Katalog

4EYLÜL1994.SAYI441 KENT 11 O, "Meyhanelerin Kelaynak'ı" diye de tanımlanabilir. Hafız Burhan'ı, Makber'i, Neyzen Tevfık'i, mezeleri, içkileri ve doymayan koca yüreğiyle bir îstanbul kültürüdür. Çok makamlı bir meyhane: Taşplak Festival seneye 25 yaşında... talı, elbiselerinin lcirine bir dört günlük kirdaha sinmiş gençler, Roskilde istasyonuna giden yollara dökülmeye başlayacaklar. Dün gece uykuyu haram sayan bir grup genç, Beyaz sahneye giden yoldaki dev Budha heykelini yıkmaya çalışıp, beceremedi. Gençler, Budha heykelinin, körü ruhlara mekan olduğunu iddia ettiler. Finlandiyalı Lena, elma şarabı içmekten genç oglanlara pek vakit ayıramadı, ama Annika Estonyalı bir çocukla pek de konuşamadan bir gece geçirdi. önceki gece de biroğlanla öpüşmüştü, ama sonradan çadıra giderken birbirlerini kaybetmişlerdi. Bjöm, Kerstin'i dün gece sabaha karşı Mavi sahneye giden yolda bira alırken gördü. Kerstin'in yanındaki adamın neyin nesi olduğunu çıkaramadı. Kerstine ulaşamadan onu tekrar kaybetti. "lsveç'te, giden trende karşılaşırız her halde" diye düşündü. Müzigi dışında, tiyatro göstenleri, şiir saatleri, söyleşileri, ergileri, "happening'Meri ile bir kültür festival i olan Roskilde Festivali alanı, bu yıl her yılkinden daha fazla kişiye mekan oldu. Festival izleyicilerinin sayısı arttıkça, satılan bira miktarı yükscldi, irrasyonalitenin boyutları büyüdü. 4 gün boyunca küçük bir tatil kasabasına dönüşen Roskilde Festival alanı, fantezilerin yaşandığı, normal olmanın anormal, anormalliğin normal sayıldığı başka bir boyuta dönüştü. Birçok genç, hayatının ilk festivalini yaşadı. Festival onlar için bir okul işlevi gördü. Kılı agarmış "gençler" içinse okul zamanlanna geri döhüş oldu. Ama herkes, gelecek yıl yeniden dönmek üzere söz vererek çadırını topladı. Çadırlarla birlikte hayatın ırrasyonel boyutu da gelecek yaza kadar torbaya kondu, güvelcnmcyc karşı naftalinlendı. Gelecek sefer Roskilde Festivali 25 yaşını dolduracak. Festival alanı, 100 bin kişiye ev sahiplığı yapabilecek kadar genişletilecek. Dünyanın en büyük rock gruplan yine Roskilde'ye gelecek. Rasyonelite ve normallik yine dört gün boyunca anlamını kaybedecck. Boyutlar değişecek, yaşama başka türlü bakılacak. Roskilde Festivali'negidilecek. ^ olma çabasında. "Meyhanelerin Kelaynak'ı". Haftanın dört günü (pazartesi, salı, cuma, cumartesi) ut ılc canlı müzik yapılıyor. Bir yandan yudumlanan buz gibi içki, öte yandan insanın içini ısıtan sımsıcak bir müzik. Tam bir dostlar sofrası. Çok dcğişik kesimlerden oluşan bir müşteri profili var. Sanatçılar, yazarlar, csnaf, işçi, sendikacı... Ortak özellikleri gclcnlerin aydın olmalan. İlk kez de gelse insan yabancı gibi duyumsamıyor kendisini. Ikinci gelişinde artık pek çok tanışı var burada. Şiirler okunuyor tek tek, şarkılar söyleniyor topluca... Rakılar Trakya'dan... En çok da tüketilen o zaten. Genellikle et (kuzutavuk) yemekleri yeniliyor. Şiş gibi, sote gibi, kavuıma gibi.. Ancak dostlann canı diyelim ki balık çekti, ya da ne bileyim karidcs... Balık Pazarı çok yakın, şuracıkta. Sonrası aşçının usta ellcrine kalmış. Hiç kuşkunuz olmasın memnun kalacaksınız. Içkinizi neyle alırsınız efendim? tsterseniz önce soğuk mezelerimizi bir görün. Favamız her an tazedir. Yoksa güzel bir semizotu mu isterdiniz? Bir de zeytinyağlı dolmayanında .. Siz Mehmed Kemal'in "Yoksulluktan adet olmuş" dediğine bakmayın; bir de kavun ve peynir aldınız mı masa şimdilik tamam. Mehmed Kemal böyle demiş ama; kansı kadı efendiye boşanmak için başvuran adama kadı sorunca: "Ey efendi nidersin bu işe " diye; adam kadıya: "Kadı efendi valla benim suçumyok her gece aynı şey şu rakı... şu kavun... şu peynir oldukça..." dememiş mi . Güzel bir paçanga börek ister misiniz? Pastırmalı ve kaşarlı; bir ara sıcaga ne dersiniz? Şimdi artık masa dolu karnınızı doyurabilirsiniz. Hesap; mı dediniz? Korkmanıza gerek yok. Adam başı 250.000.TL'yi geçmeyeceğine emin olabilirsiniz tam tekmil bir masada. Acele etmeyin efendim... Daha saat 02.00'ye çok var. Tabii taksi şoförleri de arkadaşımız; sizi evinize bırakıp, gelip bizc "tekmil" vereceklerdir. Tabii, tabii gündüz tarifesiylc üstelik. Güle güle efendim! Eminiz yarın da burada birlikte olacağız. Bu kez bcn de katılacağım şarkılara sizinle beraber. Söz veriyorum. Diyor Saygı Yağmurdereli. Tüm ısrarlarıma rağmen ne kuzeni avukat Eşbcr Yagmurdcreli'dcn söz ediyor, ne de şarkıcı Osman Yağmurdereli'den, öbür kuzeni... İşte Taşplak bu. Plakların ve meyhanelerin Kelaynak'ı... Kelay" nak da lâf mı mübarek dinozor adetâ... Ya da şimdilcrde unutulan "/stanbul Kültürü" gibi bir şey. ^ SUPHİNURİILERİ ugün yaşı 40'ın üstünde olanlann anımsadıgı bir güzellik taşplak... Ona 'sahibinin sesi' de dendi "his master's voice" tan çeviri... Günümüzdeki laserlerin, disklerin, CD'lerin, 33'lüklerin atasıdır şu 78 devirlik taşplak. Birnostaljidirbirbakıma... Bir mekândır eskilere uzanan... Taşplak meyhanesi güzel bir mekân, üç el değiştirmiş, Saygı Yağmurdereli'ye vanncaya kadar. Bu mekânda hem huzur içinde mey çekilir imbiklen geçer misali; hem de musikî meşkedilir. Kâh banttan, kâh taşplaktan, kâh canlı. Bir köşede Hafız Burhan vardır. "Makber" der. Ona nispet Hamiyet Abla (Yüceses) alır sözü getirir "Makber"in devamını. P ; : köşede Münır N ıiın söyler Yahya Kcmal'den, bir başka masada Dede Efendi'nin besteleri, diğeride Hacı Arif Bey, Meragi, Tanburî Cemil Bey girerler bazen şarkıya, bazen de Neyzen Tevfik... Saygı Yağmurdereli de katılır sık sık bu meşk alemine, coşarderki: ömrün şu biten neşvesi tâm olsun erenler Son meclisi câm üstüne câm olsun erenler Şükranla vedâ elligimiz câmıfenâya Son pendimiz ahlâfa devam olsun erenler. Câizse harcâbâtı ilâhıde de her şey Yârân yine rindânı kırâm olsun erenler Tekrar mülâkî oluruz bezmi ezelde Evvel giden ahbâba selâm olsun erenler. Makamı Uşşak'tır, yörük semâî formunda bir şarkı ve bestecisi Süleyman Erguner, güfte ise Yahya KemalBeyatlı... B Sonraları 27 Mayıs özgürlük coşkusu... Bu coşkuyla TİP Bursa ll örgütü... Aynı zamanda Halkevi... Güzel günlcr, coşku ve inançla yıiklii ve artık yavaş yavaş belirlenen bir yol... Ardından 1971 mahpus damlan... DlSK'te, Madenlş'te uzmanlık. Sendıka ne çok yer aldı yaşamında... Içki ve müzik babamdan miras bize. Bir de içine herkesi alan yine de dolmayan, doymayan koca bir yürek. aç bir yürek... Sonra... Sonrası işte böyle Usta. Bu yol izlenince vanlan yer Taşplak oldu. Bundan sonra mı ? ICimbilir?.. Bız ki "melâli anlamayan nesle âşina değiliz", her hal ve her zaman dostlarla dolu dolu olacak gelecek günlerde. Bundan âlâsı can saglıgı. Nedir Taşplak? diye soruyorum Saygı'ya: Taşplak'ın bir yılı aşkın bir ömrü var. Artık hızla lükenen meyhane tipinin yaşatılmaya çalıEski kmvaiarın solunduğu Taşpiek ve Eşber YmğmurderelL şılan son ömeklerinden Soğuk mezeleri, ara sıcaklan, sıcaklanyla; içkileri, şarkılan, türküleriyle, muhabbetleriyle ve en önemlisi güzelim güleryüzlü işletmesi ve servisiyle, servisteki Dilşat'ı, Mustafa'sı, Kerem'i, Murat'ıyla ve burayı mekân tutan müşterisiyle gerçekten eşine az rastlanır nostaljik bir mekândır Taşplak. "Yeri mi?" dediniz efendim. "Çok basit mirim, arzedeyim." Pera'yı biliyorsunuz. Istiklâl Caddesi... Galatasaray'da Yapı KrediKazım Taşkent Sanat Galerisi... Bildiniz mi? Geçiniz onu, dar bir sokak gelir karşınıza, bir yanında da Olimpia Pavyon. O sokağın başında durup asağıya bakınız; Taşplak tam karşınızdadır. Kimler ugramaz ki buraya; sanatçılar, avukatlar, sendikacılar, gençler ve dostları Yağmurdereli'nin bir de müdavimleri Taşplak'ın. Kimler ugramaz ki buraya? Bir akşamüstü saat beş gibi Taşplak'tayız yazıyı gösteriyorum Saygı'ya ve "söz Saygı'da" diyorum. Kimdir Saygı Yağmurdereli ve ne mene bir mekândır Taşplak? Saygı Yağmurdereli: "llkokul ögretmeniydi babam. Çocuklan çok severdi. Akşamdan akşama iki tek atmayı da. Doyumsuz bir şölendi bu. Bazen memleketinin türkülerini söylerdi, gözleri özlemle dolu. Bazen de güzelim bir klasik: "Yıllar çekemez askıma bir perdeinisyan..." Ne demek nisyan baba? Nisyan yavrum, tarmnın insana en büyük lutfudur(unutmak)...