum! Bizim Imroz'da bu mevsimde çok çıkar.. Niko Bey'in nasıl ahtapot yakaladığını eşınden dınlıyorum: Uzunca bir sopası vardır... ucuna beyaz, teslim bayragı gibi bir bez tutturmuştur. Sıglıkta, denızin dızıne geldiği yerde gezinir. Denize azıcık zeytinyağı serper. Ahtapot buna bayılır. Sopayı taşların arasında usul usul gezdirır. Ahtapot yaklaşınca çıçeklere su püskurtmek ıçın kullanılan sprey şişesine azıcık çamaşır suyu koyup fışkırtır. Hayvanın gözü görmez ve kolay yakalar o zaman.. Hemen kafasına bastırıp ıçını dışına çevırmezsen koluna yapışır, hatta fena ısırır. Niko Bey kolundaki ıki yeni ahtapot ısırığını gösterdı; bayağı derindiler. Denizde, biyoloji dersinde bize (anemones) olarak anlatılmış olan (coelenterate) yaratıklar var: Bir kayaya oturmuş silindir şekilli, çiçeği andıran varlıklar bunlar. Hayvanlar kalkıp başka yerlere gıdemiyorlar; sadece ağızlarının kenarındaki uzantıları onyatıp ufak deniz yaratıklarını yutmaya çahşıyorlar. Ketı hanım açıklıyor: Bunlara "kolifas" denir. Suya atıp bir dakika kadar kaynatırız. Sonra süzgeçte akıtırız suyunu ve una bular, tuz ve bıber katar köfte gibi kavururuz. Keti Hanım deniz kestanelerini görünce, "Bunlar da yenır!" diyor: "Küçük ve dikenlerı uzun olanlardan bir şey çıkmaz. Ama irı olanlarını kes aç, içindekı beş sıra havyarı çıkar ya sirkeye ve yağa batır çig ye ya da yirmi tanesini al sahanda yagda bir dakika kaynatıp ye.. Toprağın bitip denizin, kumun başladığı yerlerde yeşil saplı uçları küçük tomurcuklardan oluşan çiçeklerle donanmış, ince yeşil yapraklı bir bitkı var. Keti Hanım açıklamalarını sürdürüyor: Buna "kritama" denir. Mayıstan ekime kadar deniz kenarlarından toplarsınız. Yapraklarını yıkayıp bir bardak su ve bir bardak sirke ıçinde uç gun beklet turşusu oluşur; çok lezzetlidır. Az ötede kırmızı saplı, yemyeşil yapraklı ucu yeşil, tesbih puskulu gıbı dizili tomurcuklarla sonuçlanan bitkıler var. Bunlar yenır mı? Nefis salatası olur! "Vlita" deriz bu bitkiye. Su ve az yağ kat; tuz ve limon da kat ve bunun yapraklarını beşaltı dakika kaynat... Soğutup sirkele, limonla ye. Eve donduğümde Lee Allen Peterson'un Edible Wild Plants = Yenılebılen Yabanı Çıçekler (Hougton Mıfflın, N.York, 1977) kitabına baktım; Ketı Hanım'ın anlattıklarından sadece Vlıta'dan bahsetmış: "Yeşil Amaranth" olarak anıyor ve "Yeşil yaprakları kaynatıp salataya katabilırsın. Kara tohumlarından da besleyıci bir un yapılabılir" diyor. Bugünlerde Bılgi Kitabevı'nin basmakta olduğu "istanköyaltı Bodrum" kıtabımı hazırlarken Bodrum'un yerlı halkının, adalardan, özellıkle Gırıt'ten buraya göçenlerın bin çeşıt yabanı çiçekten, bıtkıden yemek yapmalarına şaştıklarını ögrenmiştim. O kadar ki aralarında şöyle söylenırlermış: Bahçene bir öküz, bir de Girıtli girse Girıtliyı hemen kov; ökuz uç beş şey yer gider de Gıritli ot bırakmaz alımallah! Gırıtliler, genellikle Ege ve Akdenız adalarında yaşamışlar. Sadece dagda bayırda görüp geçtığımız bınbir ottan yemek yapmasını değil, deniz kenarında bulunan ve ağzımıza sürmeyı düşunmemiş oldugumuz nice ottan ve denizde bulunan nice hayvandan yemek yapmasını da biliyorlar!... Sonbaharda denız kıyılarının hem zevkinı çıkarmak, temız havada gezip hoş bir zaman geçirmek hem de yararlı otları, "deniz mahlukatını" tanımak ısterseniz Gökçeadalılarla (Kuşkusuz Bozcaadah'lar da olur) ahbablık edin! Yeşil Amaranth (ü.stte) ve Deniz Anemomı (solda).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle