Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12ŞUBAT1995.SAYI464 BAŞKENTGUNLERİ SanKırmızı söyleşiler MÜŞERREF HEKİMOĞLU Ö Yıl 1939. Annesi Müfide Hantm ve habası Vâlâ Bey 'le birlikte... ra da nereye çağırırlarsa fılm için oraya gidiyorKurtız. "Kuzunun Gülücügü" fılmi, bin dokuz yüz seksen altı yılında Giimüş Ayı'yla ödüllendirilse dc yasammda pek l'azla şey degişmiyor. Kendı anlalimıyla para ıçın aptal filmlcrdcoynuyor. Berlin'dc bohcm yaşıyor, şiir, deneme yazıyor. Buzcıı bın beş yüz dolar kirayla vıllalarda oturuyor ba/en de altmış marklık bodruın katlarında. Kediler, miizik, kuşlar, kafesler.ayinlerbütünyaşamıbu... Işte bu günlerde yonıden çocukluğunda babasının csyaları arasında bulduğu Nâzım Hikmct'in '"Şcylı Bedreddın Destanı"na sigınıyor. Başka ycrlcrc götürmcyc başlıyor onu Bedreddın. Biçımsel olmıış her şeyden kaçıp bilmedigi şeyı anyor Ortaya a!)kla, sevgiyle örülmüşbiroyun çıkıyor. Birgündc üç şehrini dolaşıyor Almanya'nın. Bir şehirde Tuncelili AlevilerleyommluyorBedreddin'i. Birbaşka şehirdc Mersin'dcn gelen işçilerle. Sabah altıda yola koyuluyor. akşam birtabak kuru fasulye veiki şişebiraylasoluklanıyor. Ancakkimseler anlamıyor bu özveriyi. Altı yüz kişilik sporsaionunda yapılan prömiyerden sonra bir Türk, "Oyun bi/e ıkı nıımara büyük geldi abi ama" diyor, "Almanlar çok alkışladı". Anlaşılmayanonuntiyatroyana.Mİbaktığı. Herkes kalıplara sükıııaya çalışırken o istiyor ki alabildiğincc kalıplarm dışma çıksın. Köklenni unutmasınamakalıplanndışındakalsın. Para sorunıı lııç bılınıyor Kıırti/'ın. Sadccc bu sorunıı çö/ınek ıçın Norveç'te bir dı/ıde oynuyor. Budı/ıde Arapsılahtücearı rolündc. Arapça, Ingilı/cc. Almanca vc Norveççe. Bu dillerı ögrcnınek /or anıa üstcsindcn geliyor. Bcdrcddın'ıcnson Viyana'daaltı kadınoyuncııy la birlikte sahneleyip Türkıye'ye dönüyor. Bedreddın'in Tüıkıye'dekı ılk gösterimi Çiçek Bar'da gerçckleşlınlıyor Taksiın Parkı'nda, Yerebatan Sarayı'nda yıneliyor Ama kadroyudağıtmak zorunda kaldığı için tek başına oynuyor artık Bedreddin'i. O gündcn bu yana ıki ya da üç kcz gidiyor Berlin'e. O da sadecc iş için. Ayakları onu Yeşılköy'e bile taşımıyor. Yine fılm çeviriyor. Agrı Dagı'yla Altın Koza, Bir Aşk Ugruna'yla Altın Portakal alıyor ama kcndı projelcri için para bulamıyor. Dıreniyor. (,'ünkü Devlet ve Şehır Tiyatroları ona görc degil. O, devlctın tiyatrosunun olabileceginc inanmıyor. Şeyh Bedreddın'in CD ve kasedini hazırlıyor. Ve hâlâ anyor. Neyi mi? Insanların özgüryaşayabilecegi, sözlerıni söyleyebilecekleri, küçügünbüyükle, zayıfın kuvvetlıyle bırarada yaşadıgı, Galata"nın ara sokaklarındaki çırakların okula gıtme özgürlügü tasıdığı bir dünyayı belkı de. Bütün bu arayış, aeıyı da taşıyor beynine. Ama, biliyor ki acı olmadan tatlı, gündüz olmadan gece olmuyor. Bildikçcçogalıyoracılaramaoyine degizlenmiyor. Neden Galata? Nedeıı KırımKilisesi'ninkarşısındakioahşap merdivenli cv? Haydarpaşa Lısesi'nde okurkcn karşı kıyıdaki ışıklara duyulan sevgi bu. Okuldan kaçıp meyhaneye. tiyatroya gıdilen günlerın anısına da sahip çıkma. Yüksek Kaldırım'daki kitaplar, kiralık smokın ve fraklar, ycni dünyalar, yeni pencereler. şapkacılar, Lord Byron şiirleri... Arada sırada da olsa kıtaplarını çaldıgı llachette'yc geç kalmış teijekkürler. llhan Berk, Attılâ llhan.Ö/dcmır Asaf. Cemal Süreya... Ute Galata bu. Araya girenyirmıikiyıllıkzamanzamangönüllü.zdman zaman gönülsüz siirgiinden dönülen yer. Uçmalarını unutmamak gerekır Kurtiz"ın. Her sabah bir saat yınelenen bir ayın bu. Uçmak. sonsııza ve giiciinün ycttıgı kadar. sürunürkcn, son nefesıni verirken bile uçmaya ça aşkentteki Galatasaraylılann güzel gelenekleri var. Bir ögle ya da akşam saatinde kulüplerınde buluşur; güncel, anısal söyleşiler yaparlar. Değişik kuşaklardan, değişik mesleklerden bir' mozaik oluşur; okul yıllarına dönerler, okuldan sonra yollan ayrılıyor, değişik dallarda çalısıyorlar ama duygusal ilişkiler, sevgi, dostluk değişmiyor hiç. Az da buluşsalar güzel birikimle kucaklaşıyorlar. Altıyedı yaşında başlayan dostluklar var, aynı sırada oturuyor, aynı yatakhanede uyuyorlar, Istıklâl Caddcsi'nde el ele yürüyor, sınemaya birlikte gıdıyorlar. Elbet unutulmaz anıları var. Perşembe yemeklerinin kalabalığında diplomatlar da hayli geniş yer alıyor. Emeklı büyükelçilcr, dış görevden merkeze dönenler, ya da merkezde çalışanlar. Örneğın Haluk Kura SarıKırmızılılarııı sevgi ve saygıyla kucakladığı bir ağabey her zaman. Semih Günvcr emeklı olduktan sonra yazılan ve kıtaplarıyla ılgı toplayan baska bir ağabey. Son yemekte yoktu ama kulaklan çınlamış olacak. Yayın ve yazın dünyamızın önde gelen kişilerinden Ahmet Küflü de sankırmızı renkleri güzel taşıyan bir kişi her zaman. Toplantılar düzenler, güzel bir dayanışma örneği verir. Katıldığı yemeklerde kitaplar arasında dolaşır SarıKırmızılılar Kim ne yazıyor, ne zaman basılacak? Pekin'den dönen Büyükelçi Reşat Arım da yazacak mı anılarını? Yazsa çok ilginç olur bence, djş politika mozaiğine yeni taşlar eklenebilir. Dışışleri öyküsüne de yeni bölümler. Amman, Bonn, Pekin elçıliklennde yaşanan olayların hayli ilginç yanlan olmalı. Dahası, merkezdekı yılların anısı, Dışislen'nde Kıbns Bürosu'nun kuruluşu. 12 Mart döneminde haşhaş ekiminin yasaklanması. Ankara'da. NVashington'da yapılan görüşmelerle meslek çizgisi ilginç, dâğarı dolu bir diplomat. Avrupa Konseyı çalışmalan, NVashington'da ve Cenevre'de müsteşar oldugu dönemin Karar verin; Kissingermi, Keskin mi? anılan. Hepsıni yazar mı bilmem. Kimi mi? Umut varsa hepsi güzel, ama umut kısiler susmayı yeğlıyor ama yazmak da solarsa her şey soluk... görev bence. Son kararnameyle merkeze Dünyanın en güzel başkentinde cehenneme dönen Büyükelçi Yıldırım Keskin de yeni dönüşür yaşam ya da tam tersi. Paris'te. oyunlar ve romanlar yazmaya hazırlanıyor Londra'da. Nevv York'ta. Moskova'da ya da sanırım. O artık uluslararası bir yazanmız. başka başkentlerde Ankara'nın solugunu Yabancı dillere de çevriliyor yazdıkları. duymadan yaşamak olanagı var mı? Bu Türk dıplomatı Brezilya'da ya da *** Belçika'da kaç kişıyi şaşırttı kimbilir. ABD'nin eski Dışişlerı Bakanı Henry Belki başkaları da var ama ikisini tanıdım Kissinger'ı de saşırtmış olabilir bence. Ikiz son günlerde. Brüksel Büyükelçimiz Güner kardeşler kadar benzerlık var. Brüksel'in Östek onuruna venlen vcda yemeğı. güzel restoranlarının etkısıyle kıloları biraz geleneklcr dogrultusunda bir konserle başladı artınıs ama. benzerlık sürüyor. Büyükelçi yine. Bir obua ve piyano konseri. Büyükelçi Keskın'ın dış görev dönemı Brüksel'de sona Güner Öztek ıle Büyükelçi Sünnıez Köksal erıyor. Yıllarca önce Haluk Kura da Brüksel da gülümseyerek dinledı o konseri. Megcr clçılıgınden sonra emeklıye aynldı O ıkisi de obua çalarmış. St Joseph'de dönemden güzel anılarımız var; Ostcnd. öğrencıyken okul orkestrasında çalmışlar Brugge ge/ilerı. dar sokaklarda ncfis deniz uzun yıllar. Hâlâ çalıyorlar mı dıye soranlar ürünlerı, ormanda yürüyüşler, Grande Place var. Sanınıyorum Ama müzikseverliklen sürüyor. ^ kahvelerinde uzun söyleşiler. O söyleşiler başkentte sürüyor şimdi; kimi dostluklar şarap gibi, eskıdikçe tatlanıyor. Birkaç kez yazdım galiba, Prag'ı da Kuralar'la gezdim ben. Belki de o nedcnle çok sevdim. Bir kentı, bir başkentı bılcnler ve sevenlerle gezmek başka bir olay. Büyükelçi Hamit Batu olmasaydı Pans'te, Fransızların da bilmcdiği sokaklarda dolaşır, ünlü bir 1 yazarı, ünlü bir ressamı selamlar mıydıın .' Roma'ya kaç kez gıttım ama Batular'la gcçen günlcrde bir başka Roma tanıdım doğrusu. Başkent yaşamı böyle ışte. Dıplomatik trafik yoğunlaşır kimi zaman. Gıdcnler, gelenler, anılar, söyleşiler, gidcnlere gülc güle, dönenlere hoşgeldın partilen verılır, sevınç ve hüzün bırbırıne karışır. K.imı zaman da bir şaşkınlık yaşanır, gitmek mi zor, dönmek mi, sevinmek mi gerekıyor. ü/ülmek