03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMHURlYETDERGt ğünü sandı. Kendini bir an için öz anasını yakıp ayaklar altına atarmış gibi duyumsadı. Düşünmesi bijc tüylcr ürperticiydi. Halk topluluğu büyüyordu. Yüksek sesli fısıltılar çoğalıyordu. Ne olmuştu? Ne olacaktı? Kimse bilmiyordu ama, söylentilcr ağızdan kulağa dolaşıyordu. Apaçık olan tck gerçek, komünist partisinin bürosunun yakılıp yerle bir edilmiş olmasıydı. Ama neden? Bazıları komünıstlenn strateji değiştirmış oldukları halde Müslüman fanatiklerin gazabından kurtulamadıklarını söylüyordu. Ansmn arkadaşı Kaiscr'in kendine yaklaştıgını gördü. Sakal tıraşı olmamıştı, saçlarını taramamıştı; gözlcri kan çanağına dönmüştü. Sesinde garip bir kaygıyla Suranjan'asordu: "Dışarıda ne işin var?" "Sokağa çıkmayacak mıydım?" diye karştlık verdi Suranjan. "Hayır, böyledeğil. Biliyorsun bu domuzlar.. dın adına atılan palavralar. Sanki din umurlarındaydı! Bütün bu halkları Jamaat Shiber'in gençlik derneğındcn teröristler yaptı. Parti binasını, kitabevini ve lndian Hava Yolları'nı ateşe verdiler. Bu güruh, ülkcmizin bağımsızhğına da karşıydı. Şimdi de olay çıkarmak için her olanaktan yararlanıyorlar. Birlikte uzaklaştılar. Suranjan sordu: "Başka nereyiyaktılar?" "Chittagong'da üç mabet harabeye çevrildı. Malipara, Samshan mahdir, Korbanigunj, Kalibari, Chattesvvari, Bıshnu mandir, Hajari lane ve Fakir para mabetleri kundaklandı. Işın kara mizah yanı, aynı zamanda halk dinsel ahenkiçındeolmayaçağrılmakta. Suranjan derirfbir soluk aldı. Kaiser, dağınık saçlannı eliyle geriye doğru sıvazladı. "Yalnızca mabetleri yakmakla yetınmedıler dün" diye devam ettı. "Majhirghatt'taki balıkçı kulübelerini de yaktılar. En az elli kulübe yerle bir oldu. Sudharam'daki polis karakolu ve yedi Hindu evi harap edildi. Gangapur'daki bütün Hindu evleri önce yağmalandı, sonra ateşe vcrildi. Bharbordi'deki Onüç Evler de aynı akibete uğradı. Kadınların tümüne işkence yapıldı. Sirajpur sakinleri dövüldü, evleri tutuşturuldu. Faridpur'daki Ramakrishna mabcdi yağma edildi* guru ve öğrencileri ağır yaralandı. Bu uzun açıklamanın ardından Suranjan yalnızca "Oooo!.." diyebjldi. Başka bir şey söylemeye niyeti yoktu. Şu anda yapmak istediği tek şey, çocukken yaptığı gibi yolda yürürken önüne çıkan taşlara tekme atmaktı. Kaiser yağmalamalan ve kundaklamaları saymayı sürdürüyordu ama, Suranjan artık dinlemeyi bırakmıştı. Hatta ilgilenmcyi de kcsmiştı. Basın kulübünün önündc durdular. Birgrup gazetecihararetlibirtartışmayagirişmişti.Birisi Hindistan'da çatışmalar ve polıs ateşı sonucu en az ıki yüz kişınin öldürüldüğünü söylüyordu. Binlerce yaralı vardı. Köktendincılerin örgütlerinc hareket sınırlılığı getirilmiştı. Parlamentodaki ana muhalcfel lidcrı istifa etmişti. Bir başka gazetecinin dediğine görc; Chittagong'da Dibak Ghosh, Nandankanan Tulsidhaam'ın bir öğrencisi, kaçmak isterken Jaamaatçılar tarafından yakalanmıştı. Canlı canlı yakılacakken müdahale eden birkaç gözcü, adamın Müslüman olduğunu söyleyince sıkı bir dayaktan sonra salınmıştı. Suranjan 'ı tanıyan herkes, onu sokakta görmekten rahatsız olmaktaydı. Hangi akla hizmet sokağa çıktığını, doğru evine gitmcsini, gecenin şiddet olaylarına gebe olduğunu söylüyorlardı. Suranjan hiçbir şey demcdi. Kafası karmakanşıktı; dengesini yitirmişti. Adı Suranjan Dutta olduğu için o evde kalacaktı, ama, adlan Kaiser, Latif, Bılal ve Shanin olanlar sokağa çıkabildikleri gibi, günün olaylarını açıkça tartışabilecekler ve dinsel baskıya karşı gösteride bulunabileccklerdi Apaçık haksızlıktı bu durum. Suranjan da dığerleri kadar sağduyulu, mantıklı ve kendı görüşlerı olan bırisı değılmiydi? Yüzünde bomboş bir ifadeyle, sırtını duvara dayadı; Bir Bangla Five yaktı. Kendisini terk edilmiş ve soyutlanmış duyumsuyordu. Çevresindekilerin çoğu tanıdığıydı, hatta birkaç ı oldukça yakın dostuydu ama, yine de yapayalnızdı! Onlar aralarında Babri camisinin yıkılmasını ve ülkedeki mabetlerin harap edilmesıni tartışırlarken, kendisi dışarda tutuluyordu. Suranjan da lafa kanşmak istiyordu. Ancak karşısında, aşamadığı bir uçurum vardı. Bir yandan ondan hoşlanırlarken, bir yandan da onu aralanna almak istemeyen bu insanlann tavnnı anlayamıyordu. Kabul etmesi çok güçtü. Sigarasından derin bir soluk çekti; dumanını halkalar halinde üfledi. Ve ansızın, çevresindeki ateşli insanlann ortasında, bedeni gücünü yitirdi ve duvarın dibine doğru çökmeye başladı. ^ Bilimsel tavır olarak kaleme sarıldım TESLİME NESRİN Ş evlenip boşanmış. Ancak bu konuda konuşmuyor. lkikn u anda Isveç'te olduğuma, bu topluluğa hitap ettiğimc inanamıyorum. tnsani değerlere saygısı olan iyi nıyetli kişilerin desteği sayesinde burada olma olanağını buldum. Benim özgürce soluk almamı sağlamaktaki rollerinden ötürü lsvcç PEN Klübü'ne ve lsveç hükümetine ne denli teşekkür borçlu olduğumu anlatamam. öyle sanıyorum bu tavır, böyle insancıl bir ülkenin en saygın gelenekleri arasında. Bana gösterdiğiniz büyük yakınlık, kendimi yuvamda hissetmeme neden oldu. Gösterdiğiniz sempati, özvcri ve sevgi beni derinden etkiledi. lsveç PEN'i bana, adını Kurt Tucholsky'nin anısından alan bir ödülü vermeyi uygun gördü. lsveç bu ödülü oluşturarak vicdan özgürlüğünün kısıtlanmasına, akıldışılığa ve despotluğa karşı çıkan büyük bir yazan kutluyor. Bu ödülü, ona ne denli layık olduğum konusunda kesin bir kanıya sahip olmadan onurduyarak kabul cdiyorum. Ben, Bangladeşlı bir yazanm; Güney Asya'daki küçük bir ülkenin yazarı. Ülkem küçük olduğu halde dünyada 200 milyon kişi Bengalce konuşuyor. Bu dılin yazılı yazınının 1000 yıllık zengin bir geleneği var. Bengalcenin en tanınmış yazan, 1913'te Nobel Edebiyat ödülü'nü alan Rabidranath Tagorc'dur. Bölgemin diğer birçok yazan gibi ben de Tagore'u, hümanizmi nedeniyle bir ideal olarak görüyorum. Hindistan 1947'de lngiltere'den bağımsızlığını kazanınca Bengal birçok bölgeye bölündü. Bu bölgelerden biri, bugünkü bağımsız devlet Bangladeş'tir. ötekisi, Hindistan Birleşik Cumhuriyeti 'ne ait olan Batıbengaldir. Ne var ki Bengal yazını, bir bütün olmayı sürdürüyor. Bengalli ozan ve yazarlann büyük bölümü, laik görüştedirler ve özgürlüğe inanırlar. Söz bana gelırsc, görüşlerimi kendime özgü bıçımde açıklamayı yeğlerim. Yazın dünyasının herhangi bir grubuna dahil olmadığımı söyleyecek cesarete sahibim. Tıp öğrcnımi gördüm. Bu öğrenim bana, bilimsel olarak tavır almayı, aklın değerinı anlamayı sağladı. Bunun sonucu olarak başta kadınlarla ılgili olanlar olmak üzcre, toplumdaki birçok sorun üzerinde düşünmeye başla
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle