08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ROMAN Seçici Kurul: Talip Apaydın, Ahmet Cemal, Konur Ertop, Muzaffer Uyguner, Prof. Tahsin Yücel. SERDAR RIFAT 8Ocakl956'da tstanbul'da doğdu. tstanbul Üniversitesi Iktisat Fakültesi 'nde lisans, aynı üniversitenin Felsefe Bölümü'nde yüksek lisans çahşması yaptı. 1977'den itibaren Felsefe Dergisi, Oluşum, TürkDili, YAZKO Çeviri, Çağdaş Eleştiri, Gergedan, Argos, METİS Çeviri gibi dergilerde eleştiri, deneme, inceleme ve öykü türlerinde yazılan yayımlandı. Sartre, Blanchot, Emmanuel Mounier, Maupassant, Iris Murdoch, Milan Kundera, Julian Barnes, John Fowles çevirdiğiyazarlar arasındadır. mek mümkün. Bu yanıyla sosyal realize ve elcştirel realize yakalanabilir. Polisiye bir unsur da var romanda. Anlatı düzeyindeki bu ilk kitabında öyküyü bir atlama taşı olarak görmediğini vurguluyor Rifat. Üstelik atomlannı öyküden alan bir roman "Parodi Yaşamlar". Türk edebiyatında romanın zanaat yapısına pek fazla öncm verilmediğine inanıyor Serdar Rifat. Çok az roman var ki bir biçim olarak da begenilsin, saygı duyulsun. Bazı uzun öyküler var ki roman olarak ortaya çıkarılıyor. "Roman" sözcüğüyle daha fazla satılır diye düşünülüyor. Kurgu ya da kurmaca yeterince önemsenmiyor. Varoluşçuluk alanında Serdar Rifat'ı etkileycn Türk yazarlan ise başta Tezer özlü olmak üzere 1950'lerdeki yazılarıyla Ferid Edgü ve Bilge Karasu. 80 öncesinde eleştirel rcalizm alanında eser yayınlamış yazarlann sonradan postromantik eserlerini görüyor ve bunlan anlamakta zorluk çekiyor Rifat. Estetizmin dar sınırları içine kapanmak da, idcoloji içinde konuyu sulandırmak da ters düşüyor ona. Ona göre bir yazar ne estet ne de ideolog olabilir. Estet duyarlığı farklı birşey. Bu fark, yazarla romancı arasında görülüyor. Kafka, Proust gibi yazarlara bakıldığında aslında tek bir şey yazdıklan anlaşılıyor. Ama romancı ve edebiyatçı bir takım evrelerden geçiyorlar ve bu çelişki yaratıyor. Buna karşı yazarlar daha tutarlı. Yazar kimliği daha farklı bir şey çağnştırıyor. En kaba ifadeyle yazar kendini sorgulayan, beyaz kâğıt üzerinde irkinti duyan kişi. "Eğer satırlan doldurmak söz konusu değilse, her satır sizin için sorun oluyorsa o zaman yazarsınız demektir" diyor Rifat, "öbür türlüsü edebiyatçılığa giriyor". ^ sonra, benim de yakama yapışacakmış gibi tuhaf bir duyguya kapıldım... Bu olaya, ünlü ressamın üslubunu taklit ederek bu yolla para kazanmaya kalkışmanın bedeli mi diyelim? Ama, bana kalırsa, söz konusu olayı bir de yüzseksen derece farklı bir açıdan görmek eş ölçüde mümkün. Meğerse, ressam, bir sahtekar falan değil de, hayranlık duyduğu Renoir'ın tablolarını taklit etmekten, onun üslubuyla birşeyler yaratmaktan sonsuz bir zevk ve kıvanç duyan bir amatörmüş. lyi niyetinin kurbanı olmuş, bir tablo sahteciliği şebekesinin elinde düşmüş vb. Kuşkusuz, son derece safdil ve idealist bir bakış; ama, bence, hiç de olanaksız değil! Aynı günün akşamı Bir yazarın tüm üslup özelliklerini tek tek saptamak, tümce yapısın, sözcük dağarcığının bileşimini, en sık kullandığı sözcüklerin neler olduğunu, varsa kendine özgü deyişleri, klişeleri ve dil alışkanlıklarını, noktalama işaretlerini kullanış tarzını vb. Ve tabii, en önemlisi, bütün bunlan belli bir sanatsal form kazandıran bakış perspektifini. Bir yazarın üslubunu taklit ederek 'otantik' olmayan bir kitap yayımlamanın bedeli ne olabilir acaba? Tabii, belli bir ironi amacı söz konusu değilse, elbette en kötüsünden bir taklitçilik suçlaması, hatta intihal davası vb.... Yayınlan/436 sayfa Serdar Rıfat: Çeviri beni yazma noktasma getirdi S artre, Blanchot, Emmanuel Mounier, Maupassant, Iris Murdoch, Milan Kundera, Julian Barnes ve John Fowles okuyanlara yabancı değil Serdar Rıfat ismi. Bu yazarlann eserlerinin çevirmeni o. Çeşitli dergilerde yayımlanan öykülerinden sonra bu kez "Parodi Yaşamlar" isimli romanıyla okuyucuların karşısında Serdar Rıfat. Bu ilk romanıyla kazandığı ödül de onun için daha fazla okuyucuya ulaşmanın aracı. Serdar Rıfat'ın eserlerini çevirdiği yazarlar, ilgi duyduğu, kendileri gibi yazmak istediği isimler. "Bu noktada çeviri beni yazma noktasma getirdi" diyor Rıfat. Bu iki etkinlik, çeviri vc yazma birbirleriyle çatışsa da Rıfat, kendi sözüne sahip olmayı yeğliyor. Kendisi varolmaya başladığında çeviri ikinci plana düşüyor. Ya kitabın ana temasf? Çok genel birçerçevede yaşam ve sanat arasındaki eklemlcme noktalarını, kurmaca ile gerçek arasındaki ilişkileri anlatıyor "Parodi Yaşamlar". Gerçek izlenimi vercn olaylann ve kişilerin ne kadar kurmaca, kurmaca izlenimi veren yaşamlann ise ne kadar gerçek olduğunu gösteriyor okuyucuya. "Platon'un mağara metaforu gibi" diyor Rıfat "Sanatçı Platon'da yalancı kimliğiylc ortaya çıkar. Platon bazı gerçekleri doğruladı ama sanat düştü." Romanının gcometrik yapısına da değini yor Rıfat. Bir kum saati misali, başladığı gibi bitiyor. Bu sorgulamanın getirdiği bir nokta. Baş kahraman Adcm, ikili kişiliğiyle dikkat çekiyor. Bir yandan sorunlar yaratıp onlarla çatışıyor, öbür yandan bütün bunlan bir oyun duyarlılığı içinde yaşıyor. Sonunda oyunun kurbanı olan da kendisi. Parodi Yaşamlar'da romanın kendi karakterleri kadar diğer yazarlann kahramanlannın yazar üzerinde bıraktığı izler, düşler de var. Bu yüzden okura daha fazla çaba yüklüyor. "Sevgili okur" teması da bu yüzden. "Yazann başında Demokles'in kılıcı gibi duran, bıçak sırtı dengede tutan bu. Gerçek kahraman bu anlamda da okuyucu" diyor Rıfat. Postmodernliğebakış "Parodi Yaşamlar" hangi akıma sokulabilir? Romanda postmodern kavram içinde yorumlanabilecek ögeler var. Ama Rıfat, postmodemi, "izm" takısıyla düşünmüyor. Böyle bir düşünce kolaycılık gibi geliyor ona. Postmodemizim bir okulu temsil ettiği için sınırlayıcı. Postmodern içinde bir durum olarak yer almasını doğru buluyor Rıfat. Serdar Rifat, romanında bazı bakımlardan 1980 'den sonraki akımlann bir panoramasının görülebilcceğini söylüyor. Açık oturumları, "Şöyle bir ıslatsak"lan cpizotlarda gör P A R O D İ Y A Ş A M L A R ... 8 Eylül 19.. Ben ben deyip duruyorum ama, aslında yaşamımda beni derinden etkileyen iki yazar oldu. Ne yalan söyleyeyim, gerçekti bu iki yazar, kişiliğimi tam ortasından adeta ikiye böldü, beni bir çeşit 'Gündüz insan gece kurt' türünden bir yaratığa dönüştürdü. Aslında, durumu biraz abarttığımın farkındayım. Bu denli birbirinden uzak bir kutupsallık söz konusu değil gerçekte. Yazmayı düşündüğüm öyküde, belli bir etki yaratabilmek için, bu iki yazarın kişiliklerıni keskinleştirerek vermeyi tasarlıyorum. öyküde, esas olarak, şimdiye değin birçok yapıtını çevirmiş olduğum yabancı yazar ile dostluğunu kazandığım romancı Ali Tahsin ve adlannı anmayı gereksiz bulduğum, okudukça göreceğimiz birkaç karakter daha olacak. Nihal bile girebilir belki öyküye... Nihal de kimmiş? diyeceksiniz şimdi. Merak etmekte haklısınız. ama durun bakayım, gözlerinizi bana niye öyle diktiniz? Artık sabrınızın taştağını mı anlatmak istiyorsunuz? Evet biliyorum, 'Artık bu kadar yeter, okur senin lafı dolaştırıp durmanı değil, öykünü bekliyor', diyor ama, olayın bir de şu cephesi var: bu satırlan yazmakta olan yazarlık heveslisıni ta dünyaya gelişinden beri belirlemiş olan fizyolojik, ruhbilimsel ve tabii ki ekonomik etkenler 'determinist'lerin kulaklan çınlasın! yakasını bu gevezelikten kurtarmasını kaçınılmaz olarak engelliyor. Tabii, sürdürdüğüm tutumu böylesi bilimsel gerekçelerle desteklemeye gitmek ise, gevezeliğin dik alası oluyor galiba. Bu söz ishaline bir gün son vereceğim, inanın... 9 Eylül 19.. "Renoir'ın ünlü tablolarını taklit eden sahtekar ressam sonunda Roma'da ele geçtı...". Sabahleyin, gazetede bu haberi okuyunca, bilmem neden, bir an heyecanlandım, sanki polis, kısa bir süre Parodi Yaşamlar/Serdar Rıfat/Yapı Kredi DERGİ 3 T E M M U Z 1 9 9 4 S A Y I 4 3 2 12 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle