Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
nı kurtardığına sevineceğine akşam kocası geldiğinde göstereceği tepkiden korkup ağlayan muhasebeci Aylin, hastalandığında kocasının çamaşırları yıkamasına dayanamayıp "utançla" ağlayan avukat Zeliha bugün nerede? Bütün bu sorulann yanıtını evli beş çiftte aradık. Yaşama farklı farklı noktalardan bakan, beş kadınla beş erkeğe ev içi sorumluluklardaki "paylaşımı" sorduk. • Birerkeğinisyanı 1968 öğrenci hareketi içinde tanışan Necmitlkay Demir çiftinin birliktelikleri yirmi üçüncü yılında. Darbeler, gözaltıları, tutuklanmalar, hüküm yemelerle kesintiye uğrayan beraberlikleri "kurum"laşmanın önüne geçmiş hep. Sürekli yaşanılan bir ev olmayınca da ev içi sorumluluk diye bir şey geçmemiş akıllarından. 12 Eylül sonrası on yıl yaşanılan Belçika'ya da sürgün yeri gözüyle bakıldığı ve dönüşün umudu taşındığından, başkalarının "ev" dedikleri mekanlara kök salınmamış. "Hayli bir zaman bir aile olduğumuzu kabullenmeye direndik. Çocuğumuzun olması bile bu direnişi kıramadı" diyor llkay Demir, "Kabullendiğimiz zaman da yirmi yıl gibi bir süre geçmişti. Şimdi artık bir kurumuz ". kadının aşırı olumsuzluğundan kaynaklandığını düşündürtebilir. Kocasının biraz "abartılı" bulduğu yakınmalarının altında erkeklerin eşitsizlıği ve ezilmeyi kadınlar kadar kolay kabullenmemelerini görüyor. Bunu örneklemek de mümkün. Avrupa'da giderek artan sayıda hemşirelik mesleğine soyunan erkekler, (hastabakıcılık değil) doktorlarla aralanndaki statü farkının kaldırılması için mücadele başlattılar. Yani kadın hemşirelerin yıllardır üzerinde pek düşünmediği ve karşı çıkmadığı bir eşitsizlik için isyan ettiler. "Erkekler" diyor Demir, "Biraz da olsa eşitliksiz bir paylaşımda isyan ediyor. Bu erkekler için olumlu bir durum." Demirler'in ev içi sonımlulukların paylaşımındaki bu eşitsizliğin nedenı ne? llkay Demir, kendisinde kurumlaşmayı, kök salmayı önleyen bir yapının, unut Kurumlaşma lllşkilerl öldürür... Necmi Demir ise tam tersini düşünüyor, yani bir kurum olmadıklarını. Ona göre, kurumlaşma, her türlü ilişkinin ölümü. Evlenirken düğün yapmamaları kendisinin damatlık, karısının gelinlik giymeyişi de ölümden kaçışın bir yolu. "Düğün" diyor Demir, "O olduğu zaman öyle bir yapılaşma ki bu, seni bağlayan bir sonucu var. Bizim için de böyle bir durum olsaydı, ilişkimiz farklı bir seyir izlerdi". Peki bugün nasıl işliyor Demirler'in evinde düzen? Ev işlerinin neredeyse tamamına yakınını Necmi Demir üstlenmiş durumda. Bulaşık, yemek, çamaşıronun sorumluluğunda. Eve gelen konuğa kahve ya da başka birşeyler ikram edilmesi gerektiğini düşünen ve uygulayan da o. Ama bugün, bu durumdan şikayetçi. Ev işlerinin yeterince paylaşılmadığından yakınıyor. Ev işlerinin tümünü üstlenmekten memnun değil. Çünkü bu işler birer klişe oluşturuyor. Necmi Demir'e bir soru, "Ailenizde böyle bir paylaşım var mıydı"? Hayır. Küçük burjuva bir şehir ailesi onunki. Asıl olan Necmi Demir'in bilinci ve yaşadıkları koşullar. Erkekkadın rollerinin pek şekillenmediği bir ortamda bulunmaİarı. Bu soru llkay Demir'i kızdırıyor. Neden bu paylaşımın altında aileden gelen bir davranış mirası aranıyor? Böyle bir arayış sonunda bu paylaşımın sadece onC U M H U R İ Y E T DEHGİ 1 9H A Z İ R A N de paylaşıldı? Abdurrahman Im'e göre bu sorular "kritik". Sahile lm, bu konulann ilişkilerinde sorun oluşturmad'ğını anlatıyor. Çünkü o birev kadını, erkekse dışarıda çalışıyor. Ev kadınlığıysa en nankör iş. Zaman zaman bunaltmıyor değil ama başkaldırmıyor Sahile Im. Kendisine ufak tefek uğraşılar buluyor. Dikiş dikiyor, el işi yapıyor. Abdurrahman lm için bir kadınla erkeğin yapabileceği işler farklı. Dış işler erkeğin omuzlannda. Ama hastalık gibi bir durum söz konusu olduğunda bulaşık yıkamıyor değil. Bir kadının yıkaması gibi olmasa da becerebiliyor. Ama öyle tipler varki, hanımına yaptırmıyor da kendisi işin başına geçiyor. O evin hanımı olur artık. "Kılıbıklık" bunun adıdır işte. Onların ilişkisinde ise Sahile Hanım, asla böyle bir noktaya getirmiyor. Sahile lm yardımlaşmanın güzel olduğuna inanıyor ama kadın her zaman yardımlaşmayı istemeyebilir. Abdurrahman Bey'in emekli olduğundan bu yana yardım için mutfağa girmesi de bu yüzden sorun oluyor evde. Sahile Hanım'ın koyduğu tuzluğun yerini Abdurrahman Bey değiştıriyor. Onun koyduğunu da kendisi. "Yanlış işler yapılabiliyor" diyor Sahile lm, "Ben bunu bir evde iki hanım gibi görüyorum." Ancak ikisi de eğer kadın da çalışıyorsa bıre bir paylaşımdan yana. Abdurrahman Bey de çalışan kadının ev işlerini de üstlenmesini zorluğuna hak veriyor. Sahile Hanım ise gördüğü olumsuz örnekleri anlatıyor. Hani şu kadın çaOftulları Qün«f d« tanık, «v Iş larinl babası N»cml Dsmlr'ln yaptığına. llkay Damlr !»• bu konuda "unutkan". lışsa bile bir bardağı bile yerasında da bir bağlantı kuruyor. llkay Derinden kaldırmayan erkekleri. Kısacası kanlığın olduğunu söylüyor. O biriken mir ise Türkiye'de kadının üretimin bir paylaşım duygusu kişiden kişiye değişiçamaşırları, bulaşıkları görmüyor. Gören, parçası olduğunu, kadının mekanının ev yor. Konuşmanın sonuna doğru, AbdurNecmi Demir. olmadığını anlatıyor. Bu, göçebe bir geçrahman tm, titiz olduğunu ve intizamı Buraya kadar, Necmi ve llkay Demir, amişin yansıması. Göçler ve kültür şoku sevdiğini anlatıyor. Ama bu yine de kelışılmıştan farklı, paylaşımın erkeğin aerkekleri "olsa da olur olmasa da" durusinlikle tartışma konusu değil. Demokrasi leyhinedönüştüğü bir ilişkisergiliyor. Bumuna getirdi. Erkekler de bunu kabullenide münazara olabilir ama tartışma asla. gün teknolojininev içi işleri basitleştirdiği yor. Ev işlerinin angaryaları yok değil "Biz" diyor sonunda, "Birbirimizi tagözönüne alınırsa belki de üzerinde pek ama yepyeni duyarlılıklara açılıyorlar. mamlayan insanlarız". de durulmayacak bir paylaşım eksikliği Bugüne kadar kadına ait imtiyaz olan çobu. Ama ne teknoloj inin ne de zamanın he• Sanatta ve evde paylaşım cukla tensel temas, altını değiştirmek, nüz basitleştirmediği sorumluluklar var ki "Herkes paylaşılıyor der ama bizde gergezdirmek bugün erkekleri geliştiren fırbunda hisseden ve omuzlayan yine kadın çekten paylaşılıyor." satlar. oluyor. örnek mi? Bir çocuk var ve diyeBu sözler Zuhal Olcay'a ait. Olcay ve lim ki birçalışma için iki yıllığına yurtdışı• Erkeklşlkadmlşl tiyatrocu Haluk Bilginer, iki yılı resmi, na gitme olanağı doğmuş. Bu fırsattan yayedi yıldır bırlıkteler. Haftada iki gün çaSahile ve Abdurrahman tm'in berararlanan kım olacak? Necmi Demir, öyle maşırlarını yıkayan, yerleri, pencereleri berlikleri ise neredeyse yanm yüzyıla dapek arkasına bakmadan, fazlaca düşünmesilen bir yardımcıları var ama yemek işi yanıyor. Şimdi kendilerinin de birer çoden gidebıleceğini söylüyor. llkay Demir Bilginer'in üzerinde. İkisi de düzeni sevicuğu olan biri kız diğeri erkek iki çocukla ise büyük ıhtimal gıtmeyecek ve çocuğuyor. Bu, bir karmaşanın içinde sadece sürdürülen kırk bir yılda ev işleri ne ölçünun yanında kalacak. 3 Bir de günlük, pratiğe ilişkin bir örnekvar ki bu, kökleşmeye de kurumlaşmaya da karşı olan llkay Demir'in (ve neredeyse bütün kadınların) genlerine işleyen geleneksel kadınlığın habercisi. Bir konuk gelmişse ve ona yatak hazırlanacaksa Necmi Demir, çarşafı ve battaniyeyi yatağın üzerine bırakıp gerisıni konuğa bırakabilir. Ama llkay Demir, o unutkanlığının dışındaysa ve konuğuna yatak hazırlamayı anımsamışsa çarşafını yayacak, battaniyeyi de düzeltecek. Kendi ilişkileri bir yana, bir genellemeye gidilirse, Türkiye, ekonomik özgürlüğe rağmen geleneksel ilişkinin hakım olduğu batıdan çok farklı. Necmi Demir, politik eğilimi ağır basanlar içinde eşit ilişkiye yatkın insanları Türkiye'de gördüğünü söylüyor. Pek çok kültürü içinde banndıran Türkiye'nin özgül yapısıyla bu durum a l 1 9 9 4S A Y I 4 3 0