Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3KASIM 19%. SAYI554 du. Juan Peron isc maçolardan biriydi. Pcronculuk da macoluktan başka bir şcy değildi. Arjantin'in ulusal dansı olan tangoda bile kadının kendisini erkeğin adımlanna kaptırması bununsomutbirgöstergesiydı. Kvita, çckiciliğini birsilaholarak kullandı. (Jündelik yaşamın gerçeklerini çok iyi biliyor, insanlara teke tck el uzatıyordu. Sıradan insanlara saygınlık kazandırdı ve onların seslerini duyurmalarına olanak tanıdı. ünun genç yaşta ölmcsidcbüyükbirşanstı. Daha uzun yaşasaydı despot koeasının izinden sürgünegideeek ve ardında çökmüs. bir Arjantin bırakacaktı. Fvita'nın büyüsünün ncden budenliuzunsürdüğüniiaçıklamak güç. Ama çok kişinin ondanetkilendiğikuşkugötürmezbirgerçek. Evita'nmbüyüsünekapılanlarkervanında ycralan FrancoZefirelli, Francis FordCoppola, Ken Russell gibiyönctmenlerdeheponunlailgilibirfilmyapmak istediler. Anthony Quinn ve Infrıd Pıtt'in oynayaeağı. Arjantin hükümctinın de tnaddi destek sağlayacağı "Cîömleksizlcr" filmi ne olduysa çekilemedi. 80'li yıllarda ise Olivcr StoHem şeytana hem de meleğe benzetildi Evita Peron... ne'un birsenaryosu Peronculara sızdırılınca kıyametlcr koptu. Askeri yönetim "Kvita" filminin Arjantin'de gösterilmesiniyıllarcayasakladı.ama sjmdi Latin Amerika'nın en öncmli yapıtları arasında yer alıyor. Kimilcrifilminyalnızcayabancılar tarafından değil de, ö/ellikle ingilı/ler tarafından eekilmişolmasındanöfkeduyuyor. Zira Falkland ıle ilgılı tepkilerhâlâsürüyor. Ne var ki Evita aneak Andrew Lloyd Wcbcr veTim Riee ikilisinin yarattığı mü/ikalin 1978 yılında Londra'dasahnelenmesıyle gerçek anlamda ıılııslararası bir iine kavıış.tıı. ()yunyıllarcasahnelendi:mü/iğı iscbclleklcrden.silinmedı. Miizikalde F.vita sınemadiin\asında tırmanabilmck amauyla tango şarkıeısı Agustin Magaldi'yibastançıkartıyorılu. Cjereek yaşamında ise böykhirolayyok. Evita'nınbırfaluşe olarak bilinmesi dc söyleııccnın bir başka yönü. Alan Parker'ın filmi için Madonna.oparıltılıamacinsiyetsız çekiciliğiyle Fvita için yerınde bir seçimdi. Fvıta da yıldızlığa soyunma çabaları ıcındeyken Norıııa Shearcrolnıaya özeniyor, ama kemik yapısı ve boyalı saçlarıyla daha Evita ve Jııan Peron. Tarih onları hcp yazacak... çok LanaTurner'i andırıyordu. Evita en azından beyaz perdeye gcçmis. ve Sonzamanlarda F.vita, fcminizmindeateşsiyasaya kitle iletişıminde birboyul ka/.anli biısavunucusuokırakgündeınegeldi. Ardımiüjtı. Kimi katı Peroneular Evita roliinün jantinlikadınkımıoy vermehakkınasahipolMadonna'ya verilmesine sövüp sayıyorlar. malarındaonun biiyiik birpayı olduğu ilcri sürüldü. 1949 yılında kurduğu Peroncu Ka Ülkcnin Peroncu Baskanı C'arlos Mencm bu durumu"utançverici"olaraknitelenciirıyor dınlar Partisi ülkedegüç dcngelcrini kökünve Peronculuğun halkın bağrından koparak dcndcğiştirdi. Evitaılanöncemaçoerkeklegelen, tam anlamıyla Arjantin'e özgü, temerincgcmenoldugıı Arıanlin 'dckadınlarsesli toplumsal adalete dayanan bir kavram ollerini dııyurıııaya ba.>ladı. duğuna parnıak basıyor. F.vita kocasına ve kendisini destekleycnleBuenosAiresişçileridüzenebaskaldırdıkrekanjiolanbağlılığındanhiçbirzamanödün larındayine,"Peeroon! Peeroon! Evıita! Evıvermedı. Bukonudagösterdiğikararlılık ve ıta!" dıye lıaykırıyor. F.vita'yı tarırılastıran yürcklilik soyluların bilcgönlünü rcthetnıe1 lollyvvood değil, Arjantin.^ yeyetti. Thcdııanlian 'ılıın çeviren: Evita'nın kendi başına birgücü yoktu. GüRİTA URGAN eünütümüylckocasiJuan Peron'danalıyor 19 PAZARIN PENCERESINOEN Türklere esir bir Alman SKLÇUK KRKZ n altıncı yüzyılda yaşamış bir Alman tüccarının anılarından bazı bölümler, bu yıl Turgut Akpınar tarafından dilimize çevrilip yayımlandı. "Türklerin Elinde Bir Alman Tâcir" başlığını taşıyan bu yapıtta Türkiye'de 1574'te borç yüzünden tutuklanmış olan Hans Ulrich Krafft başından geçenleri anlatmaktadır (lletişim Yayınları, s. 102). Günün birinde, bir Hocaya "on gün sonra ayın önce karanlığa gömülüp, sonra aydınlanacağını" bilip bilmediğinı sordum... Dehşete kapıldı. Vahşi bir hiddetle bana, Allahı azımüşşan'ın işlerine hangi cüretle... Karıştığımı sordu... Allah'ın beni cezalandırabileceğini söyledi. Onu tasdik ettim. Daha çok sinirlendi, yerınden kalktı ve ağzıma yumruk atmak ıster bir tavır aldı... Sonra bana bunu nerden bildiğimi sordu... "Küçük bir kitaptan" dedim... Kitap Fransızca bir takvimdi. Takvimi uzattımsa da Hoca okuyamadı... Ay tutulduğunda... Iç avlunun kapısının altında... Yüzbaşının yanında duruyorlardı. Yüzbaşı göğü ışaret ederek bana, "Frenk, bu ne iştir?" dedı. Hocaya... "On gün önce ben sana ne söyledim?" dedim... Iki omzunu yukarı kaldırdı... Yüzbaşı bana sordu: "Bunu nasıl biliyorsun?" ... O sırada şehirden bağırtılar ve gürültüler geliyordu. Herkes korku ve dehşet içinde evıne çekıldi... Kadınlar yukarıda dehşet içinde idiler, ondan yukarı gelmesini rica ettiler... Merdiveni çıkarken dua ediyordu, arkadan... Kapıyı itina ile kilitledi. O sırada şehirden... tencere vurma sesleri, çığlıklar duyuyordum. Hoca Efendi boğuk sesıyle pencereden aşağıya haykırıyordu... Gün ağarır ağarmaz Hoca kalktı, bana ... hayırlı günler dileyip doğrudan doğruya hamama gitti. Orada yıkanıp temizlendi. Çünkü geceyi bir hadımın odasında geçirmişti... Demek kı sıradan bir Almanın takvımde okuduğu bilgıden yoksun bir Osmanlı yüzbaşısı ve Hoca onun Ay tutulmasını bilmesine şaşıyorlar. Kent halkı ise patırtı gürültü yaparak Ay'ı kurtarmaya çalışıyor. Okullarda okuttuğum tarıh kitaplarında Osmanlının "parlak" devrı saydığımız bu asırda aslında niçın böyle acınacak bir duruma düşmüşüz? Prof. Şerafettin Turan'ın Türk Kültür Tarihı'nden (Bılgı Yayınevi, 2. basım 1994) okuyalım cevabını: "Fatıh dönemındeki hoşgörü ortamının ... daralmaya yüz tutması... bilimsel hayattakı canlıiığın ... yok olmasına yol açmıştır. 16. yy. sonlarında ... bilimsel etkınlıkler sadece dinsel bılımler anlamında algılanır olmuş, felsefe astronomi, tıp, matematik gibi bılımler medrese öğretimi programlanndan çıkarılmıştır. Tokatlı Lutfi'nin idamı, düşünce özgürlüğü kadar, bilim anlayışına da indirilen büyük bir darbe olmuştur. Lütfi bir biigindi; saray kitaplığı yöneticiliği yapmıştı, 'geometri biimeyen bir hâkimin, davalan hakkıyla çözemeyeceğini belirterek pozitif bılımlenn günlük yaşamdaki önemini belirtmeye çalışıyordu. Bir ara (Harnameeşek kıtabı) adını verdiği bir eser yazmış ve döneminin yönetıcıleri ve bilgisiz olarak nitelediği bilginlerle alay etmişti... Peygamberliği yadsıyıp Şiiliği övdüğü öne sürülerek idam edildi(1494)." ...Kanuni devrinde Türk coğrafyacılığının önderlerinden Piri Reis'in savaslarda görevlendirilıp emrındeki kadırgalan Basra'dan Mısır'a götüremediği için idam edilmesi de ciddi bir hata idi. Istanbul'da ilk Türk gözlemevi 16. yy. sonlarında kurulmuştu. Kurucusu Takıyüddin Mehmet, III. Muraddan ızin alınca gerekli araç ve gerecin çoğunu bizzat yaparak açtığı bu gözlemevi Tophane bayırındaydı ve zengin bir kitaplığı da vardı. Bu evin yaşamı ancak beş yıl sürdü. 1577'de görulen bir kuyruklu yıldız izlendi vb. ama dönemin Şeyhülislamı Ahmet Şemseddin Efendi, gökleri gözetlemenin uğursuzluk getırdiğini, gözlemevleri kurulan ülkelerde felaketlerfe karşılaşıldığını padişaha şikâyet etmiş, padişah da bu binanın tersaden çıkartılan toplarla yerle bir edilmesini emretmişti... Istanbul'da yeni bir gözlemevinin açılması için 1868'e kadar beklenmesi gerekmiştiri Işte cahil bir din adamı "gözlemevi yapılan ülkeler batar" diye rasathaneleri yıktınrsa bu "gözlemevlerinin yüz çeşitlisini yaptırmış ve batmak şöyle dursun seni en parlak devrinde" Batılı gelir burnuna halka takar oynatır seni: Ekonomine hâkim olur, cahilliğinle alay eder!" Bu rezalet Atatürk'e, Cumhuriyet'e kadar sürer... Bugün, 21. yy'a dört kala bir de bakıyoruz kı Ahmet Şemseddin Efendiler hortlamış; ne Türk'ün bağımsızlığını istiyortar ne de ilerlemesini: Bir taraftan Arap padişahı dümbelek çalarken Batının ve Uzakdoğulu'nun bizi bumumuza halka takıp oynatması için ellerinden geleni yapıyorlar. bir taraftan da bugünün Tokatlı Lütfıleri'nin ve Piri Reisleri'nin idamları için el altından fetva veriyorlar! Atatürk'ün ruhunun dönüp gelmesi, bu rezalete son vermesi, yanı sağduyunun ağır basması için bir üç yüzyıl daha beklememiz mi gerekir? ^