Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGİ p» Birtalih sonucu, son iiç yıl içinde ülkemin cn popüleryazarları arasınagirdim. Oysaaynısüre içinde, bir yazar olarak temelde bencilken, biryazarolarakpolitikadanuzak durduğumu sezinlettiğim halde, Türk olmamakarşın Kürthalkınınhaklarınısavunurken buldum kendimi. Son altı aydır, Türkiyc'nin politik olarak en angaje yazarlanndan biriyim. Bu da, yola nercden çıktığım düşünülünce kadcrin bir çeşit cilvesidir. llk kitabımı yayımladığımda kendime şöy le dedim: Ben fena halde içine kapanık bir küçük burjuvayımvegünlüksorunlarhiçumurumda değil. Belki sizler,buangajmaneksikliğini bir çeşit kâfirlikgibi görüyorsunuzdur. Ama ben böyleyim, böyle kalacağım. Şimdilerde, popüler basın beni "vatan haini" ilan cdiyor ve korkunç boyutlarda angaje bir yazar olarak tanımlıyor.Oysa ben, yalnızca içimden gelen sese sadık kalmak istedim. Ama, aslında "politik olmayan bu sadakaf'beni politiksorunlarlailgilenmeyeittı. BÖyle de olması gerekiyor. lçinizden gelen bu kışisel sesi sonuçlarına aldırmadan egoistçetakipedeceksiniz. Bunuyapan, kendi sesini amansızca izleyen o bcrbat adarn olmaya da razıyım. O zaman bu durumun, çok çarpıcıbirbaşkayanıortayaçıkıyor. Heyecanlandırıcıbirdurumbu: Artıktekbirkişiliğimdeğıl, iki kişiliğim var. Romanlarımı bu ikinci kişiliğimle yazıyorum. Bu kişiliğim, tarihe dikkat eden birinci kışiliğimle le komik bir ayrıntı oluşturmaktı. (...) Hindistan'da kriket düşkünlüğü çılgınlık düzeyine varır. Bu durumda bir faşizan grubun da krikete düşkün olmasına şaşırmamak gerek. Ne var ki, ben Thackery, yani gerçek kişi, kitabımı protesto ederken şöyle dedi: "Neden benim kriket tutkuma karşı çıkıyor?" O 8 RH AN PAMUK: Türkiye'de kırsal kesimdeki tanınmayan yazarın ya da gazetecinin korkması gereken şey, devletin baskısı ya da hapse atılmak değil; karanlık bir arka sokakta kurşunlanmak. Türkiye'deki ifadeözgürlüğükonusunda en büyük sorun bu. ALMAN RÜŞDÜ: Edebiyatın nasıl odak noktası haline geldiği konıısu çok karışık. Orhan Pamuk, kendi iradesi dışında nasıl politik alanaçekildiğini anlattığındaaklıma şu geldi': Bu, insanın belirli bir olay hakkında yapılan rcsmi açıklamaya uymayan gerçekleri anımsadığında ve yine de anımsadıklarını anlatmakta kararlı olduğu zamanki konumdu. Örneğin, Pakistan hükümeti Bengaldeş'tc herhangi bir soykırım olmadığını söylüyordu ama, gerçek bunun tam tersiydi. lşte bu durumda yalnızca gerçeği söylemek, ansızın politik bir davranışadönüşüyordu. Bu durumda, politıkadan uzak kalmak kolay deği 1. Hdebiyat, pol ıtika devreye girdiği zaman tehlikeye düsüyor. Belki de tehlikelerin en büyüklerinden biri, kalıcı olması amaçlanan yapıtın bu nedenle, yani politika devreye girdiği için, güncellesınırlıhalegclmesıdir. Edebıyatlapolıtika çatıştığı zaman sonuç hafifliktir Ben "Geceyarısı Çocuğu"nda Indira Gandhi'ye yer verdiğim zaman, son derece kaygılıydım.Çünküonumizahibirkurgutıpıyaparak romanın yapısına yerleştirirken, elli yıl sonra, yirmi yıl sonra bugünkü olaylar unutulduğu zaman da romanın değerini koruyup korumayacağını bilmiyorum. Kendim bunun değerlendirmesini yapamadım; ancak, olayların veyankılarının yatışmasından sonra kitabın aynı kitap olarak kalmayacağını biliyordum. Bakalım artık; henüz aradanyalnızca 14yılgeçti... Bazen "yatıştırma taktiğinden" söz ediliSelin özkal: Çokönemlianlarvardır, yaşamı tümden etkileyen. Ogecedeonlardan biriydi. yor; böy lelikle mesajın hedefine daha kolay ulaşması umuluyor. Diktarejimlcrındeyaijayanların durumunu biliyorum. Odada bir muhbır olduğu bilindiği zaman, kımseağzınıaçmaz. Amabu,çokgüçbirdurum. Izninizle birazkişisel örnek vermek ıstıyorum: Benim davama bunca yıl katkıda bulunan insanlardan bazıları zaman zaman bana soruyorlar: Eğer sesimizi fazla yükseltmezsek senin için daha mı iyi oluf? Daha mı güvende olursun?Onlarayanıtımhepaynıyanıtoluyor: Benimgüvenliğim içinduyulankaygı, kişileriaslasusturmamalıdır.aslasözlerinı yumuşatmamalıdır. Yoksa bütün bu olay, berbat bir sonuç getirmişolur. Fetvadanhemensonraki zaman diliminde beni en çok kaygılandıran şey, insanların beni savunmak için yüksek ilkelerden söz etmcleriydi; kimse benim iyi bir yazar olduğumudilegetirmekistemezgibiydi, tam tersi... "Çok berbat bir yazar da olsa, yazdıkları okunur gibi olmasa da, dilediği gibi olmak onun hakkıdır," dergibiydiler. Dostlarım bana benim için neyapabileceklerinisorduklaakşam... Maç vardı.ilçeninbirçok karşıladı onu. Annesi yemek yapmaya çalı n zaman onlaraşuyanıtı verdim: "Benim yaerkeği gibi o da izlemek için kahşıyordu. Tek ocağın üzerinde her şeye rağzarlığımı savunun!". Çünküsaldın kitaplarıveye gidecekti. "Ana, ben kahveye men ailesini doyurmak için bir şey ler pişirma yönelikti ama, savunma, ilkeler üzeriçıkıyorum."diyeseslendi. Ayakmeliydi. Onlarkaymakama kulak asmayıp neydi. kabılannı giydi, çadırdan çıktı, yola koyul çadırda kalmayı yeğ tutmuşlardı, ama onlaı du. Başka çadırların önünden geçerken dügibi davrananlann sayısı çok azdı. Yemek Özgürlüğüsavunmakla,özgürlüktenyaşünüyordu: O an evinde olabilseydi, televiz hazırlandı, sofra kuruldu, ev halkı yemeğe rarlanmayı savunmanın böylesine farklı olyon karşısında, sıcacık sobanın yanında... çağnldı. Herkes çadırdaydı. Evlerinden ması çok sorun içeriyor. Oldukça özgür bir Keşke, ama korkuyordu, herkes gibi o da uzaktaolsalarbileakşamyemeğinisıcakbiı toplumdayaşarkensürekli olarak özgürlüğü korkuyordu. Birhaftadırsallanıyordu Dinar, yerde topluca y iyebilmek güzeldi. Fakat birsavunmak insanıbezdiriyor. Fetvaverildiği tıpkı bir beşik gibi sallanıyordu. En son bu den sanki bircanavarkükreyerek toprağın alzaman kendimi ilkelere dayanarak savuntından çıktı, çadırı eline alıp, oynamaya başmak istemedim. Kendimi, kitaplarımı savu gün bir duyuru yapmıştı kaymakam, "artık deprem olmayacak" demişti. Kimi inandı, ladı.Delicesine,durmamacasınasallanıyornarak savunmak istedim. Ancak saldırı arkimi inanmadı... lnanmalı mıydı? lardı.Toprakhaykırıyordu.duyabiliyorlardı. tınca ben de aynı dili kullanarak kendimi saBirden durdu, sanki bir şey onu durdurdu, Ne kadar sürdübilemediler, toprağın sesini vunmak zorunda kaldım; çünkü öylesi daha maçı izlemek istemiyordu artık, çadıra dön insançığlıklarıaldı,acılıinsanlar,ölüinsanuygundu.^ lar... 126 canı bağrına gömdü o gece Dinar dü. Kavrulmuş soğan kokusu çadınn dışında Çeviren: GÜRHAN UÇKAN DAVİDGROSSMAN Eğer kişi gerçeği tanımlamazsa, günün birinde gerçeğin içinde bulur kendini ve o zaman tanımlayacak sözcük yoktur. Bu durumda kendime sormak zorundayım, ben kime sadık kalacağım? elindengeldiğinceuzlaşmayaçalışıyor. Belki budurumtipikbiryazarikilemıdir. D 8 AVİD GROSSMAN: Bir buçuk yıldırbıraşkromanıyazmaktayım. Bu öyküyü öylesine yoğun olarak içimde yaşıyorum ki, bütün dünya yalnızca simgelerden oluşmuş gibi gözüküyor. Ama, şu anda olduğu gibi, bir politik tcrminolojiye dönmek gerekiyor. Şunu bilin ki, y urtdışına çıkan bir Israilli yazarın, yapıtları hangi konumda olursa olsun ona sorulan, politikadır. ALMAN RÜŞDÜ: (...) Kişi kimsenin damanna basmaktan kaçındığınısanarakbiryapıtyazınca,biri|lerinin damarına bastığı gerçeği ortaya çıkıyor. Size son romanım "The Moor's Last Sigh"tan bir örnek vereyim. Belki gazetelerde okuduğunuz, Bombay'dakibirköktendinci Hindu lider romana çok kızmış. Belli ölçüde, kızmakta haklı; yoksa durum çok saçmalaşırdı. Ancak ben belirli bir bir kişininportresini çizmeKten kaçındığım için, o karakter farklıözelliklertaşısındiyeelimdengeleni yaptım. Bu Bombaylı lider, aşırılıktan çok uzakalışkanlıklarıolan.atletikyapılıbirzat. Benim romankahramanımise,gayetbesili vefevkaladegünahkârbirtip. llkicinsel olarak gayet tutucuyken, benim kahramanım bunun tam tersi konumda. Üstelik, politik görüşleri de oldukça farklı. Ailesel geçmişleri de tümüyle ilgisiz. Bütün bunlar, kahramanımı bir kurgu tipi yapma isteğimden kaynaklanıyor. Kahramanımın yaşamına kriket sporunu sokmamın nedeni isc, tümüy Merdivenin Mİa n gibi kıvnldığı gece O