Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12ŞUBAT1995. SAYI464 Bir kış ürünü: Karlı Kayın Ormanı mjg' uzey Avrupa ülkelerinden lsveç'te •ML 5 yıl boyunca yaşayan sanatçıW m yazar Zülfü Livaneli izlenimlerini şöyle aktarıyor: "Iklimden hem insan hem de sanatçı olarak çok ctkilcniyorum. Sadccc kışın grikül rengi gökyüzü değil, lodos ve güneş dc ctkilcr beni. Iklimden ctkilcndiğime dair bclirgin örnek, "Karlı Kayın Ormanı" adlı bestemdir. lsveç'te okula dcvam ederkcn "Lappis" adı verilen üniversite evlerindc kalıyorduk. Bu evler, bir göle açılan ve aylarca kar altında kalan kayın ormanına yakındı. Okul dışında, sık sık bu ormanda yürüyüşler yapar, yiir ve müzik düşünürdüm. Birgün eşim Ülker'i pencereye çağırdım ve "Karlı Kayın Ormanı" adlı bestem için, iştc bu ormanın müziğini yaptım dedim. lsveç'te kaldığım yıllara dönüp baktığım zaman, o zamaki bestclerimde hasret ağır basıyordu. Bestelerimde lsveç'te yaşıyor olmanın ağırlığı da vardı. Bertolt Brecht'in ve Nâzım'ın şiirlerini besteliyordum. Benim için ışık da çok önemlidir. Filmlerimde de ışığı çok özel kullandım. "Sis" filminde, baştan sona kadar boğucu bir ışık vardır. Bu da 12 Mart askeri dönemindcki atmosferi yansıtıyordu. Kuzey ülkelerinde, lsveç'te intihar oranları ve alkolizm çok yaygındır. Depresif birolay. Bu karanlık, özellikle insanlar gri betonlar arasında yaşıyorsa etkisini daha çok gösteriyor. Bütün Kuzey ülkeleri kültürleri Latin kültürünün tersine ev içi kültürleridır. tsveç'te altı ay süren karanlık boyunca insanlarda karamsarlık, enerjilerinde azalma ve hatta renklerinde bir solukluk hissedersiniz. İnsanlar sabahları işe giderken bile uykulu görünür. Iş dönüşü, öğleden sonra saat 16.00 civarında bile insanlar enerjileri tükenmiş halde evlerine döner. Çoğunun amacı bir an önce eve dönmektir ve akşam yemeğinden sonra erkenden uyurlar. Yazın ıse, günlerin uzamasıyla insanlarda bir canlılık vardır. Yaz mevsimi, şenliklerle kutlanır. Livaneli, Arısto'nun "Yaratıcıların melankoliye yatkınlığı vardır" sözünü onaylıyor ve şunları söylüyor: "Kendi adıma çok doğru buluyorum. Melankoliden kendimi çok zor sıyıran bir insanım. Sadece iklım değil, insan ilişkileri de çok önemli. Sanatçılar nedense insan ilişkilerinde acemi oluyor. Düşünüyorum da lsveç'te bir yandan okula devam ederken bir yandan da film müzikleri, besteler yaptım. Üç dilde sürekli kitap okuyordum. Dışarıda olmak, ülkeden uzak olmak bir anlamda hapishanede olmak gibiydi ve bu dönemde çok sayıda eser ürettim. Ama bcn kendi ülkemde olmayı tercih ediyorum." ^ DERGI'DEN Merhaba, 1 Şubat aksamı bir doğum günü nedeniyleyeniden Onat Ktıtlar 'la birlikte olduk. Ama bu kez doğum günü kııtlanan kişi Onat Ktıtlar değil, Tuncel Kurtiz idi. Leman Cafe 'deyapılacak kutlamaya çağrılırken Ramize Erer telefonda, "Mutlakagelin!" demişti. Onat Kutlardaolacak... "59. doğum günü için gelenleri karşılayıp kucaklayan Tuncel Kurtiz 'di. Ama kısa bir süre sonra dayanamayıp yeniden Şey/ı Bedreddin oluverdi. Leman Cafe nin sevimli atmosferinde unutulmaz bir gece yaşayacağımızı anlamıstık. Isıklar söndü ve salonun kösesine hazırlanmış beyaz perde bizi geçmiş yıllara götürdü. Mehmet Eryılmaz 'ın sanatçıyı anlatan belgeseline dalıp gitmiştik ki Onat Kutlar belirdi perdede. Tuncel Kurtiz 'i anlatan birkaç kişiden biriydi. Şöyle diyordu: "Umartm Tuncel 'in değehni de öldükten sonra anlamayız. "Derin biracı dolaşmaya başladıortalıkta. Tektekherkesin içinde duyduğu bu acıyı ise seslendirip sekillendirenyine Tuncel Kurtiz oldu. Acısı ve coşkustı sanki birbirine örülmüştü. Kahve yoğun bir trajedininyasandığı biryere dönüşmüstü. Tuncel Kurtiz yüksek sesle ağlıyordu. Ağlaınayı beceremeyenler ise susuyordu. Bu haftaki kapağımızı iste bu doğum gününden yola çıkarak hazırladık. Tuncel Kurtiz 'in zenginliklerine özenmistik. Onun dopdolu sanat yaşamma da. Hem çok iyi tanıdığımız bir sanatçıydı hem de çok az. Bir sonraki Cumhuriyet Dergi 'de bulusmak üzere. İyi haftalar... tpek Çalıslar CUMHURİYET OERGİİMTİYAZŞAHİBİ: BERİN NADİ • BASANVEYAYAN:YENİGÜNHABERAJANSI BASINVEYAYINCIUKA.Ş.HGENELYAYIN YÖNETMENİ: ORHAN ERİNÇH GENELYAYIN KOORDİNATORUıHlKMETÇETlNKAYABYAZI İŞLERİ MUDURLERİ. DİNÇTAYANÇ(SORUMLU), İBRAHİMYILDIZBYAYINYONETMENLİPEK ÇALIŞLARBGORSELYONETMEN:AYNUR ÇOLAK • REKU\M:REHAIŞITMAN KAPAK FOTOĞRAFI: ERDOĞAN KÖSEOĞLU Kış depresyonu ve Vincent Van Gogh. Pınar Kür: "hi) bendc mııtsuzlıık hissidir." ki etkisini anlatıyor. Bu makalede Norveç'in 49 gün boyunca hiç güneş yüzü görmeyen Tromso Kasabası'nda yaşayan insanlardan bahsediliyor. Gözlemci, 49 gün ışıktan mahrum kalan bu insanların yorgunluk, sabah uyanıp, güne başlamakta isteksizlik, halsizlik, uyku düzeninde bozukluklar ve bazen de klinik anlamda dcprcsyon yaşadıklannı aktarıyor. Halbuki aynı insanlar, gündüzlerin uzadığı yaz günlerinde uyumak nedir bilmiyorlar. Karanlık günlerde, lambalar hiç söndürülmü llhan İrem. yor. Ve 49 günün ardından, tekrar dönen gün ışığı gözyaşlan, dualar ve ıyi dileklerle karşılanıyor. O gün Soldag yani "Güneş günü" olarak kutlanıyor. Çocuklar okuldan erkcn çıkıyor, işycrleri öğleleyin paydos ediyor. "Ve biz bütün yollann bahara gittiğini bilmeden geçici kışlarda üzülerek ..geçici yazlarda sevinerek.. Sonbaharlarda ürpererek sürdürürüz yür ü y ü ş ü m ü z ü " diyor İ l h a n Ircm, "Uzaklarda Biri Var"da. gibi değil, sabah uyanıyorsunuz karanlık, gece gibi. Hava da çok kirli. Bir süre Amsterdam'da bulunmuştum. Orası kışın sürekli karanlık. İnsanlar mumlar yakarak, ortama biraz hareketlilik getirmeye çalışıyor. Kışın karanlık ve soğuk günleri mutsuzluk hissi yaratıyor bcnde. Öyle ki, bazen hiçbir şeyi yapmak istemiyorum. Durup dururken ağladığım bile oluyor. Kış, ölü bir mevsim, yaprak yok. Kışın pek ürettiğımi söyleyemem ama bu mevsimde hissetiklerimi işleyerek daha sonraki dönemlerde yazıyorum. İnsanların çoğu sonbaharı hüzün mevsimi olarak tanımlar. Bence, sonbahar renkleriyle bir dostumun da söylediği gibi Istanbul'un da, Paris'in de en güzel dönemidir." Genç yaşına rağmen San Zeybek'le tanıdıgımız, yaptığı besteler ile kalıcı olmaya aday Kahir Atakoğlu aynı soruyu şöyle yanıtlıyor: "Benim böyle bir lüksüm yok. Zaman beni etkilemez. Bazı sınırları zorlamak durumundayım. Doğrusu hangi mcvsimlcr nasıl etkı , Işık ve yaratıcılık Hemen hemen bütün şairlcr için kış, keder dolu ve can sıkıcı bir mevsimdir. Shakespeare, "Hüzünlü bir hikâye için en uygun mevsim kıştır" der. Mevsimlerin yarattığı değişiklikler, sanatçıların, şair ve yazarların ruh dünyasında derin etkiler yaratır. Oyle ki bazen bu etkileşimler o kadar yoğundur ki, tuvale, notaya ve yazıya dökülüverir. Yazar Pınar Kür, kış mevsimi ile ilgili i/.lenimlerini ve kendisini nasıl etkilediğini şöyle anlatıyor: "Hava beni çok etkiliyor. Istanbul eskisi