Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 CUMHURİYETDERGİ Meral Çelen'den bir öykü... YALNIZLIK ÇEKİRDEĞİ VE ORMAN G öz alabildiğine ekin tarlaları, tek tckaluç ağaçlan ve yemyeşılçayırlarvardı küçük kızla arasında. bivden acelesiz çıkar, sanki oracıklarda dolaşacakmış da hemen gcri dönccekmişizleniminiverirdievdekilere llk tepcyıaşıncaşöylebirçevrcsinebakınır. uzakta yakinda birı varsa, yine yavaş yavaş ormana doğru yürürdü. Çok yakın bır yere gidiyormuş, çok olağun bir şey yapıyoı muşçasına yii/iinü ormana verır. çamurlardan sakınmayaçalışırdı. Hiç kimselerkalmayınca ormana koşar, nice uzakta olursa olsun elıni sallardı durmadan. Ormanın eteklerine geldiğinde soluk soluğa başını yukarı kaldırır, yeşil çam denizine büyük birtutkuyla bakar, reçineli havayı dolu dolu içine çekerdi. Bu her baharböyleolurdu. "Bızim eve çok uzaksınız," dedi kız, "çok uzaksınız. onun için gizlice geliyorum. Karşı tepedeki aluç ağacının. dere kıyısındakı söğütlerin altınagıdebilirim.ama.siz uzaksınız... Bütün bir kış bugünleri bekledim, karda yolu bulmak zor olur, bilirsiniz. Üstelik kurtlar da var. lşte geldim, unutmadım sizleri... Çok mutluyum, merhaba orman!" Koca orman, "Merhaba küçük kız!" dedi. "Küçük değilim," dedi kız, "oniki yaşındayım. genç kızlıgın eşiğindeyim! Seni seviyorum büyük orman! Çam kozalaklarını, taze fılizlerıni, koyu yeşil kocamış iğne yapraklarını, her şeyıni... Ne kadar büyüksünüz, burada ben de büyük oluyorum, nc kadar güzelsiniz, sizinle ben de güzelim..." Gcnçbirçftm, "Bizdeseni seviyoruzküçük kız!" dedi. Küçük kız biraz öfkeli bağırdı: "Küçük bir kız değilim. on iiç yaşındayım, iyicebüyümeyebaşladım. lioyum uzadı, bazı !>eyleri iyiceanlamaya başladım artık!" Birbajjkaçam, "Büyüdükçe mutsuz olacaksın," dedi kıza, "küçük kızı arayacaksın. Nedcn illede büyümek istiyorsun?" "Mutluyum,"dcdıkız,ayağınıöfkeyle yere vurdu. "Mutsuz değilsem mutluyum demektir. 4er istcdiğimı yapıyorum... Türküler söylüyorıım, çaliijiyorum, okuyorum, koşuyorum, gülüyorum, mutluyum! Kim bunlan yapmama engcl olabilır? Biiy üyeceğim, daha daha büyüyeccğim yinemutlu olacağım!" Koca orman gülümsedi, hafif hafif sallandı ve uğuldadı: "Kim bilebılir, kım bılebilir kim kim kım Nerde başlar yalnızlıklar, mutsuzluklar. acılar..." "Hıçkımscbilemez,"diyeyanıtladı kız ormanı. "Bir ormansınız, çoksunuz. güzelsiniz, ulusunuz! Bahardatazefilizyeşılisürgünlerinizolur1 Uzaksınız, büyüksünüz. göklere yakınsınız, amateksiniz işte, herbıriniz yalnızsınız! Bilmekistemiyorumne demek yalnızlık, mutsuzluk, acı! Gölgenizde mutluyum, yeter banabu!" "Yal ın ve küçük birmutluluk," dedi ulu çamlardan bıri, "bizim büyük olur mutsuzluğumuz da, yalmzlığımız da, acılarımız da..." Ve bütün çamlar birden dedi: "Kim bilebilır, kim bılebilir Acıların nıce yakın olduğunu sana?.." Mavı martılı eteklerinin kırmalarınıbelininçevresindebirdoladıkız. genİ!>etekbacaklarınabirsarıldı.bir çözüldü kım kım kım "Hıç kımse bılemez," dedi kız, "ondört yaşındayım ve şımdilık mutluyum! Acılara uzağım! Yoksulluğumdan yakınmıyorum1 Yaşadıklarımı biliyorum, geleceğe hazınm! Bu yeter bana!" "Kim bilebilır...." diye bir küçük çam söze başlarken kız kesti, dedi ki: "Sakın kıskanmış olmayasınız mutluluğumu!.. Geçenhaftayandınız, nasıl yandınız cayır cayır... Toprak bile tutuşnıuştu, taşlar bile yanıyordu... Kim bilebilirdı on gün önce yanacagınızı sizin?"