Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12ŞUBAT1995.SAYI464 SİNEMA 19 SİNEMA BULMACASI ölçüsünü iyice kaçırmış, ilginçliğini kaybetmişti. Italyan yapımcıları, bıkkınhk veren düelloların, uzayıp giden silahlı çatışmalann yerine, gülünç 'pataklama' sahnelerini koymayı denedi. Bu yolla, spagetti vvesternden kaçan genç seyirci kitlesi, yeniden kazanılabilecekti. Asıl adları Carlo Pedersoli ve Mario Girotti olan iki Italyan, bu yeni türün yıldızı haline geldi. Irikiyım, babacan, ve saf ortağı oynayan Carlo Pedersoli, hukuk doktoruydu, besteciydı ve yüzme sporunda dereceler elde etmişti. Mavi gözlü, sarışın ve yakışıklı Marıo Girotti ise 'uyanık' ortaktı. Zor durumlarda, çam yaıması ortağının arkasına gizleniyor ve 'düşmanlarını', onun balyoz yumruklarıyla başbaşa bırakıyordu. Filmleri yüzeyseldi, kabaydı, ama komıkti, güldürüyordu. Ortaklar, ilk kez 1967'de sıradan bir spagetti vvestemde bir araya gelmişlerdi ama, asıl 1969'da "Trinita Kardeşler" (Lo Chiamavano Trinita) ile ünlendiler. E. B. Clucher takma adını kullanan Enzo Barboni'nin yönettiği filmde, pek de istemeden göçmenlere yardımcı olan iki üçkağıtçı kardeşi oynuyorlardı. Filmin Türkçe adının . tersine, Trinita, soyadı değil, kardeşlerden iri yarı olanının adıydl. Aynı yönetmen, 1970'te, Trinita ve Bambino kardeşlerin bir serüvenini daha izleyiciye sundu: "Continuavano a Chiamarlo Trinita". Bu film, ilkinden çok daha başanlıydı. Sinema dili açısından inanılmaz hatalar taşımasına rağmen, antonolojilere geçecek düzeyde bazı sahneler içeriyordu. örneğin, kardeşlerin iki dirhem bir çekirdek giyinerek, bir lüks lokantada yemek yedikleri bölüm... John Landis "Cazcı Kardeşler" filminde (The Blues Brothers, 1979) bu sahneyi, neredeyse olduğu gibi kullanacaktı. At, sığır hırsızlığı ve posta arabası soygunculuğu gibi 'soylu' meslek edinmek üzere yolculuğa çıkan kardeşler, tıpkı ilk filmde olduğu gibi, raslantıların yardımıyla, yıne iyi insanların yanında yer alıyor ve kötüleri tepeliyordu. Şiddet içermeyen bu kansız western, bir zamanların 'kılıç ve pelerin' filmlerindeki kavga sahnelerini 'Vahşı Batı' ortamına taşımaktaydı. Pedersoli ve Girotti, daha sonra birçok film çevirerek, çocuk ve gençlerden oluşan büyük bir hayran kitlesi kazandı. Ikisınin de yetenekli kişiler olduğuna şüphe yok. Ne yazık ki bunu gösterme fırsatını pek az bulabildiler. Bu ortakları tanıdınız mı? ^ ADEM AYAKTA En ünlü ikili Zıt özellıkteki ortakların öykuleri, polisiyede olsun, güldürü de olsun, her zaman izleyıcınin ilgısıni çekti. Arthur Conan Doyle, ünlü dedektifi Sherlock Holmes'ın yanına Dr. VVatson'ı veriken, Agatha Christie de Belçikalı Hercul Poirot'yu yalnız bırakmamış ve özellikle lngiliz ordusundan yüzbaşı Hastings, albay Race gibi bazı dostlar edindirmişti. Son yıllarda Richard Donner "Cehennem Silahı" dizisinde, Martin Riggs (Mel Gibson) ve Roger Murtaugh (Danny Glover) ile başarılı bir ikili sunmuştu. Güldürü türünde de sinemanın ilk yıllarından beri çeşitli ikililer denenmlş, ama pek azı başarılı ve uzun ömürlü olmuştu. Bu hafta, başarılı güldürü ortaklarından ikisıni soracağız. önce Amerika'dan. İlk ikilimiz, adları neredeyse sınemayla özdeşleşmiş, evrensel, ölümsüz iki ustadan oluşuyor. Birl babacan, iri kıyım, otoriter. öteki zayıf, çekingen ve saf; olayları doğru değerlendiremez ve sıkışınca çocuk gibi ağlar. Bu zayıf ve saf ortak lngiliz asıllıydı ve Charles Chaplin gibi, Fred Karno'nun topluluğunda çalışırken, ABD turnesi sırasında keşfedilmişti. 1917'de ilkfilmini çevirdi ve aynı yıl, irikıyım ortağıyla bir araya geldi. Babacan ortak, şarkıcılık eğitimi görmüş, ama sinema oyunculuğunda karar kılmıştı. 1913'ten başlayarak, hemen sadece Amerikalı güldürü sanatçısı ve yönetmeni Larry Semon (18991928) ile çalışmaya başladı. Semon'ın 1925'de çektiği "Oz Büyücüsü" fılminde Teneke Adam' rolündeydi. Ortaklar, 1926'da, Amerikan sinemasının kuruluş yıllarındaki büyük yapımcılarından Hal Roach ile birbırierinden bağımsız olarak sözleşme imzaladı. Aynı yıl Roach, ikiliy! oluşturdu. Böylece, olağanüstü güzellikteki kısa güldürü filmleri dizisi başladı. 1931 yılında ilk uzun filmlerini çevirdiler. Hal Roach'ın sağladığı özgür ortamda, 1940 yılına dek çalıştıktan sonra, Twentieth Century Fox ve MGM şirketi ile sözleşme imzaladılar, ama, doğaçlamaya izın vermeyen ayrıntılı senaryolar ve katı stüdyo koşulları yüzunden, eskisı gibi başan gösteremedıler. Turk TV kanallarının nedense hıç ilgi göstermediğı bu ıkıliyı tanıdınız mı? Vampirle Görüşme... Banderas 'a göre Hollywood, vampirler için çok ideal. •• Geçen haftanın çözümleri: "Bitmeyen Balayı" (Touch of Evil, 1958) ve "1900 / Novecento 12 (197476). Antonio Banderas, Tom Hanks ilegeçenyılınfilmiPhiladelphia yetleri de yok değil. örneğin Hollyvvood'un ahlak anlayışını hâlâ kavramış değil. "Philadelphia" filminde Tom Hanks'le oynadığı sahnelerin ınakaslanma nedenine akıl erdiremiyor. Baştan aşağı şiddetin egemen olduğu bir fılmde bazı seks sahnelerinin kesilmesi de aklının alacağı durumlardan değil. Antonio Banderas'ın ideali bir Hollyvvood superstan olmak değil. 'da. Kendine örnek aldığı isimler Avrupalılar. Time Out dergisindeki bir röportajında bunu şöyle acıklıyor: "Amerikalı starlar superstar olduktan sonra rollerini değil kendilerini oynuyorlar. Benim idealim Kenneth Branagh'ın lngiliz klasiklerine yaptığını Ispanyol klasiklerine yapmak. Gerard Depardieu'nun Cyrano'su da yapmak istediğime iyi bir örnek." 4| Tema'nın Joan Fontaıne'le dansı bir dakıka ancak sürmüştü ama ne gam. O gün bız hepimiz çok mutlu olmuş ve günlerce bunu konuşmuştuk. Kadın oyuncular ise daha şanslı oldular. Greta Garbo, Avrupa'yı olduğu kadar Amerıka'yı da kasıp kavurdu. Marlene Oıetrıch ve Ingrid Bergman gerçekten bırer Hollyvvood ilahesi muamelesı gördüler. Sophia Loren de hep Italyan kalmasına rağmen Hollywood tarafından kabul gördü. Buna karşılık Jeanna Moreau, Brigitte Bardot, Ingrid Thulın ve Catherıne Denevueve bir öncekı kuşağın başarısını ancak yarım tekrarlayabıldıler. ^ * ^ w J> x Eski kadmların Valentino 'su Tebessüm"dü. Francoise Sagan'ın ünlü romamndan uyarlanmı$tı. Başrolde Joan Fontaıne ve Rossano Brazzı vardı. Muzaffer Pedersoli ve Girotti ya da... Alaylı bir şekılde 'spagetti western' denılen Italyan vvesterni, 1970'e gelındığınde, artık şiddetin Adları sınemayla özdeşleşmiş, evrensel ve ölümsüz iki ustayı tanıdınız mı?