25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PAZARINPENCERESİNDEN G E N C L İK G Ü R H A N U Ç K A N Gürol Sözen'in derinliği G ürol Sözen'i sanınm, 1977 yılında tanıdım. 1978 yılında daModa'da "Cumalı Sanat Galerisi"nde bir sergi açıldı. Sergininbirdeadıvardı:"Insanlann dünyası". Şimdi koleksiyonumda olan, belki bu 1978'deki sergisinde de yer aldığını anımsadığım tuval üzerine yağlıboyasında birtekatfıgürü vardı. Büyükboy, karanlıklar içinde, devingen bir beyaz at. 1976 Uluslararası tstanbul Festivali kapsamında yer alan sergide ödiile değer görülmüştü Sözen' in eseri. Aradan tam 16 yıl geçmiş. Gürol Sözen son 45 yılın çalışmalannı şimdi Beyoğlu'ndaki Aksanat'ta scrgiliyor. Büyükboy yağlıboyalan.desenleri, akrilikleri, eski ahşap levhalar üzerine yaptığı yağlıboyalannınfyanı sıra dört adet de bronz heykeli yer alıyor. Kapsamlı, büyük bir sergi. OOrol Mnn'ln Mrfllsl Aksanatta. llk tamdığım günlerden beri Gürol Sözen'i izlerim; yazdıkları, çizdikleri, belgesel fılmleri ve gündelik yaşamı ile. Son sergisine hazırlanırken de zaman aralıklan ile atölyesine gittim. Birkacı dışında tümünü biliyorum sayılır. T. iş Bankası Kültür Yayınlan dizisi içinde yer alan "Destan" adını verdiği, Kurtuluş Savaşımızın 191922 döneminin yorumu escrlerini yalnızca bu kitabından izleyebildim. Çünkü tüm eserler ayn ayn koleksiyonlardaydı. lstanbul ve Ankara'daki 1972 ve 1973 yılı iki sergide de bir hız, kuşku ve devingenlik egemendi. Albüm de bu iki serginin sonucunda yayımlanmıştı. Desen ve suluboya ağırlıklıydı. Bendeki yağlıboyası da aynı döneminesinlerini taşıyordu. At, savaşınbir simgesiydi:Biranlamdadaözgürlüğün. 2Haziran 1979'daCumhuriyet'te yayımlanan Hüseyin Demirhan imzalı y azının başlığı: "Gürol Sözen' in vurulmaz atları ya da devinen dünya." Bu yazıda şunları söy lüyor Demirhan: "Sözen' in bence en önemli ve özgün yönlerinden biri de resmettiği nesneleri tek ve soyutlanmış olarak değil, daima bir yer ve gök ortamı, bir bütünleyici birçerçeve içinde sunması. Sözen, edılgcn bir duygu izlenimcisi değil. Düşünen kafanın, degcrlcndiren gözün, yaratan öznenin nesneye bastığı anlamı, expression'u arayan biri." Selma Tükel de Hürriyet' ın 25 Nisan 1972 tarihli sayısında Sözen'in "Destan" adlı sergisine değiniyor: "Bir sergide, bir destanın anlatılıp anlatılamayacağı tartışılabilır bir sorun. Ama Gürol Sözen'in sergisinden sonra 'anlatılır' savı ağır basıyor." Sözen ile yapılmış röportajlara, ilk sergisini açtığı 1960 yılından beri yayımlanan gazete, dergi eleştirilerine baktığımzdaortakbirözelliğıgörürsünüz. Tümünde Sözen'in kendi üslubu içinde bir resim oluşturduğu ve kimseye benzemek istemediği, yazılmıştır. Zaman içinde atölyesinde gördüğüm, okuduğum bu basın notlan bu ay Aksanat'ta sergılenen eserlerini doğruluyor. Birbaşka doğruladığı nokta ise Gürol Sözen'in atlan! Sözen çogunlukla, atı ustaca yorumlay an, çizen sanatçı olarak tanınır. Ama bu sergisinde özenle ata az yer vermiş. Atı ya da atlan Demirhan' ın yıllarca önce gördüğü gibi "bütünleyici bir çerçeve içinde" sunmuş. Ben, resim eleştirmeni değilim. Üstelik Sözen, ressamlığının dışında kültürü, sanatı, sanat tarihini sürekli didikleyen, sorgulayan biri. Bu nedenle birçok ortak konumuz var: Resmini böylesine birbirikimin süzgecinden geçiriyor. Bunun için en güzel örnek nisan ayınınVizyondergisi. Sözen'i iyi tanıyan birinin yaptığıbir söyleşi bu: Anadolu kültürü, mitolojisi, kültür adamlığı, beslendiği kaynak bu söyleşide iyicedidiklenmiş. Bu söyleşide Sözen "Her zaman kendimi parça parça bile olsa sorgulamaya çalışıyorum. Ne yapıyorum? Neredeyim? Aradığım ne? Binlerce yıl önceki ustalann gizemli ve soy lu yapıtlan neden kalıcı?.. Kendimi sorgulamak hoşuma gidiyor" diyor. Sergi için hazırlanan katalogda ise bir açıklama var: "Doğru, yanlış ya da eksik, kendi çizgi ve rengimdeyim. Tek bildiğim kendimle sürekli hesaplaşma isteğim." Bu hesaplaşmay ı günümüzde poli tikacılar da yapabilse çok yararlı olurdu. Sözen' in bu sözlerini, eserlcrinin adlan da tamamlıyor." Yaşam Bir Yyun", "Yajam Bir Cambazhane", "Derin sular", "MutlulukDüşüVHiçlik Üzerine Bir Ortaçag OyunuVGüzelliğin Ölümüne Ağıt"," Anlatamadıklarım". Sergisinde gördüğüm, bir izleyici olarak izlediğim bir başka öğc de Sözen' in bir simgeye bağlı kalmaması. Doğa, atlar, kuşlar ve insanlar hep bir oluşumun içinde! Çizgi ve karanlıgın, çarpıcı renkteki lekelerin arasında insanı derinliklere çekmesi. En iy isi, zamanınız varsa sergiyi görün ve yargıyı kendiniz verin derim... Ay nca, sergideki izleyici notlannın yer aldığı defteri de okumayı unutmayın. Çünkü, en iyi eleştirmen izleyicidir. ^ Yüklerin en ağırı gençlerin sırtında Avrupa 'da işsizlik her geçen gün artıyor. Bu oranda gençlerin payı ise küçümsenir gibi değil. Onlarda kendilerince "başkaldırı "yı deniyor... Yüzyıhmızı bitirirken S tockholm'ün merkezindeki bir duvara beyaz boyayla yazılmış bir tümce: "Siz bizim geleceğimizi kınp döktünüz, biz de sizin bugününüzü kınp döküyoruz!" Bu söz beni sürekli olarak düşündürür. öyle sanıyorum, sayfalarca yazılan bir makale belki bu denli yalın olarak gerçeği yansıtmayı başaraınaz. Kaç yaşlannda bir gençti bunu yazan acaba? önemi yok ama, punkçu muydu, rokçu muydu, heavy metaici miydi, rollerem muydu?... Dünyanın büyük çoğunluğu yoksul ülkelerde yaşıyor ve artık varlıkiı ülkeler bile çoğunluğun yoksul olduğu ülkeler haline dönüşüyor. Karar verici yerlerde oturanlann ezici çoğunluğu orta yaşlı ya da yaşlı erkek. Bunlann verdıkleri yanlış kararlann bedelini ise, toplumdaki zayıf tabakalar ödüyor. Kimlerdir bunlar? Göçmenler, gençler ve kadınlar. Bir genç, her üç grubu da temsil edebilir. Gerçekte, taşınan yükün aslan payının, gençlerin omuzlannda olduğunu söyleyebiliriz. Daha önceleri, "okuyup işgüç sahibi olmadan" eksikli, kısıntıh yaşamak doğal kabul edilirdi. Günümüzde artık, "işgüç sahibi" olmak, piyangodan büyük ikramiyeyi kazanmaya eşdeğer. Çünkü Avrupa'da işsizlik kol geziyor. Ve oranlar her geçen gün biraz daha artmakta... lsveç'te 25 yaş ve altındaki gençlerin yüzde 20'si işsiz. Bunlardan yüzde 7'si devlet desteğiyle yerleştirildikleri geçici işlerde çalışıyor. Ne var ki hiçbir iş garantisine sahip değiller. 19691973 doğumlu gençlerin önümüzdeki 45 yıl içinde meslek kurucu bir iş sahibi olma olasıhğı oldukça az olarak yorumlanıyor. Fransa'da ise 25 yaş ve altındaki gençlerin 800 bini işsiz. Bu da, her dört gençten biri demek. Endüstri ülkeleri içindeki en yüksek oran. Hükümet, gençlere ödenecek olan asgari ücreti yüzde 3080 arası azaltmay a kalkışınca yer yerinden oynadı. İngiltere'de aynı yaş grubundaki genç lerin yüzde 20'si işsiz. Yeni kurulan işyerlerine alınanlann 10'da 8'i kadın; çünkü genellikle kadınların çalıştığı servis sektöründe yeni iş olanakları doğuyor. Aynca, evinin yükünü çeken kadın olduğu için, tamgün altındaki işlere de razı oluyor. Almanya'da 4 milyon işsiz var. Bunlar içindeki gençlerin oranı, genel ortalamanın altında. Ülkenin batı kesiminde yaşayan 20 yaş civânndaki gençlerin yüzde 7.3'ü işsiz; bu oran doğuda yüzde 77. Orada genel işsizlik oranı yüzde 20. Bu ülkede bir "çıraklık yöntemi" var. Yüksekokul öğrenimiyle işyerinde pratik yap 12 C U M H U R İ Y E T DERGİ 2 9M A Y I S 1 9 9 4 S A Y I 4 2 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle