09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÖYKÜ Seçici K u r u l : Mehmet Başaran, Vcdat Günyol, Tarık Dursun K., Sami Karaören, Zcyyat Selimoğlu. Seçici kurul, öykii dalında ödülü iki kişi arasında paylaştırdı. • MUZAFFER BUYRUKÇU •IHBHaiHMaaiMHIHHHHa Muzafler Buyrukçu: Benim özendiğim tek adam, Dostoyevski günün aksesuvan içinde ölümsüz gerçeklcri yakalamaya çahşıyorum. Benim öykücülüğümün özü budur" diyor Muzaffer Buyrukçu. "Gün içindc gerçeği ilk yakaladığında" henüz 14 yaşındaymış. Babasının çalıştığı "Son Telgraf' gazetesinde yaz tatillerinde ufak tefek işlcr yaparken gazetedeki tcfrika hikayelere özenmiş. Suat Derviş'in Aka Gündüz'ün hikayelerinc. Bir tane de o yazmış. Ve bu hikayc "Son Telgraf'ta yayımlanmış. Çocuk yaştaki Buyrukçu çeşitli gazetelere tefrika öyküler yazmayı sürdürmüş. Ama bu dönemini "edebiyat dışı" olarak tanımhyor: "Asıledebiyallatanışmam 1953'tegcrçekleşti. Gcce gündüz demedcn okuyordum. Kendime bir hedef scçmemiştim. Sürekli okuduğum yerli ve yabancı yazarların yapıtlarından yeteneğime yansıyan ve itici bir nitcliğe bürünen güçle bir üyesi olduğum yoksul katmanın yaşamına çevirdim gözlerimi." Bu dönem hikayelerinc yoksul insanlann keyifleri, acıları, kavgaları yön vermiş. Kendi tanımıyla, erişilcnle yetinmeyen hep diri, hep eylemdc bir yanı var Buyrukçu'nun. Daha iyiyi, aramakta kararlı bir yanı. O yanı "hep diri ve hep eylemdc." İlk. hikayeleri onu doyurmuyor. Sıçrama yapmaya, edebiyatta yerini sağlamlaştırmaya karar vcriyor. 1959 yılında salt gözleme ve saptamaya dayanan öyküleme biçimini değiştiriyor. "Zengin içerikli, insanın iç dünyasını da harmanlayan, didik didik eden, aynntıyı gereksizlikten kurtanp gerekli kılan bir damar yakaladım." 'Korkunun Parmaklan' adlı öykü kitabı bundan sonra peşpeşe gelecek yeniliklerinin bir başlagıcı oluyor. Buyrukçu, 14 yaşından beri hiç durmadan yazıyor. Yazarlığının 50. yılına girmek üzere. Sadece öykü değil roman, günlükler ve rüyalar... 15'i öykü kitabı, toplam 26 yapıtı var Buyrukçu'nun. Evinde derlenmeyi bekleyen 50 kitaplık malzemesi var. 1930 'da Niğde 'nin Fertek Köyü 'nde doğdu. Bir yaşmdayken ailesiyle birlikte lstanbul 'a geldi. Aşçı, sütçü yamaklığı, kunduracı çıraklığı, inşaat işçiliği.frezecilik, pedalcılık, hal kâtipliği, dağıtıcılık, gazetecilik, memuriyet dahilpek çok işyaptı. 1945 'ten buyana hepyazdı. Öykülerinin yanı sıra romanları da var. Günlükleriyle değişik bir gü'nlük türü'yarattı. öykü kitaplarıyla çoksayıda ödül aldı. "BulamkResimler" 1962 TürkDil Kurumu ödülünü, "Kavga" 1968 Sait Faik Armağanı 'na layık görüldü. "Korku nun Parmaklan " ile "Kuyularda " adlı kitapları ise çeşitli edebiyat dergileri tarafmdan, yayımlandığı yıllann en iyi yapıtları seçildi. Pekçok öyküsüyabancı dillere çevrildi. Buyrukçu 'nun 15 'i öykü olmak üzere 26 yayımlanmış yapıtı var. Evli, oğlu ve üç torunu Almanya 'dayaşıyor. Kime özenirdiniz, sorusuna hiç düşünmeden yanıt veriyor Buyrukçu. "Benim onu tanıdıktan sonra özendiğim tek adam ve yanında yer almak istediğim tek adam Dostoycvski.1953 yılında keşfediyor Dostoyevski'yi. Suç ve Ceza ile. "Belki de Türktye'de Suç vc Ceza'yı benim kadar okuyan olmamıştır. 1015 kerc okudum. Yaşamın içindeki sorunlarla çatışan adam, çözemediği sorunlann yansımasını kendi ruhunda buluyor. Hem içcrde hem dışarda iki yerde birden yaşıyor. Dışarda onu sarsan olay, ruhundaki olay yanında nokta gibi kalıyor." Buyrukçu her yıl, Moliere, Stendhal, ve Shakespeare'i de yeniden okuduğunu söylüyor. I "»»82 Yunus Nadi 1994 Öykü ödülünü Sulhi Dölek'le paylaşan Buyrukçu'nun Bilgi Yayıncvinden kısa süre önce yayınlanan kitabının adı "Yiizün Yarısı Gece." Yazar, bu ki ^ ^ ^ 11 ~~™^"™^™^™"'^™ "™^™"~~™™~"™~ Bunlara bir şey demiyordu, isteklerinin bilinçaltında oluşturduğu bir dünyanın yaşamından ömeklerdi, dolayısıyla kendi yaşamının uyku ve duş aracıhğıyla gerçeklık kazanması, gerçeğe katkıda bulunmasıydı. Mümkündü. Ama günün belirsiz bir anındaşimdiki gibiapansız bir sertleşme olmasını yadırgıyordu, şaşırıyordu ve bu tepkinin dibinde kımıldayan nedenlerin yapılanndaki devinimleri kestiremediğinden düğümü çözemiyordu. Hiç unutmadığı, ayda tapta yer alan öykülerini scviyor: "Burda bizim öykücülüğümüzde yapılmayan ve ilk olarak yapılan bir şey var, son üç hikayede. Adlan bile farklı. Yaşam gerçeğini harmanlayıp yeni bir kimlik verdim onlara. Yaşarnın bilinen ve çok çeşitli kanallardan akan gerçeğiyle, düşlerin savruk, düzensiz, dağınık, uyumsuz, dengcsiz ama bir o kadar da başdöndüren güzellikleriyle beslencn gerçeğini birleştirdim. Toplumdangclenbaskılarla bunalan, tedirginleşen bireyin benliğiyle ve ilişkileriyle sürdürdüğü çatışmayı, sonsuz savaşımını, bir sorun ve sorunlar zinciri halinde döşedim öykülerin gövdesine, ayrıca o gövdcleri duyarhklarla, tepkilerle. ruhsal ve bedensel sarsıntılarla donattım. Öykülerin yapılarını düşsel bir malzemeyle, düşsel bir evrenin eşsizliğini simgeleyen öğelerle ördüm. Ben bu hikayeleri seviyorum ve bundan sonra bu tarzı sürdüreceğim." Buyrukçu'nun ödül kazanan hikayelerinde cinsellik öğesi özgürce kullanılmış. "Daha önceki hikayelerimde de vardı. Çok küçük simgelcrin içine gizlcnerek konuyordu. Edebiyata başlarken tutunduğum tek şey saklam a d a n y a z m a k . Yaşamda ne varsa yazalım. özgürlük!" N i i nb kd b k , Bru • TT kıhuıa e, l • • l•n e J • • T> • u r • • n l k s n |^ y '« duşunuyornuz? S" sorusuna şu ydnıtı venyor BuyrukÇu: "Yeni yönelişler var Türk öykücülüğünde. özellikle, hanım yazarlann çoğalmasıyl a öykücülükte yeni bir öz belirdi, feminizj n ) e s u i i ğ i n ağır bastığı bir öz belirdi. Aile m eleştınldığ. bir oyku var. Ama heps. aşağı Y u k a n a y m kaynaklardan beslendığı ıçın tek düze bir öykü doğdu. Hcpsi aynı şeyi anlatıyor. Çeşitlilik yok. Klasik hikâye yapısı aşılmış durumda. Artık herhangi bir duk o n u b i r i n c i p ı a n d a deg\ı m Nasıl yazıyor? Buyrukçu yazın dünyasını saran bilgisayarlardan hoşlanmıyor. Hatta sinirleniyor. "Yoo, yoo bu aletten edinmeyeceğim. Hikaye ile, sanat eseri ile aramda kurulması gereken köprüyü havaya uçuruyor. Adam yazar bile değil, önce makineyi alıyor. Dedim ki bir gün birisine, sen önce yctenek misin değil misin onu ortaya koy, sonra makineyi alırsın." Buyrukçu, sabit kalemle yazmış ilk hikayelerini. Ardından sıra dolma kaleme gelmiş. Tükcnmez çıkınca da aradığı kalcmi bulmuş. Gerçi gömlek de ceket de gidiyor, tükenmcz kusunca...Müsveddeler tamamlanınca daktiloya çekiliyor. Ama yine de bilgisayar istenmcyen bir alet onun için. Yazdıklannı kimseye okumuyor. Hep yanında müsveddc kağıdı var. Yolda giderken bile yazıyor. Yanm kalmış sayısız müsveddesi var. "Yavaş yavaş ayıklamaya başladım, ne olur ne olmaz, ölüm bizi görüyor, biz onu görmüyoruz," diyor. Y Ü Z Ü N Y A R I S I G E C E "Yeniden" adlı uzun öyküden ... Apartmana bir kez daha baktı ve öldürülen Ikbale Hanımın resimlerini yeniden ama net olarak değil, başka görüntülerle birlikte gördü. Üzüldü ve üzüntü yüzünü buruşturdu. Olanları, zihninin arkalarına itti, ikinci eriği yemeğe koyuldu. Sanki bütün gücüyle oraya yüklenmiş, bütün ışınlarını oraya yöneltmiş gibi ensesini yaktı güneş, ama ötekilerden ayrı, ötekilerden anlamlı, değişik, özgün bir yanmaydı ve her yanını, özellikle kasıklarını egemenliğine almış, organını etkilemişti. Ozgün yürüyüşünden, bakışından, vücudundaki çarpıcı hatlardan hoşlandığı bir kadını gördüğünde, olgun ve dolgun kalçalarını, memelerini gösteriye ve pazara sunan genç bir orospunun ya da orospuların resimleriyle Playboy, Luı gibi dergilerde karşılaştığında, yaşıtları delikanlıların heyecanla, zafer çığlıkları atarak anlattıkları 'yatma' öykülerinı dınlediğinde, her yanı geriliyor, sevişecek kıvama geliyordu. Haftada iki üç kez sevişiyordu tanıdığı, tanımadığı, hiç C U M H U R İ Y E T DERGİ 3 T E M M U Z SSSSÜ^^XSn^stilen b tanıyamayacağı kızlarla, evlilerle, dullarla, yabancılarla, bu dünyada soluk almayan canlılarlameleklerle, şeytanlarla, düşler ıçın üretilen, düşlerin dışına çıkamayan canlılarlave boşalıyordu; sabahları yarı kırgın, yarı pişman, yarı mutlu bir biçimde uyanıyordu. 1 9 9 4 SAYI 432 yüzlerce mezar, göstererek başlıyordu toprağa gömülenler orgazma eriştikten sonra ya da o sırada ölen genç kadınlardı, onları da cennete yollayan binlerce kadınla yatsa bile organı hiç gevşemeyen, hep sert. hep dik duran uzun dalgalı saçlı, b.yıklı, gülmeyen kısa boylu bir Araptı ve bol entarisiyle dolaşıyor, öldurduğu bir kadının ustunden kalkıp öldüreceği bir kadının üstüne uzanıyordu Ve mezariardan sevişme iniltileri, sevişme çığlıkları yükseliyordu. Yüzün Yansı Gece/Bilgi Yayınevi/250 sayfa rvsıMdaön H8elen w b u n a h m i a n n ahdam akı"' birsevsi Ortava kovaca&ı sev belircin de» ' ^ X V J V ı k o y a c a g ' . . ş e y b e l l r 8 ı n u e " 61' Oykude bir karmaşa donemı yaşanıyor, bu düzelecektir. Klasikle modemi ve şimdiki belirgin olmayan durumla bclirgenleşen durumu birbirine kanştıran yazarlar çıkacaktır." ^ m b i r i n c i l a n a e ç i r N e k u r a h v a r n e
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle