Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B E R A T I'ARASI/ PA7AR FKI G Ü N Ç I K A N Merhaba, Paris 'in ünlü mezarlığı PereLachaise 'in ana kapısından girergirmez YılmazGüney'in mezanyla karşuaşırsınız. Güller ve kırçiçekleri olur üstünde. Yves Montand, Simon Signoret, Jim Morrison, Oscdr Wilde, Gertrude Stein gibi hepimize aşina ünlüler arkadaşlık eder ona bu sonsuz yolculukta. Bir de Paris Komünü ayaklanmasında yasamlarım yiîirenler. Aslında komüncülerin kurşuna yerdir burası. Yılmaz Güney neden Aşiyan'daya da bir başka Istanbul mezarlığında değil de oradayatar? Bunun makul biryanıtı yoktur. Aslında anlaşıldığı kadar ölümünün de makul biryanıtı yok. ÇünküFatoş Güney 'in de söylediği gibi hastalığı Türkiye 'de başlamış. Ama tedavi için gönderildiği Ankara Numune Hastanesi 'nden rontgenleri çekilmeden cezaevine geri gönderilmiş. Yılmaz Güney 'den geriye 1 16fılm kalması gerekirken topu topu 12 fılm kalmış. Sıkıyönetim döneminde el konan 104fılm şimdi nerede? Bu soruyayanıtverebilenyok. Belkide Yorgun Savaşçı örneğindeki gibi yakıldılar, küloldular. Yılmaz Güney de heryaşayan insan gibi bir gün mutlaka ölecekti. Ama geride fılmleri kalacaktı. JOyıl içinde çokşey değişti Türkiye 'de. Yılmaz Güney 7 yitirmemiş olsaydık, o belki de aramızda yaşayacak,filmlerini çekmeye devam edecekti. Ama aramızda olmadığı gibi mezarı bile Türkiye 'de değil. Aynen Nazım Hikmetgibi... Birsonraki Cumhuhyet Dergi'de buluşmaküzere... îpek Çalışlar CUMHURİYET DERGİİMTİYAZ SAHİBİ: BERİN NADİ • BASAN VE YAYAN: YENİ GÜN HABER AJANSI BASIN VE YAYINCILIK A.Ş. • GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ:HİKMETÇETİNKAYA • GENEL YAYIN DANIŞMANI: ORHAN ERİNÇ • YAZIİŞLERİ MUDÜRLERkDlNÇTAYANÇ (SORUMLU), İBRAHİM YILDIZ • YAYIN YÖNETMENİ: İPEK ÇALIŞLAR • GÖRSEL YÖNETMEN: AYNUR ÇOLAK • REKLAM:REHAIŞITMAN Çingenelerin Kimlik Çıkartması. Ben bır zengin Roman'ım! Şimdi Çingenelikte para var. Televizyonda, gazinolarda bir Roman müziği tutturduk gidiyoruz. Onlarda kimliklerini gizlemiyorlar artık. Olmayanlar bile Çingeneliğe soyunuyor buyüzden... Çingeneleri, "çadırda yaşayan, kavgacı, kendi dilini konuşan, maşacı, demirci, sepetçi insanlar grubu" diye anlatıyor. Ama Romanlar, eğlenmesını bilen, kimseyle tartışmayan, herkesle diyalog kurmanın yolunu arayan insanlar. fçki ve yemeği seviyorlar. Birde müziği. Müzik, atalarından gelen bir özellik, bir çeşit Allah vergisi. Üsküdar Musiki Cemiyeti'nde öğrendiği kemanı çocuklugunun gözde enstrümanı bağlamaya yeğlemiş. "Benim göbeğim Hacıhüsrev denılen yerde kesildi" diyor, "Ama o zamanlar böyle değildi Hacıhüsrev. Herkesinevininkapısıaçıktı. Akşamları mangallar yakılır, birlikte eğlenilirdi." Müziklerinin bugün bu kadar popüler olmasının nedenini, "özenti"ye bağlıyor kemancı. Artık insanlar Kibariye'nintanıttığı Roman yaşamınaözeniyor. NeKürt'ü, ne Laz'ı kaldı. Herkes "Bize RomanhavaDERGİ 2 9 M A Y I S 1 9 9 4 SAYI 4 2 7 Bir vlrtOAz olamayacak, ama doguştan g«l*n y«t*n*glnln açacaftı çok kapı var önünd*., A rtık heryerdeler... Sesleri, soluklan ve ritimleri ortalığı kasıp kavuruyor. Yolda birine doğru adreste olup olmadığınızı sormaya kalksanız, yanıtı onlann dilinden alıyorsunuz, "A be yes..." Bütün tavemalarda, gazinolarda, hatta barlarda dokuz sekizlik ritimleri, masa, sandalye üstüne atıyor dinleyenleri. Ter, alkol ve parfüm kokusu, ceketlenn belde birleşen kolları, her genişlikten bütün göbeklenn eş zamanlı iniş kalkışları onlann müziğinden besleniyor. Şimdilerde hangi televizyon ya da radyo kanalını açsanız yine onlann müziği var. Üstelik, pop, rock, caz, Türk halk ya da Türk sanat müziği gibi bir sınıflandırmayla. Spiker, "Şimdi de" diyor, "Roman müziğinin bir numaralı temsilcisini dinleteceğim size." Ardından kendisini "Roman" diye tanımlayan birıleri çıkıp söylüyor, "Ben bir garip Roman'tm, yedinci şo parneyıme... Daha düne kadar "Bu galiba çingene" türünden yakıştırmalara karşı çıkıp, magazin dergilerinde haftalar süren ağız dalaşlanna girişenler bugün neler değişti de kendi kimliklerini hiç çekincesiz sunuyorlar? Hangi rahatlıkla kendilerini "O Roman değil, sadece kullanıyor" tartışmalannın içine atıyorlar? "Çingene çalar, Kürt oynar" deyişiyle her iki ulusa da pek hoşgörüyle bakmadığını gizlemeyen toplumumuza mı bir şeyleroldu yoksa? Btz Roman'ız, Çingene değil... Kasımpaşa'da, Müzısyenler Kahvesi'nde arkasında çaldığı şarkıcıya "hürmetten" adını gizleyen kemancının ilk sözü, kimliğine ilişkin. Çingene tanımını kabul etmiyor, Türkiye Cumhurıyeti vatandaşı olmasına bakmaksızın illede bir sıfatlandırma yapılacaksa bu Roman olmalı. C U M H U R İ Y E T