Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Y A Ş A M G Ü N Ç I K A N B E R A T Nostaljinin pencere Yedikule Eskilerde Bakkal Zoto, Berber Dimitro, Postacı Paoli vardı. Şimdi Sıvaslılar, Malatyalılar, Urfalılar söz sahibi bu semtte. 50 bin nüfuslu yerde taş çatlasa 1500 yerli kalmış. R us malı Mudlos dikiş makinesinin kolunu çeviren eli belli belirsiz titriyor. Bütün telaşı, belki de altı ay aradan sonra aldığı siparişi zamanmda yetiştirememe korkusundan. Yelek cebine iki kat dikiş geçtıkten sonra işini bırakıp camdan dışanyı seyretmeyc dalıyor... Kastamonu'nun Taşköprü kazasından Istanbul'a göç ettiklerinde on yaşına yeni basmıştı. Küheylan Sokak'ta iki göz odaydı ilk oturduklan ev. Terzi Yorgo Karoloza'nın dili, memleketinde Terzi Eşrefin yanmda sürfıle çekmcnin ötesine geçmeyi başaramamış bu çırak adayına "hayır" demeye el vermemişti. O zamanlar Singer dikiş makinesi revaçtaydı. tsmail Yüce'yi makinenin başına oturtmuş, gözlerini pedalı çeviren ayaklarına dikmişti. Düşüncelerinden kurtulup yeniden işinin başına dönmek istedi lsmail Yüce. Başaramadı. Neredeyse Yedikule'deki ilk günlerinden bu yana tanıdığı Şerafettin Koşucu'nun dükkâna doğru geldığini gördü. Hacımanav Sokak, 97 numarada doğan, altmış sekiz yıldır da bu sokaktan aynlmayan Koşucu, 1. Ordu Ağır Bakım Fabrikası'ndan emekliydi. Şimdi de üç yıl önce birlıkte kurduklan Yedikuleliler Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği'nin başkanlığını yürütüyor. Yan yana oturup bırlikte izlemeye dal Yadlkula'da h«r şey d*fllftl. Kastamonu'nun Taşk6pril k u u ı n d a n IstanbuTa g«ç •ttlklerind* 10 yafina yanl basmiftı lsmail Yuc». Eskl günlari ondan dfnlmUk. dılar... Sokağı ve geçmişlerini. Yüce, karşı sıradaki binaları gösterıp tek tek sıralamaya başladı; şurası Bakkal Zoto'nun yeri, onun yanında Berber Dimitro. lşte şu da Pastacı Pavli'nin dükkânı. O zamanlar neredeyse tüm evlerin bahçeleri vardı; mimozalar, hanımelleri, sümbüller... Yaz akşamlan kadınlar evlerinin önüne birer kilim atıp bir sohbete dalarlardı ki kahkahaları, o zamanlar Halkevi olarak kullanılan, şimdinin Uşaki Camisi'nde prova yapan tiyatroculann kulaklarındaçınlardı. Tiirk yoktu kll Yüce, altı buçuk yıl süren çıraklık ve kalfalık döneminden sonra kendi dükkânını açtığında ilk müşterisi olan Şekerci Vasil'ı anımsatıyor Koşucu'ya. Gülüyor Koşucu, "O zamanlar Türk yoktu ki buralarda. Rumları döve döve zorla müşteri yapıyordunuz." Pantolon, ceket ve yelekten oluşan takım elbiseye karşılık sadece dikiş parası olarak seksen beş lira almıştı da Şekerci Vasil'den, nereye harcayacağını bilememişti. Sahi, o askerdeyken Adviye havale gibi bir şey geçirmemiş miydi? Günler boyu başucundan ayrıl mamıştı bitişik evde oturan Madam Kalyobin. Yahudi arkadaşı Gömlekçi Ceko da iki günde bir uğrayıp evde eksik ne bulduysa, Adviye'nin itirazlanna aldırmaksızın kapının önüne bırakmıştı. Kazlıçeşme'de deri işçisi lhsan'ın oğlu Şerafettin Koşucu Pertevniyal Lisesi'ni bitirince olay olmuştu Yedikule'de. Yoksulluk yıllanydı çünkü. Yedikuleliler ya deri atölyelerinde, ya Mensucat Santral'da ya da o zamanlar Şark Şimendiferleri Cemiyeti Merkezi Umumiyesi diye bilinen Devlet Demiryollan'nda işçiydi. Çaylak Şeref lakabıyla Yedikulespor'da oynaması yetmiyormuş gibi, bir de orkestra kurmuştu kendisine Koşucu. Akordeon, piyano, tenor saksofon çalıyor, akşamlan Aksaray'da Bulvar Saray, Fatih'te Çakır Saray düğün salonlarında, bir de Liman Lokantası'nda konserler veriyordu. O Arapkuyusu sahası yok mu? Istanbulspor'a oradan ne futbolcular yetiştirmişlerdi; Metin Kıray, Adnan Kocaer, Güngör Okay, Erdoğan Ertek, Melih Üstekin... Yoksulluk yıllanydı ya yine de her şeyin en iyisini yerlerdi. O zamanlar her taraf bostan. Meyve hırsızlıgı da bostancıC U M H U R İ Y E T DERGİ 2 4 N İ S A N 1 9 9 4 S A Y I 4 2 2 12